İki lider geliyor...

Halk TV’de geçen hafta Uğur Dündar’ın sunduğu Arena programını takip ederken bunları düşündüm.
İkisi de alanlarında fevkalade yetkin insanlar. Birisi ekonomide, diğeri hukukta.
Birisi merkez sağın liderliği için düşünülüyor, diğeri CHP’ye genel başkan.
Bu programdan sonra aldığım tepkilerden bunu anladım. Çok kişi bu konuşmalardan geleceğimiz adına hem kaygı, hem ümit beslemiş.
Umutların tükendiği anda bu iki isim güçlü projektörlerini Türkiye’nin üzerinde dolaştırarak halkı aydınlattılar.
Birisi ekonomide, diğeri hukukta.
Biri eski DPT Müsteşarı ve eski ANAP Milletvekili İlhan Kesici, diğeri Türkiye
Barolar Birliği Başkanı Prof.
Dr. Metin Feyzioğlu.
Tek kelime ile ‘Ezber bozdular’ ve ‘Surda gedik açtılar.’ Bundan sonra önleri tutulmaz; biri sağın lideri, diğeri solun!
En çok mahalli seçimler sonrası bunu göreceğiz. Böyle görünüyor.”
Eski Cumhurbaşkanı Demirel’in bir dönem danışmanlığını yapan Mehmet Necati Güngör yazıyor bunları. Programı dikkatlice izlemiş; iki isim üzerine çarpıcı yorumlar yapıyor. (Tamamını erzurumajans.com’da okuyabilirsiniz.)
Güngör, Kesici’nin rakamlarını da değerlendiriyor:
“İlhan Kesici ‘Ekonominin gidişatı iyi değil’ dedi ve AKP’nin ‘ekonomi mucizesi’ diye sunulan sözde başarısını rakamlarla çürüttü. Üslubu ise son derece saygılı ve yapıcı idi. Önce şu cümlelerini kayda geçirmeliyim:
“Dünyanın hiçbir tarafında hiçbir devlet bugünü ile dününü dövüştürerek geleceğini tanzim edemez. Hiç kimse kendi dedesiyle dövüşerek, kötüleyerek, ona harp ilan ederek etraftan saygınlık kazanamaz”. (Cumhuriyet’le ve onun değerleriyle savaşmayı kastetti sanırım.)

“Hz. Ali’ye en akıllımız kimdir diye sormuşlar. O da kim daha çok akıl alıyorsa odur.” (Meşveretin önemine vurgu yaptı.)
“Tasarruf oranını % 19.2’den aldılar, % 12’ye düşürdüler.”

Ekonomide temel gösterge yıllık büyüme hızıdır. AKP’nin 2003-2012 yıllarında elde ettiği büyüme hızı her yıl üst üste yüzde 4.9-5 civarındadır. Demirel’in başbakanlık dönemini içine alan 1965-1971 döneminde her yıl üst üste 5.9 büyüme hızı gerçekleşmiş. Bu çok önemli. Kötülenen dönemdeki hız, AKP iktidarınınkinden çok daha büyük. 1984-1989 Özal döneminde
% 5. 1950-1960 Menderes döneminde % 6.3. On yıl üst üste.
15 yıllık dönem:
1963-1977 ilk üç plan döneminde her yıl % 6.0. Koalisyonlara, muhtıralara, Kıbrıs Barış Harekâtı’na, ambargolara rağmen.”

TBB Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, Yargıtay’ın Balyoz kararlarına öylesine etkili bir eleştiri getirdi ki, anlamak için hukukçu olmaya gerek yok; herkesin anlayabileceği bir dille anlattı. Ve bu sözler vicdanlarda yankı buldu. İşte o sözler:
“Balyoz davasını artık hukukçulara sormayın. Dış politika uzmanlarına, askeri strateji uzmanlarına sorun diyorum. Balyoz davası temel olarak donanmayı hedef almış bir dava. Hedeftekileri düşündüğünüzde, sonuçlarını dikkate aldığınızda neyi kastettiğimiz anlaşılıyor.
Bir temel kural. Bir mahkeme olayın ispatlandığını kabul etmesi için mutlaka delile dayanmalıdır. Balyoz davasında delil olarak gösterilen temel veriler dijital kayıtlardır. Yargıtay’ın kararında bu kayıtların elde edildikten sonra değiştirilmediği, dolayısıyla doğru kabul edildiği ifade ediliyor.
Bir yerde adınızın geçilmesi, sizin bundan haberdar olduğunuz anlamına mı gelir? O gün orada olmayan insanlar var. Bu dava benim gözümde salt siyasi bir davadır. Gerekçeli kararda 2003’te yazıldığı iddia edilen plan seminerinde 2007 tarihinde yapılmış bir fontun nasıl kullanıldığı açıklanmalıdır. Bu soruların cevabını vermeyen mahkeme çürük bir temel üzerine hüküm bina etmiş demektir. Temeli olmayan bir binada muslukların kalitesini konuşuyoruz. Yargının siyasal saiklerle karar verdiği algısı var kamuoyunda.
Bu iki isme dikkat!”

İzzettin Doğan, 2 Kasım’da 7 bin kişi ile toplanıyor

Aleviler virajda

HÜKÜMET’in, Alevi sorununun çözümünde tümüyle Cem Vakfı’nı muhatap aldığı ortaya çıktı. Alevi toplumunun yeni yapıya kavuşması için Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan 2 Kasım’da dünyada ve Türkiye’de ‘Alevi önderlerini’ Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki ‘hassas’ toplantıya çağırıyor.
Doğan’ın yakın çevresinden alınan bilgiye göre, davet edilenlerin sayısı yaklaşık 7 bini buluyor. Bunlar arasında 1500’e yakın Alevi önderi de yer alacak.
Bunların arasında esas olarak 1500’e yakın ‘Alevi dedesi’ de bulunuyor.

NELER OLACAK

Babasından sonra ‘dedeliği‘ üstlenen Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın hükümetle yürüttüğü çalışmalar sonunda; 2 Kasım’daki Bostancı toplantısında örgüt yapısına yeni bir şekil verilecek. Bununla;
Alevilere ilişkin dernek ve vakıflar lağvedilecek. Bunlar mal varlıkları ile birlikte Cem Vakfı’na bağlanacaklar.
Alevi dedeleri, Diyanet’e bağlı olarak kurulacak olan Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığına bağlı olacaklar. Bu kurul daha sonra yaklaşık 1500 ‘Alevi önderi’ni belirleyecek. Devlet bunlara maaş verecek. (Bu maaşın 2-3 bin lira arasında olacağı belirtiliyor.)
Oluşturulacak Alevi enstitülerinde geleceğin ‘dedelerini-inanç önderlerini’ yetiştirilecek.
Bir Alevi yurttaş ile konuşurken, “Bu yolu AKP’den milletvekili yapılan Reha Çamuroğlu açtı; şimdi tünelin kazılma işini İzzettin Doğan üstleniyor. Ancak yerin altı çok sert” dedi.
Cem Vakfı dışındaki örgütler, iktidarın himayesine girdiklerini öne sürdükleri İzzettin Doğan’ın davetine katılacaklar mı?

BİLİYOR MUSUNUZ

BİR deri fabrikasının müdürünün bize telefonda Çerkezköy, Çorlu, Muratlı hattında deri, tekstil, boyama fabrikaları ile taşeron olarak hizmet eden bazı tesislerden 102’sinin işçilerine bayram öncesinde maaş ödeyemediklerini, buna karşılık işyeri sahiplerinin mal verdikleri firmalardan para alamamaktan yakındıklarını anlattığını...
MUSTAFA Sarıgül’ün arife öncesinde Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç, Başkan Yardımcısı Mimar Mehmet Özen ve Tekirdağ Kent Konseyi Başkanı Levent Gündoğdu ve CHP’li Meclis üyesi Orhan Çebi ile birlikte İlhan Restaurant’ta yemek yediğini, CHP İl ve Merkez İlçe Örgütü başkanlarının bundan haberder olmamaları üzerine örgütte küçük bir kriz yaşandığını...