Paylaş
Slovakya, Letonya, Litvanya ve Malta Ekim 1999’da başlayan müzakereleri Ekim 2002’de tamamladılar.
Ve dün açıklandığı gibi Romanya ve Bulgaristan’ın, 1999’da başlayan müzakerelerin sonucunda 2007’de AB’ye girecekleri açıklandı. Yani bu üye ülkelerin müzakereleri 4-5 yılda bitirildi.
Bizim ise en az 10 yıl sürecek. Önümüzde 31 müzakere listesi var: Akla gelebilecek her konuda sınava tabi tutulacağız.
Referans Gazetesi bu tabloyu şöyle açıklıyor:
Malların serbest dolaşımı, kişilerin serbest hareketi, hizmet verme özgürlüğü (bankacılık, sigorta, finans), sermayenin serbest hareketi (portföy yatırımları), şirketler yasası, rekabet politikası (tüketicileri karteller ve tekelcilerden korumak), tarım (özellikle veterinerlik), balıkçılık, nakliye, vergilendirme, ekonomik birlik, istatistik, istihdam politikaları, enerji, sanayi politikası, KOBİ’ler, bilgi ve araştırma, eğitim ve gençlik, telekomünikasyon ve IT, kültür politikaları, bölgesel politika, çevre, tüketici korunması, adalet ve içişleri işbirliği, gümrük birliği, dış dünya ile ilişkiler, ortak dış politika, mali kontrol, mali ve bütçe koşulları, kuruluşlar (28 ülke arasında işbirliği) ve diğer ‘Avrupa Kalkınma Fonu, Kömür ve Çelik Araştırma Fonu, Avrupa Yatırım Bankası gibi kuruluşlarla ilgili.
Türkiye’nin 14.4.1987 yılında yaptığı tam üyelik başvurusundan sonra en önemli aşama bu süreci kapsıyor.
Müzakere süreci için uzun ince bir yol başlıyor...
Bunları hep birlikte tartışıp, yaşayıp göreceğiz.
Hayırlı olsun.
2014’teki tehlike
KONVANSİYEL olmayan petrolün de devreye girmesiyle girdili çıktılı bir plato izlemesi muhtemel dünya petrol üretimi bir süre daha seyrini devam ettirdikten sonra, fiyatların sürekli olarak yukarıya doğru hareket etmesini bekliyoruz.
2014 yılında petrol arzının, talebi karşılayamayacağı tahmin edilmektedir.
Önümüzdeki yıllarda talep artışının en çok gelişmekte olan ülkelerde olacağı tahmin edilse de gelişmiş ülkelerin petrol bağımlılığında bir azalma beklenmemektedir. Gelişmekte olan ülkelerin şimdiden petrole olan bağımlılıklarını azaltmak için planlamalara ve uygulamalara başlamaları gerekmektedir.
Sohbet KARBUZ
AB’nin sahte yandaşları ile karşı olanlara uyarı
BİLİME dayalı filozof Kant’ın rasyonalizmi, dolayısıyla teorik ve pratik aklın eleştirisi ile hemşerim benim gibi Kürt kökenli Said-i Kürdi’nin bilime dayalı olmayan, sırf inanca bağımlı Risale-i Nur pratikleri iki büyük konferansla gündemi teşkil etmektedir.
AB’ye girmeye zorlanan bazı aklı saniler neden Kant yerine Said-i Kürdi üzerinde benden daha çok heyecanlanmaktadırlar? Acaba inandıkları için mi, yoksa Kürt kökenli vatandaşlarımızı kullanmak için mi?..
AB’ye Kant ve Dekart’ın mantığı ile girilebileceğine inandıkları halde kasten Kürt kökenli vatandaşlarımızı cehalet ve şeriat dehlizlerine iterek ‘El Kaide’ örgütüne itmek mi istiyorlar? Hizbullah tecrübesi, derin devleti ele geçiren çetelerin melaneti yetmedi mi?
İrtica cehaletin, cehalet de terörün kaynağı olduğuna göre öncelikle felsefe sonra inanç kültürü gerçeğine yönelmeyenler uygarlığı yakalayamazlar.
Uygar ülkeleri teslim alan din militanları, er geç uygarlığa teslim olacaklarına göre neden şimdi teslim olmasınlar? Aksi halde AB’nin karanlık kenar mahallesinden öteye gidemeyeceğimiz bilinsin.
Mehmet FEYYAT
Yazıklar olsun
6 Ekim İstanbul’un kurtuluşu günüydü... Yani İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin son kalıntıları olan itilaf devletlerinin komutanları Dolmabahçe rıhtımından Türk bayrağını, Türk komutanlarını ve Türk askerlerini selamlayarak yurdumuzu terketmişlerdi. Ne yazık ki, gazetelerde bugüne dair bugün (dün) tek bir satıra rastlamadım. Acaba Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirdiğimiz Kurtuluş Savaşı sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu unutmaya mı başlıyoruz? Televole haberleri, milli duygularımızı bu kadar köreltmemelidir.
Nilay TEKÇİ-KADIKÖY
81. yılını kutladığımız İstanbul’un kurtuluşu ile ilgili bugün (dün) Radyo Number On’da Cem Ceminay’ın programında yapılan alaylı konuşmaları şiddetle kınıyorum. Daha bugünün hangi anlama geldiğinden bihaber bir kişinin 551 yıl önceki İstanbul’un fethiyle bugünü karıştırması ve yanındaki bir bayanın da buna çanak tutarak yaptığı konuşmaların faturası yönetim tarafından mutlaka sorulmalıdır.
V.V.-İSTANBUL
İhale kandırmacası
İNŞAAT mühendisi H.A. soruyor: Yerel seçim öncesi İSKİ tüm TV kanallarında robotla kanal tamir ediyoruz, diyerek reklam yapmıştı. Daha sonra da İSKİ Şebekeler Daire Başkanlığı bu yeni robot sistemlerinin yeterlilik şartı olduğu bir dizi ihale yaptı. Araştırılması gereken bazı konular var.
Robot sistemi ile İSKİ bugüne kadar kaç metre kanal tamir etmiştir? (Özellikle tamir diyorum çünkü yapılan sadece görüntülemedir) Yapılan robotla tamiratın açık kazı ile yapılan tamiratlara oranı (fiziksel ve mali) nedir? Yeni yapılan ihalelerde yabancı ortaklarıyla iş alan firmalar işlerine başlamıştır. Peki yabancı firmalar nerededir? Acaba ihale şartnamelerinde firmalarca iş sahasında bulundurulması gereken özel araç ve techizatlar getirilmiş midir? Getirilmediyse bunlar getirilmeden yerli firmaların yabancı ortakları buraya ayak basmadan eski sistemle iş yapmaları şartnameye ve bu şartı sağlayamadığı için ihaleye giremeyen diğer firmalara ve de rekabete aykırı değil midir?
TCDD şaşırtıyor
GEÇEN pazar günü Ankara’dan banliyö trenine binerek Sincan’dan Yenişehir’e gittim. Trene biner binmez yüzümde tatlı bir gülümseme belirdi. Bunu kendimden değil etrafımdaki insanların bana bakışından anladım. Bu küçük sevincimin sebebi, trendeki sert plastik oturakların yerini kumaş koltukların almış olmasıydı. Halbuki bir önceki gün bindiğimde bu koltukların yerinde soğuk, sert oturaklar vardı. Üstelik koltuk sayısı da artırılmıştı. Çok şaşırdım; çünkü böyle bir uygulamanın başladığından haberim yoktu. Acaba duyurulmadan başlatılan bu uygulamanın sebebi, TCDD’nin kendini gizliden gizliye vatandaşa affettirmek midir? Umarım bu hizmet ‘pilot’ uygulama değildir ve tüm hatlarda hizmete girer. Şu soruyu sormadan da bitiremiyorum; bu hizmetleri daha önceden hak etmemiş miydik?
Mehmet Akif KARAOĞLAN
Tarihi sevmiyoruz
BU yaz tatilinde ilk defa gittiğimiz Sivas’a hayran kaldık. Caddeler pırıl pırıl, bakımlı, esnaf çok misafirperver ve saygılı. Tarihi Taşhan ve medreselerin içlerinde çay bahçesi ve turistik dükkánlar, olması gereken gibiydi. Ancak, Kurşunlu Caddesi üzerinde, 1516 yılında Behram Paşa tarafından yapılmış Taşhan’ı, Ak Mermer Sanayii ismi ile bir özel şirket kendi işyerine çevirmişti. İçindeki mermer tozlarından duvarları dahi gözükmüyor. Bir kemerli bölümün içi kapatılıp ofis haline getirilmiş. Durumu içerideki bir ilgiliye sorduğumuzda ‘Biz de şimdi içeride bu konuyu görüşüyorduk’ diye bizi başından savar bir cevapla uzaklaştırdı. Araştırdığımızda sahibinin AKP’li Belediye Başkanı’nın yakın adamı olduğunu söylediler. Sayın Kültür Bakanı’na sesleniyorum. Amerika’da 200 yıllık yapıları tarih diye korumaya alırlarken, biz niçin böyle paha biçilmez tarihi varlıklarımızı birilerine peşkeş çekiyoruz?
Lütfen gerekeni yapınız Sayın Bakan.
İsmail ÖZELKAN-NEW YORK
GÜNÜN SÖZÜ
‘Türkiye’de bilime, araştırmaya daha çok para, zaman ve insan gerekiyor ki bu alanda Türkiye iyi yerlere gelsin.’
(Prof. Erdal İnönü)
Biliyor musunuz
1980’li yıllarda 8 yıl süreyle Kaçakçılık Daire Başkanlığını yapan Atilla Aytek’in NOKTA dergisine yaptığı açıklamada ‘Biz babaları babaanne yaptık. Asala’yı A.Çatlı değil, Türk polisi bitirdi’ dediğini...
Biliyor musunuz?
MESAJ PANOSU
İZMİR Buca’dan bir soru: İki yıl içinde kaldırılacağı söylenen Buca Cezaevi’nin bahçesinde yeni bir inşaatın temelleri atıldı. Eğer kaldırılacaksa neden bu inşaata başlandı. Yazık değil mi milletin parasına?
Paylaş