Başkan olmadan önce
Hürriyet'in Ege Bölgesi Yazı İşleri Sorumlusu olan
İzgi, ‘‘Şimdi size belediye başkanı olarak bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum’’ diyerek şöyle devam ediyor:
‘‘Bu konuda bana haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Eğer
İstanbul'da oturan -ikisi İzmirli- meslektaşlarım
Hınçal Uluç, Erdal Bilallar ve
İlker Sarıer geçen dönemde çıkan bir af gibi bir af kanunu çıkartılacağına dair garanti veriyorlarsa (birçok belediye başkanı 'Rahşan' yasasıyla hapisten kurtuldu) ben de bu yasadışı işleme evet derim! Ancak ben hukuk düzenini savunuyorum, yasalara aykırı bir şeye izin veremem.
Bunları inanarak mı yapıyorsunuz?
-
Hıncal Bey,
Ahmet Piriştina ve benim için Konak sokaklarında yürüyecek suratları var mı? diye soruyor. Evet benim yüzüm ak. Verilemeyecek hiç hesabım yok şükür. Acaba
Uluç ekran başında tahlil yaparken
UEFA kurallarını mı temel alıyor yoksa 'hakem idare etseydi' mi diyor? Hep
Hıncal Bey'in
'fetvaları' mı geçerli olacak bu ülkede?
Peki siz bu kararda ısrarla inat mı yapıyorsunuz?
- Ne münasebet... Proje müellifinin, projeye aykırı işlem yapılması üzerine Koruma Kurulu'na bizzat şikáyette bulunması yaptığımız işlemlerin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Bizde önce yanlış yapılıyor sonra da işi düzeltmeye kalkıştığımızda
'yazık, milli servet' deniliyor. İşte plansız, projesiz yapılarla ve hatır gönülle, kentlerimizi, meydanlarımızı böyle mahvettik. İmar planları dışındaki yasadışı uygulamalara evet diyemeyiz. Zaten mülkiye müfettişleri, işlemlerimizi her an denetliyorlar. 'Eğer izin verirseniz, mahkum olursunuz' diye uyarıyorlar bizi. Ben hapse girersem beni kurtaracaklar mı?
Engelleyen kanun hangisi?
-
2863 sayılı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Kanunu'na göre, eski eser damgasını yiyen, yani tescilli bir binaya karşı işlenen suçların cezası ne ertelenebilir, ne de para cezasına çevrilebilir. Direkt hapis cezası var... Mimarı bile kendisinden habersiz proje değişikliği yapıldığı -5 sinema- için Ağır Ceza'da yargılanmaktan korktuğundan kendi firmasını ihbar ediyor...
Koruma Kurulu da bize yazı yazıp tespit yapın diyor.
Gerçekten burasını, Paris'teki Eyfel'i yapan Gustave Eiffel mi yapmış!
- Hayır,
Eyfel'in yapımından arta kalan 365 bin ton demir getirilip yapılmış... Kendisinin yaptığına dair bir belge yok. Ancak burası çok önemli tarihi eser; bugün güzel hale de getirildi ama... Sorun yasal gerekçelerde kilitleniyor.
Bayındırlık'ın
Büyükşehir'le, bu yeri kiralayan firmanın da
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile ihtilafları var.
Son Kültür Bakanı Prof. Suat Çağlayan
da buranın açılışına katılmış, kurdele kesmiş diye yazılıyor?
-
Hayır, resmi bir açılışı yapılmadı. Tanıtım amacıyla bir toplantı yapıldı; Bakan'ı da çağırmışlar, o da yanılgı ile gelmiş... Zaten 'Bilseydim o tanıtıma da gitmezdim' diye açıklama yaptı. Olayı bu tarafıyla da Bakan'ın adını kullanarak saptırıyorlar. Yetkili ağızdan gerçekleri öğrenmek istiyorlarsa meslektaşlarımdan telefon bekliyorum.
Çelebi: Masaya oturup sorun çözülmeli
ANAP İzmir eski Milletvekili
Işın Çelebi telefonla arıyor:
‘‘Yalçın Bey,
Pier konusunda taraf değilim ama yapılan yer çok muhteşem... Orası eskiden çöplüktü.
Bayındırlık Bakanlığı ile belediye arasında anlamsız bir sorun var. 1957'den önceki eski eserlere ruhsat vermeye gerek olmadığına ilişkin bir yasanın olduğu söyleniyor; acaba bununla işletmeye açılabilir mi? Sevdiğim
Erdal İzgi ile görüşeceğim.
İzmir'deki sivil toplum örgütleri çok katı; bu işleri engelleyen birtakım insanlar var. Bir Anıtlar Kurulu var ki; Allah kimsenin başına vermesin. Ancak özgürçe tartışmak da lazım. Belediyenin haklı yanları var; ama sonuçta
Bayındırlık, Kültür Bakanlığı ile bir araya gelip bu kavgayı bitirmeli, bu kiliti açmalı ve gerekli ruhsat verilmelidir.
Erdal İzgi ve
Ahmet Piriştina bürokrasiye kurban edilmemelidir.’’
KKTC’de kimler arazi alıyor
STRATEJİ uzmanı ve Finansal Forum yazarı
Ercan Çitlioğlu, dün konuşurken, Kıbrıs Türk toplumunun AB konusunda ikiye bölünmesinin çok tehlikeli sonuçlar doğuracağını belirtti.
‘‘Toplum psikolojik baskı altında. Bir mayın tarlasının içine gözleri kapalı giriyor. Bunların ağır faturası çıkacak. Maalesef geçmişten ders alınmıyor.
Geliyorum diyen felaketlerin habercisi sayılmalıdır.’’
Çitlioğlu, ‘‘Size bir şey duyurmak istiyorum’’ derken, arazi satışlarına dikkat çekiyor:
‘‘Son 45 günde el değiştiren gayrimenkullere bakın...
Lefkoşa'da ve
Magosa'da kimler tarafından alınıyor; neden, nasıl alınıyor? Bunlar incelenirse ne demek istediğim ve tehlikenin nereye vardığı anlaşılır.’’
Mandacılara
SON günlerde bir hıyanet senaryosunun sahneye konuluşunu milletçe izlemekteyiz. TÜSİAD Genel Başkanı
Tuncay Özilhan, Türkiye'nin zararının sanıldığı gibi 100 milyar dolar civarında olmayacağını, daha az olacağını belirterek, ABD Büyükelçisi'ne paralel bir ağızla konuştu.
İsminin başında
'Türkiye' kelimesi bulunan ve Türk iş dünyasını temsil eden bir derneğin genel başkanı nasıl bu kadar gayri milli davranabilir?
Adı geçen zat, evlatlarımızın kanının satılık olmadığının, bunun bedelinin hiçbir ticari menfaatle karşılanamayacağının farkında değil mi?
Bu millet tarih boyunca
Tuncay Özilhan gibilerini çok gördü. Ama bunların hiçbiri başarılı olamadı. Büyük milletimizin engin sağduyusu her zaman üstün geldi. Mandacılar karşısındaki
Mustafa Kemal Atatürk'ün, II. Dünya Savaşı liderleri karşısındaki
İsmet İnönü'nün onurlu tavırları milletimizin belleğindedir.
Dilek YILMAZ- Asker anaları adına MESAJ
BEZMEN'ler,
Asil Nadir'ler, Fadime Şahin'ler, Engin Civan'lar, Ali Kalkancı'lar, Selim Edes'ler, Çeçenler/Avrasya feribotu ve Şevki Yılmaz'lar...
‘‘Rüşvetin belgesi mi olur?’’ diyenlere rüşvetin belgesini ortaya çıkarttı
Dündar... Bir çırpıda anımsayabildiklerimiz bunlar... Daha başka soyguncu, hortumcu ve dolandırıcıların öyküleri var tabii... Bu gibi dosyaları kamuoyunun gözleri önüne seren, araştırmacı TV gazeteciliğinin önde gelen ismi
Uğur Dündar'ın
'Arena'sına daha nice on yıllar...