YILLARDIR bir ilköğretim okulunda branş öğretmeni olarak görev yapmaktayız. Bu yazıyı yazmaktaki amacımız ise branş öğretmenleri olarak derslerine girmekte olduğumuz ilköğretim birinci kademe 4. ve 5. sınıflarına , bizim girmemize rağmen aynı anda sınıf öğretmenlerine de ders ücreti ödenmesine yönelik uygulamaya dikkatinizi çekmek istememizdir.
Yani branş öğretmenlerinin girdiği derslerin ücretleri aynı anda sınıf öğretmenlerine de ödenmekte, boş boş oturdukları halde ek ders ücretlerini tam olarak alabilmektedirler. Basit olarak hesaplanacak olursa haftada 2 saat Din Bilgisi, 3 saat Yabancı Dil, 1 saat Görsel Sanatlar, 1 saat Müzik, 2 saat Beden Eğitimi, 2 saat Bilgisayar ve 1 saat Trafik dersi olmak üzere haftada nereden baksanız toplamda 12 saat ediyor ve bu da okula iki gün hiç uğramıyorlar demektir.
Üstelik bu durum yıllardır bu şekilde devam ediyor.Uzun süredir nasıl olsa bir düzenleme getirilir diye sesimizi çıkarmadık ancak bu yıl da yine değişen bir şey yok. İdareciler sınıf öğretmenlerinin ilk ve son derse girdikleri için ek ders ücretleri buna göre hesaplanıyor diyorlar ama ilk derslere de son derslere de branş derslerini yazıyorlar. Çünkü sizin ders programınıza öyle uyuyor diyorlar. Bizler derslerine girdiğimiz saatlerde okulda bulunmaları yönetmelik gereği zorunlu olduğu halde okula bile uğramamaktadırlar,hatta bu iş o kadar hoşlarına gitmekte ki 5. sınıfı okutan arkadaşlarımız 1. sınıf okutmak yerine sırf boş saatleri olsun diye tayini çıkan veya emekli olan 4.veya 5. sınıf öğretmenlerinin sınıflarını almayı tercih ediyorlar. Ve bugüne kadar bu konuyla ilgili birçok tartışma çıktığı halde okul müdürümüz olayları geçiştirmekle yetiniyor.
EK DERS ÜCRETLERİ
Bu yazıyı yazmamızın diğer bir sebebi de sınıf öğretmeni sendika sözcüsü arkadaşımızın bizlerden Ek Ders Ücretlerinin 10 YTL’ye çıkarılması için imza istemesi.Tabii derse girmedikleri süre haftada 12 saate, ayda 48 saate ve bu da 240 YTL’ye karşılık gelmekte üstelik bu sadece bir öğretmenin bedavadan aldığı haksız kazanç ve devlete bedeli. Bu yetmezmiş gibi bir de daha fazlasını istemeleri biraz yüzsüzlük olmuyor mu? Bizim de ders programında programdan kaynaklanan boş saatler var ve oturup mecburen bekliyoruz, ama bize okulda oturuyoruz diye kimse bir şey ödemiyor... Bu haksız durum için Milli Eğitim Bakanımız neden adil bir düzenleme getirmiyor... Eğer devletimiz bu kadar zenginse ve bu durum için hiç bir şey yapmayacaksa o zaman mümkünse ki bu şartlar altında öyle gözüküyor; sınıf öğretmenlerine evde oturdukları halde içlerine sindirerek aldıkları bu ek ders ücretlerinden biz branş öğretmenlerine de boşta beklediğimiz derslerin ücretlerinin de ödenmesini Sayın Bakanımızdan talep ediyoruz.
Bir grup branş öğretmeni.
GÜNÜN SÖZÜ
"DSİ yasal olarak su ve toprak kaynaklarımızın geliştirilmesi için yetkili kılınan bir kuruluştur. Hal böyleyken belki bu kurum içinde ortaya çıkan kimi zafiyetler sebep gösterilerek kredi desteğiyle gelen birtakım müşavir firmalar tarafından yeniden yönlendirildi. Bizim böyle deneyimli, donanımlı bir kurumumuz varken başka yollar aramak niye? Bazı görevler yine başka firmalara verilebilir. Ama bunların mutlaka bu bilgili, görgülü ve deneyimli kamu kuruluşumuzun denetiminde ve gözetiminde olmaları gerekir. Bütün dünya ülkeleri de zaten bunu böyle yapıyor.
(DSİ eski uzmanı
Dursun Yıldız)
Otobüsçülerin ayıbı, AŞTİ’nin duyarsızlığı
AŞTİ yolu diye bilinen Sakıp Sabancı Bulvarı’nın özellikle Söğütözü Caddesi ile Anadolu Bulvarı arasındaki yoldan genelde şehirlerarası otobüsler geçiyor. AŞTİ’ye yeni sefer için girecek otobüslerin kaptanları, girmeden önce yol kenarına park eder ve otobüslerini temizler. Otobüsler yıkanır ve tüm çöpler yol kenarına bırakılıp AŞTİ’ye hareket edilir.
Kim yapıyor derseniz, çöplere bakın yeter. Çöp yığınının içindeki, otobüste ikramlarda kullanılan kağıt bardaklardan vb. maddelerden firmaları tespit edersiniz. Belediye de sanırım, arada bir gelerek birikmiş çöp yığınlarını boş arazilere yığıyor, sokak köpekleri de çöpleri dağıtıyor. Ayrıca kapakları olmayan regorlarda da bu çöpleri istif edilmiş halde bulursunuz.
Belediye, AŞTİ’deki firmalara bu yönde bir uyarı yapsa ve tekrarında cezai işlem uygulasa bu tür rezillikler azalır.
Tolga TAŞPINAR
Mızrak çuvala sığmıyor
BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Melih Gökçek’in içinde bulunduğu bir olay mutlaka vardır.
Bu olaylarda hep o haklıdır, o meyveli ağaçtır hep, ona iftira atılıyordur. O ’Doğrucu Davut’tur, özür dilemek, yaptığı hatayı kabul etmek ve bu hatayı telafi etmek (Meşrutiyet Caddesindeki işe yaramayan üst geçitler, Kuğulu alt geçidi gibi..) onun literatüründe yoktur.
DSİ Genel Müdürü, Keçiören Belediyesi, Çankaya Belediyesi hep bunlar haksızdır. "Ben yaparım olur, ben her şeyin iyisini bilirim meslek odaları mühendisler de kim oluyor.Bakın 3 dönemdir Ankara’yı yönetiyorum kim bana karşı gelebiliyor" edasıyla icraatlar devam etmektedir.3 dönemdir bir metre raylı sistem yapılmamış, metro yerine sahibi özel olan belediye otobüsü görünümünde sivil plakalı araçlar kiralanmıştır.
Türkiye de ki bütün belediyeler metroyu kendi imkánlarıyla yaparken "Bu işi devlet yapsın bu benim yapabileceğim iş değil" diyecek kadar erdemlidir. Başkent Ankara susuzlukla karşı karşıya bırakılmıştır. Ama artık mızrak çuvala sığmamaktadır.
Sayın Başbakanın Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısına yaptığı "Yerel Yönetimlerin Seçimlerinde at cambazlarını aday yapmayın" sözü Ankara’nın son ümidi olmuştur.