Paylaş
TÜRKİYE’nin müteahhit firmalarının dışardaki çalışmalarında, rafineriden petrol boru hattına, konuttan fabrika kurulmasına kadar çok sayıda projede imzası olan Aslan Özmen’in birçok hobisi vardır. Çalıştığı ülke ile ilgili kitap yazar; Dolmabahçe Stadyumu’nun tarihçesini size hemen anlatır; hangi yapının depreme dayanaksız olduğunu gördüğünde hemen bilgi verir; daha neler neler!... Artık emekliliğini yaşamak istemektedir. Memleketi Göksun’da dostlarıyla bir araya gelmek için bir kitabevi açmıştır; şimdilerde de arkadaşlarıyla oluşturduğu Dağcılık Kulübü ile Torosları taramaktadır.
Dün baktık bir not göndermiş:
“Göksun’da (K.Maraş) pazar günleri, başkanı olduğum dağcılık kulübümüz üyeleriyle girilmeyen dağları ve kanyonları gezeriz. 22 Haziran Pazar günü Göksun Toros Dağları’nda gezerken, yolumuzu kaybettik ve sonunda K.Maraş-Adana, il sınırında 2 kanyon keşfettiğimizi anladık. Manzara muhteşemdi... Sonradan öğrendik ki buraya hiç kimse giremediği için ‘hapis’ derlermiş. İnternette bu kanyonlar hakkında hiçbir iz bulamadığımdan, ‘keşfettik’ yorumunu yapıyorum.
Daha sonra bu video yerel AKSU TV’de bugün (dün) yayınlandı; haberi de yeni bilgilerle biraz geliştirdiklerini anlattı:
“Bulunan yer: Torosların devamı olan Dibek Dağları’nda yaptığı yürüyüşte Hacıkodal-Kaleburnu köyü arasında 7 km uzunluğundaki ‘Hapis’ ile 10 km uzunluğundaki ‘Hançer’ kanyonlarını keşfetmiştir. Bu kanyonlar Ağsu ve Sarız suları üzerinde olup, birleşen sular Seyhan’ın Göksu ana kolunu oluştururlar. Kanyonların ortasından vahşice Ağsu ve Göksu akar. Kanyonlara kolayca erişilememektedir. Ekibimiz tesadüfen kanyonlara düşmüştür. Kanyonların yüksekliği tahminen 400 metre yüksekliğindedir. Bizce Türkiye’nin en uzun kanyonu olabilir. Hürriyet arşivlerine göre değerlendiriyoruz. Kanyonların koordinatları D-37.00, K-36.11’dir. Kotları 1740-1403 m’dir. Etraf tamamen kayalık ve ormanlıktır. Biz büyük bir macera ile geçebildik. Hemen hemen kimsenin ayağı değmemiş ve değmez de! Böyle iddialı çıkışımızın amacı, tüm dağcıları, coğrafya derneklerini bilgilendirmek ve durumu sahiplenmektir. Çünkü erişmek için helikopter ve botlar, özel ekipler gerekebilir.”
(Aslan Bey’in gönderdiği videoyu ‘sosyalhurriyet.com.tr’de izleyebilirsiniz.)
İktidar ne işçiyi ne de Şişe Cam’ı düşünüyor
Akıllara ziyan bir erteleme!
PENCERE, otomobil camı, çay ve su bardağı ile meşrubat şişesi üreten Şişecam fabrikalarında, Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikası’nın 10 fabrikada; 5800 işçi ile 7 gündür uyguladığı grevin köşemizde yer alması iyi mi, kötü mü oldu?
Çünkü hükümet dün grevi hemen ‘genel sağlığı bozduğu’ gerekçesiyle erteledi.
İktidarın grevi ‘ertelemesi’ yetmedi, işçiler dün Beyoğlu’ndaki grevle ilgili eyleminde ‘biber gazı’ yedi. Mersin’de de işçilerle polis arasında arbede çıktı. Grevin ertelenmesini ‘akıllara ziyan’ olarak kabul eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, AKP ve grev için ne diyor:
“İktidara geldiği 2002 yılından bu yana çalışma hayatında olumlu tek bir katkısı olmayan AKP hükümeti; taraflar arasında uzlaşma adına arabulucu olması gerekirken; aksine bir tarafın lehine karar alınmasını sağlamıştır. Bu karar ile iş barışı sağlanamayacağı gibi; aksine iş barışı süreci baltalanmış, cam işçilerinin haklarının gasp edilmesine göz yumulmuştur.
Alınan bu karara rağmen; İşveren ve Kristal-İş Sendikası’nın bir araya gelerek, 5800 işçinin hakkını teslim eden bir anlaşmaya varmaları gerekmektedir. Bu durum sayesinde dünya markası olan Şişecam’a olumlu katkı sağlanacağı gibi dünya markası yaratılmasında emeği ve alınteri tartışılmaz olan Şişecam işçisine de hakkı teslim edilmiş olacaktır.”
MESAJ PANOSU
HEYBELİADA İskelesi’nin yolcu çıkan tarafına 10 gündür Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Hamdi Karahasan gemisi bağlı duruyor. Bu gemi Heybeliada’dan sefer yapmıyor ama her gün Heybeliada İskelesi’nde bağlı olmasının sebebi nedir? Kabataş’tan ya da Bostancı’dan yolcularımız geliyor ama biz onları iskeleden çıkmadan göremiyoruz; Şehir hatlarına ait olan Heybeliada İskelesi böyle kullanılmamalıdır.
Ü.Z.
Buğday fiyatları neden açıklanmaz
GIDA, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker’e soruluyor:
“Haziran ayının sonuna gelinmesine rağmen hâlâ buğday taban fiyatları niçin açıklanmıyor? Ürünü toplayan çiftçinin her geçen gün ciddi zarara uğradığını biliyor musunuz?”
Bedri Baykam’ın anketinden Emine Ülker Tarhan çıktı
İSTANBUL’da, önceki gün Bedri Baykam’ın daveti üzerine Piramid Sanat’ta bir araya gelen demokratik kitle örgütü, gençlik grubu ve yayın organı temsilcileri ve yurtsever aydınlar, Ekmelleddin İhsanoğlu’nun kendilerini temsil edemeyeceği ve vakit kaybetmeden geri çekilmesi konusunda görüş birliğine vardı. Toplantının sonunda yapılan bireysel eğilim yoklamasından ise Emine Ülker Tarhan’ın ismi Çankaya’da görmek isteyecekleri aday olarak öne çıktı. Kitle örgütü temsilcileri ve aydınlar ayrıca yeni bir aday için 20 imzayı bir araya getirecek milletvekillerinin de Tarhan veya belirleyecekleri bir başka aday üzerinde anlaşabileceklerine inandıklarını belirttiler.
Toplantıya eski CHP Milletvekili Prof. Necla Arat, eski CHP PM üyesi Bedri Baykam, İlhan Gülek, Türker Ertürk, Haluk Dural, Nilüfer Akaktan, Deniz Banoğlu, Prof. Tolga Yarman, Namık Kemal Boya, Gökhan Ecevit, İsmet Gürmeriç, Canol Kocagöz, Cüneyt Yüksel, Tuncay Erciyes, Erbil Kılıç, Tülin Onat, Tevfik Kızgınkaya, Saim Canatan, Olgu Özdemir, Öykü Eras, Murat Havan, Barış Sarıbaş, Şule Perinçek, Süleyman Kılıç, Zehra Özer, Dilek Havan, Alev Tulgar, Turan Büyükkahraman gibi isimlerin yanı sıra, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, Yurtsever Hareket, Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Çankaya İçin Ulusal Birlik Grubu, Beşiktaş Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Aydınlık, UPSD, Sanatçılar Girişimi, Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (USTKB), CUMOK, Milli Merkez, Aydınlık Daily, Özerk Sanat Konseyi gibi kuruluş ve platformlarına mensup aydınlar katıldı. Ayrıca eski CHP Milletveki ve emekli Büyükelçi Onur Öymen, Şaban Ali Yaşaroğlu, Mehmet Kunt ve Coşkun Özdemir de toplantıda kısa birer bildiri sundular.
TEOG sınavında skandal
TEOG sınavında kuzenimin oğlunun puanı matematik bölümü için 0 olarak hesaplandı. Aile hemen bu duruma itiraz etti gelen cevapta görüleceği gibi optik okuyucunun kopya tespit ettiği yönde oldu. Fakat gözetmen tarafından kopya hakkında tutulan herhangi bir tutanak rapor yok. Ve kopya çektiği iddia edilen öğrenci ise arka çaprazında oturuyor ki bu durumda kuzenimin oğlunun kopya çekmesi imkansız. Bunu geçtik Öyle bir girişim olsa bunu gözetmenin farketmemesi imkansız. Bu durumla alakalı aile bugün (dün) İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Ayrıca itiraz süreleri de yani sistemde çok karışık ve aileler mağdur. Bilgisayardaki bir hata nedeniyle böyle bir sonuç çıkacağını Milli Eğitim araştırmadı bile. Hiç bir araştırma yapmadan kopya muamelesi yaptı ve şu anda lisede hakettiği iyi bir okula gitmesi tehlikede. Bu konuyla ilgili haber yapılmasını en azından diğer ailelere örnek olmasını istiyoruz. Çünkü mağdur çok aile ve öğrenci var.
(İletişime geçilecek kişi: Öğrencinin babası Nurettin Ketenci Tel: 0535- 278 31 50.)
Seyma DUMRUL
Fatih Ormanı’nı kim koruyacaktır?
CHP Tekirdağ Milletekili Emre Köprülü, “İstanbul’un içinde kalan son ormanlardan biri olan ve tabiat parkı olma özelliği taşıyan Fatih Ormanı AKP eliyle imara açılıyor” derken, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na zor sorular yöneltiyor:
“Daha önce bir iş adamına işletmesi verilen söz konusu alanda; Orman ve Su İşleri Bakanlığı kamuoyundan gelen tepkiler üzerine bu kararından geri dönmek zorunda kalmış ve Fatih Ormanı Tabiat Parkı ve Mesire Yeri’nin bir daha özel sektöre devredilmeyeceğini açıklamıştı.
Ancak hükümet Milli Parklar Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik ile tabiat parklarının imara açılmasını kolaylaştırmış, bu ve benzeri yıkım ve talan projelerinin önünü açmıştır. Son olarak İstanbul’un önemli orman ve kamusal varlıklarından Fatih Ormanı’nın; 29 yıllığına bazı iş adamlarına kiralanarak yapılaşmaya açılacağı iddiaları yine tepkilere neden olmuştur.
İstanbul’un merkezinde bu büyüklükte bir nefes alma alanı neredeyse kalmamışken, Avrupa Yakası’nın giderek küçülmekte olan en önemli orman alanı olan Fatih Ormanının; kamu yararına, doğal yaşamın korunmasına aykırı bir yağma ve rant anlayışıyla geri dönüşü mümkün olmayan bir doğa tahribatına kurban edileceği maalesef tekrar gündeme gelmiştir.
Ekolojik-biyolojik çeşitliliğine, su kaynaklarının önemine dikkat çeken uzmanlar ise bu orman alanının kesinlikle imara açılmaması gerektiğini, hiçbir kişi ya da kurumun yararına kullanılmaz bir kamu malı ve doğal yaşam alanı olduğuna dikkat çekmektedirler.
Bu bağlamda;
İstanbul içinde yer alan en önemli orman ve kamu malı olarak değerlendirilen Fatih Ormanı’nın bazı işadamlarına 29 yıllığına kiralandığı ve bölgenin imara açılacağı iddiaları doğru mudur? Fatih Ormanı için yeni bir yağma ve rant planı mı hazırlanmaktadır? Daha önce bir iş adamına kiralanan ve kamuoyunun tepkisi üzerine vazgeçilen Fatih Ormanı üzerine yaptığınız açıklamada: “Fatih Ormanı Tabiat Parkı ve Mesire Yeri’nin bir daha özel sektöre devredilmeyeceğini” açıklamanızın üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen yeniden başka şahıslara ve şirketlere kiralanarak yapılaşmaya açılmasına izin vermenizin gerekçesi nedir? Fatih Ormanı’nın talana açılması üzerine uyarıda bulunan uzmanlar; bu alanın ekolojik-biyolojik çeşitliliği ve su kaynaklarının önemi nedeniyle hiçbir şekilde imara açılmaması gerektiğini ve hiçbir kişi-kurum yararına kullanılamaz bir kamu malı olduğunu söylerken; varlık nedeni “Ormanları Korumak” olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak bu uyarıları dikkate alarak bölgedeki rantı ve yağmayı önleyecek misiniz? Bu bağlamda Fatih Ormanı Tabiat Parkı İmar Planları iptal edilecek midir?
4. Tüm yasa ve planlarla korunması vurgulanan doğal orman alanlarından biri olan Fatih Ormanı’nda yapılacak olan projenin; şehircilik ilke ve esaslarına, kamu yararına, doğal yaşamın korunması ilkelerine aykırı olduğunu düşünüyor musunuz?”
Uyuşturucu belasına yakalananlara ‘tedavi’ olanakları giderek kısıtlanıyor
GEÇTİĞİMİZ haftalarda Okmeydanı’nda yaşanan ‘Kentsel Dönüşüm’ le ilgili katıldığımız bir eylem sırasında CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in yanına yaklaşan bir çift, çocuklarının uyuşturucu bağımlısı olduğunu, ‘Bonzai’ diye bilinen maddeyi kullandığını belirterek, çocuklarının tedavisi için yardım istemişti.
Tekin’in yardımcıları, bunun üzerine defalarca aileyle ve Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle görüşmüşler.
Aile, ısrarla çocuklarının Balıklı Rum Hastanesi’nde tedavi görmesini istediklerini, diğer kurumların hastalığın tedavisinde çaresiz kaldıklarını anlatmışlar. Bakanlık ise, Balıklı Rum Hastanesi’nin ‘özel’ bir sağlık kurumu olduğunu belirterek, hastanın AMATEM’e yatırılması konusunda yardımcı olabileceklerini söyledi.
Aile, sorunu mektupla Başbakan’a da iletmiş ancak sonuç alamamışlar.
“Hangi hastaneye ACİL olarak giderseniz ücret alınmıyor” diyen hükümet, bu sorunu da ‘acil’ kodu altına alamaz mı? Böylesi çaresiz durumda olan anne-babanın, bundan daha acil ne derdi olabilir ki?
Tedaviyi kabul eden, isteyen gençlerin derhal tedavi altına alınmaları gerekiyor. Aksi halde, girdikleri psikolojiyle tedaviyi reddetme yolunu seçerek, yeniden bu illetin pençesine düştükleri bir gerçek.
Çocukları canavarın pençesinde olan bu aileler adına sizden, bu durumdaki ailelerin sorunlarını dile getirmenizi rica ediyorum.
Dinç ÇOBAN- Gürsel Tekin’in danışmanı
Yeni ‘akıllı durak’ uygulamasın yanlış mı yapıldı?
KADIKÖY ilçesinde ikamet etmekteyim; daha önce faydalı bir hizmet olan akıllı durak (ilgili duraktan geçen hatların durağa ulaşacağı tahmini süreyi gösteren monitörlerin monte edildiği durak) uygulamasının olduğu Kuyubaşı (Kadıköy’den Bostancı yönüne giderken kullanılan) durağından olduğu gibi bu hizmetin sağlandığı diğer duraklardan da bu uygulama kaldırıldı. Bir arıza giderme ya da bakım işlemi yapıldığı düşüncesi ile bir süre bekledikten sonra 153 no’lu telefonu arayarak ilgili birime konuyu ilettim şikayetim ve talebim not alınarak geri bildirimde bulunacaklarını bildirdiler bir süre sonra da beni arayarak mağduriyetin en kısa sürede giderilerek uygulamanın tekrar başlatılacağını bildirdiler
Bu görüşmenin üzerinden yaklaşık olarak bir ay geçmesine rağmen durumda bir değişiklik yok hala bu hizmetten yoksunuz. İlgililer bu konu ile ilgilenirler mi acaba?
Perihan KILINÇ
Gökçek, Tuzluçayır’a otobüsleri göndermiyor
MAMAK Tuzluçayır mahallesinde oturmaktayım. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilgili maddesi der ki “Her yurttaşın ulaşım ve haberleşme özgürlüğü vardır. Bizler mahallemizde anayasanın bize tanıdığı ulaşım özgürlüğünü Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mahallemize otobüs seferlerini kestiği için kullanamıyoruz. Son bir aydır semtimize gelen toplu taşıma araçları Asım Gündüz Caddesi’nden dönerek Tuzluçayır’a uğramadan gidiyor. Yıl 2014 Başkentin en eski mahallesine hangi önyargıyla bilemiyoruz ulaşım yassah! Buradan Sayın Gökçek’ten biran önce mahallemizin ulaşım sorununu çözmesini istiyoruz. İleri demokrasi çağında insanların ulaşımlarını zorunlu olarak yürüyerek yapmalarını kime anlatabiliriz?
Fırat KASAP
Paylaş