Er kişi niyetine...

GÖRDÜNÜZ mü iş geldi sonunda musalla taşına dayandı! Allah geçinden versin.

Haberin Devamı

Eninde sonunda elbette herkes fani ve bir gün ölecek, ya musalla taşına konacak yada kendi inancına göre bir başka yere.

Ama dediğimiz gibi, Allah herkese,önce hayırlı, sağlıklı ve sevdikleri ile birlikte uzun bir ömür versin.

Başbakanımız, Almanya'da yaptığı konuşmasının bir bölümünde "Ne başbakanlık, ne cumhurbaşkanlığı önemlidir. Önemli olan hizmettir. Musalla taşına konunca, ne başbakan nede cumhurbaşkanı deniyor.

Sadece er kişi niyetine deniyor, diyerek hiçbir makamın önemli olmadığını anlamında açıklamalarda bulundu!

Elbette, Müslüman inanca göre bu böyle.

Gayrimüslim yada başka inanışlara göre de aynı yada daha farklı olabilir.

Laik ve demokratik bir sistemle yönetilen bir ülkede,böyle bir açıklamanın özelliklede bir başbakan tarafından yapılması çok ilginçtir!

Haberin Devamı

Her şeyden önce, ülkeyi yönetenler, yaptıkları işlerden dolayı, önce yasalara sonra halka karşı sorumludurlar..

Ülkelerinin yükselip, güçlenmesini ve yurttaşlarının refahını sağlamışlarsa, bunun karşılığını, elbette tekrar yönetime seçilerek, bu dünyada alacaklardır.

Aynı zamanda, yanlış yaptıkları her uygulamaları ve kişisel çıkarlarını gözetmeleri durumunda ise hesabını, bu dünyada, yaşarken, hem yasalar önünde hem de halka karşı vermek zorundadırlar.

Elbette, vicdanlarına ve inanışlarına göre,insanlar,kendilerini,ahi ret alemine göre de sorgulayıp yanlışlara karşı denetim altında tutabilirler.

İNANIŞ DEĞİL ANAYASA

Laik ve demokratik bir ülkede, yönetime talip olan kişiler, kendilerini ve yönetimlerinde oluşacak, doğru ve yanlış uygulamaları inanışlarına göre değil, anayasal düzen içinde yasalara göre değerlendirmek ve hesabını vermek zorundadırlar.

Elbette tüm faniler, inanışları doğrultusunda, ahiret aleminde, yaptıkları iyi işler için ödüllendirilip, yanlışları içinde cezalandırılacaklardır..

Ülke yönetimini yada ülkeye yapılan hizmetin hesabını, getirip musalla taşına istinat (dayanma, yaslanma) ettirmek, ne derece doğrudur, onu bilemeyiz ?

Ama, bir makamdan, diğer makama çaktırmadan, çıkmak için, lideri, öldü gösterip, sonra el altından diriltmenin yada hortlatmanın, neme nem bir cinlik olduğunu,evvelki siyasilerden çok iyi biliriz!

Haberin Devamı

Kazım ÇİLOĞLU

Biliyormusunuz

ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'ın edebiyat öğretmeni Gülsün Kaya'ya hazırlattığı 'Nutuk' (Söylev) (İskele Yayıncılık) kitabından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in parasını ödeyerek aldığı 700

kitabı 23 Nisan'da, Kandilli'deki Adile Sultan Sarayı'nda törenle öğrencilere dağıtacağını... ERGUN Poyraz'ın 'Musa'nın Çocukları-Tayip ve Emine' isimli kitabı Togay Yayıncılık tarafından yayınlandığını (terken@mynet.com)... ALEVİ Bektaşi Federasyonu'nun, sendikacı ve Birgün Gazetesi yazarı Yaşar Seyman'ı, okurlarımızdan Hikmet Ersoy'un da Hikmet Çetin'i Cumhurbaşkanı adayı olarak önerdiklerini...

Miting yazıları

- 'DARBEYLE devrim!'(15.4.2007) "Mitingi öğle vakti TV'den göz uçuyla izliyorum... Mitingin dili müthiş milliyetçi... Türkiye sanki işgal altında bir ülke, sanki İstiklal Savaşı'na hazırlanan bir ülkede yaşıyoruz... Herkes sanki işbirlikçi ve vatan haini... Gençlerin çoğunluğu, kapalı kapılar arkasında neyin olup bittiğinden, cuntalık oyunlarından habersiz... Bu yol tehlikeli... Demokrasiye tuzak kurmak isteyenlere kurmak isteyenlere dikkat edin... Hedef şaşmasın."

(Hasan Cemal-Milliyet)

- 'TEHLİKE olmadığının kanatı' (15.4.2007) "Yüzbinlerce kişinin laik cumhuriyete bağlılığını göstermek için Ankara'da bir araya gelmesinin en önde gelen anlamı, laik cumhuriyetin büyük bir tehlike altında olmadığıdır... Miting 'özde demokrasi'nin, 'özde cumhuriyetçiliğin' gücünü göstermiştir.... Mitinge katılanlar Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını istemiyor."

(Okay Gönensin-Vatan)

- 'DEMOKRASİ ile Cumhuriyet el ele' (16.4.2007) "Ankara meydanlarında Cumhuriyet ve demokrasi el ele yürümüştür..."

(Milliyet'in başyazısı)

Barzani'nin pilotları İsrail'de eğitilti

Peşmerge uçuşa geçti

STAR'da Erdal Şimşek dün "Barzani'nin, Erbil Havaalanını askeri amaçlı kullanmak için düzenlemeye çalıştıklarını, Süleymaniye kentindede ABD öncülüğünde tamamen askeri amaçlı bir havaalanı kurduğunu", bir IKDP Merkez Komite üyesine atfen yazıyor.

Haberin Devamı

Bu bilgilerin geçmişi var: Gazeteci Uğur Yıldırım bu haberin içeriğini yeni çıkardığı 'Misliyle Mukabele' (Truva Yayınları) kitabında ayrıntılı anlatıyor. 5.5.2005 tarihinde Yeniçağ gazetesinde manşetten de yayınlanan haberde, 2005'in mart ayında 30 peşmergenin uçuş eğitimi almak üzere İsrail'in Natanya kentine götürüldüğünü, IKDP lideri Barzani'nin oğlu Mansur Barzani'nin bu işle bizzat ilgilendiğini ve bunların sözde Kürt devletinin ilk savaş filosunun pilotları olacağını anlatmıştı. Erbil'deki havaalanının Barzani'ye, Süleymaniye'dekinin de Talabani'ye ait olduğuna dikkat çeken Yıldırım "Bu eğitilenlerin dışında IKDP ve IKYB mensubu 500 peşmergeye, ABD'li uzmanlar tarafından özel askeri eğitim veriliyor. Eğitilenler direnişçilere karşı suikast, bombalama ve diğer operasyonlarda kullanılacak."

Haberin Devamı

Şimşek ise bunlara ek olarak Barzani'nin Kuzey Irak'ta büyük bir dinleme tesisi kurduğunu, ABD'lilerin yanı sıra Almanya'nın da Süleymaniye ve Zaho'da iki ayrı dinleme tesisi bulunduğunu yazıyor.

Evet, Türkiye'ye karşı sert çıkışlar yapan Barzani, Türkiye'yi ABD Elçisi'ne şikayet ediyor. Türkiye'nin hergün eli güçsüzleşiyor.

'Cumhuriyet Mitingi': Gün gelir hesap döner

- MİTİNGTE halk "Yeter artık, vekaletimi ver ve başımdan git!” dedi. 14 Nisan; milletin kendisine musallat olan illetten kurtuluş mücadelesinin miladı olarak tarihe geçti.

“Keser döner sap döner,gün gelir hesap döner” misali iktidar, hesap vereceği yakın gelecekte bugünkü destekçilerinin hiçbirini yanında bulamayıp bu toplumla başbaşa kalacağını ve ona rağmen bu rejimsel dayatmayı sürdürmesinin mümkün olamayacağını bu mitingle artık görmelidir. Zira, devletle ve toplumla inatlaşmanın bedelini ne yazık ki önce siyasetçilerin sonra da tüm ülkenin ödediğini yakın tarihimiz bize tekrar tekrar kanıtlamıştır.

Reşit ÇAĞIN

- BU miting için iktidarın yapacağı tek bir şey vardır. Halka teşekkür etmek. kendilerini darbeye karşı korudukları, inisiyatifi ellerine alıp, mesajlarını demokratik olarak verdikleri için.

Haberin Devamı

Ersoy ÖNGÜN

- ATATÜRKÇÜLER; hem de nitelikli ve nicelikli katılım ile. İKİ önemli mesaj verildi:

Birincisi; laik demokrasiden ödün verenlere..'Dur!'

İkincisi; demokratik sol ve sosyal demokrat partilere..'Birleşin!' denildi.

iyi ki oradaydık..

Nazan MOROĞLU

Köy Enstitüleri için iki öneri

KÖY Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan bir kanunla kuruldu. Kuruluşunun 67. yılı bugün

yurtiçinde ve dışında çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. CHP Denizli Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Mustafa Gazalcı "Eğitim sistemimizin içinde bulunduğu çöküntü nedeniyle, Köy Enstitülerinde uygulanan çağcıl eğitime duyulan özlem daha da artırıyor" derken, TBMM’ye 15.4.

2003 tarihinde "17 Nisan’ın her yıl Eğitim Bayramı olarak kutlanması' ve 9.2.2007 tarihinde 'Köy Enstitüleri Sistemini Araştırma Enstitüsü' kurulmasına ilişkin CHP’li milletvekili arkadaşlarımla birlikte iki yasa teklifi verdiklerini hatırlatıyor.

Bu yasa teklifinin yasalaşması gerektiğini söyleyerek bu konudaki çalışma ve girişimlerini sürdüreceklerini bildiriyor.

Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Zeliha Kanalıcı, "öğretmen yetiştirmede Köy Enstitüsü deneyiminden yararlanılması, 18Nisan'ın bir Eğitim Bayramı olarak öğretmen yetiştiren kurumlarda katlanmasını, 21 enstitüsü binalarının yeniden düzenlenerek öğretmen yetiştiren kurumlar haline getirilmesini, Hasanoğlu'da 'Köy Enstitüleri Sistemini Araştırma Enstitüsü' kurulmasını öneriyor.

Trafik kazası; İzmir'in çocukları lastikli taşımaya teslim edildi

ÜLKELERİNİ iyi tanısınlar, kendi yörelerinden başka bölgeleri de gezip, görsünler diye geziye gönderdiğimiz çocukların; yollara savrulan cansız bedenleri toplayıp, ailelerine teslim ettik.

Dünyanın her yerinde , hemen hemen her ülkesinde okul çocukları için bu tür etkinlikler düzenlenir. Ancak, az gelişmiş ya da hiç gelişmemiş ülkeler dışında , bu gibi trajediler ile pek sık karşılaşılmaz.

Türkler yaklaşık 60 yıldan beridir bütün ulaşımlarını lastikli taşıma üzerine inşa etti. Bu nedenle karayollarında kendilerine, adeta bir lastik, ekzos, gürültü, kargaşa , yaralanma ve ölme cehennemi yarattılar.

Bir de estetikten, zevkten, sağlıktan yoksun dinlenme tesisleri ile, cızırtılı biçimde ciyak ciyak yolcuları karşılayan veya uğurlayan tiz hoparlör sesleri...

Türk insanı bir türlü demiryolu, deniz yolu kültürünü, romantizmini yaşayamadı.

Bir tren ve gemi zevki de tatmadı .

Ağır aksak gidip gelen bir treni az da olsa var, ama Akdeniz'de, Ege'de, Karadeniz'de salınan bir tane gemisi bile yok.

Her şeyini lastik üzerine yükledi.

Oysaki, hiçbir zaman doğru, dürüst yolları da olmadı. Edirne'den Ardahan'a yıllardır araçlar tek şerit üzerinde, sırat köprüsünden geçer gibi gidip, geldiler. Son yıllarda yapılmaya çalışılan duble, yani ikiz yolları ise ya hükümet yandaşı firmalar, şişirip şişirip kalitesiz bir biçimde hükümete teslim ettiler. Vasat bir ikiz yolu bile adam gibi yapıp, insanların hizmetine teslim etmediler.

Atatürk zamanında, Cumhuriyetin ilk yıllarında bu ülkeye 8 bin kilometre demiryolu döşenmiş... Ondan sonra gelen yöneticiler ise 80 yıl içinde buna bin kilometre ancak eklemişler.

Varsa yoksa lastik ve mazot kültürü. Kaybedilen canlar önemli değilse; karlı bir sektör. Ama ne yazık ki, trafik terörüne evinden bir ölü ya da yaralı vermeyen aile yok gibi...

Geriye kalıyor sadece gökyüzü. Yüce Atatürk 'İstikbal Göklerdedir' diye orayı da işaret etmiş, ama orada da neredeyiz Allah bilir!

Yazık oluyor çocuklarımıza, insanlarımıza...Yazık !

C. Y.-ANKARA

Otobüs şirketleri

ÜLKEMİZDEKİ otobüs şirketlerinin ciddiyeti, otobüslerin teknik kondüsyonu, sürücülerinin eğitim seviyesi ve de karayollarının genel hali tartışılır durumdayken, çocukları otobüslere doldurup oraya buraya götürmek onları ölüme göndermekten farksız... Bu kadar insan sorumsuz bir sürücü uykusunu almadan direksiyona geçtiği için öldü. Bu katliamın sorumluluğu kime ait? Sürücüsünü denetlemeyen ve otobüste başka sürücü bulundurmayan otobüs şirketine mi, bu uygulamaya izin veren Milli Eğitim Bakanlığı'na mı, yoksa ne idüğü belirsiz bir şirkete işi veren okul yönetimine mi? Bugünden itibaren otobüslerle düzenlenecek her tür şehirdışı okul gezisi, seyahati ve yolculuğu kesinkes yasaklanmalı! Aksi taktirde başka felaketler kaçınılmaz olacaktır.

Hızır GÜREL

Kazalara Kim Dur Diyecek?

SON günlerde karayollarımızdaki trafik kazaları yoğunlaştı. Aksaray yakınlarında meydana gelen ve 33 insanımızı kaybetmemize yol açan trafik kazası sonrası ülke kamuoyu yeniden karayollarımızdaki can ve mal güvenliği sorununu tartışmaya başladı. Kaza ile ilgili resmi rapor henüz açıklanmadı. Bu nedenle Aksaray’daki kazayla sınırlı kalmayan bir değerlendirme yapmakla yükümlüyüz.

Ne yazık ki karayollarımız can almaya devam ediyor. Karayollarımızın mevcut durumu dikkate alındığında, üzülerek belirtiyoruz ki, kazaların arkası kesilmeyecektir. Dikkat edilirse; her kazanın farklı bir nedenden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kullanıcı, yol bozukluğu, kör nokta, mıcır ve benzeri nedenler kazalara yol açmaktadır.

Kazaya hangi olumsuzluğun yol açtığından daha önemli olan karayolları ulaşımının bir bütün halinde sorgulanmasıdır. Çünkü kazalar alt ve üst yapıdaki sorun ve sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Hükümetin karayollarımızdaki can ve mal güvenliğini sorununu en aza indirmenin bir yolu olarak gördüğü duble yollar da sonucu değiştirmemiştir. Son kaza duble yolda olmamıştır ama duble yollarda meydana gelen kazalar hâlâ hafızlarımızdadır.

Son kaza da göstermiştir ki, karayollarımız bir bütün olarak sorunludur. Çünkü bütüncül ve köklü bir yaklaşım sergilemekten uzaktır. Bir ülke düşünün ki, Ulaşım Ana Planı olmasın. Evet, Türkiye’nin Ulaşım Ana Planı yoktur. Belki de pek çok alanda olduğu gibi ulaşımda da günü kurtaracak kararlar alınmakta, facia yaşandığında da, suçlu aramaktan başka bir adım atılmamaktadır.

Türkiye artık kazalara ‘dur’ diyecek bir irade beklemektedir. Bu irade, Ulaşım Ana planı’nı bir an önce hazırlamak ve yatırımlara bu plan çerçevesinde yön vermektir. Eğer bu yapılmazsa, kaza sonrası üzüntü bildirimlerin inandırıcı olması mümkün değildir; dökülen gözyaşları, timsah gözyaşları olmaktan öteye anlam taşımayacaktır.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Acımız büyük

İZMİR Zafer İlkokulu'nun sayın velilerine...

Acınızı birer anne ve baba olarak, Türk ulusu olarak paylaşıyoruz,Allah o gencecik evlatlarınıza rahmetini esirgemiyecektir, sizlarede başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Ancak, realiteye geçtiğimiz zaman sizlere sormak istiyorum, sizlerin hiçmi kabahati yok ?

O otobüs değiştirildiği zaman niye itiraz edip hakkınızı aramadınız? 66 kişi 45 kişilik otobüse tıkıştırıldığı zaman niye itiraz edip mani olmadınız?

Eminimki hepiniz çocuklarınızı yolcu etmeye muhakkak gitmişsinizdir, olayı görmedinizmi? hadi bir aile fark etmedi hepimizdemi fark etmediniz.

Maksadım sizi suçlamak değil, bundan sonra meydana gelebilecek bu gibi olaylarda halkımızın dikkatli davranmasını sağlamak ve hakkını aramayı öğretmek.

Sizin çocuklarınız Türk milletinin çocukları, hepimizin başı sağolsun.

M.Ersin TAN-MARMARİS

Yazarın Tüm Yazıları