TCDD’nin banliyö trenlerini 6 senedir kullanıyorum ve her zaman bir aksaklık yaşıyoruz. Ya tren arıza yapar bir süre beklenir yada rötarlı gelir.
Ancak geçen gün yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. TCDD’yi arayıp pek çok konuda sorunları iletmeme rağmen bu konularda pek bir iyileşme gözlemlemiyorum.
Akşam iş çıkışı 18.30 civarında Yenişehir (Sıhhiye) istasyonundan Sincan yönüne giden banliyö trenine bindim. (Normalde 6 vagon çalışan tren, yine her ne hikmetse, mesai çıkışı, yolcu sayısının fazla olduğu bir saatte 3 vagon olarak gelmişti. Bu hemen hemen hergün yaşadığım türden bir sorun) Bir sonraki istaston olan Merkez (Gar) istasyonuna geldiğimizde, "tren arızalı öndeki trene geçin" dediler. Herkes indi ve önde bekleyen başka bir 3 vagonluk banliyö trenine bindik. Yeni trenle Gar’dan bir sonraki Hipodrom durağınını 20 metre geçtikten sonra trafonun patladığı, Sincan yönüne tren seferlerinin yapılamayacağı söylendi. İki trenle ancak iki istasyon gelebilmiştik. Herkes indi ve Hipodrom durağına geri döndü. Arıza nedeniyle Sincan yönüne hiçbir trenin hareket edemediği ve arıza giderilene kadar, tren seferlerinin olmayacağı söylendi. Ancak elimizdeki bileti TCDD gişesine geri verip paramızı almak istediğimizde, TCDD gişe görevlisi onay almak için şefini araması gerektiğini söyledi (Şefi de amirini, Amiri Genel Müdür Yardımcısını, o da Genel Müdürü arayıp olurunu alacakmış, geri ödeme için) 2 trenle 2 durak gidebilen ben dahil tüm yolcular, bir de Genel Müdür’den para iade onayının gelmesini beklemeye başladık. Tren bozulduğu için yolda kalan ve geciken yolcular, sorgusuz bilet iadeleri yapabilmeleri gerekirken ve haklı oldukları halde, bir de orada uzun bir süre bekletildiler. Ben 20 dakika beklemeye dayanabildim. Henüz cevap gelmemişti ama geleceğini de pek zannetmiyordum. O yüzden en yakın otobüs durağına giderek, otobüsle devam ettim. Bilet ücretlerini almak isteyen insanların kaç dakika beklediğini, alıp alamadıklarını bilmiyorum. Herkes mağdur edildi. Aylık abonman bileti alan ve cebinde otobüs bileti bulunmayan pek çok yolcu da olabilir o yolcuların içerisinde.
TCDD’nin yolcularını hiçe saydığı böyle onlarca olay yaşadım.
Şahap ATAMAN
Kızılırmak suyu
ANADOLU Ajansı’nın haberine göre; son iki yılda yaz kuraklığından etkilenen Kızılırmak’ta bu yaz su seviyesinin mevsim normallerinin üzerindeymiş. Kızılırmak’ta su bollaştı ise Ankaralı olarak dikkatli olmak gerek. Melih Gökçek, Kızılırmak suyunu Ankara’ya diğer sular ile paçal ederek vermeye devam ediyor mu? Konuyu takip etmek gerek... B.B.
Kent kültürü
BİR Orta Anadolu şehrinin kasaba kimliğinden kent kimliğine dönüşümü ve bir Cumhuriyet kentinin köy-kent e dönüşümü arasındaki farkı yaşadım.
Eskişehir ve Ankara!
Bir şehirde aslolanın otabanlar yapmak olmadığını, aralara çeşmeler koyarak su kültürü elde edilmeyeceğini, kuğu resimleri ile de sanatsal olunmayacağının canlı bir kanıtı sanki Eskişehir. Kent kültürü yapılan ve düzenlenen mekanlar ve bu mekanların işlevsel ve kültürel sunumunun nasıl olduğu buna bağlı olarak insanların ne kadar güzel uyum sağladığının kanıtı. O pis Porsuk Çayı’nın ıslahı ve kente rekreasyon alanları ile birlikte bir yaşam kültürü sunulmuş. Yaşayan, gençleşen çağdaş bir yer. Kastedilen tek bir bina yapımı değil yine o estetik olmayan apartmanlar duruyor ama yanında yaratılan kent kültürü diğerlerini görmenize izin vermiyor. Yaya alanları, kafeler, restoranlar yaşatılan gece eğlence mekanları ki bunlar genellikle eski kullanılmayan yerler dönüştürülerek yapılandırılmış.
Eski tuğla fabrikaları, hal, odun pazarı, müzeler ve müthiş hoş insanlar. Şimdi hızlı tren var herkesin gidip görüp yaşamasında fayda var çünkü biz görmeden pek bir şeyi anlayamıyoruz. Bütün bunlar şehrin merkezinde bu da çok önemli. Ankara da ise yapılan mekan ne kadar güzel olursa olsun orayı çağdışı yapacak ayrıntılar önem kazanıyor, Altınpark müthiş bir projeydi gidin bakalım ağaç ve çiçekler büyüdü ama kültür ufacık kaldı. Kentin içi otaban sanki hiç bir kent meydanı, yaya mekanları, sanatsal alanlar yok. Parklarda ucube heykeller, yatılmayan basılmayan çimler. Havagazı fabrikası ne kadar hoş bir kültür kompleksine dönüşebilir ama eminim alışveriş merkezi yapımı için kimbilir neler dönüyordur. Çukurambar’dan Eskişehir yoluna çıkılamayan kavşaktaki alışveriş merkezi inşaatı gibi. Konu uzun ama lütfen insanlar biraz olsun bakmayı değilde görmeyi öğrensinler.
Kent yaşamı bir kültürdür, içinde yaşamı, estetiği, işlevselliği ve bütünlüğü barındırır ve insanlar emin olun sunduklarınıza uyum sağlarlar. Dr. Dilek ARSOY
Tepe Home’dan ’sempatik’ duyuru
BİLKENT Tepe Home’dan aldığı etejeri 24 saat geçmeden iade etme isteğinin mağaza tarafından geri çevrilmesi konulu yazı üzerine okurumuz Meliha Köylüoğlu, bir not daha göndermiş:
"Tüketicinin ’iade’ talebi hemen reddedilmeli mi (15.7.2009) başlıklı yazımız üzerine, Tepe Home mağazası para iadesi yaptı. Hatta mağaza daha ileri giderek artık tüm müşterilerine 3 gün içinde değiştirme hakkına ilaveten iade yapabilme hakkı da tanıdığını, mağaza içerisinde buna ilişkin duyuruların yer aldı. Size ve mağaza yetkililerine teşekkür ederim."
GÜNÜN SÖZÜ
"Yardıma ihtiyacı olmadığı zaman bütün insanlar iyi kalplidir."