Paylaş
OKUR HATTI
'PARAŞÜT Operasyonu' olarak adlandırılan olayları, ilk tespit edip köşenizde yazdınız, teşekkür ederiz.
Bu konunun benzeriyle, yani devletin özellikle Maliye Bakanlığı'nın duyarsız olduğu bir konuyla karşı karşıya bulunmaktayız.
Devletin Maliye idaresi; hayaliciye, sahte faturacıya ve paravan kişilere KDV iadesini zamanında gözünü kırpmadan yaparken, hakkımız olan ve günden güne artan KDV iademizi vermemekte, kanuni düzenlemeyi uygulamaktan kaçınmaktadır.
Bu durumu size özet olarak açıklarken eski ve yeni uygulamayı birlikte değerlendirmeye çalışacağız. Durum şöyledir:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin 2. fıkrası, o günlerde -1998 Temmuzu'nda- kamuoyunda 'Mali Milat-Nereden Buldun Yasası' olarak adlandırılan ve Sayın Zekeriya Temizel'in bakanlığındaki 4369 sayılı kanunla değiştirildi. Değişiklik öncesi fıkra; ‘‘Şu kadar ki, 28. madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafınan vergi nispeti indirilen sadece temel gıda maddeleri ile ilgili olup indirilemeyen vergi iade olunur’’ şeklindeydi.
Değişiklik sonrası fıkra; ‘‘Şu kadar ki 28. madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulu'nca tespit edilecek sınırı aşan vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir’’ şekline dönüştürülmüştür.
Görüldüğü gibi değişiklik ile temel gıda maddesi kapsamı indirimli orana tabi teslim ve hizmetler olarak genişletilmiş; iadeye sınır getiren tutarın tespiti Bakanlar Kurulu'na, iadenin alınmasına ait usul ve esasların tayini için Maliye Bakanlığı'na yetkiler verilmiştir. Verilen yetkiler ile kanunun ve fıkranın uygulanmasına sınır ve düzenleme getirilmiştir.
EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI
Değişikliğin uygulanmaya başlama tarihi 1.1.1999'dur. Bu tarihten bugüne kadar bakanlık, bırakın usul ve esasları tayin etmeyi, Bakanlar Kurulu'nun onayına, tespit ettiği iade sınırını dahi sunamamıştır.
Bizim gibi normal oranda -% 15 ve 17- mal, malzeme, hammadde satın alarak, bunlardan imal ettiği mamulleri düşük oranda -% 1-8 vb- satan geniş bir mükellef kısmı sürekli devletten % 14-9 arasında değişen oranlarda KDV alacaklısı durumuna düşmektedir. Düşünün ki alacağımız KDV'leri 1.1.1999'dan beri beklemekte, bu durum bize finansal sıkıntı yaratmaktadır. Bakanlığın bu konuda işleme girmesi vergi adeletine, kanunların genellilik ve eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir.
Bayer, size açıkladığımız sorunumuzun Maliye yetkililerince incelenmesini, duyarlılık gösterilerek mağduriyetimizin önlenmesini diliyoruz.
Mehmet ARICI-Cem Gıda Ürünleri AŞ-MALATYA
Hisse al
mağdur ol
YAŞARBANK ve ESBANK hissesi alanlar, Devlet Bakanı Recep Önal'a soruyor: ‘‘Biz bu hisseleri sokaktan veya Selçuk Yaşar ve Yavuz Zeytinoğlu'ndan satın almadık. Yüzde 15'i halka açık olan bu bankanın hisselerini, SPK'nın denetimindeki İMKB'den aldık. Bu iki banka, 22.12.1999 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devredildi. Küçük yatırımcı olarak bizim hisselerimiz doğrudan devletin denetimine geçti. Ancak, her iki bankanın da borsadaki işlem tahtası 7.5 aydır kapalı, hisseler işlem görmüyor.
Devletin denetimindeyse bu bankalar batmadı, faaliyetlerine devam ediyor. Devletin tayin ettiği yönetimler, sıkıntıları aşmak için çabalıyor.
O halde bizim suçumuz, günahımız ne?
Demek ki, Bakanlar Kurulu'nun kararında bir yanlışlık var.
Neden bu düzeltme bir türlü yapılamıyor.
Yoksa, birileri bu düzeltmenin yapılmasını engelliyor mu?
Off-shore'culara sahip çıkan devlet, bu iki banka hisselerine yatırım yapan 23 bin küçük ortağa neden sahip çıkmıyor?
Fatura vatandaşa
çıkarılıyor
TÜRKİYE'deki kaçak elektriğin önüne geçemeyen TEDAŞ, tahsil edemediği faturaların acısını dürüst vatandaştan çıkardı. Elektriğe yapılan zammı yeterli bulmayıp sabit ücret ve peşin ödeme için abonelere fatura çıkarmaya uğraşıyor.
Bizler millet olarak koyun gibi ses çıkartmazsak Paraşüt ve Balina operasyonlarında da olduğu gibi hayali ihracat yapanlar, banka batıranlar malı götürecek, faturasını biz ödemeye devam edeceğiz.
Mahir YAVAŞ
POLATLI/ANKARA
Narenciye blokları!
HÜRRİYET'in Akdeniz ekinde dün çıkan ‘‘Narenciye bahçesi betona teslim oldu’’ başlıklı yazıda; imar beklentisi olduğu için üreticilerin bahçelerini kurumaya terk ettiği, imara açılan bölgelerde ağaçların hemen kesildiği, yerine dev blokların oturtulduğu ve kentin simgesi portakal bahçelerinin birer birer yok olduğu bildirilmektedir.
Kentlerin yer aldığı ovaları imara açmaktansa biraz uzağında tarım dışı arazilerde uydukentler kurulması gerekmez mi? Örneğin, Antalya'nın 10-15 km ötesinde Kepez yolunda böyle çok geniş tarım dışı araziler bulunmaktadır.
Tarıma her geçen gün daha fazla önem vermemiz gereken bir çağda bu yanlışlar neden yapılıyor?
Cengiz BARIL
ANTALYA
R.KAZIM YÜCELEN'e... Tekirdağ Rakısı'nın ayrı bir marka olarak piyasaya verilmesi, Tekirdağ'ın tanıtımı adına sevindirici bir gelişmedir. Ancak bu kararın Tekirdağ ekonomisi adına bir olumsuzluk getirdiği de ortadadır. Özel bir müşteri potansiyeline sahip olan Tekirdağ Rakısı'ndan elde edilecek gelirden Tekirdağ'a % 1'lik bir fon verilebir mi? Verilirse şehrimizin tanıtım, kültür ve sosyal aktivitelerine büyük destek sağlanmış olunacaktır.
(Tekirdağ Belediye Başkanı Osman Tabak)
GÜNÜN SORUSU
‘‘Tescilli dolandırıcılara ne zamandan beri polis koruması veriliyor. Sülün Osman'a acaba polis koruması tahsis edilmiş midir?’’
(İzzet GÖKTÜRK-İSTANBUL)
Paylaş