Paylaş
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin 145 adetlik taarruz helikopter ihalesine kısaca değinmek istiyorum. Bilindiği gibi, bu ihalede Amerikan Boeing şirketinin ürünü Apache AH-64D Longbow helikopteri ilgililere göre 'yeterli' bulunmadığı için elendi.
Öte yandan İngiltere Savunma Bakanlığı, 15 Mart tarihinde, Boeing şirketinin ürettiği WAH-64 Westland Apache modeli 67 helikopter satın aldığını açıkladı. Toplam 2 milyar sterlin değerindeki helikopterlerden 8'i Kraliyet Kara Kuvvetleri'ne teslim edilirken, geri kalanlar da İngiltere'nin Yeovil kentindeki fabrikada üretilecek.
Modern teknolojinin en yeni sistemleriyle donanmış bu taarruz helikopterleri, diğer ülkelerin tek başına ya da bir başka ülkeyle ortaklaşa ürettiği tüm helikopterlerden de çok belirgin üstünlüğe sahip.
Özellikleri şöyle sıralamak mümkün:
WAH-64 Westland Apache helikopterlerinin pilotları, 7 milden (yaklaşık 11 kilometreden) bir aracın plakasını rahatlıkla okuyabiliyor. Kötü görüş koşullarında ve gece, yerdeki gelişmeleri net bir şekilde izleyebiliyor. 16 adet Hellfire füzelerinin menzili 6 kilometreyi aşıyor. Sahip olduğu radar sistemi de binaların arkasına gizlenerek füzelerini ateşleme imkánı sağlıyor.
Uzun sözü kısası, WAH-64 taarruz helikopterleri, 21. yüzyıla damgasını vuracak bir silah gücüne ve teknolojiye sahip.
Bu gerçeklerin ışığı altında Türkiye Savunma Bakanlığı yetkililerine bazı sorular yöneltmek istiyorum:
Askeri uzmanlarımız -ki, bu helikopterin teknik özelliklerini bildiklerini varsayarak- bu ihale öncesi neden Boeing şirketinin çok amaçlı WAH-64 Apache modelini dikkate almadı?
İhalede geri kalan üç modelin, yani King Cobra, Mangusta A-129 ile KA-50/2 helikopterlerinin WAH-64 Apache modelinden çok daha üstün olduklarına yürekten inanıyorlar mı?
İngiliz Savunma Bakanlığı, neden Boeing'in Apache AH-64D modelini değil de WAH-64 Westland modelini tercih etti? Ve neden İngilizler, Amerikan King Cobra helikopterleri saf dışı bıraktı?
'Boeing'in radar sistemini vermekten kaçındığı' için AH-64D modelinden vazgeçildiği görüşleri de pek inandırıcı gelmiyor.
TSK'ya kazandırılacak taarruz helikopterlerinde gelecek kuşak silah sistemi çok önem taşıyor. Eğer alınacak kararda, siyasi mülahazalar etken olursa kaybeden şanlı ordumuz olacaktır.
Bu böyle biline.
Övül TEZİŞLER-LONDRA
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Kısmet neyse o olur, hiçbir şey zorlanmaz.’’
(Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel)
Samsun'da neler
oluyor acaba?
SAMSUN'dan Halit G. faksında ‘‘İyi ki basın var’’ diyerek, Samsun Devlet Hastanesi ile ilgili bir durumu kamuoyuna duyurmak istiyor:
‘‘Hastanede toplam 1.5 trilyonluk inşaat ve tadilat ile çevre düzenlemesi, ihale yapılmadan değerinin çok üstünde fiyatlarla MHP Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu'nun yakını iki firmaya verilmektedir. Bu firmaların biri Ülküm İnşaat, diğeri ise Essa şirketidir.
Devlet Hastanesi'ndeki yolsuzluklarla ilgili soruşturma açılmasına rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen müfettişler aniden geri çağrılmıştır. İddialar, MHP teşkilatını da adeta ikiye bölmüştür.
Bu durum bizleri son derece üzmektedir.’’
Konuyu Samsun'da herkes bildiği halde kimse ses çıkaramıyormuş.
Bu nedenle de, ‘‘Bu kadar mı duyarsız olduk, bu kadar mı vurdumduymaz olduk’’ diyor.
Bu arada daha önce Samsun'dan iletilen bir başka notu da bu vesile ile aktaralım... ‘‘Bundan bir süre önce Rektör Osman Çakır'ın, Cumhurbaşkanı Demirel'e fahri doktora unvanı verdiğini yazmıştınız. Amaç, yeniden seçilmek... MHP milletvekilleri, Kemal Gürüz'ü YÖK'e yeniden atadığı için Demirel'i Samsun'da karşılamadılar, üniversitedeki törene de gitmediler. MHP'liler baştan destek verdikleri Çakır'ın 'saf' değişip kadrolaşmadaki tutumundan dolayı kendisine karşı tepkililer. Milli Eğitim Bakanı'na da, Sinop'ta iki fakülte binası almasına kızıyorlar. İsmini açıklamadıkları bir rektör adayı adına, şimdi de Osman Çakır ve Kemal Gürüz'ü hedef alarak bildiriler yayınlıyorlar. Atatürkçü öğretim üyeleri de, adaylarını önümüzdeki günlerde ilan edecek. Bu nedenle Samsun'daki gelişmelerin iyi izlenmesi gerekiyor.’’
Samsun'u izliyoruz.
Rekor kırdık!
ALMANYA'dan İsmet Aksan, uzun tatili şöyle eleştiriyor:
‘‘Müslümanlığın en iyisini yaptığını iddia eden İran'da bir gün bayram tatili yapılırken, Türkiye bir çırpıda tatili 9 güne çıkarıverdi. Zenginlik başa bela derler ya! Sanki gelecek üç ay içinde 8 milyar dolar borç ve faiz ödeyecek olan Türkiye değil de İran... 55 İslam ülkesi içinde yılda iki bayram için 20 gün resmi tatil yapan başka bir ülke yok.
Kamu kurumlarında 85 bini aşkın araç kullanan ve bu kadar şoför besleyen kafa, bayram tatilini 9 güne çıkarmış çok mu?’’
BAŞKENT Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Bora Yüret: ‘‘Neyin tatilini yapıyoruz, anlayamıyorum. Yıllık çalışma saatimiz mi çok fazla? Ya da teknolojide mi çok ilerdeyiz? Biraz sıkıldık mı hemen tatil ilan ediyoruz. Üretim yok, kamu hizmeti yok, ama herkes ücretini alıyor. Peki bu para nereden geliyor? Biz bu kadar zengin bir ülke miyiz?’’ (Başkent Üniversitesi'nde tatil sayılan son üç günde eğitim ve öğretimi sürdüren Rektörümüz Prof. Mehmet Haberal'a teşekkür ediyorum.)
Zehirleyin!
SİGARA ülkemizin 1 numaralı sorunudur. Çünkü sigara her yıl 10.000'den çok insanımızın erken ölümüne neden olmaktadır.
Ülkemizde sigaraya başlama yaşı 11'e kadar inmiştir.
Her gün 3000 çocuk ve gencimiz sigaraya başlamaktadır. İstatistikler bu çocuklarımızın 1/3'nün sigaranın sebep olduğu hastalıklardan erken yaşta öleceklerini bildirmektedir. Açıkçası her gün 1000 çocuk ve gencimizi göz göre göre ölüme mahkûm ediyoruz.
Evet, bir kez daha soruyoruz: Formula 1 yarışlarının ülkemize çok şeyler kazandıracağını savunanlar!.. Sizce bu uğurda her yıl kaç gencimizi sigaraya kurban etmemiz yeterli olacaktır?
M. Ubeyd KORBEY-Sigarayla Savaşanlar Vakfı Başkanı
Biber demokrasisi
VATANDAŞ üç kuruş parayla hayat mücadelesi verirken, sivribiber protestosuyla enflasyonu düşürmeyi hedefleyen hükümetimiz neler yapıyor?
Gazetelerde okuyoruz... Peki bütün bunların sonucunda ne olacak? İktidarı ele geçiren; istediğini cumhurbaşkanı seçecek, istediği partiyi kapatmak için ya da kapatırım tehdidiyle bazı yasalara destek olacak, istediğini hapse sokup, istediğini hapisten çıkaracak.
Ancak bu kadar demokrat ve solcu olunabilir. Hükümetin başını kutlarım (550 milletvekili ve cumhurbaşkanı adına).
Başar ERGÜN İSTANBUL
İSTANBUL'dan Halit Genç soruyor: Esenler Otogarı'na giriş ücreti, bir hafta içinde 500 binden 1 milyona çıkarıldı. Hani enflasyon % 25'lerde tutulacaktı! Peki bu para kimin cebine giriyor?
Paylaş