Paylaş
Biz Türkiye kadar Azerbaycan’ı da yaralamış, özgürlüye ve adalete aykırı olan yasanın kabul edilmesine tepkimizi sergiledik. Hele hele hep özgürlüyü kısıtlama suçlamasını aldığımız Fransız resmi makamlarına, parlamentosuna ve bu karara sessiz kalmış aydınlarına kırğınlığımızı ilettik. Bir yerlerde başarılı da olduk. Biz haksızlığın, adaletin çiğnenmesinin ne demek olduğunu gayet iyi biliriz. Çünki toprak itiren, yurdu yağmalanan, çocuklari Ermeni kurşunuyla katledilmiş milletik. O üzden Fransa Senatosu’nun Ermenilere destek yasasını hem de kendimize hakaret olarak görüyoruz.
Biz de haykırmak, 20 yıldır ki, dünyanın göremediği hakikatımızı bağırmak istiyoruz.
Onu en yakınımızdaki İstanbul caddelerinde “Hepimiz Ermeni’yiz” diye bağırıb yürüyenlerin duymasını istiyoruz.
Fransız’dan, Alman’dan, Çinliden önce Türk’ün ve Türkiye’nin bizim hakikatımızı görmesini umuyoruz. Yaklaşık bir ay sonra Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı şehrinde yapılmış soykırımdan 20 yıl geçmiş olacak.
20 yıl önce birkaç saat içinde bir kent yeryüzünden silindi.
Ermenilerden kaçan 2500 sivilden 613’ü düşmen kurşuyla katledildi, 63’ü çoçuk, 106’sı bayan, 70’i ihtiyardı. Bir saat içinde 8 aile yok oldu. 487 kişi düşmen kurşunuyla yaralandı, 76’sı çoçukdu. 1275 kişi rehin alındı, 150 kişinin öldü-kaldısından halen haber yok... Ve bu vahşet 20 yıl önce dünyanın gözü önünde yaşandı. Hiç kimseden ses çıkmadı... Azerbaycan bu cinayetlerin, bu facianın dünyaya duyurulması yolunda tek başına mücadele etti; halen de devam ediyor bu çileler...
Bir ay sonra bütün dünyaya Türk’ün nasıl soykırıma tabi tutulduğunu gösterecek gündü. İstanbul sokaklarında yüz binlerin Hocalı katliamının kareleri ile yürüyüb, dünyaya 20 yıl önce olanları haykırmak imkânı var.
Ne dersiniz? İstanbul sokaklarından “Hepimiz Azeri’yiz” deye bağıralım mı?
‘Türkiye’nin vicdanı’nı bir de bu yandan gösterelim mi dünyaya?
Gelin tarihin en büyük, en güzel kardeşlik hikâyesi Türkiye ve Azerbaycan olarak bir ve beraber başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın yüzüne bu gerçeği haykıralım mı?
Bunu şimdi yapmayacaksak ne zaman yapacağız?
“Hepimiz Azeri’yiz” deyelim mi?
Vüsale MAHİRGIZI
Azerbaycan Press Ajansı
Genel Yayın Yönetmeni
(Azerbaycan Türkçesi ile yazılan yazının anlatımına dokunulmamıştır.)
GÜNÜN SÖZÜ
“İki insanın iyi geçinmesi, hiç kusursuz olmaları ile değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleri ile sağlanır.”
(A. Toqueville)
CHP’de korku PM seçimi mi
CHP’de ‘çarşı’ yine karıştı; tüzük kurultayı isteyenlerin ileride ‘PM seçimi de olsun’ çıkışı yapabileceklerini düşünen genel merkez, tüzüğü kendisinin toplayacağını ilan ediverdi.
Yani, ‘kurultay’ talebini karşı tarafa kaptırmam demek istedi.
Genel Merkez’in 180 derece dönüşü akla bir soruyu da getiriyor.
“İmzacılardan gol yer miyiz?”
Muhalifler ise Genel Merkez’e soruyor:
“Nasıl bir tüzük isteniyor, Sayın Kılıçdaroğlu bunu köşeli olarak açıklamalıdır.”
TEK ADAMLIK
Bu noktada mevcut tüzük üzerine bazı şeyler söylemek gerekiyor:
Deniz Baykal’ın dayatmalarıyla son 10 yılda AKP tüzüğü örnek alınarak CHP tüzüğünde yapılan değişikliklerle Genel Merkez Yönetimi’ne ve fiiliyatta Genel Başkan’a verilen ve onu tek adam kılan yetkilerden bazıları şunlardır:
1- Kongreler öncesi yığma (naylon) üye kaydetmek ve bunlarla kendi yandaşlarının kongreleri kazanmasını sağlayabilmek.
2- Seçilmiş ilçe ve il yönetimlerini görevden almak, yönetimleri boşaltmak ve yerlerine kendi destekçilerini atamak ve buralardaki kongreleri de yaptırmayabilmek.
3- Kongre ve kurultay toplama, mevcut yönetimleri ve Genel Başkanı değiştirme ve yerlerine aday olabilmeyi delegelerin % 51’inin ‘huzurda’ kabul imzası atma şartına bağlamak.
4- Genel Başkan’a, en yetkili organ MYK’yı tek başına dilediği gibi atama ve değiştirme yetkisi vermek.
ÇARŞAF LİSTE
5- Önseçimi kaldırarak MYK’ya, fiiliyatta Genel Başkan’a tüm Milletvekili ve Belediye başkan adaylarını atama yoluyla belirleme yetkisi vermek.
6- Kongreler ve kurultaylarda, delegelere adaylardan istediğine oy verme olanağı tanıyan ‘çarşaf liste’ usulünü kaldırarak, ‘blok liste’ usulünü getirmek.
7- Partiye, Hazine’den verilen paralardan ilçe ve illere pay vermeden tümünü Genel Merkez’de dilediği gibi harcayabilmek.
Kurultayın toplanmasını isteyenler, AKP tüzüğünden aynen alınan bütün bu antidemokratik tüzük hükümlerinin değiştirilmesini, Genel Başkan’a MYK’yı ve tüm adayları atama ve belirleme yetkisi dahil olmak üzere, verilen tüm ‘padişah’ yetkilerinin kaldırılmasını, tüzükte, her yerde ‘önseçim’ yapılmasını ve çarşaf liste usulünü zorunlu kılan hükümlere yer verilmesini öneriyorlar.
İstanbul’a yazık
EVET gerçekten İstanbul yağmalanıyor. Sadece İstanbul değil tüm Türkiye’miz yağma Hasan’ın böreği oldu bu iktidar zamanında...
Çengelköy’de Sultan Abdülhamit’in av köşkü vardı. Geçenlerde ordan geçiyordum. Bu av köşkünün yerinde yeller esiyor. Gözünü rant bürümüş birileri etrafını çevirmiş, ‘özel güvenlik’ koymuş. inşaat başlıyor tam Boğaz’a nazır. Bu nasıl iştir. Tarihi yapıyı bile yok etmişler. Oysa Büyükada’da ahşap binayı Rumlara geri verdiler. Rum cemaati orayı restore eder. Ama bizim ‘rantçılar’ yıkıyor.
Beton yapacak, Arap’a satacak.
Ne olur büyük başlıkla yazın. Sahip çıkalım vatan toprağına. Kozmopolit millet olduğumuzdan milliyetçilik zayıf kalıyor. Yollara dökülüyorlar hepsi Ermeni’ymiş zaten. Şimdi açıklıyorlar etnik kimliklerini. Saman altındaymışlar şimdiye kadar. Gün bugün deyip ortaya çıkıyorlar köstebekler, hamamböcekleri gibi...
Gönülden sevgiler.
H. İbrahim YILMAZ
Paylaş