Halk niye sokakta?

EMEKLİ öğretmen okurumuz, yazar Adil Hacıömeroğlu önceki akşam Bakırköy’den Bostancı’ya geçerken deniz otobüsünü kaçırmış, otobüsle Sirkeci’ye giderken gördüklerini anlatıyor:

Haberin Devamı

Marmaray girişinde güvenlik önlemi alınmış. Çantalar aranıyor. Şüphelilerin kimlikleri kontrol ediliyor. Ellerinde bayraklarla her kesimden ve yaştan kişiler gruplar halinde yürüyor, çoğunun acelesi var.”

 

“Peron katına inerken genç ve orta yaşlılardan oluşan bir gruba ‘İyi akşamlar’ diyerek yaklaştım. Onlar, güler yüzle karşılıyorlar beni. Gruptakiler Saraçhane’de, Büyükşehir Belediyesi önündeki toplantıya katılmışlar, çoğu Kısıklı’ya gidiyor. Nasıl olsa toplu taşıma araçları bedava.”

 

Sormuş, “Neden alanlardasınız?” Orta yaşlı biri “Vatan için...” demiş, çoğunluk aynı yanıtı vermiş; birkaçı da “Milletim için...” demiş. Genç olanlardan birkaçı “Bağımsızlığımız için...” diyerek kararlılığını göstermiş. Sokağa çıkmak, yaşananlar ile Erdoğan’ın çağrısı ile örtüşmüş müdür? Yani Erdoğan için sokağa çıkmak kadar kendi iradeleri ile gelmişler... Çünkü bu soruya ‘Hayır’ dedi konuştuklarımdan bazıları...

 

Haberin Devamı

‘Darbe kışkırtmasını kim yaptı?’ Düşünceler farklı, Amerika diyenler daha çokmuş, birkaçı da ‘yabancı devletler’... Neredeyse hepsi FETÖ’yü, PKK ve IŞİD gibi terör örgütü olarak görüyorlar. “Bu sorularımı yol boyunca hem Marmaray’da hem de Kadıköy-Kartal metrosunda karşılaştığım gruplara yönelttim. Yanıtlar üç aşağı beş yukarı aynı.”

 

Hacıömeroğlu’nun yazdıklarını özetliyoruz:

 

ULUSAL DEĞERLER

 

“Konuşmalarından anlaşılacağı üzere 15 Temmuz gecesinden beri sokaklarda, alanlarda olan gruplardaki kişilerin bazıları İBB çalışanıydı. Cuntacıların kalkışmasına katılan emir kulu askerlere karşı sert davranışlar, hatta linç girişimlerine varan aşırılıklarla ilgili olarak ne düşündüklerini de sordum. Bu tür davranışları onaylamadıklarını içtenlikle dile getiriyorlar. Aralarına provokatörlerin karışabileceğini söylüyorlar. Özellikle kışkırtıcılar konusunda IŞİD ve PKK taraftarlarını işaret ediyorlar. Türk ordusunun yıpratılmaması konusunda görüş beraberliğindeler. Halka ateş edilmesini kabul edemiyorlar.”

 

Haberin Devamı

TSK’yı yıpratma çalışmalarını gözden kaçırmamak gerekiyor. Unutmayalım ki tapusu pahalı Anadolu ve Trakya coğrafyasında var olmak için güçlü ve ulusal değerlere bağlı bir TSK’ya ihtiyacımız var. Bu ulusal değerler, Cumhuriyet değerleri, Atatürk ilkeleridir. Bu arada ‘Türkiye tarihinin en büyük ABD karşıtlığının yaşanmakta olduğuna dikkat çekerim. Buna koşut olarak da vatanseverlik duygusu en üst düzeyde. ABD karşıtlığı ve vatanseverliğin Türk milletini birleştirmesi, Türkiye’nin emperyalizmden bağımsızlaşması konusunda önemli bir fırsat. Bu asla unutulmaya...”

 

ÜNLÜ TÜRKOLOG KAZIM MİRŞAN’I TANIYALIM

 

DÜNYANIN sayılı Türkologlarından Prof. Dr. Kazım Mirşan’ın cenazesi önceki gün 20 yıldan beri yaşadığı Bodrum Türkbükü Mezarlığı’nda toprağa verildi. DHA’dan Yaşar Anter’in haberine göre, cenaze törenine eşi Ülgen Mirşan, oğulları Murat, Serdar ve Orhan Mirşan ile sanatçı Orhan Gencebay, gazeteci Can Bulak, Doğu Türkistan’dan gelen öğrencisi Murat Turpan ile yakın dostları katıldı. Gencebay, Türk bayrağına sarılı tabutun başından bir an olsun ayrılmadı ve “Babamız, hocamız dünya tarihini altüst edecek bulgu ve belgeleri ortaya çıkaran bir tarihçiydi. Henüz gereği kadar anlaşılamamış olabilir ama değeri ve yaptığı araştırmaların önemi bir gün çok daha iyi anlaşılacak. Herkese Türklüğü öğrenmek için onun yayınlarından edinmesini öneriyorum” diye konuştu.Cenazede, kadınlar da erkeklerle birlikte saf tuttu. Eşi Ülgen “Kendisi hayatının önemli bir bölümünü Türklüğe ve araştırmalarına adamıştı, çok üzgünüm” dedi. Mirşan’ın mezarı başına dikilen, adının yazılı olduğu tahtaya, ‘Türk’ yazısının bulunduğu Doğu Türkistan bayrağı asıldı. Mirşan öğrenim için geldiği İstanbul’da Boğaziçi Lisesi’nden mezun olduktan sonra mühendislik okudu; 1950’den önce Irkçılık ve Turancılık davasında tanıklık yaptı. İnşaat mühendisi olarak Almanya, İsviçre ve Türkiye’de çalıştığı sırada hobi olarak eski Türkleri araştırmaya başladı. Almanca, Rusya, İngilizce, Yunanca, Latince, İtalyanca dillerinden başka dokuza yakın Orta Asya Türk dilini biliyordu. Ön Türk tarihi ile ilgili sayısız çalışması bulunuyor. Atatürk’ün özlediği bilgindi Mirşan. 

 

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ?

 

YÖK’ten yapılan açıklamaya göre, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde boş bulunan mütevelli heyet üyeliğine YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Yavuz Atar’ın seçildiğini (Atar’ın YÖK Üyeliği sürecek), YÖK başkanvekilliğine Prof. Dr. Hasan Mandal ve boş bulunan YÖK yürütme kurulu üyeliğine de Prof. Dr. Rahmi Er’in getirildiğini... 

 

GÖREVİ İHMAL VE BASİRETSİZLİK

 

BİR ülkeyi ve rejimini ayakta tutan yargı, bürokrasisi (kalitesi) ve ordusu iken binlerce görevlisinin yıllardan beri hallaç pamuğu gibi savrulması acaba kime yaramaktadır? Kamu yönetiminde bir insanın görevinde etkin olabilmesinin en az iki yıla ihtiyaç gösterdiği gerçeği karşısında yıllardan beri yürütülen bu operasyonlara yol açan mercilerin görevi ihmal ve basiretsizliği artık gündeme gelmeyecek midir? Yoksa hepimiz, güzel topraklarımız ve yaşamımız pahasına ‘cambaza bak’ oyununu oynamaya mahkûm muyuz? Bir küçük karşılaştırma amacıyla, demokrasinin beşiği İngiltere’de siyasi değişim ve değişikliklerde sadece bakanlıklardaki müsteşarları değiştirmekle yetindiklerini vatandaşlarımın dikkatine sunmak istiyorum.
Prof. Dr. V. Doğan SORGUÇ

 

Haberin Devamı

Cittaslow Yalvaç’ta yaşamak


KIBRIS’ın eski bakanlarından  isimlerinden Prof. Dr. Ata Atun, eşinin akrabalarının yaşadığı Isparta’nın Yalvaç ilçesine gitmiş, bayramı orada geçirmiş. “Gitmediyseniz “hayatta görmeniz gereken yerlerden bir tanesidir. Mutlaka gidin” önerisinde bulunuyor.Yalvaç, Türkiye’nin ikinci ‘Cittaslow’ yaşam yeri. Yani geleneklerini hala koruyan, itiş kakışı olmayan, sessiz, sakin ve insanları mükemmel olan bir ilçe. İlçe sakinleri ve ilçe halkı daha dejenere olmamış yani yozlaşmamış. Yüzyıllardır süregelen geleneklerini hala koruyorlar. Birbirlerine hala çok bağlılar. Akrabalık duyguları ve bağı en üst düzeyde. Yalvaç’a gidince kendimi 1960’ların Mağusa’sında veya Lefkoşa’sında sandım. Herkes herkesi tanıyor ve saygı, sevgi, güler yüz her yere hakim. Hapishanesi boş. Hapishane Müdürü ve diğer görevliler boşuna maaş alıyorlar sanki! Yollar parke. Asfalt yol yok denecek kadar az ilçede. Trafik yoğun değil, korna sesi ise hiç yok.Yalvaç’ta en çok dikkatimi çeken ise yarım asır önce kurulmuş olan Müze. Ne Mağusa’da ne de Lefkoşa’da halen daha dört dörtlük bir müze yokken, Yalvaç Müzesi bundan 150 sene önce başlayan kazılar sonrasında 1963 yılında kurulmuş. Toplam olarak 26 bin 255 eser var bu küçük ilçenin boyundan çok büyük müzesinde. Bundan 100 yıl kadar önce kurulan kütüphanesi de olağanüstü zengin. İnanılmaz kitaplar ve eski eserler var kütüphanesinde.Yalvaç İdadisi yani Lisesi ise 1915 yılında, tam bir asır önce, daha Isparta veya çevre illerde lise yokken kapılarını kız ve erken öğrencilere açmış. Bana göre en dikkat çekici özelliklerinden bir tanesi de ‘Ahilik geleneği’nin halen devam ediyor olması. Pazartesi günleri kurulan pazar yeri, 8 asırdır esnaf ve vatandaşlar tarafından toplu halde söylenen ‘hayır duası’ ile başlıyor; Ya İlahel Alemin!’ Fatiha süresini birlikte okuyarak eşlik ediyor…. İnanılmaz güzel, inanılmaz semavi. Tüm bunların yanında Türkiye’nin en büyük antik kentlerinden birine ev sahibi yapıyor Yalvaç… Pisidia Antiocheia antik kenti, Yalvaç’ta, şehir kıyısında bulunuyor. : Pisidia Antiocheia bir zamanlar Anadolu’daki en büyük kentlerden biri olarak adlandırılıyor. Göller bölgesinin, güllerle anılan güzel ilçesi sizleri bekliyor.”

 

Haberin Devamı

MESAJ PANOSU

 

- DARBE haberi duyulur duyulmaz bir tek soru soruldu: “Bunu kim yaptı, arkasında kim var?” Bir Allah’ın kulu da çıkıp “Bu ülkede hâlâ neden darbe oluyor?” sorusunu sormuyor. Türkiye’de ‘demokrasi’ sadece bir retoriktir. - Fikret BAŞKAYA

 

- CUMHURBAŞKANI darbe konusundaki kafamda oluşan kuşkuları gidermelidir ki onay vereyim! - Şevket ÇORBACIOĞLU

 

- DURUMU en iyi anlatan söz şu olmalı: ‘Durun! Siz kardeşsiniz!’ - Nusret ERTÜRK

Yazarın Tüm Yazıları