Paylaş
Dindar mı, akılcı mı nesil yetiştirilmeli?
Peki ama hangi din? İlahi mesaja dayalı din mi yoksa hurafelerle anlamsızlaştırılmış, insanları sömürme sindirme susturma aracı kılınan din mi?
Temel soru açıktır. İnsan; yüzyıllar öncesinin yaşamı, düşüncesi ve kabullerine göre mi yoksa gelişim dinamiği akıl ve bilim algısına göre mi düşünecek, eğitilecek, yaşayacak?
İnsan akılcılık ya da dincilikten birini seçmek zorunda mı? İkisi bir arada olamaz mı?
Dünya nüfusunun belli başlı dinlere göre dağılımı (yüzde):
33.5 Hıristiyan, 20.7 Dinsizler, 18.2 İslamiyet, 13.5 Hinduizm, 6 Budizm, 0.3 Musevi ve 7.8 diğer.
Dünya nüfusu 6 milyarın üstündedir. 1.2 milyarı Müslüman’dır. Geri kalanı yani 5 milyar insan başka dinlere inanmaktadır. Din; kişinin vicdani tercihidir.
Dünyada ve Türkiye’de eğitim tartışması yapılıyor. Dindar mı, dinsiz nesil mi yetiştireceğiz sorusu sorulmaya devam ediyor.
Batı ve Doğu ülkeleri; akıl ve bilim odaklı tercihi yaptı. Ya Ortadoğu halkları?
İslam coğrafyasının fakir düşmesinde, esarete düşmesinde, Osmanlı Devleti’nin yıkılışı öncesinde ve bilhassa yıkılışı sonrasındaki arayışlar doğru analiz edilmelidir.
İslam coğrafyasının geri kalmışlığının, kaos ortamının asıl sebebi unutturuluyor.
Osmanlı yıkılırken, o coğrafyada krallar, şeyhler, diktatörler mi vardı?
Nereden çıktı bu krallar, şeyhler, diktatörler? Kim getirdi, kim destekledi? Niçin?
Din diye; Arap hurafeleri, Arap tarihi, Arap kahramanları, Arap ahlaksızlığı, Arap çokeşliliği, Arap mitolojileri, Arap masalları anlatılıyor da ne oluyor ki? Hangi Arap ülkesi hangi marka sahibi? Hangi Arap ülkesi sanayide, teknolojide, bilimde ve sanatta var?
Bahsedilen dindarlık; ‘Ilımlı İslam’ projesinin, ‘Dinlerarası Diyalog’ ile Batı emperyalizmin uşağı nesiller yetiştirmek demektir.
Yeni Dünya Düzeni’nin İslam ülkeleri için düşünülen proje; dindarlaşmış, sürüleşmiş, akıl, bilim, teknoloji ve sanattan uzak, hurafelerle şekillendirilmiş robot insanlar sürüsüdür.
DİNDARLAR NE YAPTI
Dindarız diyenler ne mi yaptılar?
Önce; hak, adalet, mağduriyet, demokrasi, özgürlük dediler.
Sonra; samimi inançlıların, haksızlığa uğrayanların desteğini alarak güç ve iktidar oldular. Sonra; etnik ve mezhep damarını çatlattılar, dini ortak kavramları tersyüz ettiler, kılık kıyafet ayrıştırmasına giriştiler, servetlerine servet kattılar, sonra yalan talanla dünyevileştiler.
Bu aklın, ve eğitimin içinde; evrensel akıl, evrensel ahlak, evrensel adalet, evrensel insan hakları, evrensel sevgi, eşitlik, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma olmalıdır.
Akıldan, bilimden, sanattan yoksun din, din değildir, hurafedir.
Akılcılık, bilim, sanat, teknoloji, insan hakları ve eğitim çağın gerçekleridir.
Unutulmamalıdır ki; özgürlüğün de, refahın da, mutluluğun da, gelişmişliğin de sebebi akılcı eğitimdir. Akıl ve bilime odaklanmış inançlı nesil yetiştirilmelidir.
Tren istiyoruz
BİZ ailece İstanbul’a daima trenle gideriz. İki yıl tren seferi nasıl kaldırılır?
Biz çocuklarımızı trenle göndermek istiyoruz, otobüsle değil. Bizi nasıl mecbur ederler?
Müjde Dural
Nasıl bir ‘demokratik tüzük’
AKP, TBMM İçtüzüğü ile muhalefetin sesini kısmak için hazırladığı taktikleri uygularken, CHP de her türlü engellemeyi yapıyor ama... Gözler de bir yandan Kurultay hesaplarında...
Kılıçdaroğlu’nun istediği tüzük kurultayı 26 Şubat’ta Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda yapılacak... Çağrıyı Kılıçdaroğlu daha önce yapmıştı. Kılıçdaroğlu, muhalefetin istediği kurultay çağrısını ise dün yaptıı; 17. olağanüstü kurultayın 1 Mart’ta Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda yapılacağını ilan etti. Dört gün arayla bu delegelerin konuklama harcaması 1 milyon tutar mı? Tutar tabii..
Baykal ise delegelerin talep ettiği kurultayın öncelikli yapılması gerektiğini söylüyor; “Şapkadan tavşan çıkarır gibi 2. kurultay konuyor” diye tepkisini belirtiyor.
Kılıçdaroğlu, önceki akşam CNN’de Ahmet Hakan’ın sorusuna “Söz verdim, Türkiye’nin en demokratik tüzüğünü getireceğiz” dedi sakin bir şekilde. Ama ‘nasıl’ını ne Hakan sordu, ne de Kılıçdaroğlu açtı.
Üzerinde 7 ay çalışıldığı söylenen taslağı kamuoyu bilmiyor; tartışmaya açılmıyor. ‘İmzacılar’ bunu merak ediyorlar.
“Nasıl bir demokratik tüzük; demokratik denilince bu Hitler’e göre başka, Saddam’a göre başkadır. Sayın Kılıçdaroğlu nasıl bir değişikliği öngörüyor.”
Evet, yineledikleri sorular da şu:
12. maddeden Genel Merkez’in yığma (naylon) üye yapma yetkisi kaldırılacak mı?
Genel Başkan olarak MYK’yı atama yetkisi eskiden olduğu gibi PM’ye devredilecek mi? (Yani 2008 kurultayında Baykal’ın dayatması ile Genel Başkan’a verilen ‘padişah’ yetkilerinden vazgeçilecek mi?)
Görevden alınıp atama yapılan örgütlerin kongreleri hemen yapılacak mı?
Kongre ve kurultaylarda eskiden olduğu gibi ‘çarşaf liste’ yöntemi yeniden zorunlu hale getirilecek mi?
En önemlisi... Milletvekili, belediye başkanı, Belediye Meclis ve İl Genel Meclis üyelerinin seçiminde ‘önseçim’ zorunlu kılınacak mı?”
Muhalefete her zaman “İmza toplayın tüzük kurultayını toplayacağım” diyen Kılıçdaroğlu, son anda bir manevra ile ‘imzacıların’ önüne geçti.
Verdiği ilanda, “sadece ‘tüzük komisyonunun hazırladığı raporun’ görüşülmesi ve oylanması” cümlesi dikkat çekiyor. Özel şifreyle girilen internet sitesinde,
Kılıçdaroğlu’nun ‘demokratik tüzük’ taslağında Baykal’a verilen yetkilerden daha fazla yetki istediği ileri sürülüyor. Muhalefetin istekleri karşılanmadığı gibi daha katı hükümler getiriliyor, deniliyor.
Tüzük taslağı hemen tartışmaya açılmalıdır.
Biliyor musunuz
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde (Radyo-TV) son sınıf öğrencisi ve okul birincisi Mikail Boz’un Dekan Yusuf Devran hakkında Ekşi Sözlük’e yazdığı eleştiri sebebiyle hakkında disiplin soruşturması açılarak, bir yarıyıl okuldan uzaklaştırıldığını açıkladığını...
Paylaş