‘Hırs’ hekimliğin önüne geçmemeli

PROF. Dr. Siber Göksel, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Direktörlüğü’nden emekli, 76 yaşında olduğunu da belirtiyor.

Haberin Devamı

Organ nakillerinde acelecilik mi var?

Göksel yazıyor:
“Bu organ nakillerinde bir acelecilik mi var acaba?  Literatürde ilk ‘dört ekstremite’yi yapmakta erken mi davranıldı? Bazen operatörün becerisi ne kadar iyi, ne kadar kusursuz olursa olsun, hastanın metabolizması bunu kaldırmayabilir. Yani bu iş iyi bir heykeltıraşlık değildir.

Dört ekstremite (iki kol, iki bacak) hastaya ağır gelmiş olmalı. Bu dörtlüyü, hatta üçlüyü yapmak için, teknolojinin metabolik olayları karşılamada biraz daha gelişmesini beklemek mi lazımdı acaba? Bazan vücudun, organ sisteminin birbiriyle uyumunu tam olarak düzenleyemiyoruz. Bunun için çeşitli teknolojik, farmakolojik vs. ilerlermenin daha çok gelişmesi ve birbiriyle uyuma girmesi için, koordinasyonu için belki bir süre daha beklenmesi gerekiyordu. Vaktiyle bir panel düzenlenmişti. Moderatör Prof. Dr. Fuat Aziz Göksel diyor ki, ‘Pekiyi Dr. Bernard başarısız olsaydı ya da bazı operatörler ilkleri yaptığında başarısız olursa bunun müeyyidesi nedir?’

Hukuk Fakültesi Dekanı diyor ki:

‘O zaman yakanıza yapışırız’.

Yine doktor söz alıyor ‘Ya başarılı olursa?’

Dekan ‘O zaman teamül olur, uygulama yerleşir...’

Tıpta bu işler böyledir, ama biraz sabırlı olmakta yarar var, ‘Hırs’ hekimliğin önüne geçmemeli.”

Haberin Devamı

NOT: Prof. Göksel bu yazıyı, nakil yapılan Şevket Çavdar’ın ölümünden önce göndermişti.

Kılıçdaroğlu’nun başarı kriteri değişiyor mu?

CHP’nin iki günlük kurultayı, kurultay öncesi yapılan tartışmalardan daha sakin geçti. İsa Gök’ün itirazlarından kaynaklanan kısa süreli gerginlik sayılmazsa Kılıçdaroğlu partiyi tereyağından kıl çeker gibi Baykal ve Sav kliğinin elinden alma sürecini resmen tamamladı.

Bu arada bazı delegelerin dikkatini Kılıçdaroğlu’nun bir cümlesi çekti. Hatırlatalım: Başbakan Erdoğan, partililerine yönelik konuşmalarını çoğunlukla “Allah yar ve yardımcınız olsun” temennisiyle bitiriyor.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise dünkü kurultayda yaptığı ilk konuşmasını “Hepinizi sevgiyle, saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum” diyerek bitirdi.

NEDEN ‘MUHABBETLE’

Kılıçdaroğlu’nun ilk kez kullandığı bu kalıp belki de yeni CHP tartışmalarının bir parçası olacak gibi görülüyor.

Kılıçdaroğlu’nun ‘muhabbet’ vurgusunun andığımız delegeler tarafından sembolik bir anlamı olduğunu söylemek mümkün. “Çünkü, 362 imzacının CHP’liliğinden şüphe duymuyorum” diyen Kılıçdaroğlu, kurultaylar süreci sonrasında hızla il-ilçe kongrelerine hazırlanacak. Bunların çoğuna katılmayı isteyen Kılıçdaroğlu, Baykal ve Sav’ı destekleyen CHP’lileri de kendi yanına çekerek olası bir yol ayrımını da önlemeyi planlıyor.

“Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nun ‘muhabbete’ ihtiyacı var.

Siyaset gündemi ağırlığını hissettirmeye başlayacak” diyen yakın çevresindeki bir isim şöyle diyor:

“Somut olarak 2014 seçim yılı... Cumhurbaşkanlığı görev süresi ile ilgili bir değişiklik olmaz, hükümet de genel seçimlerle yerel seçimleri birleştirmezse, Kılıçdaroğlu’nun önündeki ilk ve tek seçim yerel seçimler... CHP bu seçimlerde belediye başkanlığı sayısını artırır mı, bilinmez. Ancak bir gerçek var ki, oyunu mutlak surette artırmalı... Zaten anlaşıldığı kadarıyla Kılıçdaroğlu da stratejisini başkanlık sayısını artırma değil, oy oranını artırmaya yönelik olarak kuruyor. Yani kimse İzmir ya da Antalya’nın kaybedilmesini, İstanbul ve Ankara’nın bir kez daha kazanılamamasını Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı olarak değerlendirmeyi düşünmesin.

BAŞARI NEDİR

Kılıçdaroğlu ve kurmayları neresi kaybedilir ya da kazanılırsa kazanılsın sonuçlara ‘Oy oranımız arttıysa başarılıyız’ teziyle bakacak. Görünen o!” Bu bize Baykal’ın yıllar önce bir yerel seçimler sonrasında yaptığı “Oy oranımızı arttırdık. Başarısız değiliz” savunmasını hatırlatıyor. Hatırlattığı bir şey daha var; Genel Başkan adaylığı öncesinde kendisiyle Hürriyet ekibi olarak bir yemek yemiştik. Orada 2011 genel seçim hedefini % 40 olarak açıklamıştı. Ancak hedefe ulaşamayınca “Oy oranımızı arttırdık bu başarıdır” değerlendirmesi yapmıştı.

Haberin Devamı

Adnan Keskin: Muhalefetin karın şişkinliğini aldım

CHP’nin iki kurultayının Divan Başkanı Adnan Keskin, 12 yıl aradan sonra yeniden parlamentoya dönen bir isim. Kurultayın da ‘yıldızı’ sayılabilir. Çünkü “Bela bir gündemdi. Sıkıntı çekerim diye düşünüyordum. Ama karın şişkinliklerini aldım ve zorluğu aştım” dedi. Biz de kendisine sorduk:
Kurultaylardan ne çıktı?

- Parti ikili bir yapı durumuna gelmişti. Dışarıdan ve içeriden güçler vardı. Bu da rahatsızlık yaratıyordu. Sanırım bu yapı kırıldı.
Kurultaya ilgili tartışamalara gelirsek... Eski milletvekili Şahin Mengü, önceki gün ‘Kurultay yok hükmündedir. Hazirun cetvelleri kaçırılmıştır” gibisinden ağır eleştiriler yaptı.

- Gerçekdışı ve iftiradır. Emin olun bu kurultay şeffaf ve nettir. İsa Gök’ün, söyledikleri ‘çürük’tür. İlk itirazı sırasında emin olun 948 kişi vardı. Sonradan trafik gibi nedenlerle geç gelen 18 kişiye dilekçe ile başvurun dedim ve bunları okuttum.

Neden bu tüzük itirazları.

- Bence biraz hazımsızlık kokuyor, hazirun cetvelleri ile ilgili itirazlar ile gerçekler çarptırıldı; ilk gün 970 delege vardı, 2. gün de 1031 delege... Kurultay nasıl geçersiz oluyor anlamadım. Bu kadar sahte imza atılmasının imkânı yok. Çünkü vatandaşlık numarası ile denetim yapıldı, yani işi sıkı tuttuk. Kimsenin kuşku duymasına gerek yok. Geçmiş kurultayları inceledim, hiç birinde 2/3 çoğunluk aranmamış... İddialar havada kaldı.
Yargıya gidilebilir mi kurultay için?

- Yargıya gidecek bir boşluk yok ki... Hukuki gerekçe de doğru değil. Bakın bir şey söyleyeyim... Muhalefetin verdiği 362 imza var ya; kurultay başkanlığı için adım geçince, imzacılardan belki 100 kişi telefon etti, bizim itirazımız başka dediler.

Aslında O imzalar, yönetime karşı değil, kırgınlıklar kızgınlıklar ve hatır için olduğu anlaşılıyor...

Kılıçdaroğlu, partide görev verirse...

- Genel Başkanlık dışında her görevde bulundum. Bir beklentim kalmadı. Ben CHP’nin başarısı için çalışırım. Biz görevden kaçmayız.

Haberin Devamı

Kurultay yüzleri

BAYKAL, alkışlanacağı kurultaya gitmeyerek kaybeden oldu. Meydan İsa Gök’e kaldı. Gök, Baykal ve Sav tarafından seçilmişti. 20 yıldır perde arkasında ‘güçlü adam’ı oynayan Önder Sav son ana kadar otel lobilerinde kulisleri yönlendirdi. CHP eski Genel Sekreteri Adnan Keskin, Dr. Gürbüz Çapan gibi bir Sav’zede. İhraç edilen 2000 kişiyi temsilen salondaydı. H. Çetin ve M. Karayalçın ile oturdu.Sav’ı Ve Baykal’ı da Savcı Sayan temsil etti. Bedri Baykam ise tüzükle ilgili tartışmaların en ilgili delegesiydi.

Yazarın Tüm Yazıları