PAMUKOVA faciası sonrası Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yönetimiyle ilgili tartışmalara iki örnek de Malatya’dan...
Geçtiğimiz yıl ağustos ayında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, çöken bir tünelin onarımı için Malatya’ya gelmişler. AKP Milletvekili Süleyman Sarıbaş, bu gezi sırasında ‘Malatya’ya da hızlı tren gelmesi’ yolundaki isteğini iletmiş; hatta bu konuyu hemen orada bir protokol haline getirerek, ‘ayaküstü’ bakan ve genel müdüre imzalatmış. (Malatya’dan Kapıdere’ye trenle giderken imzalanan protokolün fotoğrafı www.malatyahaber.com sitesinde bulunuyor.) Bakan Yıldırım,Malatya-Ankara arası demiryolu ulaşımını 10 saate indirecek projeyi imzalarken TCDD Müdürü Karaman’a ‘Anadolu’da işler böyle oluyor’ diyerek espri de yapmış.
Milletvekili Sarıbaş, hızlı trenin adının da ‘80. Yıl Yıldırım Treni’ olmasını önermiş. Telekom’un treni 18 milyon dolar civarında reklam karşılığı alıp TCDD’ye vermesinin planlandığı seferlerin 29 Ekim 2003’e yetiştirilmesi düşünülmüş ancak daha sonra bu konuda bir gelişme olmamış.
TCDD’DE KADROLAŞMA
Bir diğer konu da TCDD Malatya Bölge Müdürü Bekir Çanak’ın, mahkeme kararlarına rağmen, yönetimin kendisine görev vermemekte direndiği gerekçesiyle yaptığı şikáyet sonrası, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nce Genel Müdür Süleyman Karaman ve yardımcıları Ali Kemal Ergüleç, Fikret Şinasi Kazancıoğlu ve İsmet Salihoğlu’nun haklarında ‘görevi ihmal, görevi suiistimal’ suçlarından dolayı kamu davası açılmasının kararlaştırılması...
Evet, bir sendikacının dediği gibi bu, otomobille köy yolunda 150 km hızla gitmeye benzemiyor mu? Kaş yaparken hep göz çıkardık.
Bayar 1952’de ne demişti?
BİLİME kulak tıkanırsa, siyasal gösteri hırsına gidilirse, tren makinistlerini dinlemezsen, olacağı budur. 1950’lerden beri demiryolu politikasından hep uzak duruldu. Karayolu taşımacılığına önem verildi. Eski Senatör Mehmet Feyyat bir anısını aktarıyor: ‘1952 Ağustos’unda Cumhurbaşkanı Celal Bayar bana geldi. Saf delikanlı olduğum için o zaman DP’liyim. Biz de gittik; elini öptük. Bayar halka hitaben konuşmasında dedi ki: ‘Demiryolları çağdışıdır. Artık müzeliktir. Bundan sonra motorize taşımaya ve karayollarına önem vereceğiz.’
O günden bu yana bütçeye TCDD için hiç para aktarılmadı. Bugünlere bütün sağ partiler bu politikayı uyguladı. Şimdiki hükümeti buna dahil edemem. Bakan Yıldırım’ı suçlamanın haksız olduğunu düşünüyorum. Asıl sorgulanması gereken, 1950’lerden bu yana ülkeyi idare edenlerdir.’
Feyyat daha sonra doğunun ağalarının, şeyhlerinin ve beylerinin DP’de kümelenmesi karşısında kendisinin CHP’ye katıldığını anlatıyor. ‘Ama’ diyerek ekliyor: ‘AKP’nin yaptığı da sonradan görme ağalar gibidir. Tuvaletlerine sifon taktırırlar; kanalizasyonu toprağa gömerler. Yani altyapısı yok, gösteriş var.’
Tren hattına karşı hediye
DEMİRYOLLARI üzerinde Osmanlı’dan beri oyunlar oynanıyor. Prof. Metin Kale şunları anlatıyor:
‘Anadolu şimendiferleri şirketinin genel müdürü Mösyö Huguenin, Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı Hulusi Bey’e, Osmanlı Hükümeti Adapazarı-Bolu tren hattının yapımından vazgeçerse ‘Donanma-yı Osmani Cemiyeti’ne 30 bin lira hediye ediyordu. Yıl 1911’dir. Bundan 3 yıl sonra 1914’te Maliye Bakanı Cavit Bey bütçe görüşmeleri sırasında, Çarlık Rusyası’nın Karadeniz’de şimendifer yapılmaması için para verdiğini belirtiyordu. Daha sonra yabancıların katkısıyla 1922’de bu proje yeniden canlandırılıyor. Amaç ise petrol bölgesi Musul’a ulaşmak.’
Türklük mü Müslümanlık mı
KÖŞEMİZDE yayınlanan ‘Türk Halkı Ne Demektir’ (21.7.2004) yazısında İstanbul Bağımsız Milletvekili Emin Şirin’in, Başbakan Erdoğan’ın on gün önce Ekinlik Adası’ndaki tatili sırasında söylediği ‘Bu ülkede Türk, Kürt, Çerkez, Abhaz vardır. Bunları birleştiren unsur da Türkiye Cumhuriyeti’dir’ sözleri üzerinehakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirmiştik.
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan ile yurt gezilerine çıkan Şirin bize, Kayseri’nin Aksaray İlçesi’ndeki gezisi sırasında incelediği, yerel yayınlanan günlük Kayseri Akın Gazetesi’nin 1 Ağustos 1994’teki sayısını göndermiş.
Gazetede, o zaman iktidarda olan Refah Partisi’nin düzenlediği, Erciyes’teki Hicret’in 1415’inci yılı kutlamalarında yeni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Tayyip Erdoğan’ın demeçleri yer alıyor:
Erdoğan, ‘Bizi birbirimize bağlayan en büyük bağ, İslam kardeşliği bağıdır; bunu yakaladığımız anda işi çözeriz. Gazetenin bir tanesi yazmış ‘Türkiye Türklerindir’ diye, ahlaksız bu, hayasız. Eğer bunu derseniz, Türkiye’yi 30’a bölersiniz. Çünkü Türkiye’de sadece Türkler yaşamıyor. Türkiye’de Kürt’ü de var, Laz’ı ve Çerkez’i de var. Türkiye’de yaşayan herkesTürk’tür diyor. Olmaz öyle şey. Biz diyoruz ki Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir’ diyor.
TÜRKİYELİLİK
Emin Şirin geçmişte söylenen bu sözler üzerine ise şöyle görüş belirtiyor: ‘Ben, Erdoğan şiir okudu diye mahkûm olduğunda rahatsız olmuştum. Ama bugün bu ifadeleri gördüğümde, Türkiye Başbakanı’nın Anayasa’nın amir hükmünü hiçe sayarak Türklüğü reddetmesinden ve ısrarla Türkiyelikten bahsetmesinden çok rahatsızım ve Yargıtay Başsavcısı’nın ne yapacağını merakla bekliyorum.’
Başbakan artık değiştim diyor!
Mesaj panosu
GAZETECİ Sinan Kara’nın internet haber sitesi www.memleketinsesi.com yayında.