İsrail Büyükelçisi Aygün’e ne söyledi

‘8. Beş Yıllık Kalkınma Planı tartışmaya açılmalı ve yeniden düzenlenerek 'Ulusal Heyecan ve Moral Projesi' olarak uygulamaya konmalı.

TBMM'de özel bir oturumda ele alınarak bir 'Ulusal Diriliş Programı'na dönüştürülmelidir. Bu program ülkenin ve toplumun geleceği için 'Toplumsal Yemin' niteliğinde olmalı, iktidarlarsa değişse bile iktidarı devralacak olanlar tarafından kesintisiz sürdürülmelidir. TBMM, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda yani Meclis'in açıldığı günün yıldönümünde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında toplanmalıdır. 'Özel gündemli' bu oturumda 'Ulusal Diriliş Programı' imzalanıp tüm ulusa ve dünyaya ilan edilmelidir.

Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'le bu önerisini konuşurken, az önce İsrail Büyükelçisi David Sultan'ı ziyaretten geldiğini söyledi. Aygün görüşmenin çok önceden bir ekonomik konu nedeliyle programlandığını ancak yeni yapılabildiğini söyledi ve ‘‘Bu arada güncel olaylar üzerinde de konuştuk’’ dedi.

SUÇLU FİLİSTİN POLİSİ

Aygün, Arafat'
ın içinde bulunduğu durumu kaygı ile izlediklerini, Ortadoğu'daki kaosun ticari ilişkileri olumsuz etkileyeceğini anlatmış Büyükelçi'ye... Sultan, 10 yılı aşkın süredir Filistin'le anlaşmaya çalıştıklarını anlatmış ve şöyle konuşmuş:

‘‘Ancak Arafat müzakerelerde elde edemediğini şiddetle almaya çalıştı. Arafat terörle mücadele etmiyor. Ramallah'ta Filistin içinde intihar saldırıları için karar aldılar. Filistin tarafında sahte dolar, sahte İsrail parası ve para basımında kullanılan baskı aletleri bulundu. Üç ay içinde 300 İsrailli öldü, 1000 kişi yaralandı. Bir ay içinde 124 İsrailli öldürdüler. Bu saldırıların yarısından fazlasının HAMAS değil, Filistin polisi tarafından yapıldığını biliyoruz. Karakollarda canlı bombaların kullandığı bel kemerleri bulduk.

ARAFAT NEFRET AŞILIYOR

Arafat
şu anda pek çok şey yapabilir; elindeki 30 bin polise olayları durdurmak için talimat verebilir. General Zihni, ateşkese yönelik öneriler sundu. İsrail kabul etti. Şu saate kadar Arafat, General Zihni'nin önerilerini kabul etmedi. Arafat serbestken olayları durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Biz Filistin halkına değil teröre karşı savaşıyoruz. Arafat'ın taahhüt ettiği gibi terörü durdurmaya çalışıyoruz; terörün peşindeyiz. Kafe restoranlarda canlı bombaların peşindeyiz. Basın yayın organlarında belirtildiği gibi Filistin'e yönelik pornografik yayın yapmıyoruz. Böyle aptalca şeylerle uğraşmayız. Zehir kuyuları, uranyum silahları hiçbir zaman olmadı. Arafat bu topraklara geldiğinden beri nefret aşılıyor. Kendilerini kahraman yerine koyarak intihar saldırıları aşıladı. General Zihni'nin önerilerini kabul etmek durumunda Temet ve Michael'in raporunda belirtilen hususları istiyoruz. Gidin Filistin Büyükelçisi'ne bunları iletin. Ben ateşli bir barış taraftarıyım. Yakın bir zaman içerisinde ortamın düzeleceğine inanıyorum. Filistin halkı 80 yıldır kendi liderlerinin kurbanı olmuştur. Filistinliler, Arafat'tan önce kendi devletlerine sahip olabilirlerdi. Ayrıca İsrail-Türk ilişkilerinin de iyi olacağına inanıyorum.’’

Dersim ve Nevruz kavgası


TUNCELİ'nin tarihini anlatan kitaplara bakıldığında Dersim kelimesinin Der=Kapı, Sim=Gümüş; 'Gümüşkapı' anlamına geldiğini görüyoruz. Kelime tamamen Farsça'dır. Ayrıca Dersim ismi, Türklerin buraya 13. yüzyılda yerleşmesi üzerine Türkler tarafından verilmiştir. Bu durumda Dersim diye tutturanların düştüğü yanılgı ortaya çıkmıyor mu?

Aynı şekilde Nevruz kelimesi de Farsça olup 'Yeni Gün' anlamına gelmektedir. PKK, Nevruz'a, Newroz diyerek Latince yazılan bir kelimeye yine Latince 'W' ve 'O' harflerini ekleyince kelime nasıl oluyor da Kürtçe oluyor? Neticede anlam Farsça, alfabe Latince...

Basit oyunlar oynanıyor. PKK elbette ki, kelimenin nereden geldiğine bakmıyor. Amacı, vatandaşlarımızın bir kısmını diğer kısmından koparacak temalar üretmek. Ama bu oyun tutmayacak.

Taner SARICI-ANKARA

Denizciler perişan


SELİM Sohtorik'in So-trans şirketinin 36 bin tonluk 'Manyas 1' gemisine geçen eylül ayında elektrik zabiti olarak girdim. Rusya'dan Brezilya'ya üre gübresi götürdük. 2600 dolar tutan iki aylık maaşımı alamadım. Ailem Türkiye'de beş kuruşsuz kaldı. Brezilya'da yasal haklarımı kullanmak isteyince gemiden artırmak istediler. Daha sonra süvari ile aralıkta Türkiye'ye döndük. Verdikleri çekin İktisat ve Garanti'de karşılıkları çıkmadı. 1.8 milyarını daha sonra alabildim. O günden beri kalan paramı alamıyorum. Yargıya gittim; avukatım ‘‘Haciz yaptıracağız, hiçbir şey bulamıyoruz’’ dedi. Benim gibi denizcilik sektöründe mağdur olan birçok denizci var. Haklarını aramak isteyenler bir daha iş bulamayız korkusuyla seslerini çıkaramıyor. Aradan 4 ay geçti ben ekmek parasını nereden bulacağım.

Tarkan UYGUR-İSTANBUL


Sığınağı da özelleştirdiler


DİKMEN Zekibey Durağı civarında bulunan mülkiyeti Milli Savunma Bakanlığı'na ait olup sonradan Özel Tevfik Fikret Lisesi Vakfı'na satıldığını öğrendiğimiz arsanın altında bulunan 'sığınak'ta bugünlerde bazı kişiler tarafından kapıları açılarak ticari amaç için bir takım çalışmalar yapıldığı dikkat çekmektedir.

Ankara'nın 3000 kişilik olduğu belirtilen bu en büyük sığınağı Körfez Savaşı sırasında milyarlar harcanarak onarılmıştı. Böyle bir sığınak bugün trilyonlar harcanarak meydana getirilemez. Peki bu sığınak kime peşkeş çekilmiştir?

Umarım buranın durumunu anlatacak duyarlı bir makam çıkar.

H.ÖZEL-ANKARA

MESAJ


ÇUKUROVA Vergi Dairesi'ne... Kendi isteğiyle vergisini ödemek isteyen ve unuttuğu taksidin gecikme faizine razı olan mükelleflerden tahsilat yapmayan, ama vergi gelirini de artırmak için çare bulmaya çalışan bir kurumun gerekli düzenlemeyi yaparak bizim durumumuzda olanlar için çözüm yolu oluşuracağını ümit ediyoruz.

Nilüfer ÖZTÜRK-ADANA

KÖYÜMÜZ
merkez ilçe Anamur'a 32 km. uzaklıkta bulunuyor. Ekip dikecek bir karış toprağımız yok; çünkü her yer taş ve kayalık. İçme suyumuzu kuyulardan alabiliyoruz. Gençler yoksulluk nedeniyle evlenemiyor. Beş yıl önce kurulan 11 halı tezgáhında; metre karesi 15 milyondan haftada 5 metre kare halı dokuyabiliyordu kızlarımız... Halı dokuma kursumuz, 3-5 siyasetçinin oyununa kurban edilerek kapatıldı. Ekmek teknesinin kapatılması bizlerin açlığa mahkûm edilmesi demektir. Lütfen bu kursu yeniden açınız.

Halil İbrahim ÇELİK-Sarıağaç köylüleri adına-ANAMUR

TARIK Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde (Tünel) Çarşamba Toplantıları'nın bugünkü konusu ‘‘Türkiye-AB ilişkilerinde Siyasal Boyut’’; sunuş Dr.Emre Öktem, konuşmacı Hasan Cemal. Saat 17.30.

KABATAŞ Feriye Toplantıları'nda yarın 19.30'da Prof. Remzi Ülker 'İstanbul'da yapıların depreme karşı güçlendirilmesi ve sağlamlaştırılması esasları' üzerine konuşacak.

ÜMRANİYE Yenidoğan Beldesi'ndeki Hüseyin T.Sipahi İlköğretim Okulu velilerinden bir grup, müdürün öğrencilerin pasoları konusunda ilgi göstermesini istiyorlar.

BOĞAZ kıyıları çöp içinde. Geçen gün köşenizde bir Fransız'ın söylediği gibi ‘‘İstanbul bizim olsa dünyanın incisi yaparız’’ sözü yüreğimi sızlattı. Umarım o Fransız kıyıların pisliğini görmemiştir. Özellikle Kuleli açıkları... Balık tutanlar burayı berduş yuvasına çevirmiş. Dalan kıyıları doldurup park olarak düzenledi ama o taş yığınları şimdi çöp yuvası; denizin üzeri de... Hiç kimse rahatsız olmuyor mu? (Sayın Prof. Orhan Kural sizinle görüşmek istiyorum: 0216-332 06 12)

Günsel TUNA ÇENGELKÖY
Yazarın Tüm Yazıları