Her banka kendi maliyetlerini hesap ederek bu tür hizmetleri karşılığında bir ücret alıyor. Bu tutarlar her bankada değişebiliyor.
‘‘Banka havaleleri’’ (31.7.2001) başlıklı yazısında okurumuz
Mustafa Işık, asker oğluna havale gönderen bir vatandaştan istenen 5 milyon lira havale ücretini ödeyememesinden dolayı üzüntü duyduğu anlatmıştı.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Ömer Turhan, bu konuda bir açıklama gönderdi. Okurlarımızı aydınlatmak açısından aynen yayınlıyoruz:
‘‘Bankamız uygulamasında 3.7.2001 tarihinden itibaren geçerli olan tarifimize göre gerek aynı şehirde gerekse farklı şehirlerde kurulu bulunan şubelerimiz arasında gişelerden yapılacak olan havale işlemlerinde; 100.000.000 TL.'ye kadar olan tutarlardan 5.000.000 TL, 100.000.001 TL ve üzeri tutarlardan ise hesap numarası belirtilmek suretiyle hesaba yapılan havalelerde 6.500.000 TL'den az olmamak üzere asgari binde 3 oranında ücret, hesap numarası belirtilmeksizin nama yapılan havalelerde havale tutarı üzerinden 8.000.000 TL'den az olmamak üzere asgari binde 4 oranında ücret ve bu tutarlar üzerinden yüzde 5 oranında
Banka Sigorta Muamele Vergisi alınmaktadır.
Ayrıca 0 212 444 02 02 No'lu telefon ile hizmet veren
Çağrı Merkezimiz aracılığıyla hesap numarası belirtilmek suretiyle hesaba yapılan havalelerde 2.000.000 TL'den az olmamak üzere asgari binde 1.5 oranında ücret, hesap numarası belirtilmeksizin nama yapılan havalelerde havale tutarı üzerinden 2.500.000 TL'den az olmamak üzere asgari binde 2.5 oranında ücret ve bu tutarlar üzerinden yüzde 5 oranında
Banka Sigorta Vergisi alınmaktadır.
Bununla birlikte bankamız aracılığı ile yapılan havale işlemlerinden 500.000 TL'den az olmamak üzere binde 2 oranında ücret ve bu tutar üzerinden binde 5 oranında
Banka Sigorta Vergisi tahsil edilmekte olup
İnteraktif Telefon ve
İnteraktif Bilgisayar aracılığı ile yapılan havalelerden ve internet üzerinden yapılan
EFT işlemlerinen de ise tutar sınırı olmaksızın ücret tahsilatı yapılmamaktadır.
Öte yandan tasarruf mevduat sahiplerinin, tasarruf mevduatı grubunda yer alan kendi hesaplarına yaptıracakları havalelerden ücret alınmamakta olup 3. şahısların yaptıracakları havalelerden ücret alınmaktadır.
Ayrıca
ordu mensuplarına yakınları tarafından yaptırılacak havalelerden ücret alınmaması yönündeki uygulamamıza 1.7.1998 tarihinde son verilmiş olup, bu tarihten itibaren bu tür havalelerden normal tarifimizde belirtilen oran ve tutarlar üzerinden ücret alınmaktadır.
Bununla birlikte ilgili yazıda yer alan havale işleminin müşterimizin durumu dikkate alınarak ve şubemizin yetkilisi dahilinde masrafsız olarak gerçekleştirildiği belirtilmiştir.’’
LPG'de ‘dürüst’e vergi kazığı
BİLDİĞİNİZ gibi
LPG'li araç sahiplerinden 2001 yılı vergisinin ilk taksidi olarak 180 milyon lira alındı. Benim gibi namuslu vatandaşlar bu parayı gününde ve eksiksiz yatırdılar. Daha sonra konu yargıya intikal etti ve yürütme durduruldu.
Bu arada, ilk taksidi yatırmayanların, cüzi bir gecikme faiziyle yaklaşık 50 milyon lira olarak vergilerini ödedikleri ikinci taksit de
'normal vergi' olan 47 milyon üzerinden alındı.
Daha önce ilk taksit sırasında 180 milyon lira vergi ödeyenlerin büyük bölümü ikinci taksitlerini
'haklı olarak' ödemedi. Çünkü, paralarının iade edileceğini ya da ikinci takside sayılacağını umut ediyorlardı.
Ancak hükümet vergisini
'tıkır tıkır ödeyen' bu mağdur kişiler için hiçbir kolaylık sağlamadı.
Böylece vergisini ödeyen duyarlı vatandaş zarar etti; ödemeyenler ise haksız kazanç sağladı. Böyle vergi sistemi olur mu?
Erol SABUNCU / İSTANBUL Zorunlu imza
KRİSTAL İş Genel Başkanı
Mustafa Bağçeci, dün yaptığı açıklamada
‘‘Şişe Cam şirketlerinde yaklaşık 6 bin işçiyi kapsayan toplusözleşmeyi zorunlu imzaladık’’ dedi.
Bağçeci'ye,
‘‘Neden?’’ diye sorduk.
‘‘Demokratik anlamda bir toplusözleşme imzalama olmadı. Baskı sonucu imzaladık. Grevimiz 16. gününde ertelenmişti. Biz de
Danıştay'a başvurduk.
Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermedi. Yani ertelemeyi haklı buldu. Bu durumda
Yüksek Hakem Kurulu'na gidecektik, gitmedik. İş Bankası'nda dört yönetim kurulu üyesi bulunan CHP'nin Genel Başkanı Sayın
Deniz Baykal aradı. Güçleri oranında sorunumuzla ilgilendiler. İçimize sinmeze de sözleşmeye imza attık.’’
Ekonominin durumu karşısında işçilerin sesini çıkaracak hali yok; zam oranlarını hiç öğrenmeyin daha iyi.
Telekom, derebeyi mi?
‘TELEKOM borcu olan bir kişinin evine telefon bağlamıyor’ diyor Ankara'dan bir okurumuz:
‘‘Adam ölmüş. Ama borcu varmış. Evi bir başka kiracı tutuyor; telefon bağlamak isteniyor, olmaz deniyor. Çünkü genelge var; borç ödendikten sonra size telefon bağlarız deniliyor. Yahu başkasının borcu, bana ne? Ama
Telekom'da uygulama değişik. Bir kısım telefon idaresi de, borç bile olsa bağlıyor; istediklerine 3-4 taksit de yapılıyor.
Bu nasıl bir kamu kuruluşudur.
Telekom, derebeyi midir? Haberleşme özgürlüğüne aykırı değil midir bu uygulaması... Hiçbir kanun, tüzük ve genelge Anayasa'ya aykırı olamaz.
Borçlar Kanunu'na göre borç şahsi bir nitelik taşır. Bir borcun veraset ilamına veya o yeri terk etmiş bir mülkiyete mal edilmesi hukuken mümkün olamaz. Borç bırakan kişiyi siz takip edin, borcunu tahsil edin.’’
Okurumuzun tepkisi bu kadar değil; en acı sözleri söylüyor:
‘‘Ah devletim ne hale düştün? Halbuki bizler
10. Yıl Marşı ile gurur duyuyorduk. Şimdi son 10 yılı gözlediğimizde ağlamak zorundayız.’’
OGS ve radar kıskacı
BEN 30 yıldır
İstanbul'da hidrolik pres üretiyor,
Esenkent'te oturuyorum. Bir gün
Esenkent-Bahçeşehir'deki Deli Dumruk gişelerinin Silivri'ye kaldırılacağını okudum. Ama
Derviş'in memleketi kurtarma projeleri sonucu % 200 zam yapıldı.
Türkiye, İsrail, Suriye ve
Almanya'ya 500, 1000 ve 15000 tonluk presler yapan, 40-50 kişi çalışan görkemli firmamda şimdi 5 kişi bile çalışmıyor. Sadece
Godo'yu bekliyorum. Tabii zamdan sonra
Silivri'deki yazlığa E-5 karayolundan gidip geliyorum.
OGS Haziran dekontum 40 satır, Temmuz dekontum ise sıfır. Zam geri alınmazsa sıfır olmasına gayret edeceğim. Ancak bununla kalsam iyi. E-5'te ekipler durduruyor; 'radara girdiniz' diye. 'Hayır sürat yapmam' diyorum, 'Evet ama hız sınırı 70, siz 80 km yapmışsınız' diyor memur; 'Aslında ceza 54 milyon ama ben sizden 26 milyon alacağım' diyerek makbuzu yazıyor. Ben '2 milyon tasarruf için buradan gidiyorum, artık gerisini devlet düşünsün' diyorum.
E-5 bir rezalet; molozlar, köpek leşleri, aydınlanma direkleri dökülüyor, lamba yok.
Selimpaşa'da yol kazılmış menfez yapılıyor. Devlet bunların hiçbirinden kendisini sorumlu tutmuyor.
Serdar Turgut'un tarif ettiği derin halk kitleleri kavgasız, dövüşsüz, isyansız sadece demokratik haklarını kullanarak bu ülkeye sahip çıkmazsa ben şahsen hiçbir şeyin düzeleceğine inanmıyorum.
Sururi TOMRUK-İSTANBUL GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir!
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.’’
(Ziya Paşa)
MESAJ
ATATÜRK Anıtı'nın arkasındaki
Erzurum Kongresi'ne katılanların bulunduğu rölyefe yazılı isimlerin silinmiş ve okunmuyor olmasıyla ilgili yazı üzerine yapılan araştırmada; isimlerin en az 30 yıl öncesinden pirinç levha üzerine oyma yazı türü ile yazıldığı, orijinalinde boya kullanılmadığı, dolayısıyla yazılarda herhangi bir silinti ve tahribatın söz konusu olmadığı saptanmıştır.
Atatürk Anıtı'nın bulunduğu alanın
Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın sorumluluk sahasında olmasına rağmen levhanın üzerindeki isim listesinin bakımı
9. Kolordu Komutanlığımıza yeniden yaptırılmıştır. Atatürk Anıtı yapılış şekliyle muhafaza edilmektedir.
O. Derya KADIOĞLU-Erzurum Valisi
DATÇA Belediye Başkanı
M. Erol Karakullukçu, eski başkan
Soytok'un
'kişiye özel' imar kılıfıyla yaptırdığı otelin 4. katı için encümen yıkım kararını hemen almalıdır. Görülen davalar buna engel değildir. Yoksa görevi kötüye kullanma suçunun sanığı olursunuz.
Nurettin KAPTAN-DATÇAÇATALCA Belediye Başkanı
İsmail İp'den çağrı: ‘‘Sünnet Şenliğimiz'de 70 çocuğumuzu sünnet ettiriyoruz. Bu kriz ortamında etkinliğimizin maliyetini karşılayan hayırsever dostlarımıza teşekkür ederiz. Yarın akşam Ziya Altınoğlu Stadı'nda
Yıldırım Bekçi, yerel sanatçılar ve mehter takımı gösterisine İstanbulluları bekliyoruz.’’
SİLİVRİ Çantaköy sakinleri olarak, sahilimize hafta sonu tatilcilerin bıraktığı çöplerden şikáyetçiyiz.
Çantaköy Belediyesi ilgilileri, uyarmamıza rağmen olaya duyarsız kalarak, yeterli araçlarının olmadığını söylüyorlar. Jet-ski ve sürat tekneleri de kıyılarda tehlike saçıyor. Bunlara karşı önlem alınmayacaksa,
Çantaköy neden belediye oldu?
Mustafa KARA-İSTANBUL