ÜSKÜDAR’dan arayan bir okurumuz (ismi bizde saklı), "Size bir şey anlatacağım" diyor. Dinliyoruz.
"Avustralya’da, 28 Şubat’tan sonra yurtdışına çıkan, 1998’de vefat eden İskenderpaşa cemaati lideri Esad Coşan’ın, 35-40 yaşlarında bir oğlu vardır; adı Nurettin Coşan’dır. Askerlik sorunu vardır; çünkü kısa dönem askerliğini eksik yaptığı bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye’ye gelememektedir. Avustralya’nın kendisine oturma izni verip vermediği, Türk Büyükelçiliği’nin pasaportunu uzatıp uzatmadığı bilinmemektedir. Ne yazık ki, ’cemaati’ne ’vatan, millet, Sakarya’ diye nutuklar atarken, askerliğini tamamlamaktan imtina etmektedir.
- Peki orada ne yapıyor?
- ’Sanal Şeyh’lik... İskenderpaşa cemaatini, Avustralya’dan internet üzerinden yönlendiriyor.
- Nasıl oluyor bu?
- Esad Coşan’ın cenazesi daha Fatih Camii’nden kaldırılmamışken, Korkut Özal kendisini şeyh ilan etmiştir. Bu kadar şirket var; trilyonlara kim hükmedecek? Aslında Prof. Cevat Akşit’in bu önderliği üstlenmesi gerekiyordu. Ancak Korkut Özal, Cevat Akşit Hoca’yı sevmez, kontrol altında tutamam diye düşünmüştür.
- Partisel olarak kimi destekliyorlar.
- Nurettin Coşan tabii ki AKP’yi, Özal gibi... Prof. Akşit ise AKP karşıtlığı ile biliniyor. SP’yi destekleyen TV 5’te ’Süleymaniye Dersleri’ adı altında haftada iki gün program yapıyor.
- İskenderpaşa cemaati ikiye mi bölünmüş oldu?
- İskenderpaşa dememek lazım artık. Gerçek İskenderpaşa cemaati, Zahit Kotku’ların dönemindeydi. Şimdi ise bir ayrışım noktasındalar... Nurettin Coşan’ın kontrol ettiği yapı, artık tarikat olmaktan çıktı, işi ticarete döktüler. AKP’li belediyelerden büyük işler alıyorlar. Karşı grup ise Korkut Özal’ı sevmiyor; zaten yarısı da AKP’ye karşı... Nurettin Coşan, 4-5 gün askerlik yapacak, neden korkuyor? Vatanı böyle mi seviyorlar. Ne yazık ki, bu anlayıştakiler askerlikten uzak durmak istiyorlar.
Bela çekmek...
"Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin enkazı altında şunun bunun şahsi şerefi de parça parça olur. Biz o genel şerefi kurtarabilmek için harekete geçen millete ruhumuzla katıldık. Katılmamıza mani olabilecek şahsi rütbeleri, mevkileri de genel şerefi kurtarmaya yönelik bir gaye uğrunda feda ettik... Bunu anlamayıp da, milleti hálá kendi kafalarının keyfine göre idare etmeye kalkışan kuvvetler artık birer beladır. Bela çekmeye de bu milletin artık tahammülü kalmamıştır."
(Atatürk’ün 24.10.1919’da kendisiyle röportaj yapan Ruşen Eşref’e söylediklerinden;
Atatürk’ün Bütün Eserleri. Kaynak Yayınları. Cilt 4, sf. 373-376)
AKP seçim suçu işliyor
AKP seçim ve propaganda yasaklarını dinlemiyor. İstanbul’un hem Kadıköy, hem Avrupa yakasındaki tüm sahillerini AKP bayraklarıyla süsledi; Erdoğan’ın büyük boyda bez afişlerini astı.
Hani sadece il ve ilçe binaları ile seçim bürolarında parti bayrakları ve afişleri asılacaktı. Belediye imkánlarını kullanılarak her tarafı ’AKP’lileşti. Yasakları çiğnediler.
Büyükşehir Belediyesi, bundan bir süre önce zabıtaya ve itfaiyeye ’sözleşmeli’ personel almıştı. Bunlara izin verdiler ve bu kampanyada kullandırdılar.
Suç işlediler. YSK ve savcılar ne yapıyor?
Erzurum karanlığı yarıyor
M. KEMAL Atatürk, 88 yıl önce 3 Temmuz’da Erzurum’a geldiğinde tek başınaydı... Ama inanmıştı... Ülkeyi karanlıktan kurtarmakta kararlıydı... Kazım Karabekir Paşa ve Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ısrarları karşısında bir kongre toplanmasını ve kongreye katılmayı kabul etti. Kongre, 23 Temmuz’da bir okul salonunda 54 delegeyle çalışmalarına başladı. Ve 14 gün sürdü...
Milli mücadeleye bayrak olan bu kongrenin Erzurum’da toplanışı bir tesadüfün eseri değildi; Mondros Mütarekesi’nden sonra müdafaa şuurunun en keskin bir şekilde meydana çıktığı bölgelerden biri Erzurum idi. Zira mütareke hükümlerine göre asırlarca şehit kanıyla sulanmış Erzurum topraklarını da içine almak üzere bir Ermenistan kurulması isteniyordu... Bu şartlar altında toplanan ve Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi’nde işte şu tarihi kararlar alınmıştı:
- Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür; parçalanamaz.
- Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
- Hıristiyan azınlıklara siyasi hákimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.
- Manda ve himaye kabul edilemez.
Erzurum Kongresi’nin üzerinden 88 yıl geçti. O kongrenin ruh verdiği Türkiye Cumhuriyeti ise bugün 84 yaşında...
88 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün duruşunu örnek alan CHP milletvekili adayı Av. Erbaşar Özsoy, kenti parselleyerek ekonomik imparatorluklar kuran tarikat ve cemaat oluşumlarını, hükümet baskısıyla halk üstünde korku unsuru olan bürokratları, birçok yolsuzluğa bulaşan milletvekillerini deşifre etmesiyle halk üzerine zorla giydirilen kara çarşafı yırtmaya hazırlanıyor. Geçmiş seçimler öncesindeki gibi seçim otobüslerinden ilahiler değil, 10. Yıl Marşı yankılanıyor. Suskun kentin çığlığı olan CHP adayı Erbaşar Özsoy köy köy, dükkán dükkán, ev ev dolaşarak halka AKP zihniyetini anlatıyor... Erzurum gerçekten karanlığı yırtıyor... Dadaşlar, 25 yıl sonra yeniden CHP’yi Erzurum’da iktidar etmek için gün sayıyor...O.D.
Biliyor musunuz
AVRUPA Demokrasi Vakfı Başkanı Aydın Yardımcı’nın Demokrat Parti Ankara 1. bölgeden ilk aday olarak bugün Ankara Eyüboğlu Oteli’nde gerçekleştirilecek basın toplantısıyla on sivil toplum önderinin imzasını taşıyan ’Avrupalı Türklerin Seçim Bildirgesi’nin kamuoyuna duyurulacağını...
TBMM Başkanı Bülent Arınç, geçmişteki bazı Meclis başkanlarının da miting meydanlarına çıktıklarını söylüyor ya... Bir okurumuz kendisine yanıt veriyor: "Yıldırım Akbulut, Özal Erzincan’a geldiğinde bırakın kürsüye çıkmayı, mitingi meydanının dibindeki bir dükkán içinden izlemişti Özal’ın konuşmasını... Ortalıkta gözükmemişti. Arınç için söylenecek tek söz vardır: ’Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.’ Arınç bu mazeretleri ortaya atacağına ilk önce kendi kadrosuna bir bakmalıdır."