ÜLKEMİZİN hemen hemen tüm şehirlerinde sözde yapılanma ve şehirleşme adına yapılan plansız, uygulayıcılara göre plan dahilinde yapıldığı varsayılan betonlaşma ve yozlaşma şehircilik dokusunu bozan görüntülerle bilinen noktaya gelirken, güzelim tarihi eserleri de baskı altına almıştır.
Örneğin Ulus’taki eski Tekel, İş Bankası ve Sümerbank binaları her biri kendi başına bir ’Ankara simgesi’ durumundadır. Hele hele ’Cumhuriyetimizin Kabe’si olarak bildiğimiz ilk meclis binasının, Anadolu Eserleri Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, tarihi ana binasının durumu yüreğimizi sızlatmakta iken bir TV kanalında Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ı entelektüel bir grup karşısında dinlerken mutluluk duydum.
Sayın Günay’ın açıklamasında vurguladığı tarihi Meclis binasının önünde belediye tarafından işletilmeye izin verilen büfenin yarattığı laubaliliğin tarif edilmezliği Ankara’da hemen her ana caddenin köşe başlarını tutmuş bir ’Deli Dumrul’dur.
Örnekleri Mithatpaşa, Kavaklıdere, Esat, GMK ve tüm ana caddelerde fütursuzca dağıtılmış olan bu büfelerin etrafları da çöp yuvasıdır. Büyükşehir Belediyesi’nin bu disiplin dışı uygulamasını anlamakta zorlanmaktayız. Hoş simit tezgahlarının dahi nasıl ve kimlere hangi koşulla verildiği bilinmektedir.
Bir önceki Kültür ve Turizm Bakanımız hafızalarda uyuklamalarıyla kaldığı gibi, tarihi eserlerle ilgili, Akdamar Kilisesi’nin restorasyonu ve açılışının Ermenilerce soykırım tarihi olarak bilinen bir tarihte olması şeklinde gafla hatırlanacaktır.
Siyasi geçmişi ve altyapısı belli bir çizgiye ait kaynaktan gelen sayın Ertuğrul Günay’ın tespitleri izleyenlere güven vermiştir.
Görevinde çok yeni olmasına rağmen Urfa’dan İstanbul’a, Adıyaman’dan Ankara’ya kadar tarihi ve kültürel değerlerimiz hakkında bilgilenmiş olması, sorgulayıcı ve yaptırımcı bir vizyonla görsel sanatlar konusunda ilk defa gündeme taşıdığı kavramlar üzerinde tabuları işaret eden sayın Günay’dan doğrusu çok umutlandık.
Kendisini kutluyor ve Atatürk Türkiye’sini kültürel değerlerimizle koruyup kollamada yapacaklarının takipçisi olacağımızı bildiririz.
Tuncer KIRHAN
KISA... KISA... KISA... KISA...
BUGÜN...’Atatürk Devriminin Anayasası’ paneli bugün 13.00’de; Söğütözü’ndeki Türk Metal Sendikası Salonunda. Konuşmacılar; Servet Bora (Yöneten), Doğu Perinçek, Sadi Somuncuoğlu, Alpaslan Işıklı.
BİR ilköğretim okulunda öğretmen olarak hergün Gölbaşı’na gidip geliyorum. Şikayetim halk otobusleri kaldırılmadan önce hiçbir problemle karşılaşmadan Gölbaşı yolculuğu artık tam bir işkenceye dönüştü. Seferden kaldırılan otobüslerin yerine yeteri kadar otobüs seferi konulmamasından dolayı öğlen ve akşam saatlerinde tam bir rezalet yaşanmaktadır. Belediye şoforlerine sorduğumuzda, yeni ek sefer konulabilmesi için EGO’ya basvurulması gerektiği belirtiliyor. Bu işkencenin sona erdirilmesini diliyoruz.
Hanife OZHAN
MEB’e: Çanakkale’de ’halk oyunu’ olmaz
MEB, 2007-2008 öğretim yılında Çanakkale’ye dört öğrenci gezisi düzenlemiş. Öğrenciler tarihlerini öğrensinler, vatan ve bayrak sevgisi gelişsin diye; çok güzel... Ancak, 25.9.2007 günü Şehitlik’teki halk oyunu gösterisi bu gezinin amacına uygun düşmemiş. Şehitlere saygı böyle mi gösterilir? 18 Mart veya 25 Nisan’da Çanakkale Zaferi’ni kutlamıyoruz ki!
Greve çıkınca, iş yeri kapandığı için halay çeken büyüklerin çocukları böyle yetiştiriliyor işte. Onlar da büyüyecek ve üzülecek bir olay meydana geldiğinde halay çekeceklerdir.
Çanakkale’yi gezen öğrencilere şunları da söylemişlerdir inşallah: "1915’te burada durdurulan İngiliz, Fransız donanması, Mondros’tan sonra elini kolunu sallayarak boğazları geçti, İstanbul limanına girdi.16 Mart 1920 tarihinde de İstanbul’u işgal etti.Çanakkale’de olduğu gibi, bugün Malezya’ya çevrilmek istenen Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Paşa tarafından İstanbul’dan da kovuldular." Nail TAN
Çankaya Köşkü’nü ne kadar tanıyoruz
ATATÜRK başta olmak üzere 11 cumhurbaşkanına ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever’in eşliğinde gazetecileri ağırladı. Gazeteciler 1993’den itibaren cumhurbaşkanlarının ikametgahı olan Pembe Köşk’e götürüldü. Köşk Müdürü, binanın yapımına 1930 yılında karar verildiğini ve yeni binanın Atatürk’ün isteği ile Avusturyalı ünlü mimar Prof. Dr. Clemens Holzmeister tarafından projelendirildiğini ve köşkün zemin ile birinci kat olmak üzere iki kattan oluştuğunu belirtti.
Çankaya yerleşkesi içinde bulunan yerlerden biri de, 1935 yılında Atatürk tarafından kızkardeşi için mimar Seyfi Arkan’a yaptırılan, Makbule Hanım’ın isteği üzerine her taraftan güneş alması için camla kaplanan Camlı Köşk... 1951-1954 yılları arasında Türkiye’yi ziyaret eden yabancı devlet başkanlarına ikametgah olarak ayrılan köşk, 1954-1970 yılları arasında Başbakanlık ve Senato Başkanlığı ikametgahı olarak kullanılmış. Köşk 1974 yılında ilk olarak Abdurrahman Hancı tarafından restore edildi ve daha sonra 1994 yılında tekrar yapılandırılarak 300 metrakarelik bir otel ünitesine sahip olduktan sonra 1996 yılı başında tekrar yabancı Devlet Başkanlarını konuk etmek üzere kullanılmaya başlandı.
Cumhuriyet dönemi mimarlığının parlak örneklerinden olan bu tasarımlara ve adı geçen mimarlara Türkiye’nin Mimarlık Arşivi ARKİV sayesinde ulaşılabiliyor. Mimarlık kültürü ile ilgili çalışmaların son derece yetersiz, modern mimarlık ürünlerinin de yokolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu Türkiye’de ARKİV tüm bu uygulama ve ürünleri belgeleriyle kayıt altına alarak modern mimarlığımızın hafızası oluyor.