GEÇTİĞİMİZ hafta Ankara Gazi Üniversitesi’nde 1. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi yapıldı. Türkiye’nin değişik illerinden çok sayıda sınıf öğretmeni toplantıya ilgi göstererek Ankara’ya gitti. Kongrede bir çok tebliğ sunuldu.
Toplantı’nın ikinci günü ’Sınıf öğretmeninin özellikleri’ başlıklı oturum yapılırken kürsüye Buca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enver Tahir Rıza geliyor. İlköğretimin beş yılında tek öğretmenin 1. sınıftan 5. sınıfa kadar değişmeden görevini sürdürmesi etrafında tartışmalar yapılıyor. Prof. Dr. Rıza sözlerine başlarken "beş yılda tek öğretmenin aynı öğrencilerle birlikte olması, olumlu değil" diyor. Sonra "bir de" diyerek devam ediyor:
- Cinsiyet sorunu var.
Herkes Enver Hoca’nın sözlerinin devamını nasıl getireceğini merak ediyor. Hoca, "Biliyorsunuz, ülkemizde karma eğitim modeli uygulanıyor" vurgusunu yaptıktan sonra, salonu dolduran yüzlerce kadın öğretmenin gözlerinin içine bakarak aynen şu cümleyi sarfediyor:
- Hanım öğretmenler erkeklere iyi örnek olamazlar!
Meslekte 35 yılını geride bırakmış olan hanım öğretmen Yücel Demirhan "Artık bu kadarına dayanamam" diyerek yerinden kalkıp salonun çıkış kapısına doğru yöneliyor. Arka sıralarda oturan kongrenin organizasyonunu yapan hocalara dönerek "Bu toplantıyı protesto ediyorum" diyerek
arkasından ekliyor:
- Ben ona örnek olamazsam, o da bana örnek olamaz!
Demirhan’ın ardından toplantıya katılan İstanbul Doğuş Lisesi öğretmenleri, Bahçeşehir öğretmenleri ve Alev Okulları öğretmenleri salonu terk ediyor.
Cumhuriyet’in ilanından 83 yıl sonra Bağdat Üniversitesi çıkışlı bir akademisyen eğitimci, kadın öğretmenler ile erkek öğrenciler arasına derin bir kama sokmak cesaretini gösteriyor. Üstelik bunu kadın öğretmenleri aşağılayarak yapabiliyor. Bu skandal, kapalı kapılar ardında sessizlikle geçiştiriliyor.
Kemal OKAN
İsrail dümdüz etmişti
n İSRAİL’İ UNUTMA Bu, hiçbir ülkenin katlanabileceği bir durum değildir. Halen Amerikalara gidip, görüş alışverişinde bulunmanın ne yarar sağlayacağını anlamış değiliz. Bu ülke gücünü, kendi dinamiklerinden alamayacak duruma mı düştü? İşleri taşeron temsilcilere ihale edip, bize yardımcı olmalarını, acımalarını mı bekleyeceğiz? İsrail, iki askeri kaçırıldı diye yıllardan sonra belini doğrultmaya çalışan Lübnan’ı dümdüz edip bıraktı. Dikkat edin, öldürülen değil; kaçırılan iki askeri için. İsrailoğularının vatanı ve vatan evlatlarının canı çok kıymetli. Orada birisi herkes için, herkes birisi için yaşıyor demek ki. İsrail kadar olmanın zamanı sanırız geldi ve geçiyor da. C.Y.
n MANİDAR BİR DURUM Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan "Şehit haberlerinin artık, nerdeyse vaka-i adiyeden olduğunu, toplumsal tepkinin azaldığını" belirterek, "En basit tedbirlerin bile hayata geçirilmemesi manidardır" diyor ve şu uyarıda bulunuyor: "PKK ile mücadeleden, sadece dağda savaşılarak sonuç alınamayacağı çok açıktır. Dolayısıyla, PKK’yı besleyen, fikri ve lojistik destek veren tüm sözde kurum ve kuruluşlar ve bazı taşeron medya kuruluşları tespit edilerek, faaliyetleri durdurulmalı ve bataklık kurutulmalıdır."
n NEREDE O PROTESTOLAR Başbakan Erdoğan, 13 şehidin ardından ’yine’ gerekli tedbirlerin alınacağını söyledi. Bakın ne tedbir alacakmış: "Önümüzdeki ay ABD’ye seyahatim var. Başkan Bush ile gerekli görüşmeleri yapacağım." Sayın Başbakan’ın aklına teröre karşı önlem denilince neden hemen aklına ABD geliyor? Anlaşığımız kadarıyla, ’hayatında bir çok kez koyun güden’ Sayın Başbakan acaba neden bilmez, kurda kuzu teslim edilmeyeceğini? Herhangi bir batı ülkesinde böyle bir terör olayı olsa bir Başbakan o sandalyede oturabilir mi? 22 Temmuz’dan önce verilen her şehitte hükümeti protesto için sokaklara dökülen guruplar neden sus pus olmuşlardır? Ne yani artık verilen şehitler şehit değil midir? Yoksa o protestoları yapanlar ’kurmalı oyuncak’ mıydı? Ve... Yeniden kurulmayı mı bekliyorlar yoksa, protesto için? Acaba, %47 oy alan bir hükümet artık protesto edilemeyecek diye bir kanun mu var?
Güneş ERTÜRK
n SORUM VAR Güneydoğu sorununa barışçı çözüm (!) için kerameti kendinden menkul aydınlar adına arabuluculuğa soyunan Türk Tabipleri Birliği yöneticileri neden sessizler bu alçakça saldırı karşısında? Belki yanıtı ayan beyan ortada olan bu soruyu sorma mı yadırgarsınız, belki de yabancı gazetelere otonom Kürt devleti kurulması ve bölücübaşına af çıkarılması için pervasızca ilanlar veren TTB yöneticilerinin bu konuda sessiz kalmasının doğal olduğunu düşünürsünüz.
Yine de soruyu sormaktan alıkoyamadım kendimi, ne dersiniz?... Dr.Ali Rıza ÜÇER
Keçiören’de isme göre burs veriliyor galiba
BEN 18 yaşında bu yıl üniversitesi kazanmış olan bir öğrenciyim.
Annem kardeşimle beni okutmakta zorlanıyor. Ben de Keçiören Belediyesi’nin burs verdiğini öğrendikten sonra kimliğimi, muhtarlıktan aldığım fakirlik belgesini ve öğrenci belgemi hazırlayarak cuma günü Keçiören Belediyesi’ne burs başvurusu için gittim. Belediyeye gittiğimde bir bey sadece ismimi sordu ve önündeki listeye yazdı. Ne kimlik belgesi, ne fakirlik bildirgesi ne de başka bir evrak istemedi. Ben de merak edip "Yüzlerce başvuru oluyor ve sadece isme bakarak kimin daha çok ihtiyacı olduğunu nereden anlıyorsunuz?" diye sordum.
İsimleri not eden beyefendi "Orasını karıştırma, Kültür Müdürümüz isimleri Bayramdan sonra belirleyecek" dedi.
Acaba bu belirleme hangi kriterlere göre yapılıyor? Gerçekten muhtaç olanlara mı veriliyor yoksa kültür müdürünü tanıyanlara mı?
Şengül MORAL
Ankara bu kadar hiç ’pis’ olmadı
16 yılı aşkın bir süredir Ankara’da oturuyorum. Ankara’yı ve Kızılay’ı hiç bu kadar kirli olarak gördüğümü hatırlamıyorum.
Leş gibi caddeleri, ortalığa yayılmış çöpleri ile başkent havasından eser yok!
Hele son günlerde susuzluk nedeniyle sanırım temizliğe daha az ilgi gösteriliyor. Her sabah işe giderken Yüksel Caddesi’nden geçiyorum. Ama o ne koku o? Her tarafı kesif bir idrar kokusu sarmış... İşyerime midem allak bullak bir vaziyette gitmekten ve bu pis kokuyu tenefüs etmekten bıktım. Biraz daha medeni olmalıyız. Hele bu devirde; hele başkentte!