‘AKP rant pazarı açtı’ yazısı üzerine, kamunun mallarını satan Eskidji firmasının sahibi Dikran Masis aradı, renkli konuşmasıyla gelişmeleri anlattı.
Kendi de güldü, bizi de güldürdü. Ve konuları tek tek yanıtladı: ‘Bizimkentlilerin arsası: Doğrudur. Bu beyler bize geldiler. Bu arsayı almak istediklerini söylediler. Kitaba baktık, 395 milyarın altında alamayacaklarını söyledik. Müzayedeye geldiler. 2.3 trilyona başkası alınca belli ki sinirlenmişler. Bunu anladım da, ‘Bizimköylüler kandırıldı.’, ‘TOKİ kaşla göz arasında satış yaptı.’, ‘Bu garip satış’ denmesini anlamadım.
TOKİ’Yİ KANDIRTMADIM
Bizimkentliler kandırılmadı. Tam aksine 2.3 trilyonluk arsayı, TOKİ’ye baskı yaparak neredeyse 400 milyara alıp TOKİ’yi kandırıcaklardı. TOKİ kaşla göz arasında değil, müzayede yoluyla sattı. ‘Bu garip satış’ değil en etkili, en şeffaf, en süratli satış... Bu işte bir çok kişinin ayağına basıyoruz. Kimler mi bunlar?
Söyleyeyim; devletin malını babasının malı sanıp ucuza kapatmak isteyenler,
sahipsiz sandığı arsaları ‘ne de olsa benden başkasına yaramaz’ deyip ilgili kurumdan satın almayanlar, devletin malını siyasi baskıyla yakınlarına vermek isteyenler.
Yani kısacası devletin bir şekilde suistimal etmek isteyenler bizi sevmez; yöntemimizi de... Çünkü biz şeffafsız. düzgünüz, doğruyuz. Kimseyi takmaz, doğru duruşumuzu bozmayız. Bu nedenle devlet ve ciddi kurumlar bizimle çalışmayı tercih eder. Danışıklı dövüşü tercih edenler veya bazı şaibeli işlere maske arayanlar Eskidji’ye uğramaz.
TELEVOLE KONUSU OLMAZ
Ataköy arsaları meselesi: Birileri halkı örgütlemiş ‘Gidin Eskidji’yi basın’ demiş. İyi de Eskidji’nin ‘icra dairesi’ olmadığını unutmuş. Biz özel sektörüz, binaya sadece iştirakçi ve birkaç refakatçıyı alırız. Boşa bayrak kaldırıp satışlara nifak sokmak isteyenler, kuru şamatacılar yani düzeni bozmak isteyenleri almayız. Kaldı ki, bu arsaları istese (Bakırköy belediyesi) istimlak edebilirdi, çünkü yasa müsait.
Basına gelince... Her zaman girebilirler fakat kamera ve fotograf makinası kullanamazlar. Çünkü hiç kimse gayrimenkul alırken poz vermek istemez. Bu işler televole konusu olamaz.
Sizi bir müzadeyemize davet ediyorum. Yağmalama var mı, arz-talebin birleştiği en yüksek nokta mı var göstereceğim.
Türkiye’de artık dürüstler de farkında iseniz cesur olmaya başladılar. Sizlerden bizleri ayaklarına bastığımız kişilerden korumanızı rica ediyorum.
Eskidji ve onun koyduğu standartlar olmasaydı Türkiye’de şeffaflık bugün konuşulur muydu?
DÜRÜST MÜZAYEDECİLİK NEDİR?
Yani bizim 2.3 trilyonluk yeri 400 milyara mı satmamız gerekiyordu?’
Masis’e, ‘Adamlar kandırılmış, bu yer sizin denmiş, şimdi de Emlakbank’ın malları TOKİ’ye geçince satılıyor’ diyoruz; ‘Doğru söylüyorlar ama ben taraf değilim, TOKİ’dir. Bana şartnameyi oku, müzayedeyi yap diyorLAR. Görevim bana verilen malı en yüksek değere satmaktır. Müzayede ciddi bir iştir’ diye yanıt veriyor.
Bu arsanın dava konusu olduğunu, bu arada bir benzin istasyonu ruhsatının da bulunduğunu aktarıyoruz, ‘ben de huylanıyorum’ diye ekliyor.
Kaç yer sattınız bugüne kadar?
- Bilemem, çok, çok... Sadece bu hafta 8 trilyon muammen bedelli 17 yeri 14 trilyona satmışız... Bana geliyorlar ‘Dikran Bey bunu bana ucuz verir misin’ diyorlar; ben de ‘nasıl vereceğimi söyle vereyim’ diyorum. Dürüst satıcılık bayrak sallamaktan geçiyor.
Neler satarsınız?
- Benim işim devletle, bankalarla ve şahıslarladır. 110 bin müşterim var. 385 adet bilgisayarım var; 416 mimarım var dersem de şaşırmayın. Sistemi gördüğünüzde siz de güveneceksiniz.
Cironuz?
- Çok....
100 milyon dolar felan mı?
- Çık, 1 milyarı geç.
AKP’li mi oldunuz?
- Olabilir miyim? Allahı var adamlar dürüst. TOKİ Başkanı Erdoğan Bey’i tanımadım; Tayyip Beyi görmedim, o da beni görmedi.
(Bu konudaki tepki ve görüşleri yayınlamaya devam edeceğiz)
Türkiye, AKEL kadar olamadı
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Annan planını sorunun çözümüne yakın buluyoruz; iki kesimlilik, siyasi eşitlik gibi... Ama, referanduma gidirken planın uygulanmasına dönük çok ciddi bir kaygı taşıyoruz’ diyerek devam ediyor:
‘Evet oyu için Rum AKEL partisinin adadaki askeri birliklerin silahsızlandırılması için BM ve AB’den güvence istenmesi gibi duyarlığını BM Genel Sekreteri tarafından Güvenlik Konseyi’ne taşıyor da; biz neden böyle bir teminat arayışı içinde değiliz? Maalesef Dışişler Bakanı, portokal satamayan bir devlet egemen olur mu, diyor. Kıbrıs’ın egemenliği ile portakal sandığını karıştırmak ne kadar üzücü ve ayıp bir şeydir; eski bir Dışişleri Bakanı olarak bunu kınıyorum. Peki KKTC kime sığınacak söyler misiniz? Türkiye, AKEL kadar bir diplomasi yürütmekten yoksun mu? Referanduma üç gün kalmış, plan değişebiliyor; peki biz niye ek güvenceler alamıyoruz?’
TİYATRO OYNANIYOR
YP Genel Başkanı Sadettin Tantan: ‘Yabancı güçler istiyor diye Kıbrıs’ı bu kadar ucuza veremeyiz, çünkü bu toprakların milletin malıdır, referandum da bir aldatmacadır. Türkiye’nin geleceğinin oylanmasıdır. Uygulanan psikolojik propaganda ile halkımız teslimiyetçiliğe itilmektedir. Esas tehlike ulusal politikalardan uzaklaştırılmak ve ABD’nin güdümünde bir güç olmamızın istenmesidir.’
Borçlan, ödeme, puan kazan!
KREDİ kartı faizlerinin yeni bir bankacılık skandalı yaratacağına ihtimal veriyorum. Çünkü bankalar kredi kartı sahiplerini borçlarını zamanında ödememeleri konusunda teşvik ediyorlar. Bunun en son örneği Finansbank’tan tarafıma gelen bir mektupta açıkça deniyor ki; kredi kartı borcunuzu ödemeyip taksitlendirseniz veya nakit kredi kullanırsanız, ödeyeceğiniz faiz oranı kadar puan kazanacaksınız. Pes vallahi! Bankacılar vatandaşlarımızın gelecekleriyle oynuyorlar. Devlet sadece seyirci kalıyor. Can ÇELİK-BODRUM
KKTC’de tiyatro oynanıyor
YP Genel Başkanı Sadettin Tantan, ‘Yabancı güçler istiyor diye Kıbrıs’ı veremeyiz, çünkü bu topraklar milletin malıdır, referandum bir aldatmacadır’ diyor. Girne’de Dome Oteli’nden telefonla görüştüğümüz Tantan, referandumla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
‘30 yıldır ambargo altında olan bir ülkedeki insanlar üretken yapıdan tüketen bir yapıya doğru itilmiş; maalesef bir kesimi milli şuurlarını kaybetmişlerdir. Bu referandum, Annan Planı ile ilgili değildir; aslında Türkiye’nin geleceğinin oylanmasıdır. Türkiye’nin kültürel geleceğinin bitirilmesidir. Bu yolla Türkiye’nin bölgesinde kendi hakkını korumayan bir ülke haline getirilmesidir. Kandırılan insanlara sen ırgat ve bekçi ol demektir. Uygulanan bu psikolojik propanda ile halkımız teslimiyetçiliğe itilmiştir. Esas tehlike ulusal politikalardan uzaklaştırılmak, Amerika’nın güdümünde bir güç olmaktır. Bu nedenle referandum Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Et ve tırnak birbirinden koparılmak istenmektedir. Bu nedenle kandırılan insanlarla tiyatro oynanmaktadır. Kıbrıs’ı kurtaran Ecevit’e, KKTC Başbakanı’nın gösterdiği tepkiden bunu anlamak mümkündür.’
Zafer Helenizmindir
KIBRIS’taki göçmen Türkler referandumda evet oyu kullanmaya hazırlanıyorlar.
Gerekçesi, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün konuşmasında ağılıklı olarak ‘evet’ mesajının çıktığı... Türkiye’nin son tutumu konjoktürel olarak siyasi bir manevra olarak nitelense de, Türkiye açısından kırılma noktasıdır. Türkiye’nin önümüzdeki 15 senelik dönem içerisinde coğrafi birliğini koruması çok zor hale gelmektedir. Yanılmış olmayı çok isterdim. Ancak, egemenliği ‘bir kasa portakalla eş tutan’ zihniyetle, gitmekte olduğumuz son bellidir.
24 Nisan’da artık Türk tarafında ne çıkarsa çıksın ‘zafer Helenizmindir’.
İçimiz kan ağlıyor.
M. KUNEY
Bu nasıl fair play?
LİGİN son dört haftasına girildiğinde Fenerbahçe ve Trabzonspor’un, şampiyonlukta iddiası kalmamış rakiplerinin verdikleri beyaanatlar oldukça üzücüdür. 33. haftada Trabzonspor’un rakibi olan Galatasaray’ın milli futbolcusu (Hakan) çıkıp, ‘Trabzonspor’u gönlünün şampiyonu’ ilan edebiliyor. Bu geçmişte Ahmet Güvener’in, Galatasaray taraftarı olduğunu açıklamasından daha düşündürücüdür. İşin en acı tarafı tüm bu olanlara karşı Futbol Federasyonu’nun sessiz kalmasıdır. Her zaman Fenerbahçeli olmakla suçlanan medya bile yeterince sesini çıkaramamıştır. Bu işten ekmek yiyenler iyi düşünmek zorundadır. FB, BJK ve GS Türk futbolunun lokomotifidir. Bu lokomotif zarar görürse bundan en büyük zararı Türk futbolu görecektir.
Tayfun TÜMER-İZMİR
GÜNÜN SÖZÜ
‘Türkiye’nin asıl meselesi irtica ve laiklik değil, emperyalizme karşı tam bağımsızlık savaşıdır.’
(Atilla İlhan)
MESAJ PANOSU
SABIK bir başbakanın su bardağının koruması tarafından taşındığını gösteren bir resim, bana bir başka resmi hatırlattı. Orada da bakan hanımefendinin el çantasını erkek koruma taşıyordu. Bu devlet memurları, onlara koruma olarak mı, hizmetli olarak mı tahsis ediliyor? Bir saldırı olursa elindekileri mi koruyacak, şahsı mı?
Nihat YALÇINER/AYVALIK
DIŞİŞLERİ Bakanı Sayın Gül üzülmesin. Annan Planı portakal sorununu kökten çözecek. Bu plan ile Türklerin elinde portakal da kalmayacak.