Paylaş
Çağımızda mülteci sorunu insan hakları ve özellikle yaşama hakkı çerçevesinde değerlendirilen çok önemli bir sorundur. Hal böyleyken Ayaş’ın CHP’li Belediye Başkanı’nın işi açlık grevine kadar götürerek bu evrensel soruna hiç de “hümaniter” olmayan tarzda bakmasını çok yadırgadım. Anlaşılıyor ki yılda ortalama 5 bin mültecinin giriş yaptığı bu ülkedeki mevzuat, BM Anlaşmaları ve mülteci barınaklarının içler acısı durumundan Belediye Başakanı’nın hiç haberi yok... Kendisine bu konularda güncel politikalar çerçevesinde düşünmeyip derinleme araştırma yapmasını, çeşitli nedenlerle ülkesinden kaçanları, mesela dinsel totaliter nedenlerle İran’dan kaçarak BM mülteci statüsünde başka bir ülkeye gönderilmek üzere ülkemizde geçici süre çok az maddi olanaklarla bekleyenleri tanımasını öneririm. Kimse isteyerek mülteci olup ülkesini, evini barkını, eşini dostunu terk etmez! Kaldı ki devletimizin çok gecikmeli olmasına karşın mülteci konusunda organize olması çok önemli ve kutlanacak bir yaklaşımdır. Ayrıca Türkiye’nin birçok yerinde mülteci barınakları mevcuttur...
Ayaş neden böylesi insani bir konunun yeri olamasın?
CHP’li bir Belediye Başkanı’nın mülteci insanlık sorununa bu biçimde eleştirel ve tepkiyle yaklaşmasını, insanlık ve “öteki” açısından kınıyor, yaklaşımının açlık grevinin saçmalığı doğrultusunda derin bir bilgisizlik ve sığlık örneği olduğunu düşünüyorum.
m Abdullah ŞEVKİ
(NOT: Ayaş Belediye Başkanının, konunun insani yönünü eski bir solcu olarak gayet iyi bildiğini düşünüyoruz. Ancak onun vurguladığı konu Ayaş gibi tarihi ve Ankara’nın ‘arka bahçesi’ sayılan Ayaş’tan başka meskun mekanların da bulunması yönünde... Sayın Şevki’nin, Başkaraağaç’la bu konuda bir görüşme yapmasını öneririm. İtiraz gerekçelerini anlattığında kendisine hak vereceğini sanırım. Örneğin o da, Mamak veya Keçiören’de de böyle meskun yerler bulunabileceğini söyleyebilir size... Y.B.)
Valilik bir de bu konuya el atsa...
ANKARA Valiliği’nin “okul zilleri ve okul bahçelerinde yapılan duyuru, ilan ve müzik yayınları ile okul bahçelerindeki törenlerde kullanılan yüksek volümlü ses cihazlarından okul çevresinde bulunan özellikle yaşlı ve hasta vatandaşlar ile bebeklerin olumsuz etkilenebileceği” düşüncesiyle yayınladığı genelgeyi görünce, aklıma camilerdeki aşırı yüksek volume ayarlanmış ses yayın sistemleri geldi.
Kolayca tahmin edilebileceği üzere, aynı “yaşlı ve hasta vatandaşlar ile bebekler” bu yüksek volümlü ezan ve vaazlardan da olumsuz etkilenmektedirler.
Örneğin Çukurambar’da 75’er metre arayla yer alan 4 camiden birden, aynı anda yapılan ezan yayını ile Cuma günleri verilen yüksek sesli vaazlar çevre sakinlerini canından bezdirmiştir. Ezan yayını başlayınca neredeyse evde birbirimizin sesini duyamaz hale geliyoruz.
m Zeki YURTTAŞ
Altyapı olmadan kaldırım olur mu
BEN Çayyolu’nda oturuyorum. Geçen haftalarda, EMA Asmabahçe Konutları’nın bulunduğu bölgede hummalı bir kaldırım çalışması başlatıldı. Yenimahalle Belediyesi sitenin çevresini yepyeni kaldırımlarla döşemeye başladı fakat şu ana kadar altyapı ile ilgili hiçbir çalışma yapmadı.
Her yağmur yağdığında kocaman göletler oluşuyor kaldırım döşenen yollarda. Hem arabadaki insan hem de kaldırımda yürüyen insan zorluk çekiyor. Kısacası Yenimahalle Belediyesi bunları yapacağına düzgün bir altyapı oluşturmaya başlasa olmaz mı? Hani Avrupa Başkentiydik?
Umarım Yenimahalle Belediyesi bu yazımı dikkate alır.
m D.Ü.
Paylaş