İzmir’den Manisa’ya

İZMİR Körfezi’nin kıyısı; Punto’dan (Alsancak Burnu) Konak’a kadar üç kilometre tutuyor; aslında bildiğimiz Kordon burası...

Gerçi Kordon, eski ’Kordon’ değil, denizin hışırtısı kalmamış... Kordon ile deniz arasında yüz metrelik bir rekreasyon alanı var. Burhan Özfatura, 1999 seçimlerinden kısa bir süre önce burasını altı şeritli bir ’otoyol’ yapmak üzere doldurtmuştu... İyi ki Ahmet Piriştina seçimleri kazanmış da, bu dolguyu yeşil alana çevirmiş... Geçen yılın 22 Temmuz seçimlerinden önce yapılan ’Cumhuriyet’ mitinginin yapıldığı alanda binlerce kişi nefes alıyor. Hava çok sıcak, İzmir’in ünlü meltemi de pek esmiyor.

Önümüzdeki arnavutkaldırımından (pave taşı) en son atlı tramvay 31 Mart 1934 tarihinde geçmiş. Buranın, İzmir Limanı ve Kordon’un inşa edildiği 1869-1876 yıllarına kadar uzanan bir öyküsü var. Kimlere hizmet etmemiş ki bu hat... 08.00-20.00 arasında çift atın çektiği tramvayda yolculuk etmişler; geceleri de Alsancak Limanı’na İzmir-Aydın demiryolu ile gelen ihraç malları taşınmış...

Yani, Ege’nin verimli ovalarında yetişen kuru üzüm, incir, pamuk, afyon, deri, kemik ve de kadınlarımızın el emeği göz nuru ile yaratılan Uşak, Kula, Gördes ve Demirci halıları...

Kordon, bu ticaretin aktörü olan Levantenlerin (İtalyan, Fransız, İngiliz tüccarların) de oturduğu mahallelerin sıralandığı bir yerleşim bölgesi ancak; bugün özellikle kızlı-erkekli gençlerin bir eğlence ve yürüyüş mekánı durumunda... Körfez’de koku da olmadığından üç tur atsanız dahi yorulmuyorsunuz Kordon’da...

MANİSA’NIN VESTEL’İ

İzmir’
e kent arşivi ve müzesini kazandıran, şimdi de Ticaret Odası’nın ’1922-30 yılları arasındaki Meclis karar ve zabıtlarını’ yayınlayarak Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin belgelerini bugünkü nesillere ulaştıran (Ankara Sanayi Odası da ’1930-Sanayi Kongresi, Raporlar, Zabıtlar’ kitabına benzer bir kitap yayınladı) Yard. Doç. Fikret Yılmaz, eski Alman Konsolosluğu’nun sırasındaki ’Porn Corn’ adlı kafede, Ege’nin tren hatlarını anlatırken "Burası İzmir’in Avrupalı kesimidir. Nitekim Anadolu’da ilk demiryolu olan İzmir-Aydın hattının başlangıç noktası da az ilerde oturduğumuz Alsancak Garı’dır... ’Hürriyet hakkımızdır’ treni aslında Ege bölgesindeki durağı olan tarihi Basmane Garı’ndan merhaba demeliydi. Sanırım, metro standartlarına yükseltilme çalışmalarına devam eden Aliağa-Menderes hızlı tren projesinin henüz tamamlanmamasından ötürü İzmir’e uğranılamadı. Gediz ve Menderes vadilerinden ulaşan demiryolları hatları, bu bölgenin ihraç ürünlerini İzmir limanına aktarmak üzere kurulmuştu. İzmir, Ege Bölgesi’nin merkezi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük ihraç limanıydı" diyor.

UŞAKİZADELERİN DEVE KERVANI

Bu güzel kentin o zamanki yerleşikleri Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Levantenler, Avrupa ve diğer ülkelerin tüccarlarıyla İzmir’in ekonomisini buluşturan aracılardı. Bugün bunlardan çok az aile kaldı. Geçmişle günümüzdeki ihracat değerlerlerinin karşılaştırılması yok aslında. Ama 1930’lardaki değere göre, 35-50 milyon sterlin arasında değişiyormuş. Bu arada hatırlatalım; tren hatları yapılmadan önce, özellikle kilim ve halı gibi benzer yükleri, İzmir limanına, İzmir’in ünlü Uşakizade Ailesi’nin ’deve kervanları’ taşıyormuş. Osmanlı döneminde Uşakizadeler’in 350 devesi bulunuyormuş.

İzmir limanına bir mevsimde giren bütün gemilerin tonajını bugün sadece bir-iki konteyner yükü karşılayabiliyor. Bir halının fiyatının bugün Vestel’in bir LCD veya plazma televizyonunun bedeline yakın olduğu düşünülürse, global ekonominin nereden nereye geldiğini anlayabiliriz.

Unutulmayan ’Manisa Tarzanı’

’HÜRRİYET hakkımızdır/Tren özgürlüktür’ treninin geçtiği hatların yapım tarihlerini sıralarsak... İzmir-Kasaba (Turgutlu) arasındaki demiryolunu İngilizler, Manisa-Soma arasını İngilizler, Soma-Bandırma ve Alaşehir-Uşak arasını da Fransızlar inşa etmişler... Kasaba-Manisa demiryolu 1866’da bitirilmiş. Trenimiz Manisa’da gün boyu konuklara açık kaldı. Saat 17.00’de de Balıkesir’e hareket ettik.

Vali Celalettin Güvenç, Belediye Başkanı Bülent Kar başta olmak üzere kentin yöneticileri ile sivil toplum örgütleri bizi sıcak şekilde karşıladılar; Hürriyet’in etkinliğine başından sonuna kadar katıldılar... Öğleyin ünlü ’Köfteci Ali’de ağırladılar. Pakize Suda, Ege Cansen, Reha Erus ve bizlere tabii ki mesir macunu ikram ettiler. Bu arada çocukluğunda doktor babasının görevi nedeniyle Manisa’da oturan Ege Cansen’in, Utku Mahallesi’ndeki evleri çoktan yıkılmıştı.

Manisa’nın nüfusu son göçlerle 300 bine ulaşmış. Celal Bayar Üniversitesi’nde 17 bin kişi okuyor. 1100 metre yüksekliğindeki Spil Dağı’nı turizm merkezi yapmak için çalışmalar yapılıyormuş. (Yıllar önce giysisi ve tavırlarıyla ’normal’ sayılmayan ’Manisa Tarzanı’ (Ahmet Bedevi) bugün saygıyla anılıyor. Çünkü Manisa’ya arkasından yemşeyil bir Spil Dağı bırakmış. Onun için her yıl adına festival düzenleniyor. ’Ağlayan Kaya’nın (Niobe) çevresi düzenlenmeye başlanmış. Cami, hamam, külliye ve diğer tarihi yapıların restorasyonu ve onarımı için Belediye ve Vakıflar el ele vermiş, Bülent Arınç’ın seçim bölgesinde... Belediye Başkanı Bülent Kar, "Beş yıl sonra Manisa turizmde iddialı bir kent haline gelecek. Bugüne kadar İzmir’in arka bahçesi sayılırken, belki de turizmle birlikte İzmir’e yakın olmanın avantajlarını daha etkin kullanmış olacağız" diyor.

OSB Manisa’nın gururu

MANİSA Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Tamer Balatlı, 139 firmanın faaliyet gösterdiği OSB’de 26 bin 500 kişinin çalıştığını söyledi. En bilinen firmalar; Vestel Elektronik, Bosh, Hains Lemmers-İnci, ECA, Serel, Ariston ve Ülker grubuna ait Polinas... "Bizde kirli sanayi yok" diyor Balatlı... OSBnin dış ticaret hacmi 6.3 milyar dolar; ihracat tutarı ise 3.8 milyar dolarmış... Bu rakamlar (elektronik ve beyaz eşya gibi...) İzmir gümrüğünden kayıt ediliyormuş; otomotiv yan sanayii ise Bursa gümrüğünden geçiyormuş. (İzmir’in ticaret hacminin 17.7 milyar dolar; sadece ihracatının ise 6.4 milyar dolar olduğunu da hatırlatalım.) Manisa OSB’nin en önemli vizyonu; Avrupa’nın en iyi yatırım kenti seçilmesi... Bunun yanı sıra Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ’En çevreci OSB’ ödülü sahibi... Manisa’nın en önemli özelliği de üzüm kenti olması; sadece 250 bin ton kuru üzüm üretiliyor.

SÜMERBANK ARAZİSİ

Vali ve belediye başkanından, bundan üç yıl önce medya ve Meclis’te gündeme gelen Sümerbank arazisi ile ilgili ’öyküyü’ dinledik. ÖİB’den 3. ihalede 47 işadamının oluşturduğu Manisa Ortak Girişim Grubu tarafından yaklaşık 7 trilyona alınan arazinin daha sonra KİPA’ya 14 trilyona satılması, satışı ’çıkmazda’ gördüğü için KİPA’nın alışveriş merkezi yatırımından vazgeçmesi... 95 dönümlük bu yerin daha sonra 27 trilyona Hollandalı yatırım firması REDEVCO’ya satılması... Şimdi bütün ÖİB dahil bütün taraflar yargıda hak arıyor. Özelleştirme İdaresi, niye özenli iş yapmaz; işi böylece çıkmaza sokar... Siyasi malzeme yapılan bu konu için bugüne kadar devlete giren kazığın 100 trilyon olduğu iddia ediliyor. Ama sonuçta olan Manisalı girişimcilere olmuş!

İlginç bir veri... Manisa polisi son iki yıl içinde ’çıkar amaçlı’ suç örgütlerine karşı 28 operasyon yapmış; 410 kişi yakalanmış, bunlardan 318’i tutuklanmış. Yani, tutuklama oranının %77 gibi yüksek oranda olması polisin iyi çalıştığını göstermiyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları