ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler dünkü ‘Rüzgarı bırak, nükleere bak’ yazımız üzerine ‘Yazdıklarınız gerçekleşiyor, artık rüzgar eserken bakmayacağız’ diyor gülerek...
Keyifli bir şekilde Yenilenebilir Enerji Yasa Tasarısı’na kendisinin özel önem verdiğini, göreve geldiğinden beri üzerinde bir teknisyen gibi çalıştığını belirterek, ‘Nihayet komisyondan geçti, genel kuruldan da geçecek. Küresel ısınmayla ilgili Kyoto (Japonya) protokolüne de uygun bir yasa bu... Çok önemli teşvikler getiriyoruz, artık Türkiye rüzgar, jeotermal, güneş, nehir tipi hidrolik enerji üretim merkezi olacaktır. Türkiye olarak büyük bir açılım yapıyoruz’ diye konuşuyor.
Yenilenebilir enerjiler konusunda bazı bürokratların eski alışkanlıkları nedeniyle doğalgazdan başka bir enerji kaynağına önem vermedikleri biliniyor. Bakan Güler’in, rüzgar enerjisiyle ilgili yatırımı yapmak üzere bekleyen sanayicilerle aynı yönde düşünüyor. Rüzgar enerjisi üzerinde 1.5 milyar dolarlık lisans almış, irili ufaklı 50-60 işadamı veya grubun, bu yasayla rüzgar çiftlikleri yatırımına hemen başlayacakları anlaşılıyor.
RÜZGAR ÇİFTLİKLERİ
Nasıl bir yapı oluşacak bu sektörde?
Önemli teşvikler sağladık. Girişimcilerin bir an evvel tesislerini kurmasını istiyoruz. Bunun iki faydası olacaktır; bir elektrik enerji üretilecek, en önemlisi de konuda bir sanayi, yeni bir sektör doğacak. Rüzgar çiftliklerini oluşturan pilonların jenaratörü, kanatları ve bunlara bağlı bağlı ekipmanlar... Daha doğrusu bambaşka bir teknoloji ortaya çıkacaktır bu sektörde... Özellikle jeotermal konusu pek ele alınan bir enerji türü değildi; bu gelişecek, güneş enerjisi de aynı şekilde gelişecek.
Yeni teknoloji için yabancı yatırımcılarla görüşüyoruz.
ÇATILARDAN ELEKTRİK
Hayatımızda değişen bir şey olacak mı?
İlk kez söylüyorum, güneş enerjisinin kullanılmasıyla konutlar için elektrik üretimi başlayabilecek. Çatılara, kiremitlere fotosel elemanlar konularak binalar kendi elektriklerini üretebilecek; camlar için de aynı şey söz konusu... Kendi enerjisini üreten bir toplum olmakla hem kalkınmada, hem tüketimde çok önemli bir avantaj sağlayacaktır bu yasa.
Bakan bu arada Akçakoca’da doğalgaz sondajını yapacak platformun geldiğini müjdeleyerek ‘Nükleer santral çalışması dahil bununla bütün topları ateşlemiş olduk’ dedi.
NÜKLEER SANTRAL
Niye nükleer santral...
Bütün kaynakların kullanılması halinde yine nükleer santrala ihtiyacımız olacak. Zaten bütün dünyanın kullandığı bir yakıt türü... Ama Amerika kullanmıyor, diyorlar; Amerika bunların ömürlerini uzattı; 30 yıllıkken 60 yıla çıkardı; bu nedenle yenisini yapmaya gerek duymuyorlar. Zaten onlar gelişimlerini tamamladılar, yeni yatırım yapmamaları normal. Bu ülkelerin enerji tüketimlerine bizim katımız olduğu düşünülürse biz de ilerdeki açığı kapatmamız için mutlaka nükleer santrala gerek duyacağız.
Çamsan’ı uzlaştıracağım
BAKANHilmi Güler, Ordu’daki ağaç sanayii firması Çamsan’ın ortakları arasında, geçen mart ayından beri süren ciddi anlaşmazlığı aktardığımız yazımız üzerine de şunları söylüyor:
‘Ben de bir dönem Çamsan Yönetim Kurulu’nda görev yaptım. Hem bölgenin hem de Türkiye’nin önemli çok ortaklı bir firmasıdır, ekonomiye büyük katkısı vardır. Önceki hafta kendileriyle görüştüm, tekrar bir araya geleceğim. Poyraz ve Bodur grupları ile mutlu sona varacak bir uzlaşma noktasına ulaşacağımızı sanıyorum.’
Polis telsizine mikrofon gerek
SON terör olayları ve NATO toplantısı nedeniyle alınan güvenlikleri sırasında çok sayıda polisin resmi medyada yer alıyor; hepsinin de ellerinde birer telsiz... Buna ilaveten de cep telefonları var. Acaba bu aygıtlar bir güç gösterisi için mi kullanılıyor; yoksa adam dövmek için mi?
Bir okurumuzun önerisi şöyle: Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir öneri getirebilir miyim; polisler ellerindeki bu büyük aygıtlar nedeniyle hareket kabiliyetleri yarı yarıya düştüğünden şu telsizlere bir yaka mikrofonu ve kulaklık taktırabilir misiniz? Batı’da bütün ülkelerde öyle çünkü. Beş-on dolarlık bir maliyeti çok görmeyin. Bakınız, verimlerinin nasıl arttığını göreceksiniz.
Dikkat
AMERİKA’da yaşayan ünlü kalp cerrahı Prof. Mehmet Öz’ün, CNN’nin ‘Manşet’ programında ne dedi biliyor musunuz?
Güneşte 20 dakikadan fazla kalmanın sağlık açısından zararlıdır!
Ormanlara böyle bakılırsa tabii ki yanar kül olur
GELİBOLU Yarımadası’ndaki ormanı hiç bu kadar bakımsız görmedim.
(Gönderilen resimlerden bu açıkca görülüyor. Y.B.) Kış boyu kırılmış dallar ağaçların üzerinde ve yerlerde bırakılmış. Hiçbir budama, temizleme çalışması yapılmamış. Böylelikle en ufak bir cam kırığı, bir kıvılcımla mangal ateşi gibi yansın diye özellikle hazırlanmış gibi. Çok yakında buradan büyük bir yangın haberi gelecektir. Orman Müdürlüğü’nün bu inanılmaz ihmalinin nedeni nedir? Sanki yanması için özellikle bir çaba varmış gibi görünüyor. Manzara ormanın her köşesinde aynı. Lütfen bu kez yanmadan feryat edelim.
(Not: Size bu e-maili gönderene kadar maalesef karşı yakadan (Çanakkale tarafından) kara bulutlar yükseldi, yine 15.7.1994’deki gibi şiddetli rüzgar var, Tanrı ciğerlerimizi korusun.)
Dr. Serap ÖZER-KADIKÖY
Tezatlık
ANKARA’daki çeşitli benzin istasyonlarında asılı olan ‘Yeter artık batıyoruz. 12 Temmuz’da kapatıyoruz’ afişlerinin Konya Devlet Karayolu üzerinde ve yine bir BP benzin istasyonu karşısında olan; inşaatı yeni bitmiş ve açılmak üzere tüm ekipmanları hazırlanmış bir BP istasyonunda da olması büyük bir ironi. Sormazlar mı; ‘Madem bu iş karlı değil, yeni bir istasyona niye gerek duydunuz? Madem kapatacaktınız, niye açtınız’ diye. Bir tezatlık yok mu?
Taygun ÖZ
Biliyor musunuz
32 yıllık CHP üyesi, eski milletvekili ve bakan Erol Çevikçe geçmişte yakın arkadaşı olan Baykal’ın genel başkan kaldığı sürece parti üyeliğini askıya aldığını, ayrıca Genel Sekreter Önder Sav’a yazdığı mektupta ‘Sen istersen, CHP’yi bu genel başkandan kurtarabilirsin’ diye dediğini... Meclis’ten geçen Belediyeler Yasası’nda yeralan ‘belediye başkanları parti başkanı olamaz’ hükmünün AKP’lilerden çok CHP milletvekillerince benimsendiğini; bunun Mustafa Sarıgül’ün muhtemel bir girişimine karşı engelleme olarak yorumlandığını..
Biliyormusunuz?
MESAJ PANOSU
ALMAN Konsolosu’na... Vize başvurusunda her randevudan 9 Euro alıyorsunuz; belgeler eksikse bir daha 9 Euro... Dört kişilik bir aileye, 4 günlük seyahat sigortası için 238 milyon da ödeyeceğimizi düşünürseniz, bu seyahattan vazgeçersiniz. Ben de öyle yaptım; bizi sömürüyorsunuz sayın başkonsolos... İsmimi yazmayın bir daha vize alamam.
DARICA’daki hayvanat bahçesine giriş 15 milyon; geçen gün Antalya’dan gelen yakınlarımı götürmek istedim. 9 kişi 135 milyon tutunca vazgeçtim. Öğrenci indirimi de yok. Sizce konuklarımı içeri sokamadığım için kendimden utanmalı mıyım?
Özkan OKUDAN
ÜSKÜDAR Meydanı’ndan geçmeye cesaret edemiyorum. 3. Ahmet Çeşmesi ve Mihrimah Sultan Camii’nin çevresi minibüs, otobüs ve dolmuş duraklarının işgali altında. Ekip otoları bunları hiç görmüyor mu?
Memati EKŞİ-ÜSKÜDAR
ANTALYA’da Finike-Demre arasındaki güzelim karayolu özensiz yapılan yol genişletme çalışmaları nedeniyle bir moloz ve taş yığınına döndürülüyor. Turizm açısından önemli olan bu yola dikkat edilmez mi? (Kemer’de turistleri perişan eden rezaletten sonra...)