Eğitimde kaybettiğimiz her çocuk kapkaççı olarak geri döner
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ÖĞRETMENLİK mesleği, sıradan bir memurluk değildir. Salla başını al maaşını denilemeyecek kutsal bir meslektir.
Hammaddesi insan olan öğretmenlik özel alan bilgisi gerektiren, uzmanlık isteyen bir alandır.
Herhangi bir alanda ister bir şeyi çoğaltmak isterse de yeni bir şey yaratmak olsun üretim sürecinde malzemeden kaynaklanan hataların ortaya çıkması normal sayılmaktadır. Ortaya çıkan defolu ürünler ise çöpe atılır.
Pek çok alanda telafi edilebilir üretim hatalarının sağlık ve eğitim alanında ise geri dönüşünün olmadığının çok az insan farkında. Fakat çoğu eğitim kurumunun fabrikalardan farkı kalmadığını da biliyor muyuz?
Okulları ’insan’ üretmekten sorumlu sayarsak, üretenler yani eğitimciler veya eğitim sistemi öğrencileri neye dönüştürdüklerinin ne kadar farkındalar?ürünlerinin sorumluluğunu ne kadar taşıyorlar?
Bir eğitim yılı daha sona erdi. Karneler alındı. Kurumlar sınıf ve okul başarı ortalamaları hesaplanıyor. Bir bakıma kar zarar hesabı yapılıyor. Karnesinde kırığı olanlar defolu ürünler mi sayılacak şimdi? Eğer öyleyse defolu ürünleri ne yapacağız? Sınıflandırıp ikinci kalite muamelesi mi yapacağız? İşe yaramaz deyip gözden mi çıkaracağız? Yoksa hataları gidermenin yollarını mı arayacağız? Peki hataları nerede arayacağız? Hammaddemi kötü, malzemeyi işleyen mi, yoksa işleme yönteminde mi hata var?
İNSAN YARATMA
Asıl hata bireysel farlılıkları yok sayan fabrikasyon üretim anlayışı değil mi? Eğitim hatalarını düzeltmenin hiç kolay olmadığını, hatta sağlık hatalarından bile ölümcül olduğunu bilerek ’insan yaratma’ya daha ne kadar uğraşacağız.
Her çocuğun ayrı bireyler olduğu bilinciyle işimizi yapmak zorundayız. Hiçbir çocuk malzeme değildir, eğitimde de üretim hatasına yer yoktur. Eğitim sistemi içinde kaybettiğimiz her çocuk toplumda karşımıza katil, hırsız, kapkaççı, zorba, tecavüzcü, seri katil vb. olarak çıkacaktır. Gerçekten de sağlık veya tıbbi hatalardan bile tehlikeli değil mi?
Okullarımız da bugün şiddet varsa en büyük suçlardan biri biz öğretmenlerindir. Çünkü işimizin öneminin farkında değiliz. Öğretmenlik layıkıyla yapıldığında en zor meslek; ama klasik memur anlayışıyla hareket ederseniz en kolay ve en zahmetsiz meslektir.
Ne mutlu öğretmen olabilen eğitimcilere...!
Ali BABA
Heykellere tüküren Melih Gökçek camileri çiğnetti
60 ülkeye naklen yayınlanan 19 kamerayla da izlenen Ankara Belediyesi’nin sponsor olduğu Profesyonel Boks Şampiyonası’nda ringin ortasına Ankara amblemini bastırarak kubbeli minareli cami resmi boksörlerce çiğnendi.
Geçmişte heykellere tüküren büyük Melih Gökçek Bey’in huzurunda gerçekleşen olayda boksörler maç esnasında yerlere tükürüp durdular.
Bugüne kadar hiçbir Hıristiyan ülkede kiliselerin ringin ortasına resmedildiği görülmediğinden Melih Bey dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Biz de tepkimizi gösterip cami resimlerini bu derece basite alıp Müslümanlığı rencide ettiği için Melih Bey’i ve organizasyonunu kınıyoruz.
Müslümanları da bu olayı kınamaya çağırıyoruz.
Ayrıca eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın eşi Reyhan Gürtuna’yı ’Arap başörtüsünü’ terkettiği için kutluyor. Atatürk’ün modern Türkiye’sine hoş geldin diyoruz.
Türkiyem uyan!
Ünal YILMAZ
Suç sadece belediyede değil
AKAY ve Kuğulu kavşaklarına bugüne kadar çok fazla eleştiri getirildi, bence de hepsi haklı. Fakat burada önemli bir konu da göz ardı ediliyor.
Evet, Büyükşehir Belediyesi büyük bir inatlaşma ve siyasi olarak hareket ederek bu işleri yaptı. Ama, hemen herşeyiyle yanlış, daracık geçitlerden meydana gelen, kazalara davetiye çıkaran, eğimleri hatalı, mazgalları hatalı olan bu işlere daha proje safhasındayken hangi mühendisler olur imzası attı, bu mühendislerin suçu daha fazla değil mi?
Keza; Trafik İl Müdürlükleri veya Kara Yolları Genel Müdürlüğü Müfettişleri bu kavşakları açılmadan önce, denetlemedi mi? Osman DA
KISA KISA
n KEÇİÖREN Kalaba Mahallesi’ndeki Banka Lojmanları adıyla bilinen bölgede sık sık elektriklerimiz kesiliyor. Her hafta 1-2 defa kesilen elektriklerimiz bir kaç saat gelmiyor. Bundan sorumlu olan sorumsuz kişilerin kamuoyuna duyrulmasına ve bu sıkıntımızın giderilmesini diliyoruz.
Ozan HABİBOĞLU
n ANKARA’da üyesi olduğum yapı kooperatifi 15 yıl önce işleri bitirdi, evlerin tapu ve iskanı alındı. 15 yıl öce tasfiye kararı da alındı. Kooperatif Yönetimi 15 yıldan bu yana tasviye ile ilgili hiç bir işlem yapmadı. 5 İşçi ve sekreter çalıştırarak, kuruluş amacında ve tüzüğünde olmayan işlerle oyalanıyor. Yapılan işler yol temizliği, yeşil alan bakımı; ki bunlar belediyeye ait işlerdir zaten. Ayrıca, bazı üyelere özel iş sayılacak hizmetler de yapılıyor(bahçe sulama, çim biçme). Ben, kooperatiften hiç bir hizmet almadığımı belirterek ayrılmak istediğimde "Ayrılamazsın, bu konuda yargıtay kararı var" diyerek ayrılmama müsade etmediler. Merak ediyorum kooperatifden ayrılmam mümkün mü, mümkünse kanuni bir dayanak var mıdır?
Muharrem SÜMEN
n KIZILAY ve çevresi özellikle Gazi Mustafa Kemal Bulvarı çok pis. Kızılay meydanı, İzmir caddesindeki kaldırımlar kırık, bozuk... Engelliler ve çocuk arabıyla birlikte yürümeye çalışanlar, topuklu ayakkabılı bayanlar zorluk çekiyor bu yollarda. Konuyu defalarca belediyeye bildirmemize rağmen bir sonuç alamadık.