SÜLEYMAN Soylu, Tansu Çiller döneminde DYP İstanbul İl Başkanı’ydı. Daha 30 yaşındayken Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı’na geldi; iki dönem önce de Belediye Başkan adayı oldu. Mehmet Ağar, DYP’nin başına geldiğinde aktif siyasetten çekildi; ancak kulisler içinde hep yer aldı.
Eski il başkanlarıyla sürekli temas halinde olduğu ve ilişkileri ile partinin toparlanması yolunda bir çaba içinde olduğu uzaktan izleniyordu. Ama yakın çevresi dışında ’adaylığa’ soyunacağı konusunda bir izlenim vermiyordu.
Ve dün arayarak, "Size bir DYP manifestosu geçtim, okur musunuz?" dedi.
Hafta sonu yapılacak DYP Olağanüstü Büyük Kongresi’nde aday olacağını söyledi. Pek çok kişi için şaşırtıcı olduğu söylenebilir. "Nereden çıktı bu adaylık" dediğimizde "Tabanda siyaset yapan arkadaşlarımın ısrarı sonucu oldu" diye de ekledi.
Tansu Çiller’in geçen hafta bir gazeteciye yaptığı "Ben parti içinde büyük şehirlerde il başkanlığı yapmış, köklü bir geleneğe sahip, bu partinin kokusu ile büyümüş olanların aday olmasını isterim" biçimindeki sözlerle Süleyman Soylu’yu ’işaret’ etmiş olduğu böylece ortaya çıktı.
Soylu’ya "Emanetçi misiniz?"diye sormak kaldı bize. Kesin bir ifadeyle "Böyle bir niyetim olsa hiç soyunmam bu göreve... Büyük yürüyüşler hep bir adımla başlar. Büyük bir buluşmayı, uyanışı, kucaklaşmayı sağlamak üzere varım" karşılığını verdi.
- DP (DYP) neydi, ne oldu?
"DP’nin bir avantajı vardı; siyaseti ve halkı biliyordu. Ancak değişen güç dengeleriyle dışlandı; dava kendisini yenileyemedi ve geliştiremedi. Oysa, 50 yıllık DP yürüyüşünün açtığı yol, doğru yoldur. Bu yolda sağa sola çarparak yürüyenler, ülkemizi ve ülkemizin kaynaklarını heba ettiler bugüne kadar. Türk siyasetine yeni bir soluk getirmek üzere yeni bir siyaset anlayışı ile yola çıkılmalıdır. Türkiye’ye her alanda, toplumun değişen talebi ile örtüşen yeni proje ve yeni anlayış, yeni bir yol önerilmelidir. Kurumsal merkez sağ kültür oluştururken şeffaflığı, sivil anlayışı ve modern siyaset araçlarını içermelidir."
MİLLETİN GÖZBEBEĞİ DP
Soylu, "Bu büyük davanın enerjisini geçmiş kavgalara ayırmaması gerektiğini, aksine merkez sağın sadece dönemsel değil, gelecek nesillere bırakılacak vazgeçilmez bir eser olduğunun bilinmesi" gerektiğini belirtirken, şunları ekliyor:
"DP’nin ötekileri yoktur. Bizi ayakta tutan milli ve manevi değerlerimize bugün, dünden çok daha fazla sahip çıkılmalıdır. Bu coğrafyada bunun teminatı DP’dir. Onurlu Türkiye, onurlu millet ve onurlu insan DP’nin başlayacağı yürüyüşün ana felsefesidir."
Adaylığı nedeniyle yoğun temaslara başladığını söyleyen Soylu, "DP’yi bu büyük milletin yeniden umudu, yeniden gözbebeği haline getireceğiz" vaadini veriyor.
Siyasi akıl AKP’ye bırakılmamalıdır
DP’nin yol haritası için şu mesajları da veriyor Soylu:
"Türkiye’nin dış politikasını ve ilişkilerini 1000 yıllık geleneğimizin yüksek aklı yönetmelidir.
Ana ilke, küresel süreçte lider ülke olmaktır. Ekonominin yolculuğu, siyasette liberalizm, ekonomide liberalizm ayaklarına oturtulmalıdır. Yürüyüşümüz iktidardır; tüm bunların kaynağı milliyettir; ahlaklı demokrasi, siyaset, adalet, refah ve mutluluk ile onurlu Türkiye, onurlu insandır."
Tehlikeli işler
"BEN Irak’ta müteahhitlik hizmetleri yürüten bir işadamıyım. Bazı çevrelerin, haksız ve maksatlı karalamaları ile karşı karşıya kalmam üzerine bana yardımcı olmanızı diliyorum. Talabani’nin yeğeni Araz Borhan Talabani’nin yeğeni ile ortak olup, örgüte trilyonlar aktardığımız ileri sürülüyor. Ben 1998’den bu yana Beylikdüzü ve Pera’da ’Revan’ lokantalarını işletiyorum. Irak’ta iş yaparken, Türk müteahhitlerinin önerisi üzerine Süleymaniye’de de ’Türk ve Osmanlı mutfağı’ olarak ünlenen ’Revan’ın bir şubesini açtık. Söz konusu edilen ortak; Moskova’da gazetecilik mezunu ve İngiliz vatandaşı olan Talabani’nin yeğeni Araz Borhan Talabani ise bizim grup şirketlerimizden Asilsan Dış Ticaret AŞ’nin 20 bin YTL sermayeli küçük bir ortağıdır. ’Revan’ restoranları ile hiçbir ilgisi yoktur. Sadece grup iştirakinden yola çıkılarak illiyet bağı kurularak, anlamsız ve sebepsiz bir şekilde ben ve ailem hedef gösterilmiştir. 33 yıldır İstanbul’da oturuyorum, ticaretle uğraşıyorum. Vatanını seven her Türk vatandaşı gibi vatandaşlık görevlerini yerine getiriyor ve ülkeme istihdam yaratmak için çırpınıyorum. Kürt kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmam nedeniyle son olaylar fırsat bilinerek bazı şeylerin körüklenmek istenmesini tehlikeli buluyorum. Ben yargıya giderken, bu tür maksatlı yayınlara karşı bize sahip çıkılması anlamında kamuoyuna ve aydınlarımıza görev düştüğüne inanıyorum."
Maaruf ATAOĞLU
KURT DA MAĞDUR OLDU
- Bazı internet sitelerinde ’Tümgeneral Yılmaz’ım’ diyerek Hakkari Dağlıca Komutanı’nı arayan gazetecinin Ankara büromuzdan Nurettin Kurt olduğu iddia ediliyordu. Kurt, Habertürk’e bakın ne diyor: "Kesinlikle arayan ben değilim. Hiçbir zaman mesleğime leke sürdürmedim. Yapılan ahlaksızlıktır, bunlarla yargı önünde hesaplaşacağım. Bunun bana niye maledildiğini anlamış da değilim."
Gazeteciliğin doğru ve ilkeli bir meslek olduğunu hiç unutmamak gerekiyor.
Biliyor musunuz
BÜYÜKŞEHİR’e bağlı şirketlerden İmar Ticaret A.Ş. (Bimbaş) Genel Müdürü Nejat Yazıcı görevinden alınırken, diğer görevden alınanAğaç A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekar’ın yerine KİPTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Eyüp Karahan’ın, Halk Ekmek A.Ş. Genel Müdürü Ömer Bilgiseven’in yerine Ağaç A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekar’ın, Ulaşım A.Ş. Genel Müdürü Süleyman Pektaş’ın da yerine İSPAK Genel Müdür Yardımcısı Ömer Yıldız’ın getirildiğini...