Paylaş
Dünkü ‘‘Kızılay'ın Atatürk'e saygısızlığı’’ yazısına yanıtlar: - KIZILAY Genel Başkanvekili Dr. Ertan Gönen: ‘‘Medarı iftiharımız ve simgemiz olan bir okuldur. Kapatma kararımız yoktur. Ancak Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı yeni uygulamada yüksekokul olarak tedrisat vermek ve bu sıfatla da mezuniyet vermek istenmektedir. Yüksekokul ve lise muadili -eski sistem- aynı anda tedrisat yapamayacağından, eski öğrencilerimiz mezun oluncaya kadar yeni kayıtlar yapılmamıştır. İki sene kadar bu uygulama devam edecektir. Bu arada yüksekokul uygulaması hazırlıkları yapılacaktır. Ancak okulun Kızılay'a ait bir okul olarak kalması için özel bir kanun teklifi de hazırlanmaktadır. Bu sağlandığı takdirde bu tarihi okulumuz da Kızılay'ın uhdesinde kalarak hizmete devam edecektir.’’
DEMİR ÜZÜLDÜ... Eleştiriler üzerine genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kalan Kemal Demir: Yazınızdan fevkalede üzüldüm. Bu konuda hiçbir karar alınmadı. Ben İsmet Paşa'nın dibinde büyümüş bir politikacıyım. Atatürk'ün kurduğu müesseseye saygısızlık yapamam. Yüksekokul olayını vakıfla yapacaktık, olmadı kanunla yapılacak. (Bu yerin oğluna verileceği iddiasına da:) Benim oğlum doktor değil. Uluslararası nakliye ve sigorta, yani hizmet sektöründe çalışan bir kişidir. Çok da güçlü değildir. Böyle bir şey düşünülmedi bile.’’
Bu yerin hangi niyetlerle kapılmak istendiği biliniyor. Sonuçta bu açıklamalar iyi oldu; Halide Edip Adıvar’ın mirasına ve Atatürk'ün vasiyetine dokunulmayacağı görüldü.
Kızılaycı milletvekili konuşuyor
DYP Bolu Milletvekili Necmi Hoşver, ‘‘Kızılay'a haksızlık yapılıyor, bu kadar hücum edilmesini ne Kemal (Demir) Bey, ne de Kızılay hak etti Yalçın Bey....’’ diyor.
Hakkındaki çeşitli iddiaları ‘‘Asıl Hesabı Hoşver'den Sorun’’ (13.10.1999) başlıklı yazıda aktarmıştık. Hoşver, Kızılay Genel Sekreterliği'ni 1984-91 arasında yürütmüş. Orta okuldan beri 'Kızılaycı' olduğunu, bundan da manevi bir haz duyduğunu söylüyor. Kızılay'ın 'rant' tesislerinin, yani iş merkezleri ihalesinin önce kapalı zarfla, sonra da açık artırmayla yapıldığını öne sürüyor.
‘‘Düzce'de rakiplerim var, üç kez önseçime girdim, benimle kimse baş edemedi. Çeşitli şeyleri anlatıyorlar. Eniştem Dursun Özcan'ı yazıyorsunuz. Eski müteahhittir, belli bir devre Kızılay'da kontrol mühendisi olarak çalıştı. Sözünü ettiğiniz kuyumcu ile ortaklığı var mı, yok mu; Kızılay binasını yapan Şener Öztürk'ten daire aldı mı, almadı mı bilmiyorum. Bir kooperatif işi vardı, zarar ettiğini biliyorum. Onu devlete sokturmadım, benim yüzümden zarar gördü. Ne kadar dikkat ediyorsan et, gene de çöp batıyor. DYP İlçe Başkanı Sabri Kaval'a, Kayseri'de Kızılay'dan iş verdik; zarar etti diye uzun süre aleyhimde oldu.
AH O ENİŞTE
Sirkeci'deki Kızılay binasının onarımını eniştenizle, paravan bir şirkete vermediniz mi?
- Mehmet Akhun (Düzceli müteahhit) enişteyle ortak olmuş, yap-sat işi yapıyorlardı. Sirkeci işinde Mehmet, bizim Dursun'a kazık atmış. Ben de onlara o zaman -1993- inşaat devam etsin diye 76 milyon lira borç vermiştim. Geriye alamadım. Kendi aralarında da bir şeyler olmuş ama Mehmet sonra ortalıktan kayboldu.
Hep enişteyi kollamışsınız demek ki...
- Yok, şen şakrak adamdır. Yemesini içmesini bilir... Ama ona hiç acımam.
Ankara Tunalı Hilmi'deki büronuzu nasıl aldınız? Kızılay sayesinde müteahhitliğe başlayan Gümüşhane doğumlu Tevfik Özdemir'in size hediyesiymiş bu büro. Ayrıca bu kişi ile birlikte Kızılay yönetiminden Ahmet Uyanık, Fadıl Ünver ve Ahmet Kalkanoğlu ile birlikte Kızılay ihalelerini organize ediyormuşsunuz.
- Yok canım... Rakiplerimin iddiası. Böyle işlerin olmadığını bilmek için Kızılay'ı tanımak lazım. Bu yeri enişte ile Tevfik kat karşılığında yapmışlardı. Enişteye bu katla dükkán düştü; katı ben kullanıyorum.
HARP HASTANESİ İÇİN...
Peki, başka bir soru... Siz içinde olduğunuza göre, Kızılay depolarındaki o eski malzemeler nedir?
- 'Harp Hastaneleri'nin malzemeleri... Türkiye 2. Dünya Savaşı'na hazırlık yaparken Kızılay asker için hazırlık yapmış. Genel Sekreterlik dönemimde, eski malzemeleri imha etmek üzere Genelkurmay'a yazdık; NATO'dan izin almadan olmaz, dendi. NATO'dan izin gelince eski yatakları, pamukları Anadolu'daki hastanelere verdik. Gazlı bezleri ise, halen hacda ayakları kanayan hacılar için kullanıyoruz. Neden dikiş makinesi derseniz, Kızılay o yıllarda köylerde dikiş kursları açıyordu.
Bu kadar gazlı bez olur mu?
- Yapmayın... O zaman Türkiye savaşa hazırlık olmak üzere 22 seyyar harp hastanesini kurmak için hazırlık yaptığına göre bu malzemeyi stoklaması gayet doğaldır. Bu tür malzemenin olduğu iki depo vardır. Geride 18'e yakın modern çelik ranzalı stok depoları vardır. Bir günde gezemezsiniz.
AÇIKLAMA
ÇEK affı tartışmaları nedeniyle Ankara'dan görüş belirten Turan Ergin'in iş yaptığı Ankara Kazan'da kurulu Özal Panel'in çeklerini ödemediğinden söz etmesi üzerine bu şirketin yönetim kurulu Mehmet Özal şu açıklamayı yaptı:
‘‘Radyatör konusunda Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın 11'inci büyük tesisiyiz. İki yıllık bir firmayız, 400 çalışanımız var; 30'a yakın yan sanayiye iş veriyoruz. Türkiye'de radyatör tekelini kırarken, 24 aydır fiyatı değişmeyen tek ürünün radyatör olduğunu vurgulamak isterim. Buna karşın Türkiye'nin durumu ortada. Firmalar ayakta kalmaya çalışıyor. Dolayısıyla her firmanın sıkıntıları olabilir. Bizim de bazı ödemelerimizde aksamalar oldu geçen yıl... Bu arkadaşla da bize yaptığı işlerde ayrıca kalite sorunu çıkınca kestiğimiz çekleri ödemedik. Alacağının yasal faizini vermeyi önerdik, ancak tefeci faizi istedi. Bunun üzerine konuyu yargıya bıraktık.’’
Paylaş