Yalçın Bayer: Hükümet sanki narkoz almış!

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Kamuoyunun büyük bir kesimi affa karşıydı. Affın çıkması halinde bunun topluma zarar vereceğini söylüyordu. Diğer bir kesim de affın suçluyu topluma kazandıracağını belirtiyordu.

Ne yazık ki, bireyleri mağdur eden suçlar da affedildi; adam öldürenler, işkence yapanlar... Hırsız müteahhitler, ihale vurguncuları, soyguncular, mafya mensupları da affedildi... Üç yıl hapsi istenen TBMM eski Başkanı Mustafa Kalemli de kurtarıldı. Dahası da, Susurluk sanıkları, Kırcı'lar, Çakıcı'lar, işkenceci polisler -Göktepe ve Manisa davaları-, Söylemez'ler, Aslıtürk'ler (Gülay, Orhan) ve Tecimer'lerin cezalarında yapılan indirimlerle 'ödüllendirildiler.'

'Çete'lere affı kim önerdi, komisyonlarda ve genel kurulda bu önergeleri kim verdi? Kamuoyu bunların kimler olduğunu öğrenmek istiyor.

Ankara'dan arayan bir okurumuz, parlamenterlere seslenerek ‘‘Siz affedin ağalar, ama biz affetmeyeceğiz; ne sizi, ne katilleri, ne çetecileri, ne de işkencecileri...’’ diyor.

İstanbul'dan Efe Gür, Şebnem Ataman, Mustafa Sağlam, Kadir Birlik ve Ayşe Şahin hükümeti şöyle eleştiriyor:

‘‘Bizler özellikle son günlerde hükümetin ne yapmaya çalıştığına bir türlü anlam veremedik. Gene de 'Vardır bir hikmeti' gözüyle baktık. Ne yazık ki hep beraber görüyoruz, yapılan çalışmaların, hiçbir hareketin anlamı yok, bir hikmeti de çıkmıyor ortaya... Ortaya çıkan bol bol basiretsiz hareketler ve konuşmalar zinciri. Bunu hem deprem felaketi sonucunda yaşadıklarımızla Sayın Ecevit ve Sayın Osman Durmuş'un söz ve hareketlerinde, hem de af yasa tasarısında görüyoruz. Sanki gizli bir el, 'toplumun huzurunu, güvenliğini bozun' diyerek hükümete emrediyor ve hükümet de adeta toplu halde hipnoz olmuşçasına bütün bunları yapıyor.

Yakında hep birlikte; cezaevlerinden çıkacakların yeni mafya oyunlarını, cinayetlerini, soygunlarını, yağmalarını okuyacağız, yaşayacağız. İşte o zaman sizlerden ricamız; tüm bu cinayet haberlerinin yanına başta Ecevit ve Adalet Bakanı Türk ile öteki bakanların resimlerinin de basılması. Cinayeti işleyenin resminin altına katil, hükümet üyelerinin resimlerinin altına da azmettirenler diye yazılması...

Aralanan kapı artık bütün suçlulara karşı sonuna kadar açılmıştır.

Bunun böyle olduğunu zaten bütün Türkiye biliyor; Ecevit de kanun çıktıktan sonra içine sinmediğini itiraf ediyor. Ama iş işten çoktan geçti.’’

GÜNÜN SLOGANI

‘Kimse var mı orada?..’’

(TV'lerden... Kim nasıl yorumlarsa...)

Demirel affı

veto etmeli

‘‘RAHŞAN Ecevit emretti. ANAP yandaşları olan hırsız ve soyguncuların, 'ülkücü ve milliyetçi mafya yoktur' diyen MHP de çetecilerin dahil edilmesi koşuluyla affa 'evet' dediler. Bülent Ecevit de bütün bunları kabul etti. Demek ki herkesin bu aftan bir çıkarı oldu! Ben MHP sempatizanı bir insanım. Şimdi MHP'ye oy verilmesini sağladığım insanların yüzüne bakamıyorum. Bu insanların, ‘‘Maaş zammı neden böyle oldu, sosyal güvenlik kanunu neden böyle çıktı, katillerin, çetelerin, hırsızların, soyguncuların affedilmesi milliyetçilikle, ülkücülükle ne kadar bağdaşıyor?’’ sorularına cevap veremiyorum. Onun için MHP'ye verdiğim oyu geri alıyorum. Bir de deprem felaketiyle şunu gördüm; MHP'lilerin birçoğu cahil, yani bu ülkeyi yönetecek kapasitede değiller... Bir süre staj görmeleri gerekiyor’’ diyen Turan Apaydın'ın bir önerisi var:

‘‘Her şey karanlık gidiyor. Demirel'in belki de hayatı boyunca yapacağı tek doğru şey bu iki yarayı -sosyal güvenlik ve af- yeniden görüşülmek üzere Meclis'e geri göndermesidir. Sanırım milletimizin büyük bir çoğunluğunu da bunu istiyor.’’

Vatandaş, depremden sonra çok şey öğrendi ama çok geç.

Kapadokya'ya davet

ÜRGÜP Belediye Başkanı Bekir Ödemiş, bizi arayarak anlamlı bir jestte bulunuyor:

‘‘Onlarca insanımızı kurtaran yabancı kurtarma ekiplerini Kapadokya'da tatile çağırıyorum. Bu, içimizden gelen bir davettir.’’

Dışişleri Bakanlığı'nın ilgisine ve bilgisine...

TÜPRAŞ

yangınının

ardındaki gerçekler

TÜPRAŞ'ın sadece tanklarının yandığını TV'lerden izledik. Bir de olayın gerisinde bilinmeyenler, henüz açıklanmayan gerçekler var.

O yanan 110 metrelik rafineri bacası kimlerin döneminde yapıldı, kim yaptı?

Yollar yarılmış, telefonlar çalışmıyor. Elektrik 42 saat kesik kalmış; Sapanca'dan su verilemiyor. Dizel motorla basılan deniz suyu ise yetersiz kalıyor. Her şey bir araya gelince 'teknoloji' bile yenik düşüyor ilk başta 'alevleri boğmada'... Herkes çaresiz... Karanlıkta yapılan ilk müdahale, duvarları çatlayan evlerinden 20 dakikada olay yerine gelen personelin canhıraş feryatlarını kim duydu? 150 can bir anda gitseydi, bunun sorumlusu kim olurdu?

Ama onlara şu ana kadar 'Geçmiş olsun' diyen var mı, Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın 'Kahramanlarım' nitelemesinden başka.

SİYASETÇİLERİN ELİ

Savaştan da beter bir cehennemden çıkan TÜPRAŞ yangını sorgulanırken bazı konuların da gündeme getirilmesi gerekiyor: TÜPRAŞ'ın 1970'lerdeki Genel Müdürü Hasan Göker'in, hemen TV'lere çıkıp 'Bu yangın nasıl söndürülmez!' biçimindeki eleştirilerinin altındaki TÜPRAŞ'la bağlantılı işler yapıp yapmadığı, bir önceki Genel Müdür M. Ergun Kuran'ın hangi siyasilerle yakın olduğu, şimdilerde hangi LPG şirketinin başında bulunduğu, şimdiki Genel Müdür Hüsamettin Danış'ın üçüncü kez Danıştay kararıyla görevine nasıl döndüğü, TÜPRAŞ'ın yanı başında petrol tankları kuran bir şirketin 'ülkücü-polis müdürü' ilişkileri... Ve Türkiye'nin en büyük cirolu ve en çok kar eden bir kamu kuruluşunun özelleştirilmek istenmesinin Hazine'ye nasıl bir kayıp yaratacağı...

Bu soruların yanıtını herkes bekliyor.

TÜRKSEL ve Telsim'e; İzmit ve Adapazarı'ndaki depremzedelerin binlercesi Kandıra ve civarınaki tepe köylere sığınmış durumda. Cepler çalışmıyor. Fethiye'deki Hill Side Oteli yakınına bile seyyar araç koyarken, bu tepeleri kuşaklayacak acil bir sistem kurulamaz mı?

YARDIMLAR için 0900'lü bir hat açılıp her aramaya belirli bir ücret konulması önerisini nasıl bulursunuz? Mehmet AYDINCI-ALANYA

MUSTAFA Taşar'dan; Önerim üzerine, depremin 3.günü ANAP grubu olarak bir aylık maaşlarımızı bağışladık. Olayın bilinmesi açısından iletiyorum.

DEPREMZEDELER için yapılması düşünülen konutların planlamasını yapacak şirketlerden birinde ücretsiz olarak çalışmak istiyorum. Ayşe ERSOY-ANKARA, Cep: 0532-725 48 03

‘‘İÇERİK Sizi Düşünmek' kitabı yazarı ve NLP (Kişisel Değişim Modeli) eğitmeni Cengiz Eren, 'Depremle, hayatla ve kendimizle barış' adı altında 30, 31 Ağustos, 1,2,3 ve 4 Eylül'de seminerler verecek. Konular; 'Doğa karşısındaki yetersizliğimiz', 'Depremden önceki değerlerimiz', ' Deprem sırasında yaptığımız davranışlar', 'Deprem sonrası algılar', 'Duygusal ve duygusal hassasiyetimizdeki değişiklikler', 'Kaynaklarımız ve kaynaklarımıza ulaşabilme', 'Hayatımızı dış önermelere bağlı olmadan yönetebilme' ve 'Değişim ve stratejilerle hayatı yönetmek’’ Kayıt: 0216- 464 17 27; Fax: 410 35 63.



Yazarın Tüm Yazıları