BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’ne özgü reklam alınabilir ne kadar kavşak, üst-alt geçit, pano varsa; tamamı AKP’nin ya da AKP’li belediyelerin kullanımında... Seçim dönemlerinde, kıytırık yerlerde tek tük rastlanılan diğer partilere özgü tanıtım afişleri dışında bu egemenlik AKP lehine kullanılıyor. Burada büyük bir haksızlık ve de dengesizlik göze çarpıyor. Bu panolar; belediyelere reklam girdisi sağlansın, diğer reklam verecekler dengeli ve hakça kullanabilsin diye var... Oysa buralardan yararlananlar, %47’lik bir azınlık! Azınlık diyorum çünkü, %53’lük bir çoğunluk karşılarında sapasağlam duruyor!
AKP, siyasal partilere yapılan hazine yardımından en büyük payı alan bir parti ve bu panolar ücret karşılığı kiralanıyor. AKP bugüne dek belediyelere reklam vergisi olarak ne kadar para ödemiştir? Diğer siyasal partiler, kıytırık yerlerde de olsa, ücretlendirilirken ödedikleri kiralamak ücreti AKP ile aynı oranda mı saptanmıştır?
Büyükşehir ve ilçe belediyelerine gelince; kiralanan yerler için ne gibi ayrıcalık tanınmaktadır? AKP dışındaki partilerden seçilmiş olan belediye başkanları aynı ayrıcalıktan yararlanabilmekte midir?
Sorular çoğaltılabilir ve verilecek yanıtlar tartışılabilir.Önemli olan bu reklam alanlarından, öncelikle AKP’nin ve Erdoğan’ın nasıl anında yararlanabilirlik konumuna getirilmesidir.
GÜNEŞİ OKUMAK NEDİR
Gerçekten bu denli çabuk pano alanı nasıl oluşturulmaktadır?
Bugünlerde İstanbul’un en göze çarpıcı alanlarında Erdoğan’ın ’Güneşi iyi okumak ve okutmak felsefesini!’ yansıtan pankartlara çokça rastlanılmaktadır. Erdoğan bu pankartlarda ’Güneşin binlerce kez doğduğuna tanık olduk’ sözleri ile ’her sıkıntılı günün ardından nasıl kurtulunduğunun ve kurtulduğunun’ mesajını vermektedir.
Biz, Erdoğan’ın bugüne dek kaç kez güneşin doğduğuna tanık olduğunun bir bilançosunu yapalım dedik ve günlerdeki tam detaya girmeden yaklaşık olarak ’19.830’ rakamına ulaştık!
Bu rakamı nasıl bulduk?
Erdoğan, 26.2.1954 yılında doğmuş, 26.2.2008 tarihinde 54 yaşına girmiş, ve doğum gününün ardından bu yılın Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayını yaşına artı dört ay olarak eklemiş. Şubat aylarının 28-29 çektiği, dört yılda bir, yeni gelen yılın 366 gün olduğunu da düşünerek yaklaşık 120 gün daha ekledik 19.830 rakamına ulaştık. Demek ki Erdoğan, tam 19.830 kez güneşin doğuşuna tanıklık etmiş!
ARAP SAÇI
Bu doğuşların elbette her günü sıkıntılı, karartılı, buhranlı olmamış; nice mutlulukları yaşadığı kimbilir kaç bin kez güneş doğmuştur, kendileri bunu herkesten iyi bilirler!
Doğada herşey denge üzerine kurulmuştur ve bu dengeyi bozmayı denediğinizde ya da bozduğunuzda herşey allak-bullak olmakta ya da Unakıtan’ın kırdığı potta olduğu gibi ’Arap saçına dönmektedir!’
Güneşin doğuşunu iyi okumakla başlayan yaşam girdapları, huzme huzme süzülmeye başladığında oluşacak armoni, kişiler arası ilişkileri ve ardından sorumlulukları getirerek ve gelişerek sürdürülebilir konuma geçirilir. Geçirilir diyoruz, çünkü akıl melekeleri ilişkilerde yöneten ve yönetilenleri ortaya çıkartmakta, bu yarışsal kavramlar, nicelikten niteliğe dönüşmektedir.
DOĞMAK MI BATMAK MI?
İşte burada ortaya çıkan ve doğuş felsefesini öğrenen ve öğretenlere; denge üzerine kurulmuşluğun bir başka gerçeğini anımsatmakta yarar olacaktır.
"Güneşin doğuşu kadar, batışı da bir gerçektir..."
Öylesine gerçektir ki bazen, en yüceldiğiniz, en zirvede olduğunuz, hiçbir tasanızın olmadığı anda da güneş batabilmektedir!
Başbakan, yaklaşık rakamlarla "19.830 kez güneşin doğuşuna tanık olmuşsa; 19.830 kez de batışına tanık olmuştur." Bunun mutluluk ya da mutsuzluk anını yine kendileri bilmektedir!
Dileğimiz, güneşin hep aydınlık yüzünün tüm canlıların mutluluğu için doğmasıdır ama yaşamın tatlı olan yanı kadar acı olan yanı ve gerçekleri de vardır; ki dileklerden çok usların tutkusal uygulamalarına göre sonuç verirler.
Sonuç olarak şunu sormak gerekir: "Doğmak mı, batmak mı?" İşte asıl sorun bu!..
Yılmaz ERGÜL
Gökçek’ce...
EGO Genel Müdürlüğü’nün web sitesi adresi olan web.ego.gov.tr adresinde bulunan vatandaşların düşüncelerini aktarmaları için açılan ’ziyaretçi defteri’ kısmına hakaret mahiyetinde olmayan yazılan eleştirilere hiç yer verilmiyor, sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni, EGO Genel Müdürlüğünü ve çalışanlarını destekleyen ve öven yazılar yayınıyor. Bu durumda açılan böyle bir kısmın amaca hizmet ettiği söylenebilir mi?
Fahrettin YASİN
%47 ile ülkeyi uçurumun kenarına sürüklemek
SAYIN Erdoğan... %47 oy ve 340 milletvekili ile ülkeyi yönetme becerisi göstermeyip uçurumun kenarına ve kamplaşmalara sürükleyip daha sonra da ’benim hiç suçum yok’ diyeceksin. Eğer ülkemizin işsizliğine, yoksulluğuna, Güneydoğu’da dökülen kana, hayat pahalılığına, çözüm üretmek yerine çocukluğundan beri özlemini çektiğin ’İslam Cumhuriyeti’ni hayata geçirmeye çalışacaksın, buna sistemin dur diyeceğini bilmen gerekirdi.
Ülkemizi karanlığa sürükleyen olacaksın daha sonrada "gölgelerin üstümüze geldiği en zor zamanlarda-güneşin doğuşuna binlerce kez şahit olduk" diyeceksin. Böyle bir cümlenin muhatabı olabilmen için gölgeyi karanlığı yaratmayan politikalar ürettiğini laik demokratik cumhuriyeti savunanlara ispatlamak ve inandırmak zorunda olduğunu bileceksin. Bu öğrenildiği anda İstanbul sokaklarına o slogan kokan cümleleri içeren afişleri asmana gerek kalmayacak.