Paylaş
Bugün "Bu zam yakışmadı" diyor. Hükümet, 28 petrol şirketine 1.6 milyar YTL (yaklaşık 1 milyar 150 milyon dolar) tutarında 'tarihi ceza' kesiyor. (Başbakan Erdoğan'ın bundan bir süre önce kamuoyuna 'bekleyin' dediği dilinin altındaki şey buymuş demek ki...) İktidar, kendinden olmayana vuruyor; 'deli dumrul' vergi ve cezalarıyla kaynak arıyor.
Cari açık, 7 ayda 23 milyar dolar; dış ticaret açığı 30.3 milyar doları buluyor. Dış ticaret açığının bu yılın sonunda 70 milyara dolara doğru gitmesi bekleniyor. Bu, geçen yıla göre %19 artışı gösteriyor.
İthalat hız kesmiyor. Temmuz ve ağustos ayında dış ticaret açığı (meyve-sebze ihracatından dolayı) kapanması gerekirken, geçmiş yıllara göre daha da açılıyor. İthalatımızın %50'si ithalata dayalı. Kendimizi kandırıp duruyoruz.
Dolar bundan bir süre önce %30 dolayında arttı, sonra %16 düşüyor. Şaşırtıcı şekilde döviz mevduatında %16 artış dikkat çekiyor.
Bu rakamlar 'felaketin' habercisi mi? Birisi 'kibrit' çakarsa, ne olacağı belli değil.
BÜYÜKANIT DA ABD'YE GİDİYOR
Hükümet şaşkın; Başbakan Erdoğan ekonomide hala 'bahar ayları' söyleminde.
Başbakan, Lübnan'a asker göndermenin gerekçesini anlatmaya çalışıyor. Amerika'ya teslim olmuş durumdayız. Ekonomi IMF'nin iki dudağı arasında. Erdoğan, tam bu süreçte Amerika'ya gidiyor. Arkasından da yeni Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın resmi gezisi başlıyor.
Okullar açılıyor, aileler kayıt ve kursa para yetiştirmeye çalışıyor.
Özel okul ve dershane sahipleri, torpille 'indirim' ya da 'burs' isteyen ailelerden köşe bucak kaçıyorlar.
Antalya'dan Ankara'ya gelirken, Bolvadin, Şereflikoçhisar gibi ara köy yollara giren var mı? 'Bengaledeş' manzaraları şaşırtıyor. Köylü kahvede çay içemiyor; 'magazin' programlarında Göltürkbükü, Çeşme'de Sibel Can, Seda Sayan, Hülya Avşar, 'devrimci' Pınar Altuğ ve sevgililerini izleyerek 'karın' doyuruyor. Futbol kulüplerinin transfer haberlerinde olduğu gibi. (İyi ki basketbolcularımız var bugünlerde.)
BEKÇİLİK BİLE YOK
Afyon Dazkırı'da tütün ekimi yasaklanınca yazlık sitelere hücum edenler bahçe ve bekçilik işi bile bulamıyor. Burdur Tefenni'de mazot satamıyor benzinci... Çünkü köylünün malı değer bulmuyor. Traktör çalışamıyor, tarlaya gidilemiyor. Geçen yılki tohum, gübre ve mazot parasını ödeyemeyen o kadar çok köylü var ki... Denizli'de pamuk yerine nar ekmeye başlayan çiftçi "İranlı tüccarlardan Allah razı olsun" diyerek seviniyor.
İRANLI TÜCCARLAR
Yoksa bir 'sosyal patlama'ya mı doğru gidiyoruz? (Aman adını telaffuz etmeyelim.) Ama 2001 yılı unutulmamalı, bir gazetenin attığı "Nihayet 10 yıl sonra önümüzü görüyoruz" manşetinden 9 gün sonra ekonomik krizin patladığını...
Bakanlar Kurulu, memura 1 milyar dolar zam verecek kaynak bulamıyor. Belki de umudu, petrol dağıtım şirketlerine kestiği ceza.
Çalışan kesim meydanlara çıkmaya hazırlanıyor; emekliler daha çok ağlaşıyor.
Toplumsal muhalefetin ipuçları dikkat çekmeye başlıyor.
DALGA MI GEÇİLİYOR
İç borç 70 milyar dolarken, dört yıl içinde 170 milyar dolar oldu.
Ekonomik veriler 'vahim' görülüyor. Hükümetin çizdiği pembe tablo karşısında vatandaş "Bizimle dalga mı geçiliyor" diye düşünmeye başlıyor.
Sıcak para ekonomiyi büyütmüyor; aksine olumsuz etki yaratıyor diyene gözdağı veriliyor: "Felaket tellallığı yapıyorsunuz."
KAFAMIZI KUMA GÖMDÜK
Toplum olarak kafamızı kuma mı soktuk?
Galiba bindiğimiz dalı kesiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan "adayım" derse Türkiye yeni bir krizle karşıya kalır mı?
Dizilerde çalışkan, dürüst, ahlaklı, doğru yolu gösteren 'konular' yok artık. Hepsi 'sosyolojik vaka'... Çoğu rol, öğretici ve bilgilendirici değil. Nerede varsa mafya, beleşten para kazanma, borsa vurgunu, gayrimeşru çocuk, silah... Hırsız-polis ön planda; kimin eli kimin cebinde belli değil. Nerede bir avukat, nerede bir doktor, nerede bir mühendis? Aile düzeni yok olmuş sanki. Bir de töre cinayetlerinden yakınıyoruz. Özetle bütün diziler 'Kurtlar Vadisi'vari...
ÇOCUKLARIMIZIN HALİ
Üniversitelerden mezun olan binlerce genç, kapı kapı iş arıyor.
Çocuklarımız sadece 'konuşuyor', 'izliyor' ama okumuyor.
Üretimin olmaması en büyük sorun. (Sadece fabrika değil; üretimin bir parçası sanat, edebiyat ve müzik vs. de değil mi?)
Buna karşılık haddini aşan 'din taciri' 'fetvacı'mız rejimimizi kanırtmak istiyor.
Amerika'ya yaranmak için Lübnan'a asker göndereceğiz. Halbuki birkaç ay önce HAMAS'ı koruyup-kollamak istiyorduk. Şimdi de Hizbullah'ı 'silahtan arındırmaya' gideceğiz. Ne çabuk değişiyoruz.
'Dinci' gazetelerin yazarları dahi 'Asker göndermek aptallıktır" diye yazıyorlar.
Peki bizler 'hain' miyiz?
Günün Sözü
"Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız."
(Anibal)
Humeyni belgeseli
KÖŞENİZDE "30 Ağustos'u göremeyenler", "Türban duası", ve "Atatürk'ü es geçti" başlıklı okuyucu tepkilerini görünce; kendi tepkim yeterli olmadığı için lanet ettim. Bu mesajı size 30 Ağustos sabahı geçmeliydim...
29 Ağustos gecesi bir arkadaşımın uyarısı ile Kanal 7'nin yeni yayına başlayan haber kanalı Haber 7'yi açtım. İran'da Şah'ın devrilip, Humeyni'nin başa geçişini, ballandıra ballandıra anlatan bir belgesel... Kanım dondu.
Bu programı yayınlayacak başka bir gün bulamadılar mı acaba?...
Aslan ALKAN-ÜSKÜDAR
Okumuş ve Karanfil'e 'Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlük Ödülü' veriliyor
TOPLUMSAL Saydamlık Hareketi Derneğinin, İstanbul Cumhuriyet Savcısı H. Nazmi Okumuş ile Akşehir Cumhuriyet Savcısı Celalettin Karanfil'e verdiği '2005 Yolsuzlukla Mücadele ve Dürüstlük Ödülü' töreni yarın 11.00'de, derneğin Matbaası Osman Bey Sokak, No: 46, Şişli adresindeki binasında yapılacak.
Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Erciş Kurtuluş ve Başkan Yardımcısı Mustafa N.
Karslı imzasıyla, Cumhuriyet Savcıları Okumuş ve Karanfil'e verilen ödülün gerekçesi şöyle anlatılıyor:
"Derneğin bu ödülleri verilme gerekçesinde; "Kamu ihaleleri yolu ile devlete büyük zarara uğratan firmaların yolsuzluklarının gün ışığına çıkarılmasına katkı sağladı.
Ülkemizin en önemli sosyal-ekonomik-siyasal sorunları arasında yer alan yolsuzluklar konusunda mücadele görevi başta siyasetçiler olmak üzere yargı mensuplarına ve kamu denetim organlarına düşmektedir.
Bu mücadelede siyaset kurumu yazık ki uzun yıllardır üzerine düşeni yapmamakta, hatta zaman zaman mücadeleyi zayıflatacak davranışlar içine girebilmektedir.
İçinde bulunduğu zor çalışma koşulları ve siyasetten tam bağımsız bir yapıya sahip olamamasına karşın özverili yargıç ve savcıların gayreti ile Yargı umut verici mücadele örnekleri verebilmektedir. Geniş kapsamda mücadele elbette ki siyaset kurumuna düşmektedir.
Kamu denetleme organları ise siyasi otoriteye bağımlı olarak görev yapmakta ve bu nedenle yolsuzluk olaylarının üzerine gitme gücü sınırlı kalmaktadır. Ülkemizde yolsuzlukla mücadele görevini üstlenecek bağımsız, iyi örgütlenmiş bir merkezi kurum (kurul değil) mevcut olmadığı için rüşvet, yozlaşma, çeteleşme her geçen gün biraz daha toplumsal bir çürümeye dönüşmektedir.
Yolsuzlukla mücadelenin sahipsiz, yolsuzluğun örgütlü olduğu Türkiye’mizde yolsuzluk olaylarını meydana çıkarma ve yargı önüne getirme işlevi büyük ölçüde Cumhuriyet Savcılarının ve Kamu Denetleme elemanlarının (müfettiş, hesap uzmanı, kontrolör, murakıp gibi) gayretleri ile sürdürülmektedir. Sözünü ettiğimiz kamu görevlileri (sınırlı istisnalar dışında) dürüst, özverili çalışmaları ile kamu düzenini ve temiz toplumu korumaya gayret etmektedirler.
Ödüle layık görülen yukarda adları yazılı yargı mensupları geniş bir meslek grubunun temsilcisi olarak kabul edilmelidir.
Her iki Cumhuriyet Savcısı da kamu ihaleleri yolu ile Devleti büyük zararlara uğratan bazı firmaların yaptıkları yolsuzlukların gün ışığına çıkmasına ve kamu zararının önlenmesine büyük katkı sağlamışlardır.
H. Nazmi Okumuş ve Celalettin Karanfil' in şahıslarında yurtsever, dürüst ve özverili gayretleri ile Temiz Topluma büyük katkı sağlayan Cumhuriyet Savcılarını ve Kamu Denetim elemanlarını kutluyoruz."
DAHA ÖNCE KİMLER ALMIŞTI
Önceki yıllarda TSHD Dürüstlük Ödülüne layık görülenler şunlardı:
- 2002 Nedim Şener (Gazeteci)
- 2003 Merhum Hasan Balıkçı (Elektrik Mühendisi. Elektrik kaçakçılığı mafyası tarafından katledildi. Ayrıca Transparency International Dürüstlük Ödülüne layık görüldü)
- 2004 Nuri Ok (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı), Ömer Süha Aldan (Cumhuriyet Savcısı), Sefer Hakan Olgun (Akçaabat Futbol takımı eski kalecisi)
NAZMİ OKUMUŞ: 1951'de Sapanca'da doğdu. İlk ve ortaokul öğrenimi Sapanca’da yaptıktan sonra Sakarya Atatürk Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesini 1976 yılında bitirdi. Sırasıyla Bozova, Hekimhan, Suluova ve Orhangazi'de Cumhuriyet Savcılığı yaptı. 1993-1996 arasında Diyarbakır DGM'nde Cumhuriyet Savcısı, 1996-1999 arasında ise Adalet Bakanlığı Müfettişi olarak görev yaptı. 1999 sonunda kendi isteği ile Müfettişlik görevinden ayrılıp İstanbul DGM Cumhuriyet Savcılığı görevine başladı. Halen 2005 yılında yapılan kanun değişikliği nedeniyle kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yerine kurulmuş bulunan geniş yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmaktadır. Evli, üniversitede eğitim gören biri kız, biri erkek iki çocuk sahibidir.
CELALETTİN KARANFİL: 1971'de Bozüyük/Bilecik’te doğdu. 1992'de İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. 1993'de İstanbul Barosunda avukatlık stajını yaptı. 1994'de hakim adayı olarak Sultanahmet adliyesinde göreve başladı. 1997-2001'de Ardahan, 2001-2004'de Nurdağı’nda Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptı. Vatani görevini 2000'de Yüksekova’da yerine getirdi. Halen Akşehir Cumhuriyet Savcılığı görevini yürütmektedir.
Bihlun Tamaylıgil'in zor soruları
CHP'li Bihlun Tamaylıgi'den, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a sorular:
101.2003'den bugüne kadar Demiryollar Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı (DLH) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yat limanı ihaleleri, tarihler itibarı ile hangileridir? Bu ihalelere katılan tüzel kişilikler hangi firmalardır? Bu ihaleleri kazanan tüzel kişilikler hangi firmalardır? 'Teknik yeterlilik' hangi kriterlere göre tespit edilmiştir? Bu ihalelerde mali değerlendirmeler nasıl yapılmıştır? İhale ilanı verilmiş ve daha sonra ertelenmiş veya iptal edilmiş ihaleler var mıdır? Varsa erteleme veya iptal sebepleri nedir? İhalesi sonuçlanmış ve daha sonra iptal edilmiş ihaleler var mıdır? İptal sebepleri nedir? İhalesi tamamlanıp onaylanan ihaleler hangilerdir? Onay süreleri ne kadardır?
İDO SORULARI
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı olan İDO İstanbul Deniz Otobüsleri San ve Tic. AŞ ile ilgili olarak... İDO’ya bağlı deniz otobüsleri ve şehir hatları vapurları hangi iskelelere sefer yapmaktadır? Deniz Otobüsleri için iskele açılmasında aranan teknik, fiziki ve ekonomik şartlar nelerdir? İDO’ya bağlı deniz otobüsleri ve şehir hatları vapurları özel kullanım amaçlı kiraya verilmekte midir? Kiralama bedelleri nasıl belirlenmektedir? 2003'den bu tarihe kadar deniz otobüsü ve şehir hatları vapurları gerçek veya tüzel kişi olarak tarihler itibarı ile kimlere, ne kadar süre ile kiralanmıştır? Bu kiralama işlemleri için ne kadar ücret alınmıştır? Son günlerde deniz otobüsü yolcularının tarifeli seferler ile ilgili şikayetleri basına yansımaktadır. İskelelerde yaşanan problemlerin tespiti ve çözülmesi yönünde hangi işlemler yapılmıştır? 2003'den itibaren İDO'ya kadrolu ve/veya sözleşmeli kaç personel alınmıştır? Bu personelin görevleri nelerdir?
KÖYDES SORULARI
Tamaylıgil İçişleri Bakanı'na da da şöyle soruyor:
Bilindiği üzere,Köylerimizin yol,su,elektrik gibi altyapı ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla, Köylerin Altyapısını Destekleme Projesi (KÖYDES) başlatılmıştır. Bu proje kapsamında; il bazında gönderilen ödenekler ne kadardır? Ödeneğin ilçelere göre dağılımı hangi kriterlere göre gerçekleştirilmiştir? İlçelere göre ayrılan tutarlar ne kadardır? Köylere yapılacak hizmet projeleri il ve ilçe bazında neler olmuştur?Proje bazında tutarları nedir? Bu projeler ile ilgili ihaleler hangi yöntem ile gerçekleşmektedir? Bu ihaleleri proje bazında alan gerçek ve tüzel kişiler kimlerdir? Bu projeler ihale aşamasından iş bitirme aşamasına kadar nasıl denetlenmektedir?
Kırım Türkleri’in, Erdoğan'dan istekleri
18 Mayıs 1944'te Stalin'in başında bulunduğu Sovyet rejimi tarafından sürgüne gönderilen Kırım Türkleri Vatan'a dönüş ve Vatan'da ayakta kalış mücadelelerini sürdürmektedirler.
Kırım Sürgünü'nün 61. yıldönümünde Kırım'a dönebilmiş yaklaşık 300 bin, sürgün yerlerinde, çoğunlukla Özbekistan'da, yaşayan yaklaşık 200 bin soydaşımızın ve Türkiye'de yaşayan milyonlarca Kırım kökenli vatandaşımızın, Karadeniz'in kuzeyinde güçlü bir kardeş Kırım Tatar Türk'ü varlığının oluşabilmesi gayesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetinden aşağıda belirtilen talep ve beklentileri bulunmaktadır.
Sürgünden vatanları Kırım'a dönebilme imkanı arayan yaklaşık 200 bin Kırım Tatar Türk'ünün dönüşüne yardımcı olunması, bu hususta özellikle Özbekistan Cumhuriyetinin desteğinin sağlanması için görüşmeler yapılması, Devletimiz tarafından sözü verilen 1000 konut projesinin canlandırılması ve bu sayının artırılması, Kırım Tatar Türklerinin temsil organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi'nin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için acilen maddi
destek verilmesi, Kırım'da Rus-Ukrain kültürel kuşatması altında anadilini konuşmakta bile zorlanan bir nesil yetişmektedir. Bunun önüne geçilebilmesi için ivedi tedbirler alınması gerekmektedir. Kırım Tatar çocuklarının, ancak %10'u Tatarların kendi kıt imkanları ile açtıkları 13 milli okulda, anadilinde eğitim alabilmektedir. Geri kalanı, Rus okullarında Rusça eğitim almaktadır. Milli okulların arttırılması, Türkiye'den nitelikli öğretmenlerin gönderilmesi, okul kitap ve malzemelerinin temini ile tüm çocuklarımızın anadilinde eğitim alabilmelerinin sağlanması hususunda destek olunması, Kırım'da anadilinde Radyo-TV için bin bir türlü bürokratik engel ile uğraşan ve büyük ölçüde bunları aşan Kırım Tatarlarının mevcut radyosuna ve yakın gelecekte kurulması için uğraşılan televizyon kanalına malzeme, program, eleman, teknoloji, bilgi, eğitim ve mali desteğin verilmesi, Türkiye'deki üniversitelerde okuyan Kırım Tatar Türkü öğrencilere ayrılan kontenjanın artırılması; mezun olan öğrencilerin karşı karşıya olduğu Ukrayna-Türkiye üniversitelerinin denklik meselesinin çözümü, Türkiye'de yaşayan milyonlarca Kırım kökenli vatandaşımızın hasretle beklediği kültürel faaliyetlere Büyükşehir Belediyelerinin desteğinin sağlanması, örneğin; İstanbul'da her sene yapılan festival ve kültür günleri bünyesinde Kırım'a layık olduğu şekilde yer verilmesi, Tüm bu faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesinde TİKA'nın aktif olarak görev alması.
hususlarında emir ve müsaadelerinizi arz ederiz.
Çeşitli platformlarda bu talepleri dile getiren Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi'nin çalışmalarını destekliyoruz.
Paylaş