Gümrüklere imam hatipliler egemen oluyor

‘GÜMRÜKLERDE ilginç atamalar’ başlıklı dünkü yazımız yankı uyandırdı. 'Vekálet' atamalara çok sayıda gümrük personeli tepki gösterdi.

Üçlü kararname daha Cumhurbaşkanı'nın önüne gitmeden salı akşamı çekilen fakslarla 16 Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü değiştirildi; daha çok imam hatip kökenlilere öncelik tanındı.

Atama listesi, AKP Genel Merkezi'nde hazırlandı; Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in önüne kondu; Müsteşar Nevzat Saygılıoğlu'nun haberi bile olmadı.

Konuştuğumuz gümrükçülere sorduğumuz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle özetlenebilir:

Atananlar kimdir?

- Türkiye'
de 134 gümrük kapısı vardır. Bunlar bölgelerine göre 18 gümrük başmüdürüne bağlıdır. Atananların bazısını Allah'ın kulunun tanıması mümkün değildir. Cumhurbaşkanı'ndan kaçırılarak 'vekáletle' getirilenlerin 2'sinin başmüfettiş, 2'sinin gümrük muhafızı, 7'sinin kontrolör ve birinin de başmüdür yardımcısı olduğu saptanabildi. AKP Genel Merkezi'nce yapılan görevlendirmelerde; ortak paydanın 'imam hatip'li olduğu dikkat çekiyor. Atananlar hakkında güvenlik soruşturması yapıldı mı? Yapıldığını sanmıyoruz, çünkü aralarında atanmaması gereken bazı 'sakıncalılar' olduğu biliniyor. Çünkü çoğu fanatik düzeyde dinci siyasetin içinde.

DIŞ TİCARET REJİMİ

Gümrüklerdeki yolsuzluklarla ilgili köşemizde çok yazılar yazdık. Ancak bir dönemdir yeni düzenle yolsuzlukların kesildiğini fark ediyorduk.

- Doğrudur... Çünkü yeni teknolojik yeniliklerle giden-çıkan tamamen kontrol altına alınmış; bir düzen sağlanmıştı.

Gümrük teşkilatını ayaklandıran bu atamaların arkasında ne var?

- Türkiye'nin ithalat ve ihracatının giriş çıkış yaptığı kapıları belirli bir anlayışın egemenliğine girecektir. İstanbul dış ticaret hacmimizin % 50-55'ini, İzmir % 15-17'sini karşılıyor. Yani İstanbul'da 50-55 milyar dolar, İzmir'de 10 milyar dolar dönüyor.

Görevden alınan 18 başmüdürden 16'sının durumu ne olacak?

- Bunlar için bir bilgi yok. Hangi suçu veya yolsuzluğu yapmışlar; haklarında müfettiş raporu var mı, yok mu? Gerekçesiz görevden almalar karşısında nereye verildiklerini de bilmiyorlar. Bu nedenle herkeste endişeli bir bekleyiş var. Vallah bu atamalarla ne yapılmak istendiğini, AKP yandaşları olan Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Hüsnü Güler'e, Gümrükler Genel Müdürlüğü'ne vekáleten bakan Sezai Uçarmak'a (Cumhurbaşkanı kararnamesini imzalamadı) ve Personel Daire Başkanı Hüseyin Şahin'e sormak gerekiyor. İstanbul, İzmir ve Bursa'ya verilen isimleri iyi tanımak lazım.

KILIÇLAR ÇEKİLİYOR

Ne demek istiyorsunuz? Yani kılıçlar mı çekiliyor?

- Bürokrasinin bir adabı, kuralı vardır. Başbakan Erdoğan konuşmalarında, atamalarda liyakat, ehliyet aranacak, diyordu. Şimdi bunların aksi oluyor; adalet duygusu ayaklar altına alınıyor; 'dinci kadrolar' göreve getiriliyor. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, İzmit ve Edirne'deki gümrükler önemli gümrüklerdir. Peki getirenler hangi liyakat ve ehliyeti taşıyor acaba? İmam hatip kökenlilere, Kuran kurslarından sonra gümrükler de mi teslim edilmek isteniyor? Evet kılıçlar çekilmiştir artık... Pandoranın kutusu açılıyor, gelenler eskileri araştıracaklar, gidecekler de yeni gelenleri... Gidenler de yargıya gidecek, kaos yaşanacak.

Alıştıra alıştıra

ATATÜRK'ün Meclis'teki askeri üniformalı resminden rahatsız olan AKP Adıyaman Milletvekili ve TBMM Dokunulmazlıkları Araştırma Komisyonu Başkanı Hüsrev Kutlu kimdir?

Meclis albümünde şunlar yazıyor: ‘‘1961, Memet Dursun-Nafia, İ.Ü. Hukuk Fakültesi, İngilizce, Avukat, Evli 3 çocuk.’’

Adıyaman'da da şöyle tanınmaktadır:

1994'te bir yıl kadar DYP'nin il başkanlığını yaptı. O yıl Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'ın aday olduğu ancak daha sonra iptal edilen ara seçimde DYP'nin milletvekili listesinde 3. sırada aday gösterildi. Çiller, 1999 seçiminde kendisini listeye almadı. Aile çevresi 'Nurcu' olarak bilinir. Yeni Asya Gazetesi sahibi Mehmet Kutlular'ın bazı davalarında avukatlık yaptığını biliyoruz.

HEDEF ASKER

Adana'dan Prof. Tahir Balcı, milletvekiline tepkisini şöyle dile getiriyor:

‘‘Eğitimden askeriyeye kadar irticacıların saldırmadıkları bir alan kalmadı. En çok da askere saldırıyorlar. Çünkü biliyorlar; önlerinde en büyük engel onlar... Ve sadece onlardan korkuyorlar. Vurup kaçıyorlar, sonra yanlış anlaşıldık diyorlar.

İrtica bu cesareti nereden alıyor? Görünen o ki irticacılar hakaret ve tehditlerinin dozunu 'tedrici' olarak artıracaklar; yani alıştıra alıştıra... Peki vatandaş ne yapacak? Kendini alıştıracak mı bu hakaretlere? Alışırsa bunun sonucu nereye varacak? Vatandaşın sesi olabilen kim? Bu hakaretlerle ben de rencide olmuş sayıyorum kendimi. Çünkü ben Cumhuriyet çocuğuyum; asker de Cumhuriyet'in askeri.

Türk ulusuna saygısızlığın sınırı yok mudur?’’

ESKİ Senatör ve Cumhuriyet Savcaısı Mehmet Feyyat da, Hüsrev Kutlu'ya ‘‘Sivilleşmenin ne demek olduğunu bilir misiniz?’’ diyerek şunları anlatıyor:

‘‘İki türlü sivil vardır; ilki çağdaşlık ve uygarlık adına yapılanlar.. İkincisi de 'sivil'i denizde gördüğünde 'çıplak' sananlar.. Atatürk, medeni kanun, kadın hakları, Latin alfabesi vs. konusunda yaptığı devrimler ile 'sivil' değil midir? Beğenmediğiniz Atatürk, bu meclisi kurmadı mı? Napolyon ve De Gaulle da bir askerdiler ama her ikisi de bir 'sivil'diler.’’

Eski DYP'li Kutlu, askerler başta olmak üzere kamuoyunda tartışma yaratan sözlerini 'AKP cemaatine' yakın olduğunu ispat için bu yakışıksız sözleri söylemiştir?

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Milletin alın teri, hırsızlardan, arsızlardan, asalaklardan ve hortumculardan söke söke geri alınmadan, bize rahat ve dinlenme yoktur.’’

(Başbakan Tayyip Erdoğan)
Yazarın Tüm Yazıları