Emekliye saygı

SAYIN Çalışma Bakanı Başesgioğlu'na...

Haberin Devamı

26 yıl 10 ay hizmetim var ve primlerim o tarihlerdeki yüksek düzey üzerinden ödenmiştir. 1980 öncesi emekli olduğumdan ve verilen vaatlere rağmen yasada gerekli düzeltme yapılmadığından çok düşük maaş alıyorum.

Çeşitli tarihlerde sizden önceki bakanlar gerekli düzeltmenin yapılacağını vaat buyurmuşlarsa da, gazete sütunlarında da çıkan sözlerini tutmadıklarından bizler mağdur durumda bırakıldık.

Bu ay zamlı maaş alacağımız duyuruldu, fakat aksine 2006 yılı 2'nci dönem maaşımdan da eksik ödeme yapıldı.

2006 yılı 1'inci 6 ay ödemeleri 502.78 YTL, haziran maaşım 483.62 YTL, temmuz maaşım da 497.99 YTL'dir. Anlamak mümkün değil. Eski yıllarda bizleri sayarlar ve zaman zaman genel mektuplarla uyarırlardı. Son yıllarda ise SSK emeklilerine değer verilmemektedir. Bu durum da üzücüdür.

Haberin Devamı

Yasada iki satırlık bir düzenleme ile mağduriyetimize son verilmesini emir buyurunuz. Vefat ede ede çok az kaldık. Son günlerimizde biraz rahata erdirin. Tahsisler Daire Başkanlığı'nın 1.1.2001 tarih 2231 sayılı yazısında beyan edilen hususun şimdi ele alınmasını ilgililere emir buyurunuz. Son ümidimiz sizsiniz.

N. Müjgan ERKÜREM-EDREMİT

 

Günün Sözü

 

"Müteahhit artık eskiden bildiğimiz tarzda bir adam değil; çok daha güçlü, geniş vizyonlu ve misyon sahibi. Ancak bürokratlar bu evrimi takip edemiyor."

(İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Yaşar Aşçıoğlu)

 

Yangınların arkasındaki gerçekler

 

'Ormancı'dan vahim tablo

 

'ORMAN yangınlarında bir yanık kokusu var; karıncılar değil insanlar çıkarttı' (23.8.2006) başlıklı yazınızı okudum. Uzmanlık dalım olduğu için, yazıda eksiklikler gördüm. Bu sizden değil yararlandığınız kaynaklardan gelen eksiklik tabi.

Bir de mesleğinin sonuna gelmiş ve saçlarını yangına hassas yerlerde ağartmış, halen taşrada orman teşkilatının üst yönetiminde çalışmakta olan birisinden, benden dinleyin, araştırın, asılsızsa unutun diyorum.

Zamanınız var mı?

Haberin Devamı

Orman yangını daima çıkar. Sayısal olarak istatistikleri inceleyin, üç aşağı, beş yukarı her yıl aynıdır. Nüfusumuz arttıkça belli oranda artar, o kadar. Sebepleri kırık cam parçasıdır (!), ormancıya kızan bir vatandaştır, unutulan piknik ateşidir, bakımı yapılmayan enerji nakil hatlarıdır, yıldırımdır, hatta PKK'dır. Ama asla arazi mafyası eliyle, ya da yer çıkarmak amaçlı yangın yoktur. Bunu ancak çiftliği tehlikeye düşen mankenler söyler. Çünkü yanan yer çalılık bile olsa programa derhal alınır, yılı içinde ağaçlandırılır. Bunu "Derhal ağaçlandıracağız" ’diyen bu sayın bakan başlatmamıştır, fi tarihinden beri anayasa ve yasalar gereğidir.

Hatta, üzerini açıp zaman içinde işgal etmeyi düşünenler özellikle yanmasından korkarlar, çünkü özel korumaya alınacak, artık açılamayacaktır. Konumuz bu değil.

 

Haberin Devamı

ÖYLE TEDBİRLER ALDIK Kİ...

 

En çok bu dönemde olduysa da, her hükümet döneminde yangınlar büyümeden söndürülmüş, fazlaca alan kaybedilmemişse başta sayın bakanlar olmak üzere, genel müdürler, taşradaki bölge müdürleri, hatta işletme müdürleri, yerel gazeteleri bile unutmadan toplayıp "Öyle tedbirler aldık ki, bu yıl yangınlar azaldı" edebiyatına başlarlar. Orman Genel Müdürlüğü teşkilatı keyfe gelir, rehavete kapılır, izinler falan kapatılmaz, helikopterler müdürleri gezdirir, dozerler partililerin istediği yolları düzeltmeye, arazözler maydanoz almaya gönderilmeye başlar.

Ve haberlerde İç Anadolu Bölgesinde yağışlı havaların olacağı bilgisi verilir. Bu ne demektir biliyor musunuz? İnsanlar için zararlı görülen ama orman sağlığı için son derece yararlı olan nemli-sıcak havanın biteceği, güney ve batı bölgelerinde karadan esen kuru-sıcak havanın başlayacağı demektir.

 

Haberin Devamı

UÇAĞINIZ OLSA DA...

 

Yangın sayısı belki yine aynı olacaktır ama küçücük bir başlangıç devasa yangınlara dönüşecektir. Nemli havada geç de ulaşılsa çok büyüyemeyen ateş ancak çok çabuk ulaşılmakla kontrol altına alınabilecektir ki, yöneticilerin hazır olup olmadığı işte böyle günlerde görülür.

Siz hazırsanız, organizasyonunuz profesyonelceyse PKK'da dahil, herkes, her şey yangın çıkarsın. Önemli değildir. Hazır değilseniz ne uçağınızın helikopterinizin çokluğu, ne de falan partilinin mektupçukları hatırına aldığınız, mühendislerden çok maaş alan binlerce işçi yangını önleyemeyecek, Kaş yangınında olduğu gibi, günlerce bakakalacaksınız demektir.

 

Haberin Devamı

SÖNDÜRME AMİRİ

 

Orman Genel Müdürlüğü hazır mıymış?...

Gelin son Antalya yangınlarına dayalı olarak bakıverelim;

Şu anda TV kanalında "Orman Bakanı ve genel müdür helikopterle yangın alanını kontrol ediyor, söndürme faaliyetlerini yönetiyor" dedi spikeriniz. İki gün önce de Orman Mühendisleri Odası Başkanı suçu taşraya yıkmak için "Yetkisiz ağızlar konuşmamalıdır. Yangın amiri mahalli bilen işletme müdürü ve işletme şefidir..." demişti.

O eskidendi.

Şimdiki yönetmeliğe göre yangın mahalline gelen en üst yönetici yangın amirliğini devralır. (Daha Türkiye’nin koca OMO Başkanı bile yetkileri bilmiyor.)

Gökte, yangını yönetmesi gereken sayın bakan var. Orman mühendisi değildir. Yönetiyor...

 

KARADENİZLİ, İBRELİ ORMANI BİLMEZ

 

Yanındaki Genel Müdür meslek yaşamı boyunca yöneticilik yapmamış, orman gençleştirmesi konusunda Karadeniz Bölgesi’nde doktora yapmış, ibreli güney ormanlarını sadece fotoğraflardan bilen, ateşi sadece sobada görmüş, bu partiyle bir anda binlerce kişiyi yönetebileceği keşfedilen kişi...

Yerde, Antalya Bölge Müdürü var. Antalya sınırları içinde her karış araziyi bilmesi gereken, taşra teşkilatının başı. Şefken gencecik yaşta hapse düşmüş, çıkmış, müdür yardımcılığı bile yapmamış, bölge müdürlüğünün gençleştirmeyle ilgili şubesinde yıllarca boş mühendis olarak oturmuş, yangın nöbetçisiyken "Bu uçaklara binilmez, uçan tabut bunlar. Yanarsa yansın" diyerek yangından kaçmış, bu hükümet gelince keşfedilip, üçlü kararnameye konu edilemediği için daire başkanı, 'sicil affı' çıkınca da Antalya’ya Bölge Müdürü yapılmış.

 

TECRÜBELİ MÜHENDİSLER NERED

 

Bu Bölge Müdürlüğü’nün merkezde tüm ekipmanı ve işçileri organize eden, dağıtan, telsiz sistemini izleyen, sevkıyatı yapan Koruma Şubesi var. Eskiden bu bölgede işletme müdürlüğü yapmış, karış-karış dağları, hatta dağlardaki rüzgar yönlerini bile bilen 8-10 mühendisi bulunurken, bu yönetim zamanında hepsi dağıtılmış, sayın genel müdür "Bu ülkenin kadastrosu 3 yılda bitecek" diyen bakanlarını mahcup etmemek adına bu mühendislerin kalanlarını kadastro göreviyle ilçelere, başka illere savurmuş, şubede halen bir tek mühendis kalakalmıştır. Zaten onlar bu partiyi de desteklememişlerdi, çalışmazlardı ya!..

 

DAĞITILAN KADROLAR

 

Ve her ilçede İşletme Müdürlükleri ile onlara bağlı işletme şeflikleri vardır... Bu dönemde, pek çoğu yangın mevsimi öncesi olmak üzere, 13 işletme müdürünün 12'si, 68 işletme şefinin 51'i görevinden alınmış, dağıtılmış, biat edenler daha iyi yerlere, biatına inanılmayanlar kendilerine yakıştırılan yerlere savrulmuşlardır. Müdürlerin tamamı meslek yılı nedeniyle, seminerden ve sınavdan geçememiş, asaleten atanamamış, vekillerdir. Hem vekil kaldıkları sürece amirlerine kölelik yapabilmekte, tüm harcamalar gösterilen adreslerden yapılabilmekte, ihaleler istenen şirketlere kazandırılabilmektedir.

Genel Müdür emir vermiş, Kaş yangını daha kontrol altına alınamamışken Antalya’dan bir sürü mühendis Bodrum'a takviye olarak gönderilmiştir.

Kim yönetecek o bir yığın dozeri, arazözü, personeli?

 

TELSİZ KONUŞMALARI

 

Bakın, gazeteci olduğunu fark ettirmeden, köylüymüşçesine muhabirler gönderin, şöyle bir gün yangının etrafında gezsin... Basına verilen beyanlarla yaşananlar arasındaki farkı nasıl görürsünüz. Telsiz konuşmalarına sadece kulak misafiri olun... Küskün mühendislerin nefretini, hak etmeden idareciliğe soyunanların bölge müdüründen küfür yememek için çaresizce çırpınışlarını...

Ve Köylüleri, o köyün köylülerini dinleyin...

Köylüler katılmazmış. Hayır. Bunca yıllık meslek yaşamımda, ekstrem bir orman halk sürtüşmesi yoksa ormancıdan önce yangına yetişmeyen, erzak bile verilmediği halde ölümüne debelenmeyen köylü görmedim ben. Onlar ağaca acımasa içeride yanan diğer canlıları düşünür de koşar, günah diye...

O köylü ile tanışmış mi bu yönetim henüz?

 

CUMA SAATİNDE KİMSEYİ BULAMAZSINIZ

 

Bu işler, Cuma saati diye hiçbir şefe müdüre ulaşamaz, yangına hareket etmesini sağlayamaz, mescitlerden adam toplamaya giderseniz olmuyor.

İbadet kutsal ama duayla yürümüyor ormancılık.

Poyraz esiyorsa, anında havalanacak helikopterin indireceği donanımlı 10 adam yangını asıl kuvvetler gelene dek kontrol altına alabilecekken, yangına arazi sarp diye saatler sonra yaklaşıldı.

Bu durumda o yangını coğrafya durduracaktır elbet... Ormanın seyreldiği bir arazi, rüzgarın tersine estiği bir sırt, ya da orman sınırının sonu.

Bizler eskiden kalan son yönetici kırıntılarıyız. Bazı politikacı yakınlarımızın korumasındayız ama sonumuz yakındır elbette...

Üzülüyoruz.

Bu vatan bizim. Sanırım yangınla mücadeleyi de özelleştirmek için teşkilatı bunca yıprattılar, devasa mühendis kitlesini en bilemeyeceği alanlara kaydırdılar.

Özelleştirsinler ama yıkmadan, yakmadan... Yok olan ibreli orman en az 50 yılda yenileniyor. Karadeniz ormanlarına benzemiyor. Bu vatan bizim.

Bilmiyorum.

Dilerim bu yönetimin insanları geçmişte her karışı güneşin yere inemediği ormanlarla kaplıyken bozkıra dönüştürenlerin melezi değillerdir, dilerim yok oluşu durdururlar; değerli gazetecim.

Bunları sorgulamaya zamanınız var mı?

Bu vatan için sorgulayın, dile getirin.

Sizim sizlerden başka sesimiz yok."

 

Türkiye ve İspanya'daki yangınlar tesadüf mü

 

ETA-PKK

 

PORTEKİZ'de yangın yok. Fransa'da yangın yok. İtalya'da yangın yok. Yunanistan'da bir tane çıktı. O devletler Akdeniz ülkeleri değil mi? Oralarda sıcaklık 50 derece değil mi? Onların ormanlarında cam kırıkları yok mu? İzmarit yok mu? Mangal yakmıyorlar mı?

Neden sadece İspanya ve Türkiye cayır cayır yanıyor?

Bunların hepsi tesadüf mü? Bence hayır.

Birinde ETA belası var, diğerinde PKK.

Şevki UYANIK-Betzdorf- ALMANYA

 

İDO'nun dolmuşçuluğu

 

FENERBAHÇE’nin önceki akşamki maçına gitmek üzere Bakırköy İDO iskelesine geldik. 19.00 seferine bineceğiz ama anonslar felaket; yolculara iskele tarif edilirken, 'sağdaki vapur', 'soldaki vapur' deniliyor. Sanki Esenler Otobüs Garı'nda çığırtkan haykırıyor. Hangi gemi Bostancı'ya, hangisi Kadıköy'e veya hangisi Yenikapı üzerinden Kadıköy'e gidecek; anonsu yapan bile bilmiyor. Sağdaki- soldaki derken yüzlerce kişi bir o yana, bir bu yana sürükleniyor. Personel özensiz... Nihayet anons üzerine 'soldaki' gemiye bindik; 20 dakikada Kadıköy'e geldik. Çektiğimiz eziyetten sonra 'kafamız' zaten yenikti.

Bir de turdan elendik, bir daha kahrolduk. Bazısı 'beyni sakallı'lı personelle bu iş olmuyor.

Arif TUFAN

 

Açık öğretim

 

TANIDIKLARIMDAN öğrendiğime göre (ilgili bir görevliye de doğrulattım)

Milli Eğitim'in Açık İlköğretim Programı'na başvuru süresi duyurusu da etkin biçimde yapılmaksızın, haziran ayı ile sınırlı tutulmuş bulunuyor. Adı üzerinde, 'Açık İlköğretim!' Yanılmıyorsam büyük çapta ek öğretmen, ek sınıf, ek kitap, ek sıra ya da sandalye gerektirmediğine göre, isteyen daha birçok kişinin yararlanabilmesi için, örneğin eylül ayı başında yeni bir kayıt süresi tanınmasını ve bunun etkin biçimde duyurulmasını diliyoruz.

Prof. Dr. Özer OZANKAYA

 

Hazım

 

YARGITAY Ceza Genel Kurulu'nun emsal kararı:

"Kamu hizmet ve görevine talip olanlar en ağır eleştiriye bile hazımlı olmalılar."

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla hesabı.

N.K.

 

'Su' oyunu

 

YALOVA- Çınarcık arasındaki Çalıca Kalıcı Konutlar'da yaşamaktayım. 750 dairelik yaklaşık 3000 kişinin yaşadığı bir yer. Yalova’ya 8 km. Çınarcık’a 4 km. mesafededir. Burada 1 aydır sular kesilmektedir. Yetkililere sorduğumuz zaman net bir cevap alamamaktayız. İşin en ilginç yanı bu kesinti ne Yalova'da, ne de Çınarcık'ta olmaktadır. Bu işte bir rant var diye düşünüyorum. Buranın belediye başkanı CHP'li; Yalova ve Çınarcık belediye başkanları ise AKP'li... Seçimler yaklaşıyor, yoksa bu bir seçim oyunu mudur? Lütfen ilgilenirseniz çok sevinirim.

Merih ERDEM

 

Biliyor musunuz

 

- AMERİKA'da bir süredir tedavi gören gazeteci arkadaşımız, Habertürk'ün sahibi Ufuk Güldemir'in, yapılan klinik tetkiklerden olumlu sonuçlar alındığını ve yakında Türkiye'ye döneceğini...

- YEŞİLKÖY Havalimanı'nda, THY ve öteki özel uçak şirketlerinin pilot ve hosteslerine free shoptan alışveriş uygulamasının kaldırıldığını...

- ANAMUR Muz Üreticileri Birliği Başkanlığı'na oybirliği ile Ayhan Güzel'in seçildiğini...

- PİR Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı'nın Heykeltıraş Cahit Koççoban'a yaptırdığı "Sivas Şehitleri Anıtı"nın 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Sivas Yıldızeli Banaz Köyü'nde açılacağını...

 

Türkiye sahte indirim cenneti olmuş

 

ÇEVRE ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş son zamanlarda piyasada haksız bir rekabetin söz konusu olduğunu, bunun indirim adı altında piyasaya yansıtıldığını, sahte indirimlerle vatandaşın zarara uğratıldığını söylüyor.

Göktaş "Ülkemizde indirim tarihlerini belirleyen hiçbir kurum ve kuruluşun olmaması çok üzücü. Firmalar indirim sezonunu erken açıp haksız rekabete yol açıyorlar. Özellikle yabancı markaların %50 ile %70'e varan rakamlar arasında indirim yaparak çoğu kez zararına satış gerçekleştirmesi, yerli hazır giyim firmalarımızı ve konfeksiyon üreticilerimizi perişan ediyor." diyor.

Ülkemizde de Avrupa'da olduğu gibi indirimleri dönemsel ve oransal olarak denetleyen kuruluşların olması gerektiğini, denetimin olmaması sonucu 'sahte indirim cenneti' yaratıldığını belirten Göktaş “Türkiye'de bu işle ilgili yasal düzenleme acilen yapılmalı. Denetim ile kurumunun açıkladığı tarihlerde indirimli satış olur, yurtdışından gelen ürünler denetimden geçer, bu ürünlerin satışları menşei ülkelerin altında bir fiyata yapılamaz. Böylece yalan beyanın, yanıltıcı reklamın önüne geçilecek haksız rekabetin oluşması önlenir, tüketici aldatılamaz." diyor.

 

Yeşilköy'de uçak

kaçırma paniği

 

DHMİ'ye; Atatürk Havalimanı'nda sabah kalkış saatlerinde pasaport kuyruğunda yüzlerce yolcu uçağı kaçırma paniği yaşıyorlar. Çarşamba sabahı Düsseldorf uçağında giderken, pasaport kontuarlardan yarısına yakınında pasaport polisi yoktu. Herkes birbirinin önüne geçmek için rica ediyor, tartışmalar oluyordu. Haberiniz olsun.

Mustafa DİZER

 

Kadastro ile ilgili ihaleler kimlere veriliyor

 

"BİZLER tapu-kadastro çalışanlarıyız. Yönetimimizle ilgili iddialar karşısında üzüntü duyuyoruz.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne (TKGM) takriben 3.5 yıl önce Arsa Ofisinde Genel Müdür Yardımcısı iken soruşturma geçirmiş, İdare Mahkemesi'ndeki davayı kaybetmiş olan Sn. Zeki Adlı vekaleten atandı. Sayın

Cumhurbaşkanı da haklı olarak 'sicili bozuk' birinin atanmasını onamadı ve atamayı tam üç kez iade edildi.

Fakat görevi vekaleten devam ediyor.

Eski Genel Müdür Sn. Necdet Poyraz mahkeme kararıyla altı ay önce göreve iade edilmişti. Şu anda, Sn. Genel Müdüre, Doğu'da uyduruk bir görev çıkarıldı ve

yine eski vekil, Genel Müdürlüğe getirilmiştir. TKGM'de bu işe ehil hiçbir cezai müeyyide ile muhatap olmamış iki ayrı Genel Müdür Yardımcısı varken, bunlara da başka görevler çıkartılmıştır.

Dünya Bankası'nca TC Kadastrosunun tamamlanması için verilen paranın kadastro ihalelerini yandaşlara kurdurulan şirketlere ve bazı çevrelere ihale edildiğini duyuyoruz. Henüz tamamlanmamış ihalelerin tamamlanması ve yabancılara satışların daha kolay yapılması için mi bu işler yapılıyor.

Genel Müdürlüğü hak etmiş asil elemanlar varken, neden vekil Genel Müdür?"

 

Kamil Koçla seyahat

için tekrar düşünün

 

DATÇA'ya direk giden tek otobüs şirketi olduğu için geçen pazar günü 80 yaşındaki babaannem için Ankara için bilet aldık. Terminalde biletin bir başkasına daha satıldığını öğreniyor. Uğurlamaya giden halam Kamil Koç Datça temsilcisinden bu duruma çare bulmasını istiyor, aldıkları yanıt "Bileti kim önce almışsa oturmak onun hakkıdır." Biletlere bakılıyor, babaannem temmuz başında diğer yolcu 11 ağustosta bilet aldıkları için "Biz teyzeyi Datça'da bir otobüse yerleştiririz" diyorlar. Babaannemin yerinde yine başkası oturuyor.

Ayrıca Kamil Koç, Marmaris'te inecek ve başka otobüslere binecek insanlara da Marmaris'e kadar hizmet veriyor. Ücret karşılığında tabi. Eğer bu durum yönetimce bilinmiyorsa bu para şoförlerin cebine gidiyordur.

Yoldan alınan insanlar nedeniyle kendi yolcusu Datça-Marmaris yolunu ayakta gidiyor. Kamil Koç yetkililerine e-mail ile durumu bildirdik ancak yanıt gelmedi.

Türkiye'de yıllardır hizmet veren bir kuruluşun kimlerin elinde ne hale geldiğini görmek çok üzücü.

Selen ARTAN

 

Nurcular Türk

oğlu Türktürler

 

'TÜRKÇE gitti, nurcu geldi' yazınızdan rahatsızlık duydum. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nı nurcu olduğunu belirtiyorsunuz. Bu vakıf, en basitinden Hürriyet okuyan, takip eden onlarca Türk gencine her yıl burs sağlamaktadır. Vakıf başkanı Prof. Dr. Faris Kaya'dan 'Başbakan'ın arkadaşı' diyorsunuz.

Bana göre, 'eğitim ve öğretime yıllarını adamış ve adamaya devam eden Prof. Dr. Faris Kaya' denmelidir.

Ayrıca Faris Kaya, benim öz babamdır. İnanın bu ülkede Türkçülüğü öğretmeye çalışanlardan daha vatansever ve milliyetçidir.

Unutmayın! Nurcu diye hitap ettiğiniz nur talebelerinin sevdiği ve dualarından eksik etmediği Risale-i Nur Bediüzzaman Said Nursi, zamanında kendini tüm dünyaya ispatlamış bir alim ve de ulu önder Atatürk'le aynı safta savaşmış silah arkadaşıdır.

Bu notumda nur cemaati adına bazı şeyleri konuşmam yanlış olur. Ama ben şuna kefilim ki bütün nur talebeleri yani sizin tabirinizle nurcular, vatanını seven, ülkesine sahip çıkan, halkını milletini kandırmayan, Türk oğlu Türktürler ve de elhamdülillah müslüman Türkçüdürler."

Mehmet KAYA

Yazarın Tüm Yazıları