Felsefeye saygı

Felsefe grubu öğretmenliğine sosyoloji, felsefe ve felsefe grubu öğretmenliği mezunları atanabiliyor. Felsefe grubu öğretmenliği alımı ise tüm sözel branşların içinde en alt düzeyde oluyor. Bu branşlardaki mezunlarla atama sayısını kıyasladığımızda karşımıza üzücü bir tablo çıkıyor. 2003 yılından beri ilk atama ve açıktan atama yoluyla atanan felsefe grubu öğretmeni sayısı 561’dır. 2007 Kamu Personeli sınavına giren felsefe grubu öğretmen adayı sayısı 10 bine yaklaşmışken, (artık hayal kırıklığına uğrayıp sınava girmeyen felsefe grubu öğretmen adaylarını hesaba katmıyoruz) atama sayısı 45-50’yi geçmemektedir. 2007-Ağustos atamasında sosyal bilimler (edebiyat, coğrafya, tarih) gibi bölümlerden 350, 400, 200 gibi rakamlar alınırken, felsefeden sadece 50 öğretmen alınması biz felsefe grubu öğretmen adaylarını üzmüştür. Yine 2008-Şubat atamaları için felsefe bölümüne ayrılan kontenjan 13 gibi komik bir sayıdır. Daha da kötüsü hiç felsefe öğretmeni olmayan okulların olduğu ve felsefe grubu derslerine başka branştan öğretmenlerin girdiği gerçeğidir. Düşünen ve sorgulayan bir toplum için felsefeye verilen değerin artması gerektiğine inanıyoruz. Felsefe grubu derslerinin farklı branşlardaki öğretmenlerin girdikleri ve karşılığında ek ders ücreti aldıkları dersler olmaktan çıkmasını, farklı inanç ve kültürlere hoşgörülü yaklaşabilecek felsefi bakış açısına sahip Türk gençleri yetiştirebilmek için istiyoruz. Artık hak ettiğimiz kadronun verilmesini talep ediyoruz.”
Bir grup mezun

6 temmuz atamalarını bekliyoruz

BİZLER Nimet Çubukçu’nun seçimden önce söz verdiği ve resmi açıklamasını yaptığı öğretmen atamasını bekleyen binlerce öğretmen adayıyız.
6 Temmuzda atanarak vatanımıza milletimize faydalı olmaya çalışan binlerce öğretmeniz. Bizler sadece bize verilen sözlerin tutulmasını ve 6 temmuzdaki atamaların yapılmasını istiyoruz.
Unutumayın ki, geleceğin yetiştiren öğretmenlerdir.
6 temmuzdaki atamaların yapılmasını istiyoruz.
Pınar ÖZEN

GÜNÜN SÖZÜ

“Gerçeği arayıp da onu insanlara açıklayan herkes acı çekmeye mahkumdur.
Gerçek şudur ki, varlığınız içindeki her şey birbirine sarmaş dolaş olarak devinmektedir. Arzulanan ile korkulan, nefret edilen ile kutlanan, kendisine yönelilen ile kaçılan birbirine girmiştir. Bütün nesneler, sizlerin içinde, birbirleriyle kesişen gölgeler gibi çift-çift gezinmektedir.”
Halil CİBRAN