İnananlar yüzünü sürecek; inanmayan takıyye yapıp senden
'medet' bekleyecek. Sen ki
Ulu'ların
Ulu'su,
Pir'lerin
Mürşidi'sin; elbetteki hoşgörü ile hepsini birden kucaklayacaksın.
Ama bu defa gönlün çok daralacak; ruhun sıkılacak, boğazın düğümlenecek.
Çünkü bu yıl huzuruna geleceklerin arasında
'yüzsüzlerin' sayısı bir hayli fazla.
Amaçları
Aleviliği kullanmak olanların yüzlerindeki kirli maskeyi görerek iğreneceksin... Türbeni ziyaret etmeden önce
Belediye binasının önündeki protokolde yer almak için saatler önceden gelip oturanlar ile paralı adam tutarak yer kapatanları da ibretle izleyeceksin.
Sen bunları hep görüyorsun elbette.
Sonra anlı şanlı protokol ekibi gelip yerlerini alacak. Uzun uzun konuşmalar yapılacak; nutuklar atılacak. Daha önceki yıllarda olduğu gibi
Hacı Bektaş Veli ile
Hacı Bayram Veli ismi karıştırılacak. Halkın kendi partisinden seçtirdiği milletvekilleri ile barışık olmayanlar bir çırpıda
Şah İsmail ile
Yavuz Selim'i barıştıracak.
Ziyaretçilerin arasında ülkeyi talan edenler, hayali ihracattan köşeyi dönenler, çeteciler, soyguncular ve de haram yiyenler de bulunacak.
Bunlara alıştık.
Ne var ki, bu yıl alışamadığımız olaylar da olacak.
Karacaahmet Dergahı'nı yıktıran anlı-şanlı
Tayyip Erdoğan da huzuruna gelecekmiş. Ar damarları çatladığı için geleceklerdir. Senin bizleri demokrasiye taşıyan engin ve paylaşımcı felsefeni
'araç' olarak kullanan, minareleri süngü, kubbeleri miğfer yapan, kardeşi kardeşe kem gözle baktıranlar, cilalanmış
'eskici'ler,
'yenilikçi' olarak sana gelecekler.
Daha doğrusu aydınlığın karanlıkçılarını göreceksin ve bunları gördükçe ruhun daha çok sıkışacaktır.
Bir de bunları oraya davet eden
yüzsüzlerimiz var. Oturdukları koltukların sorumluluğunu taşımayanlar gene en ön safta yer alacaklardır. Biz
'ateistiz' diyerek bazı
Alevi kurumların başında hem
Avrupa'da, hem de
Türkiye'de oturanlar da orada yer olacak.
Bunların
Aleviği kullanmaktan başka düşünceleri yoktur.
Tayyip Erdoğan nasıl mineraleri ve kubbeleri kullanıyor ise; bizim bazı yöneticilerimiz de
Aleviliği kullanıyor.
Yöntem aynı amaç farklı.
Bu yanlış zihniyet ülkemizi yeni uçurumların eşiğine taşıyacaktır.
Bunlar inandıkları için değil, çıkarları için sana geliyorlar.
Pirim... İşte bu nedenledir ki, bu yıl her zamankinden fazla gönlün daralacak. Ruhun sıkılacak, boğazın düğümlenecek ve belki de hüngür hüngür ağlayacaksın.
Alişan HIZLI-Alevi İnancını Koruma ve Yaşatma Komitesi adına-ALMANYA Siz beş ay sonrasına bakın
SAYIN Çiller, İzmir'i,
Marmara'yı geziyor. İyi, hoş, güzel de bir de
Türkiye'nin
Ankara'dan sonrası yani taşra var. Çıksın siyasiler oraları gezsinler, her yer kan ağlıyor, insanlar yarınlarının ne olacağı endişesi içine düşmüşler, yani gelecek kaygısı taşıyorlar.
Bizim siyasiler rahat tabii, ne de olsa tok açın halinden anlamaz. Siz de çıkın
Anadolu'ya; insanların arasında, partilerin oy yüzdesini orada bizzat siz araştırın, bakalım ne çıkacak?
Sosyal patlama deniliyor. Şu an belki olmayabilir; yaz ayındayız. İnsanlar sokakta da yatsa bir şey olmuyor. Yarın kış kapıya dayanınca
karınca ile
ağustos böceğinin durumuna düşecekler. Okullar açılınca çocuklarını neyle okula yollayacaklar, odun, kömür, doğalgaza para nasıl bulacaklar, neyle karınlarını doyuracaklar. İşte o zaman
ak koyun-kara koyun ortaya çıkacaktır.
İşte o zaman siyasiler meydanlara inmeye cesaret bulamayacaklar, çünkü meydanlarda öfke ve kin hákim olacak. Sanmayın ben korku filminden bahsediyorum. Dilemem ama bunlar uzak değil, tam 5 ay sonra bunları hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Nefel IŞIKTAŞ-ANKARA
Ulusal yas
ADAPAZARI'ndan Cem S. adlı bir genç okurumuzun bir önerisi var: ‘‘17 Ağustos depremini yaşadım. Bizim için 17 Ağustos bir mahşer günüydü. Bazılarımız çektiğimiz acıyı çabuk unuttu. Hayat devam ediyor, ölenlerle ölemeyiz. Fakat kalbimizin bir tarafı hep buruk, hep yarım. Basından 17 Ağustos'un yas günü ilan edilmesini istiyoruz. 7.4'ü unutmayalım.
İyi tatiller Kartal
KARTAL Belediyesi'nden bir grup memur adına bir okurumuz şöyle yazıyor: ‘‘Ülkemizde kriz dolu dizgin giderken,
Kartal Belediye yönetiminin kriz kelimesinin
K harfinden haberi yoktur. Yüzlerce işçisine gerek ikramiyeleri, gerekse geçmişten kalan borçları, diğer taraftan da memurlara nema borcu olan belediye başkanı yandaş-işbirlikçi müdürlerini yöneticilerini,
Belediye Encümeni kararı ile
Antalya'ya tatile göndermektedir. Toplam tutarı 600 milyonu bulan bu harcamalar hem
Kartal halkından, hem de işçilerin memurların sırtından çıkmaktadır. Diğer yandan kendi yandaşı otel sahibi ihya ediliyor ve tatile göndermiş olduğu müdürcüklerinin sırtını sıvazlanmış oluyor. Yok mu bu ülkede bu yağmaya dur diyecek bir yiğit...’’
1.3 milyar, 8.1 milyara yükseldi
TÜRKİYE'nin içinde bulunduğu ekonomik krizden en çok etkilenen esnaf sifta yapmadan dükkán kapatıyor. Evinin ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Çek ve senetlerini ödemek için tefecinin eline düşüyor. Hatta bazılarımız kurtuluşu intiharda buluyor.
Sayın
Ecevit, Bahçeli, Yılmaz, Yaşar Okuyan ve Bağkur Genel Müdürü
Ferhan Kaptan.... Esnafımızı bunalımdan kurtarınız.
21.7.2000
'de Bağkur borcumu sordum; 1.233.969.318 TL çıkardılar. Şimdi 8.165.398.414 TL olmuş. Bu borcu nasıl ödeyeceğim. Ödemek istesem bile icra masrafı ve faiziyle birlikte 10 milyarı buluyor; 18 ay vadeye böldüğünüzde ayda 555 milyon lira yapıyor.
Sayın
Yaşar Okuyan kendinizi bizim yerimize koyun ve bu parayı nasıl ödeyeceğimizi söyleyin.
Bizi bu borcun faizinden kurtarın, ana parayla bırakın. Kulak verin bize.
Fikret KAYA-Diyarbakırlı esnaflar adına Turizm özürlüleri
TURİZMLE ilgili çok şikayet alıyoruz. Özensiz tur firmaları, bakımsız tesisler, devri-daimsiz ve iki üç günde bir klorlanan havuzlar. Rezervasyon hataları, özensiz personel ve hastalık halinde dahi duyarsız kalan yöneticiler...
Kadıköy'den
Saime Kalyoncuoğlu, böyle bir durumu
Denge Tour'la gittikleri Bodrum
Admira Club'da yaşamışlar.
Anlatıyor: ‘‘
İstanbul'a dönüşümüzde dört bayan şikayetimizi bildirmek üzere
Denge Tour'a gidiyoruz, Ama adamlar özür dileyeceği yerde pişkin pişkin konuşuyorlar.
TURSAB'a şikayet ettiğimizi söylüyoruz, sadece gülümsüyorlar. Para kazanma uğruna, havuzun pisliğini ve odaların dolu olduğunu bilerek otelle anlaşmalı olduğu insanları sömürdüğünü söylüyoruz. Ama nafile özür yok.’’
MESAJ
‘‘BÜROKRASİ engelliyi sevmiyor’’ başlıklı
Yavuz Kocaömer'in
Türkiye'de bir Bedensel Engelli Karma İlköğretim Kurumu oluşturmasında karşılaştığı engelleri anlatan yazımız üzerine birçok kurum ve kişi bu ilin neresi olduğunu sordu. Ankara Vali Vekili
Yıldırım Kartal, ‘‘Bizimle bir ilgisi var mı?’’ diye sordu. Hayır yoktu...
Kocaömer'e ‘‘Bu ili açıklayacak mısınız?’’ diye sorduk; ‘‘Şimdilik açıklamak istemiyorum. Kendilerinden cevap bekliyorum. Duyarsızlıkları sürerse açıklayacağım’’ dedi. Bekliyoruz.
ARTİUM Sungur Sanatevi'nin
'Yaz Muayedesi' bugün Kuruçeşme
Divan Tesisleri'nde saat 21.00'de başlayacak. Müzayede klasik ve çağdaş Türk resmi ile oryantalist eserlerden oluşan 192 tablo sanatseverlerin ilgisine sunulacak. (Tel: 291 01 31)