Kadrolaşma değil yayıncılık

TÜRKİYE Radyo Televizyon Kurumu’ndan, "TRT’de sinsice ’kadro’ oyunu" (25.9.2008) başlıklı yazıya bir açıklama gönderildi. Açıklamada şöyle deniliyor:

"Kurumumuzda 1990’lı yıllardan itibaren, haber, televizyon, radyo yapım-yayın ve prodüksiyon hizmetlerinde İstisna Akdi Yönetmeliği hükümleri gereğince eleman çalıştırılmaya başlanmıştır.

Gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince ve gerekse Sosyal Sigortalar Kurumu Müfettişlerince Kurumumuz bünyesinde yapılan incelemeler sonucu hazırlanan raporlar ile ’Kurumumuzda İstisna Akdi ile devamlı eleman çalıştırıldığının saptandığı belirtilerek İş mevzuatı ve ilgili mevzuat yönünden tespit edilen eksikliklerin giderilmesi’ istenilmiştir.

Yıllardan beri Götürü Bedel Hizmet Alımı Tip Sözleşmesi ile hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmadan çalıştırılan personelin Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi olarak İşçi Sayılmayan Geçici Personel statüsünde çalıştırılmalarını ilgili izinler alındıktan sonra Haziran 2008’de karara bağlanmıştır.

Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu İşçi Sayılmayan Geçici Personel Çalıştırılmasına İlişkin Yönetmeliğin ’Geçici personelin çalıştırılmasında aranacak şartlar’ başlıklı 5. maddesine göre sınav yapılmıştır.

110 TRT emekçisi yıllardır kurumunda fedakarca çalışan ve en az maaş alan kitleyi oluşturuyor. Ve bu 110 kişinin büyük kısmı 1990’lı yıllarda TRT’ye girdi. (Acaba bu yıllarda TRT’yi kim yönetiyordu bugünkü iktidar partisi var mıydı?)

EMEK DÜŞMANLARI!

110 emekçinin sözleşmeli personel statüsüne kavuşup maaşlarında bir nebze olsun iyileşme yapılması acaba hangi emek düşmanlarını rahatsız ediyor. Gazeteye mektup yazan kişi bu 110 kişiyi kimin işe aldığını iyi araştırsın.

TRT, geçmiş yılların aksine ’kadrolaşmanın’ değil; yayıncılığın merkezi olacaktır. Her geçen yeni bir atak yapan TRT, anlaşılıyor ki; emek düşmanlığıyla yıpratılmak isteniyor.

110 çalışanımız bugüne kadar TRT’den sigorta hakkı bile alamamış ve ömrünü "Bir gün TRT’den hukuki hakkımı alabilir miyim?" diye geçirmiş çalışanlarımızdan oluşuyor... Tek taraflı karalama mektuplarına itibar edip bir kurumu ve o kurumun yöneticilerini ’kadrolaşma’ gibi çirkin bir iftirayla karalamanızı esefle karşılıyoruz.

Neredeyse 20 yıldır TRT’de çalışan emekçilerin hakkını vermek kadrolaşma değildir; bu emekçilerin sözleşmelerini feshetmek kadrolaşmadır.

ÖSYM KRİTERLERİ

Yazınızın sonunda son açtığımız sınavın ÖSYM tarafından yaptırılmadığını yazmışsınız. Acaba sınav şartnamesi hiç incelenmiş midir? Sınav ÖSYM kriterlerine göre yapılıyor; ÖSYM puanlarıyla sınava giriliyor. TRT’nin yetenek gerektiren bölümlerine eleman almak için ÖSYM kriterlerini geçen personel uzman jüri üyeleri tarafından mülakat yapılacaktır. Sınav şartnamesi bir kere bile okunursa; kimin hangi bölüme başvuru yapabileceği rahatlıkla anlaşılıyor."

Ankara kokuyor

İŞYERİM Çankaya’da bulunuyor. Akşam saatlerinde Batıkent’te bulunan evime doğru yola çıktığımda yaz ayı olması nedeniyle aracın klimasını da çalıştırıyorum.

Ama o da ne...

Aracın içerisi lağım kokusuyla doluyor. Sonra klimayı kapatıp camları açıyorum. Koku daha da şiddetleniyor... Sonra yol üzerinde bir bakıyorum Ankara Büyükşehir Belediyesi yazılı tankerlerle yol üzerindeki çimler ve ağaçlar sulanıyor(?). Anlıyorum ki koku buradan geliyor. Bu insanlar lağım sularıyla mı suluyor çimleri ve ağaçları? Nereden alıyorlar bu suyu? Bunu kontrol eden var mı? En nihayetinde belediye bu tankerlere sefer başı para ödüyor sanırım. Tamam her şey güzel de bizlerin akşam vakti lağım kokusu ile boğulmamıza kimse neden ses çıkarmıyor?

Eğer fırsat bulursanız akşam 23.00 gibi Ankara içinde ve İstanbul Yolu üzerinde seyahat edin, durumun ne kadar vahim olduğunu anlayacaksınız.

(Bu arada yanınızda kolonya vs. bulundurmayı unutmayın, inanılmaz mide bulandırıcı bir koku oluyor.)

İşte, Ankara’nın akşam kokusu son zamanlarda böyle...

Av. Atilla FIRAT

Pamuk kardeş niye susuyor

EN
şiddetli sözde soykırım savunucusunun bile telaffuz etmediği 1.5 milyon Ermeni lafıyla Nobel’i götürdün. Geçenlerde New York’ta yapılan bir etkinlikte sana Ergenekon soruşturması ve Başbakan Erdoğan’ın medyaya yönelik ambargo çağrısı hakkında görüşün sorulmuş. Her halde "Bu adam önemli; söyleyecekleri de önemli olmalı" diye düşünmüş olmalılar.

Sen ise görüş bildirmeyerek sessiz kalmaya devam edeceğini söylemişsin. Böylece aslında renksiz, fikirsiz ve dolayısıyla önemsiz bir kişi olduğunu kanıtladın. Sus, aman konuşma! Ülkemizin şu sıralar gündemi oluşturan bu konularında sakın görüş bildirme!

Zaten ucunda Nobel falan da yok.

Tamam mı Pamuk kardeş ?

Haluk TECER

Su akıyor

GAZİOSMANPAŞA Turan Emeksiz sokak sakiniyim.

16 numaralı apartmanın önünde asfaltın kenarından 18 Eylül’den beri devamlı su akmaktadır. Belli ki bir boru patlaması söz konusu.

Büyükşehir Belediyesi’ne haber verildi. Cuma günü (19 eylülde) keşif için ekip geldi.

Kazma makinesine gerekiyor dediler ve gittiler.

Şu ana kadar ne gelen var, ne de soran...

Su sorununu hepimiz biliyoruz onun için bu konuda zamanınızı almaya gerek duymuyorum.

Belediyenin 6 gündür müdahale etmemesini anlamış değiliz ama belki siz bir izahat getirebilirsiniz.

Nursel MANTİNİ

KISA...KISA...

GÜNDEM: Çocuk Derneği’nin düzenlediği; son günlerde hastanelerde ortaya çıkan endikasyonlar sonucu artan bebek ölümlerinin protesto ediğileceği ’Beyaz Balon’ eylemi bugün 11.00’de Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde yapılacak. (Bilgi için: Mehmet Onur Yılmaz 0536 956 64 26)
Yazarın Tüm Yazıları