Paylaş
Geçenlerde bir ‘okurumuz’ geldi, elindeki belge ve gazete kupürlerini gösterdi. Sonra gündemdeki kişi hakkında neler yapıldığını sordu ve “Böyle bir bürokrat olamaz” diye de ekledi.
Olay, İstanbul-İzmir arasındaki otoyol projesi ile gündeme geliyor.
İddia edilen kurum da Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Güvenliği Daire Başkanlığı...
İstanbul-İzmir arasındaki otoyol projesinin Yalova ayağında 2006’dan bu yana Karayolları çalışanları ve yakınları adına 1 milyon metrekare araziyi ‘ucuza’ kapatmışlar. Gayrimenkul sahipleri yoksul köylüler... 2010 yılında gündeme gelen bu haber ulusal gazetelerde yayınlanmış... Örneğin Sabah gazetesi ‘Çeşmenin başındaki uyanık yatırımcılar’ başlığını kullanmış... Haberde “İstanbul-İzmir arasındaki otoyol projesinin Yalova ayağında 2006’dan bu yana Karayolları çalışanları ve yakınlarının 1 milyon m2 araziyi köylülerden ucuza aldıkları” belirtiliyor.
Gazeteci bu alanın 1000 stadyum alanı kadar olduğunu hesaplamış.
Araştırmada, bu yerler adamları vasıtasıyla metrekaresi 1 TL’ye alınmış... Alıcılar arasında Karayolları ile ilişkili şirketlerin sahipleri de bulunuyor.
İzmit Körfez Köprüsü’nü de kapsayan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi’ni önceden bilen bazı Karayolları bürokratlarının 2006’dan itibaren güzergâh boyunca arazi toplamaları uzun süre anlaşılamamış... Yakın sürede ‘kavşaklar’ın yapımı gündeme gelince durum ortaya çıkmış.
Güzergâhın geçtiği beldelerden Çiftlikköy Belediye Başkanı Metin Dağ, köyleri tek tek dolaşarak köylülere “Arazilerinizi satmayın” uyarısını yapmış... Gazetede, Yalova’da arazilerini ucuza kaptıran bazı vatandaşlar örgütlenerek, “‘İnsider’ (Kendi ürettiği gizli bilgiden çıkar sağlayan, genele açık olmayan kimi kritik bilgileri ranta dönüştürmek) yapan Karayolları yetkilileri hakkında hiç suç duyurusunda bulunuldu mu? Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu bir işlem yaptı mı?” diye soruyor. Benzer bir haber de Habertürk’te yayınlanıyor ve “Deprem sonrası fiyatı dibe vuran arsaları kelepir fiyata toplayan bürokratlara (isim listesi de var) karşı hükümetin ne yaptığı” yazılıyor.
Şunu öğrenmek istiyoruz:
-Kavşak vurgununa kimlerin adı karıştı?
-Ne kadar yer kamulaştırıldı?
- Kimler aldı?
-Bunlardan ne kadar kavşak üretildi?
Günün sözü
Düşüncesini açıklayamadıktan sonra, insanlar arasında hiçbir özgürlükten söz edilemez.
Voltaire
Ne savaş ahlakı, ne ticaret kuralı
BARZANİ, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağı altında ağırlanmış. Kuzey Irak bölgesinden petrol sevkıyatı sayesinde ilişki durumları şimdilik iyi seyrediyor. Kısa bir süre önce, Türkiye’ye verilecek bir kedimiz bile yok diyorlardı. Teröristlere sponsorluk yapıyorlar ve Türkiye’nin güvenlik sorunu ile akılları sıra makara yapıyorlardı.
Bölgede şartlar sürekli değişiyor. Sürekli bir istikrarsızlık ve buna bağlı kontrollü kaos durumu var. Bölge üzerindeki yağmanın sona ereceği ve paylaşmanın tamamlanacağı zamana kadar bu durum sürecek gibi görünüyor. Suriye’de ‘Son tango’ bitene kadar, ticaret de devam ediyor. IŞİD’in üzerinden Suriye petrolü pazarlanıyor. Kuzey Irak petrolü de Türkiye üzerinden dışa açılıyor. Irak merkezi hükümetinin itirazlarını ciddiye alan yok. Uluslararası hukukta yapılan başvurular da sonuçsuz kaldı. Son olarak, bir ABD mahkemesi uluslararası hukuka aykırılık itirazını reddetti. ‘Yeni Dünya Düzeni’nde savaş başka, husumet, düşmanlık başka, ticaret, tatlı kârlar başka, bu tarafta savaşırken gibi görülenler, el altından birbirlerine silah satıyor, petrol alışverişi yapıyorlar. Ne savaşın ahlakı ne ticaretin kuralları kaldı. Geriye, olup bitene bir mana veremeyen masum insanların tedirginliğinin, huzursuzluğunun tuhaf maliyeti kalıyor.
Uluslararası toplum Yeni Dünya Düzeni ve barışı için bir çuval kurallar, kurumlar ihdas etti ama en önce en güçlüler koydukları kuralları ihlal ettiler, kurumları tanımadılar.
Sonuçta olanlar ortada, küçük çocukların cansız bedenleri kıyılara vuruyor, kedi bile vermeyenler, petrol boruları döşüyorlar. Kurallar, kurumlar işe yaramıyor, yeni bir ahlak anlayışına ihtiyaç var. Mehpare GENÇ
Turuncu İstanbul
BİRLEŞMİŞ Milletler’in, kadına karşı şiddete son vermek için tüm dünyayı biraraya getirmeyi hedeflediği Kadına Karşı Şiddetle Mücadele İçin 16 Günlük Aktivizm Kampanyası’nı New York’la eş zamanlı olarak İstanbul’da başlattık. Tüm dünyada 25 Kasım-10 Aralık tarihleri arasında süren aktivizm kampanyasının resmi kapanışını da, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Ingibjorg Gisladottir ile birlikte Kız Kulesi’nde yaptık.
Galata Kulesi’nden İBB Saraçhane Binasına kadar pek çok binayı ışıkla turuncuya boyadık; İstanbul gecelerine renk kattık.
Kadir TOPBAŞ-İBB Başkanı
BİLİYOR MUSUNUZ?
-TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alpay Hekimler’in, Graz Karl Franzens ve Linz Johanes Kepler üniversitelerindeki akademik çalışmaları, Avusturya iş hukuku ile ilgili ilk Türkçe kitabı Avusturyalı meslektaşı Prof. Dr. Günther Löschnigg ile birlikte kaleme alması, kültürel ve ekonomik anlamdaki diğer çalışmaları sonucunda Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer tarafından, ‘Avusturya Federal Cumhuriyeti Altın Üstü Hizmet Nişanı’ ile ödüllendirildiğini, ödülünü yarın Ankara Avusturya Büyükelçiliği’nde düzenlenen törenle alacağını... BODRUM Yalıkavak Geriş köyünde, Rüzgâr Elektrik Üretim AŞ tarafından RES kurulmasına karşı Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı vermesinin develer eşliğinde yöresel oyunlarla kutlandığını... İSTANBUL Politikalar Merkezi, Sabancı Üniversitesi ve Stiftung Mercator Girişimi’nin düzenledikleri ‘2015 Paris İklim Zirvesi–COP21’den İzlenimler’ başlıklı panelin bugün 14.00’te İstanbul Politikalar Merkezi, Karaköy Minerva Han’da yapılacağını...
İşçi işveren artık mahkemelik olmayacak
ARABULUCU Avukat Umut Metin, hükümetin yargı sistemindeki son düzenlemesini değerlendirirken, uygulamadan olası anlaşmazlıklarda hem işçi hem de işveren tarafının olumlu etkileneceğini ve her iki taraf için de kazan-kazan modelinin uygulanacağını söyledi.Arabuluculuk uygulamasının özellikle işçi işveren anlaşmazlıklarında başarılı sonuçlar vermesi üzerine hükümetin uygulamayı genişlettiğini belirten Metin, bundan sonra işçi-işveren anlaşmazlıklarında arabuluculuğun ön şart olarak tesis edildiğini dile getirdi. Uygulamanın olumlu sonuçlarını analiz eden Metin’in değerlendirmesi şöyle:“İşçi-işveren arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk metodunun ön şart olarak uygulanması tarafların lehine bir düzenleme olacaktır. Özellikle işçilerin açtığı davaların görüldüğü iş mahkemelerinde, dava açılırken peşinen alınan gider avansı ve yargı harçları ile karşılaşan işçi, davasını vekil ile de takip etmeyi istediğinde ciddi bir ekonomik külfetle karşı karşıya kalmaktadır. Arabuluculuk sistemi ise çok daha az masraflıdır. Taraflar arabuluculuk sürecinde herhangi bir harç yatırmayacakları gibi, tebligat, bilirkişi, tanık veya keşif gibi giderleri de ödemeyecekler. Sadece faaliyet süresine arabulucuya arabuluculuk tarifesine veya anlaşmalarına göre ücret ödeyecekler.”İşçi-işveren uyuşmazlıklarında yargılamanın uzun yıllar sürdüğüne dikkat çeken Metin, her iki tarafın da hakkına kavuşmakta son derece geç kaldığını; buna karşın arabuluculuğun çok daha etkili ve hızlı bir metot olduğunu anlattı. İşçi işveren anlaşmazlıklarının mahkeme aşamasında bu iki taraf dışında davada tanıklıkları söz konusu olan insanlar da olumsuz etkileniyorlar. Arabuluculuk sisteminde kimsenin tanıklık yapmasına gerek olmadığının altını çizen Metin, böylelikle bir işyerinde çalışan insanların ne işverenlerine ne de mesai arkadaşlarına karşı tanıklık yapmalarının da söz konusu olmayacağına dikkat çekti.Arabuluculuk, tarafları karşı karşıya değil yan yana getiren bir yöntem olduğundan, her iki tarafın psikolojisinde daha olumlu bir etki yaratarak, menfaatlerinin dengede tutulduğu hissini oluşturacaktır. En büyük sorunların bile aslında iletişimsizlikten kaynaklandığını söyleyen Metin, çoğunlukla iletişime kapalı olan tarafların, aralarındaki sosyal ilişkinin kuvvetlenmesi sayesinde sorunların da sulh ile çözülmesinin daha da kolaylaşacağını belirtti. Metin’e göre işçi için önemli olan özlük haklarını alırken, eski işverenin de olumsuz alınma riski arabuluculukta karşılıklı uzlaşı söz konusu olacağından ortadan kalkmış olacak.
Paylaş