Paylaş
Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri tıp fakültelerinden hekim ve sağlık çalışanları İbni Sina Hastanesi bahçesinde bir araya gelerek bir açıklama yaparak “Bu eylemler ülkenin bütün ağaçlarının, derelerinin tepelerinin, hayvanlarının tüm doğa varlığının daha çok ‘kazanç’, daha çok ‘yatırım’ uğruna yok edilmesine ve Türkiye’nin doğusundan batısına silahlarla, insansız hava araçlarıyla, bombalarla, tomalarla, biber gazlarıyla, tazyikli sularla kendi halkına yaptığı zulümlere verdikleri bir yanıttır” dediler.
Açıklamada şu vurgulamalar yapıldı:
- Demokrasilerde hükümetler sadece kendisini seçenlerin, destekleyenlerin değil tüm halkın yararını göz önünde tutmak zorundadır. İktidarlar, halklarının kendilerine biat etmesini talep edemez tam tersine halkın taleplerini demokratik yollarla dile getirmesini desteklemekle yükümlüdür.
- Ne yazık ki, ülkemiz merkez basın ve yayın organları görevini yerine getirmemektedir. Uygulanan yoğun sansür, halkımızın sesimizi duymasına ve haber alma hakkına mani olmaktadır.
- Biz sağlık çalışanları; bu ülkenin aydınlık insanları olarak demokrasi ve özgürlüklerimiz için mücadele etmeye kararlıyız.
- Gezi Parkı’nda başlayarak tüm ülke çapında yayılan ve destek gören bu eylemlerde polisin her fırsatta sınır tanımadan şiddet uyguladığına tanık olduk. Polisin uyguladığı şiddet orantısız olmanın yanında anlamsızdır.
- Polis şiddeti, insan vicdanını aşan boyutlara ulaşmıştır. Kızılay’da Kızılay AVM, Leman Kültür, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Mülkiyeliler Birliği’nde kurulu revirlere polis saldırısı yapılmıştır. Kapalı mekanlara biber gazı atılmasını takiben içeri giren polis ekipleri revirde bulunanlara coplarla saldırmıştır. “Ben doktorum” diyerek kendini ifade etmeye çalışan arkadaşlarımız “Doktorsan burada ne işin var?” denerek kafalarına coplarla vurularak darp edilmiş. Kimi arkadaşlarımız kafa travması nedeniyle tedavi görmekte, kimi arkadaşlarımızsa gözaltında bekletilmektedir.
Savaşlarda dahi sağlık çalışanına dokunulmaz iken Başkentimizde sağlık çalışanlarına şiddet uygulanmaktadır. Halkına hizmet amacı olan biz sağlık çalışanları her koşulda hizmeti sürdüreceğimizi bildiririz. İnsanlık suçuna dönüşen polis şiddetinin bir an önce bitmesini istiyoruz.
Ankara Barosu’ndan demokrasi çağırısı
Gezi parkındaki ağaçlar için başlayan barışçıl gösteriler, tahrike yönelik bir kısım beyanlar ve artık ölçüsüz bile denmesi mümkün olmayan doğrudan polis şiddeti nedeniyle kontrolsüz bir noktaya doğru gitmektedir.
Düşündürücü olan, pek çok çevik kuvvet polisinin teşhisi engelleyecek şekilde üniformalarındaki rütbeleri sökmüş olmalarıdır. Altı gün içinde yaşananlar, umuyor ve diliyoruz ki akıl ve sağduyu sahibi siyasetçiler için bir dönüm noktası olacaktır.
Baro olarak önceliğimizin eksiksiz, tam bir demokrasi olduğunu vurgulamak isteriz. Bu çerçevede; yönetimin halkın sesine kulak vermesini, polis şiddeti ile gözaltına alınan aralarında pek çok çocuğun da bulunduğu yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, halka karşı şiddet kullanan polisler hakkında derhal ve kapsamlı bir soruşturma başlatılması ile sorumluların kamu görevlerinden uzaklaştırılmasını, halka karşı kimyasal silah kullanımına yönelik sıkı, denetleyici ve yaptırım içerir düzenlemelerin derhal tesisini, Gezi Parkı’nın rant olarak kullanımını engelleyen bir karar alınmasını ve halkımızın barışçıl çerçevenin dışına çıkmama sağduyusu ile hareket ederek özgürlüklerine sahip çıkmasını talep ediyoruz.
Av.Sema AKSOY-Ankara Barosu Başkan V.
ODTÜ: Toplumsal isyan
ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu, “Taksim’de halkın direnişi yıllarca içinde birikmiş olduğu baskılara karşı koymanın toplumsal isyanına dönüşmüştür” değerlendirmesini yaptı. Açıklamada özetle şöyle denildi:
“Değerlerin bu kadar ayrıştığı ve siyasallaştığı toplumlarda demokratikleşme yerine daha baskıcı ve bireyin özel ve aile hayatına müdahalenin yolunun açılmasına da neden olur. Bu şekillendirmeye karşı halkın bilinçlenmesinin önündeki tüm engellere karşı tepki söylem ve eylem ise demokratik haktır.
Çağdaş, sosyal hukuk devletinin, bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı gösterilen tepkinin, devletin baskı unsurlarını insan sağlığını yok sayan araç gereçlerin kullanılması Demokratik toplumlarda kabul edilir bir davranış değildir. Halka gösterilen bu acımasız tavrı kınıyoruz.”
Paylaş