TEKEL Genel Müdürü Sezai E.Ensari, iki gündür yazdıklarımız hakkında 7 sayfalık bir açıklama gönderdi.
Ensari, Tekel çalışanlarının bu yazılardan ötürü ‘üzüldüğünü’ ve ‘incindiğini’ öne sürüyor; Tekel’in pazar payı bakımından 1990’lı yıllardan itibaren nereye geldiğini yüzde rakamlarla açıklıyor. Özel sektörün piyasaya girmesinden sonra Tekel’in pazar payının miktar olarak %53.4 (2004) civarında tutulduğunu, ciro olarak da %54.2 (2003) olarak gerçekleştirildiğini söylüyor.
(Oysa, Gelirler Genel Müdürlüğü’nin ÖTV kayıtları incelendiğinde Tekel’in 2004 kasım sonu itibariyle miktar olarak pazar payının %48,1, ciro olarak %38 olduğu görülecektir.)
Genel Müdür, tüketici eğilimlerinde ortaya çıkan değişikliklerin blended ve sert kutulu sigaralara doğru gözlendiğini, Tekel’in üretiminde sert kutu kapasitesinin %10 civarında kalırken, rakiplerinin %75’e çıktığını; bu arada sahte ve kaçak sigarının artmasının da pazar payındaki gerilemeye bir başka neden olduğunu vurgulayan Ensari, Tekel’in altı sigara fabrikasının kuruluş itibarıyla ‘eski’ ve makinelerinin ‘yaşlanmış’ olduğunu, bu nedenle sert paket sigara üretiminin artırılması yönünde çalışmalar yaptığını belirtiyor.
Ensari, 2003 yatırım programında yer alan Ballıca (Samsun)sigara fabrikasının iki adet sert paket imal grubu projesi kapsamında açık ihale yöntemi ile 5.4.2004 tarihinde ihale yaptığını, ihaleyi sigari imal grubunu Hauni (Alman), paketleme grubunu ise G.D.SP.A (İtalyan) firmasının kazandığını belirtiyor. (Bu makineler yeni ve kullanılmamış sigara makineleri; dakikada 9 bin sigara üretiyor. Şubat ayında geleceğini hatırlatalım.)
KKTC NİYE?
Ensari, yazılarımızda sözünü ettiğimiz gibi sert paket üretiminin bir an önce artırılması amacıyla arayış içine girildiğini, Maliye ve Özelleştirme’nin yetki ve onayı çerçevesinde kiralama hizmeti alınması amacıyla Avrupa’da bilinen 6 sert paket makine üreticisinin davet edildiğini, geçen temmuz ayında 8 makine için ihalenin yapıldığını ve İspanyol MTS Tabacco S.A. firmasının kazandığını anlatıyor. (2004 yatırım programında yer almayan bu ihalenin toplam bedeli 13.840 bin Euro.)
Ensari dikkati çeken bir bilgi de veriyor. KKTC’de kurulu, Tekel’in ortağı Kıbrıs Türk Tütün Ltd.Şti. tarafından MTS’den her biri 1.1 milyon Euro bedelle alınan üç adet sert paket makinesinin de anılan şirketin kullanmayacağı dikkate alınarak, oradan kiraladığını belirtiyor. (KKTC’de ihtiyaç yokken bu makineler neden alındı acaba?)
YANLIŞ BİLGİLENDİRME
Ensari ayrıca, sözünü ettiğimiz, MTS’nin 1.730 bin Euro bedelle Türkiye’ye verdiği makinelerin Beyaz Rusya’ya Molins firması (İngiliz) tarafından teklif edilen 764 bin dolara satılması hakkında da şöyle diyor:
‘Gerek emsal makine fiyatları, gerekse eski makinelerin modernizasyonu konusunda bir yanlış bilgilendirme olduğu düşünülmektedir. Şöyle ki; bu makinelerin kiralanması sürecindeki bağlı ortaklığımız Kıbrıs Türk Tütün Ltd.Şti. yapılan araştırmalar esnasında Focke firması (Alman) tarafından 2.884 bin Euro talep edilirken, aynı şirket (KKTC) MTS firmasından 1.1 milyon Euro bedelle alımları gerçekleştirmiştir.’
(Acaba bu araştırmada Molins firması ne teklif etti?)
Tekel Genel Müdürü, alınacak makinelerin muayenesi konusunda ‘2. el’ raporu veren Tütün Kurulu’nun da ‘yetkisi olmadığını’ söylüyor. İstanbul Sanayi Odası’nın makineler için ilk raporunda ‘kullanılmamış ve yeni oldukları’ ifadesini kullandığını, ancak bizim de sözünü ettiğimiz ikinci raporunu ise ‘ilkinin aksini içermediğini’ savunuyor. (Oysa, İSO 2. raporunda özetle ‘makinenin kullanılmış olup olmadığına karar veremeyiz’ diyor. Herhalde ilgili mahkeme bu konuda resmi bir bilirkişi isteyecektir.)
GENEL MÜDÜRÜN RAKAMLARI
Söz konusu makinelerin faaliyete geçmesiyle Tekel’in 300 milyar, devletin de günde 2 trilyon vergi kazançı olacağını iddia eden Genel Müdür, 18 Şubat’ta özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarılacak sigara fabrikalarının değerinin artacağını iddia ediyor. Ve şöyle bir ifade kullanıyor:
‘(Kiralanan makinelerin çalıştırılmaması) Tekel’i rakiplerinin karşısında zayıflatmakla kalmayacak, doğrudan Özelleştirme sürecine Tekel hakkında yatırımcıların biçeceği fiyata da tesir edecek, bu yolla özelleştirmeden beklenen sonucun alınmasına da engel olacaktır. Kuşkusuz bu durum telafisi imkansız bir gelişme olarak değerlendirilecektir.’
Bu konudaki iddialar ve tartışmalar bitmeyecek gibi gözüküyor.
Tokat müdürü ‘ayrımcı’
TEKEL Genel Müdürü Ensari dünkü açıklamasında, bundan bir süre önce bizzat kendisinin imzasıyla ‘teşekkür’ yazısı yazdığı ve hatta Tekel’in yargıya gönderdiği savunma yazılarında ‘başarılı olduğu idaremizce bilinen...’ ifadesi kullanılan Tokat Sigara Fabrikası Müdürü Mustafa Demir hakkında ağır ithamlarda bulunuyor. (Üç gün önce yeniden görevden alınmıştı.)
Demir’in uzun yıllar aynı fabrikada görev yapması dolayısıyla yıprandığını, ayrımcılık yaptığını, sendika ve işçilerle sürtüştüğünü, her seviyede zıtlaşmayı itiyat haline getirdiğini öne süren Ensari, görevden alma ile makinelerin alınışına karşı çıkması arasında bir ‘illiyet bağı’ olmadığını savunuyor.
Tekel Genel Müdürü, toptancı bayiler Günbak ve Esdağ firmalarının, göreve gelmeden önce Tekel’den dağıtım yetkisini aldıklarını hatırlatarak şöyle diyor:
‘Tenkit edilen uygulamaları ile benden önceki dönemlere ilişkin olup, müteaddit defalar inceleme ve soruşturma konusu yapılmıştır. Nitekim son olarak da tarafımızdan müfettiş görevlendirilmiş olup, inceleme sürdürülmektedir.’
Genel Müdür Ensari, Esrariler’in çok geniş bir aile olduklarını, Günbak Genel Müdürü Abdülkadir Ensari’nin de bunlardan biri olduğunu belirterek ‘Mutlaka bir akrabalık bağımız vardır. Ancak şu anda ben de derecesini ve ilgisi tam olarak bilemiyorum’ diyor.
Zam haberleri sızabiliyor
Ensari, Tekel’in fiyat ayarlamaları konusunda ortaya atılan iddialar içinse şöyle konuşuyor:
‘Kabul etmek gerekir ki, öteden beri tüm önlemlere rağmen maalesef zam haberleri sızabilmekte veya genel gidişattan dolayı zam beklentisi içerisine giren toptan satıcı ve bayiler süpekülatif alımlara yönelmektedir. Bütün bunlara rağmen gerekli önlemler alınmaya azami titizlik gösterilmektedir.’