Galatasaray nasıl kurtulur?

‘LOGOMUZ, renklerimiz ve ‘aslan sembolü’ üzerinden giderek Galatasaray 3 ana ürün üzerinden satış yapmalıdır.

Haberin Devamı

Galatasaray’ın kendi adına mağazalar açma sistemi yanlıştır ve piyasanın gücü kullanılmamaktadır. Ülkemizde 354 adet AVM bulunuyor. Merkezi meydanlar ve kapalı çarşılar düşünüldüğünde en az 1000 adet direkt ürün satılabilecek alan mevcuttur. İnsanların alışveriş amacı ile gittiği her yerde Galatasaray ürününe ulaşabilmesi lazım ki gelir elde edelim. Bu gelir yıllık en az 100-150 milyon TL arasında olur. GS Store sayıları yetersizdir.

 

Dükkân dekorasyonu, çalışan kalifiye eleman, ürün stoku, modeli geçen ve çalınan ürün maliyetleri de ciddi bir tutardır.

 

Halbuki bunlar yerine ürün satış yetkisi verilen ‘corner’ sistemine geçilmeli yani tüketicinin bol ve kolay ulaştığı yerlerde olunmalıdır. Tüm gıda marketlerde Galatasaray köşesi olmalı, burada süt, ayran, çocuk bezi, temizlik ürünleri, çikolata, bisküvi, sakız, gofret, kolonya, vs. gibi ürün çeşitleri; tekstil mağazalarında Galatasaray Corner yapılarak tişört, şapka, atkı, çorap, vs. gibi ürünler; çocuk giyim mağazalarında tulum, ayakkabı, çorap vs. gibi çocuk mobilya mağazalarında çocuk yatağı, yorganı, yastığı, çarşafı, halı, perde vs. gibi; spor mağazalarında her türlü spor malzemesi; kitapçılarda Galatasaray köşesi olmalı ve ‘aslan ailesi’ hikâye kahramanları yaratılarak okuma kitapları sunulmalı; oyuncak mağazalarında tüm oyuncakların Galatasaray’a uyarlaması yapılmalıdır.

 

Haberin Devamı

Yani Sportif AŞ ürün alıp stoklayıp kendi mağazalarında sunma çalışması yerine piyasanın gücü kullanılarak önce satış yapacak corner’lar tespit edilecek ve ürünlerin kalite, model ve üreticisinin kim olacağı tespitinden sonra ‘corner’larla üreticiler bir araya getirilecek ve yapılan satışlardan Galatasaray direkt primini ‘corner’lardan alacak.

 

Elazığspor’a firma olarak sponsor olduklarında, yaşanan sıkıntıları görerek Galatasaray’ın ekonomik zorluktan kurtulmak için çıkış yolu üzerinde projeler ürettiğini belirten sanayici işadamı Ali Fatinoğlu, Radyospor’da yaptığı konuşmalarla son günlerde dikkat çekiyor. ‘Siyaset’ten sonra sporda takımların ekonomik çıkmazdan kurtulmaları için kafa yorduğunu söyleyen Ali Fatinoğlu “Ben GS’lıyım, kongre üyesiyim. Tribün taraftarlığından geldiğim için takımımızın güçlü olmasını istiyorum; benim gibi birçok arkadaşım bu konuda kolları sıvadı.”

 

 

 

ŞARAP VE KİLO

 

 

Haberin Devamı

GAZETELERİN sağlık köşelerinde makul ölçülerde (günde bir-iki kadeh) tüketilen kırmızı şarabın sağlığa yararlı olup olmadığı tartışılır. Kırmızı şarapta doğanın en kudretli anti-oksidanlarından resveratrolün yoğun şekilde bulunduğu belirtilir.

 

Tartışma bu anti-oksidandan yararlanmak için alkolün bilinen olası zararlarını göze alıp alamayacağımız ekseninde cereyan eder.

 

Kullanıma karşı çıkanlar resveratrolün üzüm, şıra ve asma yaprağında da bulunduğunu ileri sürer. Yalnız şu belirtilmez: Bir kadeh kırmızı şaraptakine eşdeğer resveratrol almak için örneğin kaç litre şıra içmemiz gerekir. Haydi içtik diyelim, aldığımız yüksek dozda fruktozu ne yapacağız? Sek şarapta hiç şeker olmadığını bilmekteyiz.

 

Haberin Devamı

Yoksa oturup asma yapraklarını mı kemirmeye başlayalım?

 

Kelebek’te geçenlerde ‘Yaşam Reçeteleri’ köşesinde bir kalori hesabı vardı. Her gece 2 kadeh kırmızı şarap içenlerin bir yılda fazladan 10 kilo alacakları belirtiliyordu. Benim de bir-iki kadeh içme alışkanlığım var. Bu hesaba göre, benim 370 kilo civarında olmam gerekiyor. Halbuki sadece 70 kiloyum. Su yerine şarap içen Fransızlar ve İtalyanlar da herhalde 500 kilo sınırında olmalı değil mi?

 

Tıpta iyi bilinen bir ‘French Paradox’ olayı var: Fransızlar en az İskoçlar ve İngilizler kadar yağlı kremalar, yağlı etler, sucuk ve sosis yedikleri halde kalp-damar hastalıkları oranı Britanya adalarının 1/5’i kadar ve de ortalama kiloları oraya kıyasla bir hayli düşük. Bunu bazı yazarlar çok çiğneme, küçük porsiyon yeme gibi alışkanlıklar ile inanırlılığı fazla olmayan yollardan açıklamaya çalışıyorlarsa da gerçek neden yapılan araştırmalar, yazılan onlarca makale ve rapor ile ortaya çıkmıştır. Fransızlar, İngilizlere gore çok daha fazla kırmızı şarap tüketiyorlar. Kırmızı şaraptaki polifenollerin (flavanoidler ve de bilhassa resveratrol) damar çeperlerini koruyucu, iyi huylu HDL kollestrolünü artırıcı, kan yağlarını eritici etkisi var.

 

Haberin Devamı

Şu da unutulmamalı; her şeyin fazlası zararlı ve tehlikeli olabilir. Örneğin, 4 litre havuç suyu içen adam A vitamini zehirlenmesinden, Japonya’da kola içme yarışmasında kısa zamanda litrelerce kola içen Japon genç ise karbondioksit zehirlenmesinden oracıkta vefat etti. Doktorlara, beslenme bilimcilerine, diyetisyenlere sorarım: Türkiye, İslam ülkelerinin en çok alkol tüketeni iken Avrupa’ya kıyasla alkol tüketimimiz 1/7 seviyesinde. Tıpta böyle bir araştırma raporu var mı?

 

Prof. Dr. Uluğ ÇAPAR Sabancı Üniversitesi, (E) Öğretim Üyesi

 

BİLİYOR MUSUNUZ?

 

-ÇYDD’nin FOTOPYA ile birlikte her yıl gazeteci, çevre dostu ve Mimar Oktay Ekinci anısına düzenlediği fotoğraf yarışmasının ödül töreni ve seçilen 50 fotoğraftan oluşan serginin açılışının 7 Haziran’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yapılacağını...

 

Haberin Devamı

-GAZİ Üniversitesi’nde Öğrenme Gelişim Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (ÖGEM) Türkiye’de ilk defa 0-4 yaş aralığında çocuklarda otizm spektrum bozukluğu riskini bilgisayar karşısında yapılan göz izleme teknolojileri ile tespit edip, göz izleme yöntemi ile okuma güçlüğü olan öğrencilerin okuma becerileri göz parametreleri aracılığıyla analizi hizmeti verdiğini (Randevu için 0312-202 19 60/ogem.gazi.edu.tr)...

 

- TÜRKİYE’de ilk kez sadece Alevi yayınevlerinin bulunduğu; 42 yayınevi, 9 kurum, 28 yazar ve sanatçı katıldığı İstanbul Merdivenköy’deki Şahkulu Sultan Vakfı tarafından dün açılan ‘Şahkulu Alevi Kitap Fuarı’nın yarın 20.00’de sona ereceğini, fuarda imza günleri, söyleşiler, dinletiler, sergiler ve masal anlatımları yer alacağını...

 

OKUYUNUZ

 

CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’ya Çorlu’da Maliye hazinesine kayıtlı olan 3 adet askeri idari yapının, 10 adet hapishane ve depo yapısının, 2 adet yemekhane ve depo yapısının ve 82 dönümlük Asker Hastanesinin tescil işleminden 1.5 ay sonra değişikliğe gidilmesi girişimlerine dikkat çekerek, AKP hükümetleri dönemlerinde yıllar içinde kent merkezlerinin ortasında kalan ve büyük bir ranta dönüşen kamu binalarının TOKİ eliyle değişik amaçlarda kullanıldığını, çoğunun ise fiyatlarının çok altında satıldığı iddialarını gündeme getirerek “İnsanlarımız tedirgin olduğunu biliyor musunuz? Kararın iptali veya değiştirilmesi yönünde yapılmış bir çalışma var mıdır? Nisan ayında verilecek kararın Haziranda değiştirilmek istenmesinin nedeni nedir?” diye soruyor.

 

ASKERİ BİNALAR NE OLMALI

 

Çorlu’daki askeri binalar belge niteliğindedir, korunmalıdır, saklanmalıdır. Tarihe mal olmuş yapılara “bunların kimseye yararı yok, yıkalım da yenisini yapalım” diye açgözlülükle bakılamaz. Aksi girişimler, yarın mahkemeden döner.

 

Bütün bu doğrular içinde Asker Hastanesi de ‘acil olarak’ özellikleri korunarak yenilenmelidir. Oradan ne rant çıkar diye düşünerek değil, Trakya’nın en önemli cumhuriyet dönemi sağlık kuruluşu olduğu gerçeği ile sahiplenilmelidir. Bu tarihin korunması demektir. Yetkililerin sus-pus olma hakları olamaz.  Neler yapılıyor, neler düşünülüyor bunları Çorlu halkıyla paylaşmaları gerekir.  - Ayhan FIRILDAK

 

UCUNDA RANT KAVGASI VAR

ÇORLULULARI uykudan uyandırıyorsunuz; ama sessizlikleri sürüyor. O askeriyenin arazilerinde rant var. Burası da hızla gelişen bölge olduğuna göre arazi ve tarlalar değer buluyor. Kimse buralarda ne yapılacak diye açık açık bir şey söylemiyor. Halk ne diyor diye umursamazlık içindeler. Siyaset kent insanına saygıyı dikkate almıyor. Halkın istemediği bir girişim varsa, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan halkla birlikte karşı durmalıdır. - Tunç TANGİL

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları