EBK’yı bu hale kimler getirdi?

VETERİNER Hekimler Derneği Genel Sekreteri, Uzman Veteriner Hekim H. Yalçın Köksal 9.1.2007 tarihinde “Et ve Balık Kurumu İşletmeleri (EBK) niye kapatıldı biri bana anlatsın” diye yazmış, bugüne kadar yanıt alamamış.

Haberin Devamı

Bugün şöyle diyor: “Özelleştirme furyası ile EBK’nın işlevsel ve dengeleyici özellikleri hiç hesaplanmadan, kombinalarını satın, sonra halkın sağlıklı beslenmesini hiçe sayarak, özel mezbahalarda fason kesim yaptırın işte sonuç bu olur.”
Gençliğini EBK’da geçiren ve yıllarca sağlık kontrol şefliğini yapan Köksal, vatandaşlar adına soruyor:
“Fason kesim yaptırdığınız özel kombinalarda, kesim öncesi (ante mortem) ve kesim sonrası (post mortem) muayeneleri yapmak için kurumu temsilen bir veteriner hekim görevlendirildi mi? Görevlendirildi ise bugün (dün) Hürriyet gazetesinde Dinçer Gökçe’nin haberinde tanık olduğumuz, hastalıklı hayvanların kesimine nasıl izin verildi? Özel mezbahada kurumca denetim tam olsaydı, ölü hayvanların yüzülerek halka yedirilmesi mümkün olur muydu? Kuruma ait çiftliklerde, sağlıklı hayvanların hastalıklı hayvanlarla değiştirilmesi veya çalınması denetim ve kontrol yetersizliğinin bir delili değil midir? Fason sözleşmede, ilgili firmanın kusuruna ilişkin yeterli ve caydırıcı bir yaptırım mevcut mudur? Tüketime sunulan hastalıklı etlerden üretilen ürünleri yiyen insanlarımızın yaşadığı veya bir süre sonra yaşayacağı hastalık risklerinin sorumluları için uygulanacak yaptırımlar kaybolan sağlıkları geri getirecek mi? Son olarak, ülke hayvancılığının lokomotifi olan Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi, Şeker şirketleri gibi hayati önem taşıyan kurum ve kuruluşlarının özelleştirmeler sonucu olan sektörel ve yaşamsal  aksaklıkların ülke hayvancılığını ve insan sağlığını getirdiği noktanın farkında mısınız.”

Haberin Devamı

Sütte zor ve kritik günler

TÜM Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Başkanı N. Adnan Yıldız “ülke hayvancılığının bugün en zor ve kritik günlerin içinden geçtiğini” belirterek, önlem alınmadığı zaman 2013 yılının sektör adına hızlı çöküşün başlangıcı olacağı uyarısında bulunuyor.
“Çözüm süt üreticisine ürettiği ürünün hakkını vermekten geçmektedir” diyen Yıldız’ın sözleri şöyle:
“Bakanın da ifade ettiği gibi üretici 1 lt sütünü satınca 1.5 kg yem alabilmelidir. Yem
hammadde rayiç bedellerini bu formülde yerine koyduğumuzda 1 lt süt = 1.2 TL olmalıdır. Aksi ve gecikmiş olmak ülke hayvancılığımızın sonu anlamına gelmektedir. Bir başka önemli husus da şudur: Yem hammadde fiyatlarının % 100’lerin üzerinde arttığı ve 10 aydır sabit olan 80 kuruşluk süt taban fiyatı ile üreticinin bu borçlarını ödeyebilmesi mümkün değildir. Borçların yeniden yapılandırılması hususuna da Ziraat Bankamızın dikkatini çekmeyi görev sayıyoruz.”

Haberin Devamı

Biz neler yedik, organik biber gazı da yeriz

İÇİŞLERİ Bakanı İdris Naim Şahin diyor ki: “Göz yaşartıcı OC gazının tamamen doğal olup insan sağlığı üzerinde kalıcı hiçbir etkisi olmadığını anlatırken, “CS gazı ise üretici firma tarafından ‘Uygun eğitim almış personel tarafından kullanıldığında insan sağlığına zararlı olmadığına’ dair verilen kalite güvenlik belgesiyle kullanılmaktadır. Ülkemizde, gaz mühimmatlarından kaynaklanan bir ölüm yaşanmamıştır” diye övüncünü açıklamış! Millete GDO’lu, tarım ilaçlı gıdalarla, ölmüş hayvan etleri, sucuklarda eşek eti ve daha bir sürü E serisi, kimyasallarla bezenmiş gıdaları afiyetle ve bihaber yediren, bir de üzerine, her türlü bakteriyi barındıran suları afiyetle içiren bir yönetimin biber gazı organik olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
Kazım ÇİLOĞLU

Haberin Devamı

13 yıl geçti depremi unutma...

TÜRKİYE için bir milat olarak kabul edilen 17 Ağustos 1999 depreminin 13. yıldönümü yarın... Bir kez daha o acıları yaşayacağız.
Neler yaptık, neleri yapamadık ve neler yapılması konularında TMMOB’ye bağlı inşaat ve mimar odaları açıklamalar yapacak. Bakın hangi sorular gündeme geliyor:
- Başta İstanbul olmak üzere ‘mevcut yapı stokumuz’ yaşanacak bir depremde ayakta kalabilir mi? Sonuçları neler olur?
Kentsel dönüşümle ilgili olarak çıkarılan yasa ve yönetmelikler yeterli mi? Neler getiriyor, neler götürüyor? Yeni üretilen yapıların deprem ve yangın güvenlikleri var mı?

Öteki ‘ucubeler’ üzerine tartışmalar

BAŞBAKAN Erdoğan, Karacaahmet Cemevi’ne ‘ucube’ benzetmesinde bulundu. Alevilerin tepkisini çekti ya...
İBB Meclisi’nde önceki gün bu konu gündeme geldi ve ilginç tartışmalar oldu. CHP Grup Başkanvekili Fahrettin Kayhan gündem dışı konuşmasında, “Sayın Başbakan ‘ucube’ görmek istiyorsa Zeytinburnu, Esenyurt, Beylikdüzü, Mecidiyeköy ve Maslak’a, gelsin İstanbul’a baksın, her noktada ‘ucube’ olduğunu görecektir” dedi. Bu arada AKP Grup Başkanvekili Yardımcısı Ömer Lütfi Arı, çıkışarak, “Sayın Başbakanımız cemevine ‘ucube’ demediğini, kaçak olan inşaata ‘ucube’ dediğini” söyledi.
Bunun üzerine CHP’li Kayhan “Ucube kelimesi, bir inanç merkezi için kullanılıyor. Kaç tane cami kaçak ve ruhsatsız. Gelin bunları plan tadilatı yapıp ruhsatlılaştıralım” çağrısında bulundu.
Kayhan ayrıca şöyle konuştu:
“Bu yaz İstanbullu adeta çile çekti, zulüm gördü. İstanbul’un sorunları çözülmüyor, İstanbul’u Kadir Topbaş yönetmiyor. Topbaş bu şehre ihanet etti. İstanbul’un muhteşem silueti fotoğraflarda kaldı. Başkanlık girişindeki fotoğrafı gören Türkan Şoray, ziyaret ettiği Kadir Topbaş’a ‘Bu İstanbul’un şimdiki hali mi?’ diye sormak zorunda kalması dikkat çekti. Maalesef Kadir Topbaş’ın buna bir cevabı yok. (...) Başbakan’ın gözü Çankaya’da, eli ve aklı İstanbul’da kaldı. Emanete sahip çıkmadı. Topbaş istifa etsin!”
Kayhan’ın aksine, geçen dönemin grup başkanvekili Kemal Akar, Topbaş için “Namuslu, bir İstanbul beyefendisi” diyerek ilişkileri sıcak tutmuştu.
Deniz Baykal ise İBB’de CHP’li bazı meclisi üyelerine dönük olarak “İstanbul’da yavşak ilişkiler oluyor!” diye rahatsızlığını belirtmişti. Kayhan bu göreve geldiğinden beri sert bir muhalefet çizgisi izliyor. Kayhan’ın abisi Sadık Kayhan, Kadıköy Belediyesi’nde 15 yıl imar müdürlüğünde bulundu, şimdi de Ataşehir Belediyesi Teknik Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyor.
Daha önce Cengiz Özyalçın’ın başkanlığı döneminde başkan yardımcılığı yapmıştı. Kayhan Ailesi geçmişten beri ‘belediyeci’ bir aile olarak kabul ediliyor.

Yazarın Tüm Yazıları