“SEVDALARDA bet bereket kalmadı...” diyen şair ne güzel özetlemiş yeryüzü gerçeğini.
Bu dizeyi söyledikçe benim dilime şu sözler takılır hep; hangi şeyde bet bereket kaldı ki!
Şairler yazdılar şiirlerde kaldı geçmiş, ozanlar çaldılar ezgileri yankılandı derede tepede, “Ah! nerede kaldı o eski günler” diye söylenen insanoğlu geçmişi arar oldu. Oysa yaşadığı anın mutluluğunu anlatmalı ve geleceğe umutla bakmalı idi. Yaşamın tablosu gittikçe kararmakta.. Sevda denince Karacaoğlan akla gelirdi hemen; “Uğru nakışlı, yavru balaban bakışlı saçları kara, kaşları kara Elif...” Bakışı da, nakışı da unuttu insanlar, canları derdine düştüler? Gözler görmez, eller üretmez oldu, bet benizler soldu, diller söylemez ve de ozanlar çalmaz oldular. Halkımızın sözcüleri, sevgi, hoşgörü öncüleri ozanlarımızı dinleyen, anlayan kalmadı pek. Onları korumak ve geliştirmek için 1992’ler de kurduğumuz alt yapıyı geliştirip büyütecekleri ve de bu sanatçılar (âşıklar-ozanlar, geleneksel tiyatrocularımız) için yeni kadrolar vererek toplulukların kurulmasına yardımcı olacakları yerde, baltalamaya başladılar, atılan temelleri başka kurumlara sattılar sanki. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Devlet Halk Ozanları Topluluğu Müdürlüğü ile Devlet Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu Müdürlüğü kadrolarını iptal ederek bu kadroları Diyanet İşleri Başkanlığı’na aktardılar bugünlerde.. Koskoca T.C. Devletinde binlerce kadro içinde halk kültürümüzle yakından ilgili bu iki unvan ve kadroyu mu gördünüz? Bu mu halkçılık? Halk Kültürümüzün düşünen, düşündüren, yorumlayan, anlayan ve de anlatan sembolleri olan Karagöz ile Hacıvat yastalar... Onları da baltaladılar içerden. Zaten dışarıdan da sahiplenmek için çabalayan Yunanistan gibi ülkeler de var... Varlar yok olurken nelerle karşılaşacağımızı iyice hesap etmeliyiz. Yerine koyamayacağımız kültür değerlerini yıpratıp gözden düşürmek isteyenler ulusal varlığımızı dinamitliyorlar demektir. Birliğimizin, kimliğimizin ve kişiliğimizin sembolleri unutulur ve unutturulursa başka kültürlerin canlı kaynakları hücuma geçerler. Pusuda bekleyenler var, bulanık suda balık avlamak isteyenler var, bir kaşık suda adam boğmak isteyenler var, bilen ve bilmeyen var en büyük tehlike de bilmeyenlerin elinde ipin ucunun olması... “Çekin uşaklar çekin...” bakalım, kültürümüzü ve ülkemizi nerelere götüreceksiniz? Bir gün gelecek Karacaoğlan, Âşık Garip, Karagöz, Hacıvat, Meddah, İbiş ve Memiş’ler sizlerden davacı olacaklar... Tekrar sahnede yerlerini aldıklarında sizleri tefe, davula koyup çalacaklar, sazın tellerinde dilendirecekler.. Tarihi iyi bilmek, kültürü iyi incelemek, değerli ve değersiz olanı iyi anlamak için biraz tarih?coğrafya bilgisi gerekliyse, o da kitaplarımızda var. Var olana bakın yeter. Halk kültürümüzün zengin kaynaklarını kurutmayın. Susuz, gıdasız kalırsınız. Karacaoğlan’ın Elif’i sizlerden davacı olur ve bir gün yakanıza yapışır. Yahya AKSOY