Eğitime katkısı nedir?

PROF. Dr. Osman Coşkunoğlu, bilgi teknolojileri ve bireyin beyinsel faaliyetleri (öğrenme gibi) arasındaki etkileşimle ilgili olarak araştırmalarıyla bilinir. Uzun yıllar Amerika’da kalmış, CHP’de iki dönem milletvekilliği yapmış olmasına karşın kendisini bilişim sektöründe ‘teknokrat’ olarak tanımlıyor.

Haberin Devamı

FATİH Projesi için eleştiriler

Başbakan dün FATİH (Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi’ni başlattı ve bunu eğitimde tarihi gün olarak ilan etti. Çağımıza damga vuran teknolojiler ve eğitim yan yana olunca akan sular duruyor.

Ama Prof. Coşkunoğlu, “Oysa, gerçekler çok farklı” diyerek FATİH Projesi’nin sakıncalarını şöyle anlatıyor:

“1- Ortada öğretmenleri, öğrencileri ve müfredatı da ele alan bir proje yok. 2010’da yayımlanan ‘MEB Stratejisi 2011-2014’ belgesinde, konuyla yakından uzaktan ilgili tek bir kelime bile yok. Kullanılacak teknolojinin pedagojik değer ve katkısı üzerine tek bir belge veya araştırma yok. Ortada sadece Başbakan’ın 2010 Kasım’ında ve seçim öncesinde ortaya attığı bir slogan var. Bunun içini aceleyle doldurmak için MEB bürokratları, harcanacak 8-9 milyar TL için iştahı kabarmış birkaç şirketin de yardımıyla, genel ve sığ bazı açıklamalar yapmanın ötesine gidememiştir.

2- Konu üzerindeki tartışma, sadece satın alınacak donanımlar üzerine odaklanmıştır. Öğretmenlere verilen bir haftalık, toplam 15 saatlik dersin ne kadar yetersiz ve sığ olduğunu, pilot illerden birisi olan eski seçim bölgem Uşak’ta gözlemledim.

3- Eylül 2011’de New York Times gazetesinin yayımlamaya başladığı, ABD’deki okullarda uygulamaları inceleyen bir yazı dizisinde (http://www.nytimes.com/2011/09/04/technology/technology-in-schools-faces-questions-on-value.html?ref=technology), yoğun teknoloji kullanılan okullarda öğrencilerin öğrenme düzeylerinin iyileşmediği hatta kötüleşebildiği açıkça gösteriliyor. 4 Şubat 2012 tarihli Los Angeles Times gazetesi, konunun saygın uzmanlarına ve bilim insanlarına sordukları ‘Bu gösterişli teknolojilerin eğitime gerçek katkısı nedir?’ sorusunun yanıtlarını içeren bir makale yayımladı (http://www.latimes.com/business/la-fi-hiltzik-20120205,0,639053.column). Yanıtlar aşağı yukarı aynıydı: Okullarda bu yeni teknolojilerin kullanılmasından yararlananlar sadece satıcı firmalar ve yaldızlı ama sığ laflar eden politikacılardır! Nitekim, derslerini internetten herkese açmış olan, dünyanın önde gelen bazı üniversitelerinde en kompleks konuların bile kara tahtada işlendiğini görüyoruz.

HANİ YERLİ OLACAKTI

4- Ülkemizde hiç de saydam olmayan bir şekilde yapılan ihaleyle tablet ve etkileşimli tahta (buna da ‘akıllı tahta’ diyenler var!) satın alınıyor. Baştan, bu donanımların en az %60 yerli olmasından bol-bol söz edilerek, ulusal teknoloji üretimimizin destekleneceği gibi parlak izlenimler yaratıldıysa da, bu koşuldan da sessizce vazgeçildiği anlaşılıyor.

5- Pedagojik değer ve katkısını kimsenin açıklayamadığı, projesi yapılmadan, öğretmen ve okul yöneticileri gibi paydaşlarla ve konunun uzmanlarıyla danışılmadan, dünyadaki uygulamalardan habersiz olarak  alelacele başlayan bu girişimin eğitime bir yararı olması bir yana, neden olabileceği tehlikeler de vardır:
a- İyi düşünülmemiş ve hızlı değiştiği için kısa sürede demode olacak teknoloji kullanarak 8-10 milyarlık harcama israf edilmiş olabilecektir.
b- Zaten ortalama başarı düzeyinin çok düşük olduğunu hem ÖSS, hem de Avrupa’da 15 yaş grubunun öğretim becerilerini ölçen PISA (Programme for International Student Assessment), sınav sonuçlarında gördüğümüz eğitim sistemimiz daha da olumsuz etkilenebilecektir.
c- Tabletlerle etkileşimli tahta arasındaki iletişim kablosuz olarak (Wi Fi) sağlanacağı için, her sınıfta adeta orta boy bir baz istasyonu varmış gibi bir ışınım (emisyon) olacaktır. Evinin yakınında kurulacak baz istasyonundan rahatsız olan insanımız, çocuklarını ortasında bir baz istasyonu olan sınıfa her gün yolluyor olacaktır.
d- Engelli öğrencilerin düşünülmediği, sayısal uçurumun daha da artabileceği gibi başka sakıncalar da vardır.

Haberin Devamı

Olumsuz etkileme

Haberin Devamı

Sizce ne olmalı?
- Yeni teknolojiler ve eğitimin bir yerde etkin bir şekilde buluşması sağlanabilir. Nitekim Güney Kore ve İngiltere gibi bazı ülkelerde bir yandan pilot uygulamalar diğer yandan teknoloji ile pedagoji arasında sinerji arayışındaki araştırmalar süregidiyor. Ülkemizde de, paydaşlar ve konunun uzmanları ile beraber iyi düşünülmüş bir proje ile yol haritasının hazırlanması gerekiyor. Bunların hiçbiri olmadan, sadece donanım satan firmaların ve yaldızlı laf eden politikacıların yararlanacağı bir girişim, eğitim sistemimizi daha da olumsuz etkileme pahasına başlıyor. Oysa, eğitim sistemimizi iyileştirmenin yolu, donanım satın almaya harcanacak 8-10 milyar TL’nin okullarımızdaki koşulların iyileştirilmesi ve öğretmenlerin desteklenmesi için harcanması gerekirdi. Dolayısıyla, çocukları okullarda olan ailelerin ve öğretmenlerin bu girişim karşısında direnmesi gerekir.

Haberin Devamı

Meriç’in kumu niçin inşaatta kullanılmaz

TUNCA ve Meriç nehirlerinin debileri, Bulgaristan’da bir barajın duvarlarındaki çatlaklardan akan suyun karışması ve aşırı yağışlar nedeniyle yine yükseldi.
Yıllardır yazarız; Bulgaristan barajları ile Meriç’in dibi neden temizlenmez diye... Bulgaristan’ın ekonomik zorlukları nedeniyle böyle bir maliyete katlanamayacağı belli... Meriç’in debisi de, gelen suların bıraktığı kumdan yükseliyor. Meriç’in dibindeki kum niye ‘yıkama’ işleminden sonra İstanbul’daki inşaatlar için kullanılmaz. Meriç’in temizlenmesi konusunda Yunanistan ile ciddi görüşme yapılamaz.

İstanbul’un böyle bir malzemeye, ‘dere kumu’na ihtiyacı var. Artık denizden kum çıkartılmıyor. Ne yapılıyor? Doğamızı tahrip ederek taşocaklarından beton malzemesi üretiliyor. Yani taş kırılarak mıcır üretiliyor; bu işlem sırasında pudralaşma oluyor. Dayanıklılığı nedir? Üniversite hocaları bu mıcırın iyi bir malzeme olmadığını söylerler; tercih her zaman ‘dere kumu’dur.

Bilim adamlarımız ve bürokratlarımız bu konu üzerinde kafa yormazlar! Edirne’de görev yapan kaç vali bu konuda bir proje hazırladı?

Haberin Devamı

NOT: Pazar günkü Tevfik Kızgınkaya’nın ‘Türkiye yağmalanıyor’ yazısının II. bölümü olan ‘Her yer TOKİ’ yazısını yoğunluğumuz yüzünden yarına bırakmak zorunda kaldığımız için özür dileriz.

Yazarın Tüm Yazıları