PARİS’teki OECD’nin Uluslararası Sergiler Ofisi Genel Kurulu’nda dün Türkiye’nin ilk kez bir EXPO (botanik) kazanmasına tanıklık edildi.
O bayrağı, Antalya’nın alması çok önemli; onun ‘getirisi’ ve ‘şerefi’ Antalya’yı turizmden daha ileri noktaya taşıyabilir. Bu nedenle 2016 yılı çok önemli olacak Antalya için... Turizmden öte bir başka ‘bilezik’ takmış olacak. Son on yılda Japonya ve Çin’in yaptığı EXPO’ların bir alt standardında olsa da, Antalya’nın dün aldığı ‘Dünya Botanik EXPO’su’ organizasyonunu gerçekleştirmek ve yapılacak yatırımların ortaya çıkaracağı sonuçlar Türkiye’nin 2023’e yolculuğunda önemli bir adımı olacak. Sadece Antalya 2016 değil; dün OECD binasında, beş yıl aradan sonra, adaylık için ikinci başvurusunu yapan İzmir 2020 için de önemli bir veri ve kaynak oluşturacak. Yani Antalya’nın ortaya koyacağı projeler, İzmir’in şansını artırabilecek.
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, EXPO bayrağını teslim aldığı törende Türkiye’nin ilk kez bir EXPO’ya ev sahipliği yapmasının tescil edilmesini tarihi bir gün olarak nitelendirdi. EXPO’nun sembolü ‘çiçek ve çocuk’ olarak belirlendi.
Biri ‘verilen’ (Antalya), ‘diğeri’ yeniden adaylık başvurusu yapan (İzmir) EXPO’lar için uzun bir süreç bekliyor bizi. Antalya için önce bir yasanın çıkması gerekiyor, sonra projeler ve yatırımlar gelecek... En önemlisi de kaynak yaratmak. İzmir için de önce kulisler önemli; geçen dönem Milano karşısında nasıl kaybedilmişti; ondan çıkarılacak dersler olması lazım. İzmir’in aday olup olmayacağı yaklaşık 1-1.5 yıl sonra belli olacak. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,Türkiye’nin sayısız medeniyetlere ev sahipliği yaptığını vurgulayarak, İzmir’in “Daha İyi Bir Dünya İçin Yeni Yollar-Herkes İçin Sağlık” temasını açıkladı. ‘Tarihi gün’e ulaşıldı da şimdi ne yapılacak
ANTALYA EXPO’yu uzun bir süreçten sonra kapabildi. Bu 2000’lerin ortasında başladı denilebilir.
Bir Botanik EXPO düzenleyebilmek için bir ülkenin Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) ile Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği’ne (AIPH) üye olması gerekir. Antalya, Botanik EXPO’su düzenleyebilmek için BİE’ye 2004’te, Antalya Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçılar Birliği de AIPH’ye de 2008’de üyelik başvurusu yaptılar. EXPO 2016 Antalya Yönergesi hazırlandı. Gerekli kararları almak ve uygulamak üzere geniş katılımla EXPO Meclisi ile bir İcra Kurulu oluşturuldu. Daha sonra Erdoğan ve Gül’e bilgi sunuldu. BIE ve AIPH ziyaret edildi. Davet üzerine Antalya’ya geldiler. Yaklaşık 30 alan üzerinden elemeye kalan üç alandan havaalanı yakınındaki yer seçildi. EXPO’ya 25 bin Euro başvuru bedeli yatırıldı. Başbakan Erdoğan, projeye ev sahipliği yapma konusundaki kararlılığını bir mektupla örgüte bildirdi, ‘TC’nin üstlendiği en temel projelerden biri olduğunu” vurguladı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinatörlüğünde sürdürülen çalışmalarla bugünlere gelindi. Antalya’nın rakibi var mıydı? Yoktu... ‘Antalya’ markası yetti.
EXPO’nun Antalyalılara bir anlam vermesi için, farklı bir konsept yaratılması bakımından ‘düşünce ürünleri’nin çok iyi seçilmesi gerekiyor. Disiplin ve ciddiyeti de gerektiriyor. Bunu da, Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Borsa Başkanı, başta çevre örgütleri olmak üzere STK’lar, odalar, dernekler, Belediye Başkanları, başta milletvekilleri olmak üzere AKP, CHP ve MHP milletvekilleri gerçekleştirecek, yatırımlara karar verecek. (Ali Nazım Balcıoğlu, Cemal Öcal, Bedrullah Erçin, İbrahim Acar, Çetin Osman Budak, Ali Çandır ve Osman Bağdatlıoğlu, Sadık Badak (EXPO’yu ilk telaffuz eden kişi) Menderes Türel ve Kemal Özgen’in isimlerinin unutulmaması gerektiği de hatırlatıldı bize.)
ÇEVRESEL VE KÜLTÜREL MİRAS
Onların görevi büyük. Gelecek nesillere uluslararası çapta entelektüel, kültürel ve çevresel bir miras bırakmayı hedefliyor Antalya EXPO’su: Uluslararası ve yerel çevre sorunlarını ortaya koymak, çözümler üretmek, ekolojik ve organik tarımın önemini dünyaya duyurmak, dünyanın en büyük tarım ve çevre müzesini oluşturmak... ‘Post-EXPO alanı ile sürekli bir cazibe alanı oluşturmak, Türkiye’nin tarımsal kalkınmasına destek olmak...
DOMATES Mİ, NAR MI
EXPO’nun, ilk EXPO sayılan Paris’teki Eyfel Kulesi gibi bir simgesi olacak mı diye soruldu Bakan’a... “1085 dönümlük alanda EXPO’nun ormanı da, göleti de, tepesi de olacak, dünyanın en büyük tarım müzesi de yaratılacak” dedi... EXPO’ya işlerlik sağlayacak yasanın çıkmasından sonra Aksu tarafında, merkeze 18, havalimanına 9 km uzaklıktaki alana hızlı tren de (Belediye Başkanı Prof. Akaydın, pek verimli olmayacağı görüşünde.) düşünülebilir; dev bir kule de... Portakal artık simge olmaz; domates veya nar olur mu? Neyse şimdi hemen hiç kafa karıştırmamak lazım aslında.
‘Projeci vali’nin şansızlığı
EXPO projeleri Türkiye’de gündeme gelirken bir ‘şanssız vali’nın adı akla geliyor. Antalya’nın eski valisi, şimdiki Ankara Valisi Alaaddin Yüksel... Yüksel, İzmir’in kaybettiği EXPO’nun başvurusu sırasında İzmir’deydi, daha sonra Antalya’ya tayin oldu... Bu projeye de büyük katkısı olanlardan biri... Ne yazık ki sonucunu göremeden Ankara’ya gönderildi. Yüksel’in bugün ne dediğini bilmiyoruz ama kendisinin ‘geç keşfedildiğini’ mutlaka düşünüyordur. Antalya’da duyduğumuza göre, AKP iktidarı çalışmalarından çok memnunmuş... Yerine gelen Ahmet Altıparmak’ın da bu çalışmalar sırasında öne çıkan bir isim olduğunu söylemek lazım. Sen Nehri’ndeki tekne turunda, konuklarla tek tek ilgilendi; herkesi dinledi. Bir gün öncesinden “Antalya EXPO’yu aldı mı?” sorularına “Bayrağı elime almadan aldı diyemem dedi”; nitekim dün bayrağı taşırken diğerleri gibi ne kadar mutlu olduğunu gösterdi. AKP’nin kalesi Antalya’da bu çalışmalar sırasında ‘dik durmak’ diye bir söz gerekiyorsa, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Mustafa Akaydın’ı anmak gerekiyor. Bu projelerde önemli katkıları olacağını söyleyebiliriz. Nitekim Akaydın “İnsanın doğa üzerindeki egemenliği emekle başlar; Antalyalılar da EXPO’da bunu gösterecektir” dedi.
BAYKAL: ÜZÜLÜYORUM
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, EXPO etkinliklerinde Antalya’dan gelen 250 kişilik ekibi yalnız bırakmadı. Herkes kendisini protokole çağırdıysa da o daha çok gazetecilerle birlikte oturdu. Ama CHP’li Antalya milletvekilleri kendisinin yanından hiç ayrılmadılar. Her zaman öyledir ama klasik bir ‘taşra milletvekili’nden öte mütevazı ve sevimli haliyle sempati topladı. Baykal’a “CHP’deki ve Ankara’daki gelişmelere ne diyorsunuz?” diyenlere “Çok üzülüyorum” dedi. İkinci sorunun da yanıtı beklendiği gibi oldu: “Konuşmayacağım!..” Antalya ekibinde görünen tablo, iktidar ve muhalefetin elbirliği ile çaba göstermesinin Antalya’ya çok şeyler kazandıracağını söyleyebiliriz.
ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NDE...
“En büyük bütçenin eğitime ayrılıyor olması memnuniyet verici bir durumdur. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelere ayrılan bütçenin yüzde 80 küsuru zaten maaşlara ve sosyal güvenlik primlerine gidiyor. 2012 yılı bütçesi eğitimde çıta yükseltmekten çok eğitimin temel ihtiyaçlarını ve zorunlu harcamalarını karşılamaya ancak yeterli olabilir.” Gürkan AVCI Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı