TRT GAP televizyonunda )9.10.2006) yayımlanan bir programda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Sn. Mehmet Keskin tarafından izleyicilerin zekatla ilgili sorularına cevap verildi.
Keskin zekatla ilgili genel açıklamalar yaparken varlıklı kişilerin servetlerinin 40’ta birini veya %2.5’unu zekat olarak vermeleri gerektiğini, bunların arasında banka hesaplarında bulunan paraların da dahil olduğunu ifade etti. Bunun üzerine izleyicilerden biri telefonla, İslam’da bankaya para yatırma haram olduğu halde hocanın neden bankadaki paradan da bahsettiğini sordu.
Keskin de, bankaya para yatırmanın faiz almamak koşuluyla caiz olduğunu, faiz almanın ise kesinlikle haram kabul edildiğini ifade etti.
Şimdi iktidarda bulunan muhafazakar bir hükümetin dahi pazar ekonomisini savunduğu ve uyguladığı bir ülkede ’banka faizi’nin resmi bir ağızdan haram olduğunu bildirmek gerçekten üzücüdür. Kar payı sistemi ile çalışan katılım bankalarının verdikleri kar payları ticari bankaların mevduata verdikleri faiz oranları ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle, bankaya yatırılan para karşılığında alınan piyasa faizi hiçbir zaman fahiş olmayıp yatırılan paranın nemasıdır. Haram olan tefeci faizidir, o da zaten yasalarla yasaklanmıştır.
Diğer bir soru, devlete ödenen verginin zekat olarak sayılıp sayılmayacağı ile ilgili idi. Bu soruya da Sn. Keskin, sayılmayacağı şeklinde bir cevap verdi.
KIZILAY VE MEHMETÇİK VAKFI
Günümüz koşullarında varlıklı kimselerin servetlerinin kırkta birini dağıtmanın ciddi zorlukları vardır. Kaldı ki serveti ve kazancı olanlar bu servet ve kazançları üzerinden vergi ödemekte, Kızılay ve diğer hayır kurumlarına bağışta bulunmaktadırlar. Devlete verilen vergi de bir şekilde toplumda ihtiyaç sahiplerine geri dönmektedir.
Dinin böyle bir emredici hükmünü yüzlerce yıl önceki uygulamalara göre yorumlamak ta bize göre ikinci bir talihsizliktir. Bizler kestiğimiz kurbanı dahi dağıtmakta güçlüklerle karşılaştığımız için ya Kızılay’a veya Mehmetcik Vakfı’na bağışta bulunuyoruz.
Kanımızca Diyanet’in görevi vatandaşın ibadet ve dini vecibelerini yerine getirirken onlara günümüz koşullarına uygun yol ve kolaylıklar göstermektir.
Yoksa, T.C.Anayasası ile bu görevler onlara tarihin derinliklerinde oturmak için verilmemiştir.
Yüksel EĞİNLİ-
(E) Bankacı-ANKARA
Evlerimiz yıkılıyor
MELİH Gökçek’in rant projesine karşı insanca bir yaşam ve barınma hakkı için mücadele eden Dikmen Vadisi halkını tanıyorsunuz. Gelinen noktada vadi halkı, meşru kitlesel mücadelesi ile rant projesi durdurmuştu. Kendi iradesi ile oluşturduğu sokak temsilcileri, halk yürütmesi ile örnek bir mücadele yaratmıştı.
AKP Genel Merkezi önünden Kuğulu Park’a kadar, bir çok yerde kentin temel sorunları için kitlesel gücüyle yer aldı. Ve Gökçek gelinen noktada son hamlesini yaptı. Bugün (20.10.2006 günü) itibariyle görevliler resmi yıkım tebligatları başlamıştır.
Evleri boşaltmamız, bayram sonrası zor ile yıkım yapılacağı tebliğ edilmektedir. Bu kararın hiç bir hukuki dayanağı yoktur.
Dikmen Vadisi halkı, şimdi son derece kritik bir mücadeleye başlıyor. Bütün dostlarımızın desteğini bekliyoruz. Gökçek’i Dikmen Vadisi’nde yenebiliriz.
Gelişmelerden sizi de bilgilendireceğiz.
Av.Ender BÜYÜKÇULHA- Dikmen Vadisi Halkı Barınma Hakkı Bürosu
0535-865 40 83; enderbuyukculha@yahoo.com
Biliyor musunuz
KAMU Emekçileri Sendikaları Ankara Şubeleri Platformu’nun, ’gerici, yobaz faşistler oruç tutmadığı gerekçesiyle Haber-Sen Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi Fatih Eroğlu’na yönelik saldırıyı kınadığını ve kamuoyunu duyarlı olmaya çağırdığını...İPEK Çalışlar’ın ’Latife Hanım’ DVD’sinin, ’Konsept Kitap’ adı altında 128 sayfalık kısa bir versiyonunun yayınlandığını (www.latifehanim.com)...
Ç.Ambar’ın acil sorunu
BEN üç senedir Ankara’nın en seçkin ve pahalı konutlarının bulunduğu Çukurambar’da oturuyorum. Yeni yapılanmakta olan semtimizde doğal olarak problemlerimiz çok fazla.
Bunların en başında da yollarımızın yapılmaması ve yeşil alanlara isabet eden gecekonduların yıkılmaması var. Zaman içinde çözüleceğini düşündüğümüz bu sorunlarımızın en acili semtin en yoğun kullanılan caddesinin çok bozuk olması.
Ayrıca Konya yolundan gelen tüm araçlar (otobüs, dolmuş ve şehirlerarası otobüsler)Ufuk Üniversitesi’nden geçerek Çukurambar’a gidiyorlar. Yolun dar olması çamur ve çukurların olması nedeni ile trafik çok zor ilerliyor. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde bu problem çok hissediliyor.
Nurdan ERGÜN
Hafiflik
BU ne öyle! M.G. adlı başkan, Cinnah Caddesi’ne ’dönerci’ heykeli diktirecekmiş?
Bu kimse, zamanında "böyle sanatın içine tükürürüm" diye söz sarf etme cüreti ile sanata karşı duruşunu ortaya koymuştu. Her nedense bu başkanın son zamanlarda Cinnah Caddesi’ne ’dönerci’ heykeli diktirmeye yönelik söylemlerine tanık olmaktayız. Bunu E.Ç. adlı yurtsever bir gazeteciye inat ve nispet olarak yapıldığını anlamamak için çok ama çok saf olmak gerekir.
Bu gazetecimiz, yurtsever duruşu ile çocuklarımıza örnek olarak gösterdiğimiz bir kimliktir. Değerli gazetecimize sahip çıkacağımızı ve kendisini; sulu, arabesk kültüre yakın ve yatkın, Çankaya’ya ve Çankaya’ya ’ters’ bakan başkana karşı yedirmeyeceğimizi Çankaya’da oturan birisi olarak ve Çankayalıları temsilen bildirmek isterim.
Çankaya İlköğretim Okulu’na giden iki oğlum var. Bunlardan 13 yaşındaki oğlum, adını rahmetli Uğur Mumcu’dan almıştır. Bu başkan; dönerci heykelini Cinnah Caddesi’ne dikerse, heykele çocuklarımın ’tükürmesini’ asla söylemeyeceğim. Ama... Çocuklarımı bu heykele karşı ’işeteceğimi’ kendisinin açıkça bilmesini iletirim.
Çankaya sahipsiz, Çankayalılar da bu kadar ahmak değildir. Kendisinin sululuğuna da ancak bu yakışır. Anlayacağı dil de budur.
Çok istiyorsa gitsin o heykeli döner hediye ettiği ’Altın Parkı’na veya bu milletin başına musallat olmaya başlığı Keçiören’e diktirsin.
Yeter artık... Ankara bu hafifliği çekmek zorunda değildir.