Paylaş
Bir şeyin altını çok açık olarak ifade etti: “PKK artık neyin olmayacağını biliyor. Kandil’in raconu bitti. Ama Öcalan’ın iradesi güçlü bir şekilde öne çıktı. Artık, ne Kandil’in, ne de BDP’nin farklı bir şekilde cephe açıp tutunamayacaklarını düşünüyorum. ‘Rüzgâr’ın önünde farklı bir tavrı kim destekleyebilir?”
Diyarbakır’daki AKP’li bir siyasetçinin yorumu ilginçti: “Artık Kandil’i herkes unutsun... Öcalan gerçek bir liderdir”.
Bu anlatıma çok kişi katılmıyor.
Öcalan zaten bir lider; siyaset üretmeyen Kandil, işin askeri yönüne bakıyor. BDP ise saydığımız iki gücün gerisindeki ‘sivil siyasetin’ temsilcisi. Burada Suriye’deki gelişmeleri de göz ardı etmemek lazım.
Çünkü Öcalan’ın ‘Geri çekilin’ dediği PKK militanlarının içinde Suriyeli Kürtlerin azımsanmayacak bir ağırlığı var... Örgütün içinde bulunan Türkiye Kürtlerinden daha radikal bir yapıya sahipler.
Sonuçta, Kandil’deki PKK Silahlı Gücü (HPG) başındaki komutan Suriyeli: Nurettin Sofi. Daha önceki komutan ‘Bahoz Erdal’ kod adlı Fehman Hüseyin’in de Suriyeli olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu bakımdan Apo’nun ‘geri çekilme’ çağrısından sonra örgütün dağ kadrosundaki Suriyeli Kürtlerin, Suriye’de yeni oluşturulan PYD’nin askeri kanadı YPG’ye katılabileceklerine ihtimal veriliyor.
SURİYELİ PKK’LILAR SURİYE’YE Mİ GİDECEK
Akla bir soru geliyor: Acaba Türkiye, Öcalan’la Suriye’de Kuzey Irak benzeri bir ‘Kürt yapılanması’ üzerinde mi anlaştı?
Çünkü Suriye’de Kürtler örgütlü bir şekilde silahlı güçlerini de oluşturarak, Suriye’nin Türkiye sınırındaki yaklaşık 900 km’lik sınırın büyük bölümünü kontrol etmeye başladılar. Diyarbakır’daki bir kaynağımız, Kürtlerin Suriye sınırında oluşturduğu tugay sayısının 15’i geçtiğini ve yerel idareyi oluşturduklarını anlattı bize...
DEVLET, APO’YU KORUYOR
AKP-Öcalan ile anlaştığına göre, devlet PKK’ya bastırıp, BDP’yi de kilitlemiş olmuyor mu? AKP çevrelerinden bu tablo kamuoyuna yansıtılmak isteniyor. Ancak Diyarbakır’daki izlenimlerimize göre, bunun böyle olduğunu söylemek pek olanaklı değil. Ama... Başbakan Erdoğan’ın bazı sözleriyle ilgili şöyle bir değerlendirme yapılıyor:
“PKK, her zaman yabancı ülkelerin etkisi altındaydı. Özellikle PKK’nın ilişkilerini yürüttüğü ülkeler başta ABD olmak üzere İsrail, Almanya, Kuzey Irak (Barzani), Rusya ve Yunanistan...”
Tayyip Erdoğan, ‘ince’ politikaları sayesinde Öcalan’ı, niye ‘kontrolü’ altına almak istedi?
Bu konu ‘hassas’ bir durum; şöyle denilebilir:
“Apo, bu coğrafyanın milli unsuruydu, bir şekilde Türkiye’nin ‘istihbarat’ bünyesinde kalmıştı. 1999’da Türkiye’ye getirildiğinden beri de dış istihbarat örgütlerinin etkisi dışındaydı. Türkiye bu nedenle Apo’yu muhatap alıyordu. Bunu da MİT’in başına tanıdığı bir ismi getirdiğinde Başbakan yakalamıştı. Öcalan’ı bir anlamda ‘derin PKK’dan koruyordu”.
Diyarbakır’da, ‘sol’ gelenek içinden gelen tanıdığımız bir dostumuz vardır. AKP’nin politikalarını başarılı buluyor. 2005’te Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da ünlü çıkışını destekliyor. Diyor ki:
CHP nerede
“Güneydoğu’nun doğal müttefiki CHP olmalı. Bunu AKP’nin her hafta yaptığı siyasal araştırmalardan biliyorum. Eğer AKP, CHP ile birlikte yeni bir anayasa yaparsa bu iki partiye de yarıyor. AKP % 50 bandının epeyce üzerinde çıkıyor. CHP ise % 34-35’leri buluyor. Bu önemli bir tespit. BDP ve MHP ise son seçimdeki oy oranlarının çok altına düşüyor. Bu bakımdan yeni anayasayı AKP aslında CHP ile yapmalı. AKP, anayasa için yanına BDP’yi çekerse, batı ve Ege bölgelerinde oy kaybına uğrayacaktır. Gül’ün, cumhurbaşkanı seçilmesindeki gibi MHP ile ‘ittifak’ yaparsa, AKP, Doğu ve Güneydoğu’da büyük oy kaybına uğrayacaktır. AKP, CHP ile işbirliği yapmak için başkanlıkta ısrarcı olmayacaktır.”
Nereden nereye
THY’nin İstanbul’dan kalkan 07.45 uçağı ile Diyarbakır’a giderken yanımızda Eyüp Yakut adlı 30 yaşında bir genç vardı. İstanbul’da bir kebap zincirinin ortaklarındanmış... Ailesi çok eskilerde Diyarbakır’dan Erzin’e, oradan da İstanbul’a göç etmiş... Yeni gelişmeler ailesini heyecanlandırmış; bir çeyiz dükkânı açmak için temas yapmak üzere Diyarbakır’a geldiğini söyledi; akrabaları karşıladı kendisini... Yolculuk boyunca PKK’nın görüşlerini destekleyen ‘Özgür Gündem’ gazetesindeki Nevruz haberlerini hararetli şekilde okudu. ‘Süreç’in zedelenmemesi gerektiğini bir siyasetçi gibi anlatıyor ve ekliyor: “Kadir İnanır Diyarbakır’a gelmeliydi. Çünkü daha önce söz vermişti.”
Erbİl Fuarı
Diyarbakır’a indiğimizde bir broşür dikkatimizi çekti.
“Erbil Uluslararası Yapı ve İnşaat Fuarı. 16-19 Mayıs’ta Erbil’de açılıyor. Metrekare birim fiyatı 310 Euro (artı) KDV (5.4) Fuarımız milli katılım olup % 50 teşvik kapsamındadır” deniyordu. Erbil, hem Türk hem de Kürt firmalarının Ortadoğu’da iş yaptığı en önemli kent durumunda... Kürt bölgesinin bu yılki bütçesi 14 milyar dolar...
Samimi olmayan kaybeder
‘HÜRRİYET Dünyası’ olarak Nevruz’dan bir gün sonra Diyarbakır’ın fotoğrafını çekmek çok doğru oldu. BDP’nin güçlü isimleriyle sohbetler yaptık. Resmi makamları dinledik. Tarihi ‘On Gözlü’ köprünün eteğindeki Erdebil Köşkü’nde kahvaltı ederken Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder’le ayrı ayrı görüştük. Sakık, “Umuda doğru bir yolculuğa çıktık” dedi, siyasetin beklentilerini sıralarken % 10’luk barajın düşürülmesi gerektiğini bildirdi. Türkiye’den ‘Ortak Vatan’ın tarifinin yapılması ve tüm siyasi partilerin sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Bazı üniversitelerdeki Kürt öğrencilere yönelik saldırılara dikkat çekti, “Türklerin hassasiyetini de göz ardı edilmelidir” dedi. AKP’yi bu görüşmeler sırasında ‘samimi görüp görmediği sorusuna’ da “Samimi olmayan kaybeder, bizi hiçbir güç yıkamaz” karşılığını verdi. Öcalan’ın mektubunu getiren Sırrı Süreyya Önder bir filozof sanki... Apo’nun görüşmelerde değer verdiği bir isim... Bize espriler yaparak renkli konulara girdi. AKP’li İyimaya’ya, Erdoğan’dan ‘geldiğini’ gösterdiği cep telefonu ile nasıl ‘işlettiğini’ istek üzerine bir kez daha anlattı. Sözlerinden bazı satırbaşları: “Türkiye, Türk bayrağı cenneti”... “Yüzleşeceğiz, birbirimizi affedeceğiz”... “Sürecin hukuki bir altyapısının olması gerekiyor”... “Yol haritası ile birlikte yol temizliği gerekiyor”... “Akil adamlar kötü bir şey değil”... “Öcalan, Gülen’e selam gönderdi. ‘Onu en iyi anlayan Öcalan’dır deyin’ dedi”... Daha sonra sırasıyla Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Emniyet Müdürü Recep Güven, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Belediye Başkanı Osman Baydemir’i de ziyaret ettik. Baydemir’in söylediği şu:“Deklarasyonu cesurca tartışmak gerekiyor.”
Paylaş