Paylaş
Kolayı var, hemen TDK sözlüğüne bakarız. Ancak Diyarbakır’da 14 yaşındaki kızın başına taşla vurarak bayıltıp tecavüz eden sanığa mahkeme salonundaki ‘saygın duruşundan’ dolayı verilen ceza indirimi için olan, bakılacak sözlükte yok.
Ülkemdeki hukuk anlayışını ya da bu anlayışı uygulayan hâkim ve hâkime hanımları anlayamıyoruz artık. Biz suçluyu salondaki hali ile mi yargılıyoruz ya da suçu işlediği zamanındaki durumu ile mi? Önce iyi hal indirimi vardı; ceket giyip kravat taktınız mı kafadan alırsınız indirimi. Hele ayakkabı boyalı, saçlarınız taralı ve tıraşlı iseniz neredeyse ceza almazsınız.
Sonra ‘tahrik indirimi’ girdi yaşamımıza. Mesela tayt giymeniz, yalnız yaşamanız saçlarınızı dalgalandırmanız, mini etek giymeniz tecavüzü zorunlu kılar ama indirim alırsınız. Ancak şu ‘saygın duruş’ için inanın ben bir anlam bulamadım, kadın örgütlerinin hiçbiri de bulamadı. Nasıl olur saygın duruş!? Ceza indirimine konu olacak bu duruş nasıl bir şeydir. Gömlek koluna manşet mi takılıyor ya da dışarıda saygın bir mahallede mi oturuluyor? Bize birileri bunu anlatmalı. Ama en önemlisi kadın cinayet ve tecavüzlerinde indirim yapılmaması için harekete geçilmeli. Yeni hükumetin anayasadan önce yapması gereken ilk icraatı; bu ölümleri durduracak önlemleri alması, kamu vicdanında yara açacak ve daha fazla kadın ölümüne neden olan hukuk garabetini ortadan kaldırmak olmalıdır. Hukuk camiasına sesleniyoruz; federasyon olarak lütfen hukuk, kadın cinayetlerinde, taciz ve tecavüzlerinde cinsiyetçi olsun.
Canan GÜLLÜ
Türkiye Kadın Dernekleri
Federasyonu Başkanı
CHP’de ‘inandırıcılık’ ve ‘ideolojik savrulma’
İZMİR’de oluşturulan ‘CHP Bizimdir Hareketi’nin sözcüleri Murat Fatih Ülkü, Mehrigül Keleş ve Ersoy Uluçay artık bir fayda vermeyeceği anlaşılan “CHP Genel Başkanı istifa” çağrısını bir yana bırakarak, CHP tabanına, üyelerine ve örgütüne çağrıyı içeren bir açıklamada bulundular. Uzun yorumlar yaptılar ve sonunda şöyle dediler:
“Partinin ülkenin temel sorunları ile ilgili net olmayan, ikircikli, rüzgâra ve yere göre değişen söylemler benimsemesi, CHP açısından ciddi bir inandırıcılık sorunu yaratmıştır. Dolayısıyla CHP’nin ilk kez 7 Haziran ve 1 Kasım sürecinde benimsediği iddia edilen ekonomik vaatlerin de toplumda bir karşılığı olmamıştır. Biz, ‘Cumhuriyet’in kurucu felsefesi’, ‘laiklik’, ‘ulus devlet, üniter yapı’, ‘kalkınma heyecanı’ dedikçe, arkasına aldığı neoliberal kesimlerin desteği ile söylediklerimizle neredeyse alay eden mevcut yönetimin, dediklerimizin hepsinin defalarca doğru çıkması karşısında, artık söyleyecek sözü yoktur. ‘Yeni’ diye pazarlamaya çalışılan anlayışlarının, neoliberal politikalara kötü bir öykünmeden ibaret olduğu, bugün CHP’nin, tarihinin, felsefesinin, tabanının, örgütünün devrimci dinamizmini yansıtacak gerçekten ‘yeni’ bir anlayış ve yönetime ihtiyaç olduğu ortadadır.”
Umman’daki CHP’ye Almanya’daki AKP’ye
CHP, monarşi ile yönetilen Bahreyn’de % 55.62’sinin, Umman’da % 50.38’inin, Katar’da % 57.19’unun, İran’da % 37.92’sinin ve Kuveyt’te de % 61.16’sının oyunu alarak 1. parti olmuş. (Avrupa’daki Türkler ise SPD’ye, Türkiye seçiminde ise AKP’ye veriyor.)
Bu da gösteriyor ki, orada yaşayan (veya çalışan) Türk vatandaşları bizzat gerek monarşinin gerekse de İslami yönetim usulünün bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir yönetim olarak olumsuzluklarını bizzat yaşadıkları için öz vatanlarında CHP’ye destek verip AKP’ye destek vermeyerek modern Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkılmasını bizlere anlatmaya çalışıyorlar. Umarım bir gün bu uyarıyı anlamamış olarak başkalarını uyarır bir duruma düşmeyiz.
Av. Ozan AYHAN
Hollandalılar uzaydan gelmediler ya...
Küresel rekabete nasıl girmeliyiz
1 Kasım seçimleri geride kaldı. AKP tek başına iktidar oldu. Seçim sonuçları çok tartışılıyor. Ekonomide bir rahatlama oluştu gibi göründü ama uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları hemen uyarılara başladı. ABD de seçim sonuçlarını tebrik ederken “Çok tedirginiz” açıklaması yaptı. Bütün bu konularda, uzman bir isim, eski BM Kalkınma Programı Müdürü, ekonomist Bartu Soral bakın Odatv’ye neler söyledi:
“Enerji konusunu çözmek zorundayız. Petrolümüz yok, doğalgazımız yok. Buna karşılık her geçen yıl enerji üretimimizi daha çok doğalgaza bağladık. Şimdi esir durumdayız. Elektrik maliyeti çok yüksek. Elektrik ve enerji üretimini mutlaka çeşitlendireceğiz. Rüzgâr, güneş, su ve nükleer... Aksi takdirde fiyatı dolarla belirlenen doğalgaz ve petrole dayalı bir elektrik üretimi ile küresel rekabete girebilecek bir sanayi yaratamayız.
Tarım ve hayvancılıkta dev potansiyelimiz var, cüce gibi davranıyoruz! Ortadoğu ile Avrupa’nın tam ortasındayız. Dünya nüfusu hızla büyüyor. Buradan Avrupa’yı da Ortadoğu’yu da besleyebiliriz. Hollanda örneğine bakın... Uzaydan gelmediler ya... Tarımsal alan açısından bizim yedide birimiz, ihracatları bizimkinin beş misli. İşin sırrı; verimli üretim modeli, teknoloji kullanımı, kooperatifleşme, uluslararası pazarlama ve piyasa denetiminde yatıyor. Bizim de bu alanda hem bilgimiz hem tecrübemiz var. Ama bunları planlayıp faaliyete sokabilecek bir hükümetimiz yok.”
Biliyor musunuz?
İSTANBUL Hepimizin Girişimi’nin ‘İstanbul Hiçbirimizin’ temasıyla ‘Değişen İstanbul’da sen neyi kaybetmek istemiyorsun?’ sorusuna fotoğraflarla cevap aradığı Ara Güler, İpek Akpınar, Levent Erden, Murat Germen ve Selva Gürdoğan’dan oluşan jürinin, Instagram üzerinden 1500’ü aşkın fotoğraf arasından seçtiği ilk 100’ünün yer aldığı, Prof. Dr. Gündüz Vassaf’ın yazılarıyla destek verdiği Bülent Erkmen’in tasarladığı ‘İstanbul Hiçbirimizin’ fotoğraf kitabının Ortaköy Yetimhanesi’nde 7 Kasım 17.00’de tanıtılacağını...
CHP, neden iktidar alternatifi olamıyor
CHP’nin 1 Kasım’da aldığı 12 milyon oy, 7 Haziran’da aldığından sadece 500 bin fazla ki, bu da onun başarısı değil. 7 Haziran’da seçime bağımsız giren cemaat yanlısı adayların toplam oy oranına denk düşen bir artış bu. Onlar bu seçimde aday olmadı ve çıkarları gereği oyları CHP’ye yöneldi. Buna rağmen CHP’nin oyları 30 Mart 2014 Mahalli İdareler seçimlerinde aldığından 500 bin eksik kaldı. Amiyane bir tabirle söyleyecek olursak, koşullar ne olursa olsun, son seçimlerde CHP’de tık yok.
Halk neden CHP’yi iktidar alternatifi olarak görmüyor?
Bunun iki nedeni vardır:
1) Ayakları yere basan ciddi bir sosyal demokrat program, 2) Gençler ve kadınlarla yenilenmiş dinamik bir örgüt yapısı.
Parti, Selin Sayek Böke’yi merkez kadrosuna aldıktan sonra program eksiğini önemli ölçüde giderdi. Ama örgütün köhne, statik yapısı hiç değişmedi. Oysa seçimleri, inandırıcı bir programla, vizyon sahibi bir merkez yönetimi ve dinamik parti örgütü kazanır.
ÜYELERİN %90’I 60 YAŞ ÜSTÜ
AKP’nin 8 milyon üyesi var ve bu parti, Aralık 2014 itibariyle tüm teşkilatını yaklaşan Genel Seçimler için seferber etmeye karar verdiğini açıklamıştı. CHP’nin ise neredeyse 20 yıldır hiç değişmeyen ve artmayan toplam 1 milyon üyesi var ki, ezici çoğunluğu 60 yaşın üzerindedir.
Murat Karayalçın’ın İstanbul il başkanlığını devraldığı gün yapılan törene ben de çağrılıydım. Eski dostluğumuzun hatırına o gün il binasına gittim. Kalabalıktan görüşme fırsatı bulamadım, ama şunu gözlemledim: Oraya gelen 1000’e yakın partilinin yüzde 90’ı, 60-70 yaşlarının üzerindeydi ki, aralarında, genç sayılabilecek toplam 8 kişi sayabildim. Kuşkusuz her biri saygın insanlardı, ama bir seçim çalışmasında, o üyelerden dinamizm beklemek hayal kurmakla eşdeğer olurdu. Ve 30 Mart, 7 Haziran, 1 Kasım seçimleri sırasında, merak edip sandıkları dolaşarak gördüm ki, CHP, bu üye yapısıyla sandıkları da gereği gibi koruyamamaktadır. Koruyamaz da...
30 Mart seçimden hemen sonra, bir yurttaş sorumluluğu ile, CHP Genel Başkanlığı’na gönderdiğim ve üye sayısını 5 milyona çıkarmayı amaçlayan, ‘gençleri CHP’ye kazanma projesi’ni okumadılar bile. Oysa bu proje ile, ‘Haydi gençler sizi CHP’de bekliyoruz’ çağrısı yerine, bir kültür-sanat kurumu çerçevesinde onları cezbetmeyi amaçlıyordu.
ÜNİVERSİTELERDE ÖRGÜTLÜ DEĞİLLER
Bunun yerine, 11 Aralık 2014 tarihli Hürriyet’te yayımlanan bir habere göre, Genel Sekreteri Gürsel Tekin, 4 aylık periyotta 13.635 kişinin CHP’ye üye olmak için başvurduğunu ve uygun bulunanların kabul edildiğini söyledi. Burada, insanın, “Sevsinler sizin şu 13 bin küsurunuzu” demesi geliyor. Çünkü, bu gidişe göre yılda 54 bin, 20 yılda ise bir milyon yeni üyeye ulaşabilirler ki, varın siz buna yenilenme deyin isterseniz.
Ayrıca, üniversite hocalığım sırasında gördüm: Yüksek Öğretim Kurumlarındaki Öğrenci Konseyi ve Öğrenci Kulüpleri seçimlerinde, her siyasal eğilimden öğrenciler yarışırken, orada da, CHP’li gençleri göremezsiniz. Çünkü parti, üniversite gençliği içinde de örgütlü değildir.
CHP, merkezdeki delege ağalarını aşıp, bugünden başlayarak, çoğunluğu gençlerden ve kadınlardan oluşan en az 5 milyon üyeyi hedefleyen bir örgüt yenilenmesine başlamazsa ebediyen muhalefette sürünmeye mahkûm kalacaktır.
Türkiye CHP’de, sol kanadı güçlü, vizyon sahibi merkez kadrosuyla genç ve dinamik bir örgüt görmek istiyor. Bu, CHP’nin tarihi sorumluluğu gereği acil bir görevdir.
Şefik ASAN- Öğretim görevlisi, yazar
Paylaş