"KÖŞENİZDEN Sağlık ve Tarım Bakanlarına sormuştum; hangi virüs diye.." (3 Ocak), diyor CHP Sivas Milletvekili Prof. Nurettin Sözen...
İktidarın "Bilimin gerekleri yerine getirmediğini" üzerine basa basa vurguluyor.
"Sonunda sorduğum o virüsün adını açıklamak zorunda kaldılar; H5N1... Demek ki bu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından açıklanmasaydı, öğrenemeyecektik.WHO, bu virüsün insandan insana bulaşması durumunda dünyada en az 150 milyon ölüm görülebileceği konusunda uyarıyor. Bizde ise hangi etkin çalışma yapıldı?" diyen Prof. Sözen, "Kuş gribi salgını nedeniyle oluşan ölümlerin sorumlusunun Sağlık ve Tarım Bakanları" olduğunu bildiriyor.
Sözen anlatıyor:
"CHP olarak bu olayları inceledik. ’Kuş Gribi Salgını Araştırma Komisyonu’ adlı bir kitapçık yayınladık, herkese dağıttık. Maalesef dikkate alınmadı. Bizim söylediklerimizin daha fazlasının olduğu ortaya çıktı. Ben bu olayın daha da büyüyebilme olanağını olduğunu şimdilik saklı tutmak istiyorum.
AKP BECERİKSİZ
Bu iktidarın, devlet idare etmekle etmekle hiçbir ilgisi yoktur.
Birçok defa Meclis kürsüsünden ifade ettiğim gibi AKP iktidarı beceriksizliği nedeni ile olayları örtmek, kapatmak ve küçük göstermek gayretindedir.
Bakanlığın önce hastaların kesin olarak kuş gribi olmadığı ve hastaların zatürreeden öldüğü yolundaki beyanları bilim dışıdır.
WHO, böyle son derece önemli gelişme karşısında heyet gönderiyor, biz ise iş bittikten sonra bir önlem almaya çalışıyoruz."
Prof. Sözen, hükümetin şimdi sadece yine bir bölgeye konsantre olmaya çalıştığını belirterek, "Göçmen kuşların konaklandığı riskli bölgelerin hálá neden ilan edilmediğini" soruyor.
’Kuş gribi’nin hatırlattıkları
DÜNYANIN ilk kuş hastanesi Osmanlı döneminde Manyas’ta kurulmuştur. Orası göçmen kuşların göç yolu üzerindedir. Her yıl bu güzergahta göç devam eder. Çiftçilerin ekinleri zarar görür.
Köylümüz asildir, vefakardır, merhametlidir, sesini çıkarmaz.
Ancak Karadeniz’i geçip uzun bir yol kateden kafilelerin zayıf, hasta ve avcıların sakatladığı kuşlar, onların yüreğini dağlar.
Babıáli’ye name yazarlar. Kanun koyucu Süleyman (Padişah Kanuni Sultan Süleyman) durumu inceletir, olay doğrudur. Buyruğu ile köylülerin ekinleri her yıl alınmaya başlanır ve göç zamanı kuşları besleyecek bir vakıf kurar. Dünyanın ilk kuş hastanesini yaptırır, hekimlerini gönderir, vakıftan maaş bağlar. İmparatorluk döneminde bu hastane, imaret hizmete devam eder.
Şimdi kitabesi bir dere kenarında boynu bükük ve şimdi kuşlar intikam alıyor.
Astronot kılıklı memurlar şimdi tavuk kovalıyor!
Iğdır ve Doğubayazıt’daki ’kuş gribi’ vakası ortaya çıkınca bunları hatırlamamak elde değil.
Y. KOÇAK
Vergi yükümüz
GAZETENİZİN 2 Ocak sayısındaki yeni Gelir Vergisi dilimleriyle ilgili haberde, gelir dilimleri ve vergi oranları uzun uzun anlatılmış ama ücretlilerin vergileri artacak mı, azalacak mı buna dair bir bilgi yok. Ben bir hesap yapıp tabloya döktüm. Buna göre yıllık brüt geliri 15 bin YTL olanlardan başlayarak 5’er bin YTL’lık dilimler halinde eski (mevcut) tarifedeki 78 bin YTL sınırına kadar geliri olan ücretlilerin mevcut tarifeye göre ve getirilecek yeni tarifeye göre gelir vergileri artacak mı azalacak mı diye baktım. Gördüğüm odur ki; yeni tarife nedeniyle yıllık geliri toplam 15 bin YTL olanların vergileri değişmiyor ve sadece toplam brüt yıllık geliri 40 bin YTL olanların vergilerinde küçük bir azalma (yaklaşık ayda 8 YTL) meydana geliyor, bunun dışındaki tüm gelir gruplarının ödeyecekleri gelir vergileri yeni tarifeye göre ayda 150 YTL’ye varan miktarlarda artıyor.
Oysa yılbaşı öncesinde Gelir Vergisi’nde yapılacak bu değişiklikler sanki ücretlilerin vergi yükünü hafifletecekmiş gibi sunuldu. Vergi dilimlerinin 5’ten 4’e çekilmesi ve oranların değiştirilmesinin ücretliye yansıması işte bu: Vergi artışı... Lütfen yeni tarife henüz resmileşmeden bu konuyu yeniden gündeme getirip, kamuoyunu ve yetlilileri uyarınız.
Nihat PULAK-ANKARA
Diyanet’ten fetva bekliyoruz
KURBAN Bayramı yaklaşırken, Pakistan’daki Müslüman kardeşlerimizin hálá aç ve açıkta olduklarını TV’lerden izleyip üzülmemek mümkün değil.
Kutsal topraklarda hac sırasında kesilen kurbanların akıbeti tamamen Suudi yönetimlerinin tasarrufunda olup nereye gittiği, ne yapıldığı belli değildir. Esasen bu kurban etleri Pakistanlıfelaketzedelere gönderilseydi onların gıda ihtiyaçlarının büyük bir kısmı karşılanmış olurdu.
Hiç olmazsa bizim Diyanet İşleri Başkanlığımız Türkhacılarının kesecekleri kurbanları Pakistan’a bağışlamaları konusunda bir fetva yayınlayıp kampanya başlatsaydı. Bu işin sevabı büyük olurdu. Büyük bir fırsat kaçırılmış oldu.
Ercan BÖNCÜOĞLU
MESAJ PANOSU
TÜRKİYE’de aydınlar ikiyüzlü tutumundan kurtulduğu zaman taşlar yerlerine oturacaktır. Yaşar Kemal, Milliyet’te Meral Tamer’in köşesinde aydınların, Orhan Pamuk’la ilgili bildiriye Prof. Aşkın’ın isminin alınmaması için "ayıp ettiniz" demiş. Yaşar Usta bu aydıncıklara güzel bir çıraklık dersi vermiş. Bu gibilerine bizim buralarda yani hayran oldukları AB ülkelerinde asla ’aydın’ demezler. Eierwischer yani ’yumurta yıkayan’ derler.
Önerim, Türkiye’de yılın ayıbı ’aydınların(!)’ imzaladığı bu bildiri olsun!