İstanbul'a gelmenin heyecanı içinde
Güler. Bugünlerde İstanbul üzerine çalışıyor. İddialı projeleri olduğu söyleniyor.
Mardin doğumlu olan
Güler'in ailesi 5 yaşında
Ankara'ya göç etmiş... Çünkü baba PTT memuru... Sekiz kardeşin yaşamı yoksulluk içinde geçmiş;
Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş ve mesleğe kaymakamlıkla başlamış.
Vali
Güler'le önceki gün telefonda konuştuk.
‘‘Hoş geldiniz valiler’’ (2.2.2003) tarihli yazımızdaki bir cümleye takıldığını söyledi; ‘‘O imayı hak etmiş değilim. Ben eğitim ve sağlık konusunda hayır yapan hiç kimse için devlet nişanı verilsin önerisinde bulunmadım. Zaten bu tür öneriler Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı'nda yapılır.’’ dedi. İçişleri Bakanlığı'nda 31 yıllık görevi süresince 13 yılını vali olarak geçirdiğini belirten Güler, sorularımız karşısında özetle şunları belirtti:
‘‘Hiçbir zaman soruşturma geçirmedim... Beni
Celal Doğan'dan daha çok seven insanlar da vardır...
İstanbul'da hiç yaşamadım... Görevi devralacağım
Erol Çakır, eski müsteşarımızdır, ağabeyimizdir. Kendisine mutlu emeklilik günleri diliyorum...
Türkiye'nin kamu yönetimi ve yerel yönetimde reforma acil ihtiyacı bulunuyor; bu kanunlar çıktığında yerel yönetimlerin hizmet ağırlığı artacaktır...
İstanbullu olmak yetmez, sorumluluk anlayışını da egemen kılmak gerekiyor... Kimseyi kışkırtmam, kavga etmem, ettirmem de; her zaman uzlaşmacıyım... Bir çarkın dişlileri gibi uyum içinde olacağız...
Hasan Özdemir'i çok severim, iki gündür kendisiyle görüşüp
İstanbul'un asayişi ile ilgili bilgi alıyorum... İktisat okuyan oğlum askerden döndü, kızım hukukta okuyor...
Gaziantep'te sanayi ve ticaret hamlelerine katkımız olmuşsa seviniriz; ama en önemlisi dünyanın 7 harikasından biri olan
Zeugma'yı kurtarmamızdır.
Samsun'da da; Sayın
Semra Sezer'in ulusal eğitime destek kampanyasında benim eşimin de katkısıyla büyük mesafeler aldık...
Samsun'da 160 dönüm üzerine
Anıtkabir'den sonra en büyük açıkhava müzesini oluşturduk. Bununla gurur duyuyoruz. Yerime gelen Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanımız
Mustafa Demir'e de başarılar diliyorum.’’
Biz de İstanbullular adına
Güler'e hoşgeldiniz diyoruz.
Neden alındı dersiniz?
İSTANBUL Kilis Vakfı Genel Sekreteri
Nejat Taşkın'dan:
‘‘Daha 3. yılını yeni doldurduğu bir anda
Kilis'e yaptığı hizmetler tam meyvesini vermek üzereyken Valimiz
Aslan Kütük görevinden merkeze alınmıştır. Kütük,
İstanbul'da bulunan Kilisli işadamlarının katkılarıyla birçok eğitim müessesesinin açılmasında öncülük etmiştir. Sanki bir el bile bile bu yatırımlar gerçekleşmesin,
Kilis böylesine kaderine terk edilsin gibilerden yola çıkarak her dönemde
Kilis iline acı bir darbe vurmuştur. Politikacılar, bu tür atamalarda halkın nabzını tutsalar ve halka gitseler, acaba demokrasiye ters mi düşerler?’’
Kıbrıs’ı çatlatanlar bellidir
KIBRIS Rum Dışişleri Bakanı
Kassulides ne diyor:
‘‘1950'den beri bütünlük arz eden Kıbrıs Türk dış politikası ilk kez çatladı.’’
Çatlatanlar kimler?
Tayyip Erdoğan ve hükümeti, artı
Karen Fogg işbirlikçileri... Bu politika büyük bir ayıptır.
Bütün bu taraflar ve ayrıca da
Tayyip Erdoğan'la birlikte
AKP'ye oy veren tüm
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları büyük vebal altındadır.
KKTC'nin
Kofi Annan planı çerçevesinde
Rumlara terk edilmesinin bütün sorumluluğu onlara aittir.
Eser ÖZALTINDERE
İstanbul Karabük’ün duyarlılığı
KARABÜK'te geçen cumartesi günü yapılan
‘‘Irak'ta Savaş Olmasın’’ mitingine Belediye Başkanı
Enver Tümen (DYP) başta olmak üzere
CHP, ANAP, IP, ÖDP, SP, SHP, YTP; KESK ve Çelik-İş, Belediye-İş, ADD, Esnaf ve Mali Müşavirler Odaları, ADD, emekliler ve gazeteci dernekleri temsilcileri katılmış.
AKP, MHP, DYP, GP, BBP temsilcileri nedense yokmuş. 4 bin kişinin katıldığı mitingde
‘‘Savaşa karşı suskunluk insanlık dışıdır’’, ‘‘Savaş açlık, yoksulluktur ve ölüm demektir’’ ve
‘‘Emperyalist savaşa hayır’’ gibi sloganlar atılmış. CHP İl Başkan Yardımcısı
Bayram Karadağ, ‘‘İstanbul ve Ankara'da yapılanlardan daha büyük olan bu miting ne yazık ki medyada hiç yer almadı. Halbuki
Karabüklülerin savaşa hayır diye haykırmaları çok önemliydi. Savaşa karşı duyarlılığımızı kamuoyuna iletirseniz diğer kentlere de örnek teşkil edebileceğini düşünüyoruz’’ dedi.
Doğanın cilvesi
ABDULLAH Öcalan ile görüşmek için günlerdir kuyrukta olanlar 29.1.2003 günü
İmralı'ya gitmek için yola çıktılar. Haftalardır, tabiatın ortaya koyduğu engelleri görmezden gelen,
Avrupa'daki ve
Türkiye'deki yandaşları ile birlikte
‘‘Türkiye görüşmemizi engelliyor’’ diyenlerin bindiği tekne, rüzgárın ve dalgaların gücü karşısında batma tehlikesi geçirdi. Bir de batsaydı seyreyleyin gümbürtüyü. Tabiatın garip bir cilvesi herhalde bu. Onlar
İmralı'ya gitmek istedikçe
İmralı onlardan kaçıyor, onları istemiyor!
Dr. B.SEVENGİL-BURSA Oyun başka
ADANA Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Şaban Baş, hizmet binası yapmayı düşündükleri arsanın tapu işlemlerinin henüz sonuçlanmadığını belirterek, ‘‘Ortada henüz bir proje yokken ihale açıldığını varsayıp, bunun da Başkan Vekilimiz Sayın
Halil Avcı'ya verildiğini ortaya atmak gerçekle bağdaşmamaktadır’’ dedi. Müteahhit
Halil Avcı da,
ATO'nun katkısıyla birçok eğitim ve sosyal binayı kar amaçsız yaptığını belirterek, ‘‘Adımı bilerek böyle bir olaya karıştıranlar bu inşaattan pay almak isteyenlerdir. Amaçları da benim pasif kalmamı sağlayarak nemalanmaktır’’ diye konuştu.
Erdoğan bilmeden konuşuyor
TÜRKİYE Futbol Federasyonu; Dünya Futbol Birliği (FIFA) üyesidir. Sadece
FIFA kendi üyeleri arasında maçlar ve turnuvalar düzenler.
FIFA'ya üye olamadığından
KKTC ile hiçbir ülke milli maç yapamaz. Yaparsa
FIFA'nın olmazsa olmaz kuralı gereğince ihraç edilir.
Erdoğan ‘‘Güney Kıbrıs Rum Kesimi milli maç yapıyor, KKTC maç yapamıyor’’ diyor. Bunu da bilmiyor.
FIFA'da
GKRK diye üye devlet federasyonu yoktur.
FIFA'ya üye devlet, sadece
Kıbrıs diye geçer ve
FIFA'da Kıbrıs Futbol Federasyonu'nun maçlarını kabul eder.
Türkiye, KKTC ile milli maç yapsaydı; üyelikten ihraç edilmiş olacağından dünya 3'üncüsü olabilir miydi? Eğer bu işi kolaysa Sayın
Erdoğan'ın bakanlık elinde, federasyon emrinde hemen
KKTC-Türkiye milli maçı yaptırsın, sonra da neler olacağını görsün.
Uluslararası kuruluşların kuralları var. Ya uyarsınız ya da atılırsınız.
Kasımpaşa Futbol Takımı ile Türkiye Futbol Federasyonu yönetim şekillerini birbirine karıştırmayınız Sayın
Erdoğan...
Hasan BOZKURTER-İSTANBULKazık değil çiçek istiyorum
ŞİŞLİ'den bir okurumuz yazıyor:
Poyracık Sokağı'na esnaf tarafından konulan 8-10 adet saksının
Karayolları Kanunu'na göre suç olduğunu belirterek, saksıların kaldırılması yönünde bir şikayette bulundum. Görüştüğüm belediye yetkilileri haklı olduğumu söylüyorlar ama bir türlü saksılar kaldırılamıyor. Bazı sokaklarda durumlar daha da vahim, yollar beton taşlarla kaplanmış. Fakat bu durum kimseyi rahatsız etmiyor ya da etse de bizde olduğu gibi pek fark etmiyor. Kimsenin buna dur diyecek gücü yok. Eğer yollara kazık çakarak işgal etmek yasalsa ben de evimin önüne kazık çakarak değil, ama çiçek ekerek işgal etmek istiyorum.
Biliyor musunuz?
AT camiasının
'Yarışçı' dergisinin,
Mesut Yılmaz'ın oğlu
Yavuz Yılmaz'a işadamı
Yasin Ekinci tarafından bir at hediye edildiğini, ayrıca 45 milyara bir tay aldığını ve Yılmaz'ın sonunda at sahibi belgesini aldığını yazdığını...
Biliyor musunuz?
MESAJ
AVRUPA'dan gelip Irak'a gidecek olan
'canlı kalkan' ekibinin
İstanbul'a gelen üyeleri arasında
Meksika'da
Zapatistalar'ın direnişine tanıklık etmiş gazeteci, yazar, şair ve direnişçi
John Ross de bulunuyor.
'The War Against Oblivion' (Unutulmaya Karşı Savaş) adlı kitabı bulunan
Ross, Beyoğlu Büyükparmakkapı'da
Karakedi Kültür Merkezi'nde
(251 62 73) bugün 19.30'da,
Zapatistalar'ın direnişine tanıklığını görsel olarak sunacak.