Paylaş
Yasamada istikrarı sağlamak için büyük partileri avantajlı kılan bir sistem.
Yeni Seçim Kanunu’na göre bir partinin bulunduğu ittifak barajı geçerse o parti de geçmiş oluyor. (Değişen bir şey yok.)
- Yeni Seçim Kanunu’ndaki en önemli değişim: Milletvekilleri iki türlü dağıtılıyordu. Bir seçim bölgesinde milletvekilleri önce ittifakların toplam oy oranına göre, sonra her ittifakı oluşturan partilerin oy oranına göre ittifakı oluşturan partilere dağıtılıyordu. Şimdi ittifakların toplam oy oranının bir önemi kalmadı, bir seçim bölgesinde her parti kendi oy oranı nispetinde D’Hondt algoritmasına göre milletvekili alıyor. Dolayısıyla görece düşük destekli partilerin milletvekili çıkarabilmesi için mutlaka liste ortaklaşmasına gitmesi gerekiyor.
Kanunlar hedefler arasında denge kurmayı hedefler.
Bizim seçim kanununda iki hedef var:
1- Temsilde adalet.
2- Yönetimde istikrar. Esas mesele barajın hâlâ yüksek ve seçim bölgelerinin çok geniş olması. Seçmenle seçilen arasındaki mesafe çok. Tabii Siyasi Partiler Kanunu’ndan bağımsız düşünmemeliyiz. Özetle sorunumuzun basit bir cevabı yok.
Seçime az kaldı ama düşünmeye gerek yok mu?
Ama üzerinde düşünmeye devam etmek gerekiyor. Can SELÇUKİ
GÜNÜN SÖZÜ
“Asil insan, kendisini kusurlarından arındırır ve komşularına iyi davranır.” Hz. Ali
2 KIRMIZI ÇİZGİMDEN VAZGEÇMEM
Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu kişisel, niteliksiz, ideolojik ve siyasi kriterlere göre bir değerlendirme sonucu birisinin öbüründen üstün olduğunu (buna inanıp inanmamam önemli değil) iddia edip savunmak gibi soyut ve umutsuz bir çabaya girmek niyetim yok.
Ödün vermeyeceğim iki kesin kırmızı çizgim var: Atatürkçülük (tercihen, sözde değil özde) ve dürüstlük(özellikle akçeli konularda). İki kişinin ikisi de bu kırmızı çizgilerimi geçiyor. Prof. Dr. Osman COŞKUNOĞLU, 22. Dönem MV.
MANAVGAT’IN SUYUNU DENİZDE DEĞİL GÖLETLERDE TOPLAYALIM
Manavgat’tan arayan bir okurumuz telefonda su tasarrufu konusunda ne yapılması gerekir diyerek ufuk açıcı şeyler söylüyor:
Bilir misiniz, Manavgat Çayı akar denize karışır. Bu sular küçük göletlerle toplanamaz mı? Alanya sınırlarında büyük bir otel vardır. Toroslardan inen suları yaptığı beş gölette topluyor, bunları otelin günlük ihtiyacında ve otel bünyesindeki muz ve sebze üretiminde kullanıyormuş. Böylece denize giden 3 bin ton su ihtiyaçlarına yetiyormuş. Kendisini tebrik etmek isterim.
Bir de Mersin Tarsus’ta bir arkadaşımız var; 25 dönümlük çiftliğinde nektar, badem, ceviz, domates ve biber gibi ihtiyacını iki gölette topladığı dere sularıyla karşılıyormuş. Göletlerin altını naylon malzeme ile toplandığından su sızması da olmuyormuş. İki göletin suları meyve ağaçlarının ihtiyacını karşılayacağını söylüyor ve “Eğer böyle bir şey yapmasaydım bu yaz ortasında ağaçlarım kururdu. Allah çiftçilerimizin yardımcısı olsun!” diyor.
KULİSLER VE ADAYLAR
-CHP’de milletvekili aday adaylığı için verilen dosya sayısının 4 bini geçtiği bildirildi. Ankara’dan adaylık için verilen dosya sayısı 350’yi buldu.
-“Atatürk’ü sevmiyorum” diyen Fatma Yavuz, CHP’den milletvekili aday adayı olmuş. Umarım, Atatürk’e nefret kusan bu kişinin adaylığı onaylanıp Atatürk’ün kemikleri sızlatılmaz.” S.T.
-YSK verilerine göre en düşük imza sayısı Tunceli için olmuş.
-İYİ Parti Kayseri Milletvekilliği için aday adaylığını gerçekleştiren, TV programcısı Serdar Gökhan Çiçek “Bizim adaylığımız konuşamayan tüm meslektaşlarımızın sesi, nefesi olmak içindir. Rabbim layık olana, hakkı olana, vatanına faydalı nasip etsin” diyor.
-TİP Başkanı Erkan Baş, yıllardır bıkıp usanmadan adalet peşinde koşan Mısra Öz’ün milletvekili adaylığı teklifimizi kabul ederek gücümüze güç kattı. Birlikte başaracağız.
O BİR SEYMEN VE GALATASARAYLI İDİ: ORHAN KARAVELİ NELER YAZDI
Ankaralı devrim şehidi Seymenbaşı Halil Efe’nin torunu, Serpil Karaveli’nin eşi, Orhan Halil ve Suzan Karaveli’nin babası olan duayen gazeteci ve gazeteci büyüğümüz Orhan Karaveli’yi kaybettik. Bulduğu her fırsatta Mustafa Kemal Atatürk’e hayranlığını ve sebeplerini arayarak aktaran, sevilen gazeteci büyüğümüz gazeteci-yazar Orhan Karaveli pazar günü Ataköy’de öğle namazından sonra toprağa verildi.
Kendisi yarı ‘Trakyalı’ sayılır. Babasının Malkara’daki kömür işi nedeniyle 1970’lerde Ankara’dan gelip Ecevit’in CHP’sinde 1977 yılında milletvekili adayı olduğunu, ancak az bir oy farkıyla kaybettiğini hatırlarız.
Abi-kardeş ilişkimiz bu yıllarda başladı, İlhan Selçuk’la yakın dostluğu nedeniyle gelişti.
Türkiye’nin son yaklaşık 70 yılına tanık usta bir gazeteci, engin bir tecrübe. Hayatını gazetecilik mesleğine verdi. Bu sürede çok şey yaşadı, çok şey gördü ve hiçbir zaman doğru bildiğinden şaşmadı, boyun eğmedi, bildiğini korkmadan haykırdı. Başbakan Adnan Menderes’in 1959 yılındaki ünlü Amerika gezisinde, ona eşlik ettiğinde 29 yaşında genç bir gazeteciydi. Ve başbakana ‘Kral Çıplak’ diye haykırabilecek cesur bir yüreğe sahipti. Bugün ise 93 yaşında bir çınar... Bir Cumhuriyet aydını. Ve hâlâ haykırıyor: ‘Kral Çıplak!’
Ve bugün hâlâ Cumhuriyet’i, laikliği, Atatürk’ü hiç korkmadan, yılmadan, cesurca anlamaya ve anlatmaya devam ediyor. Onun kitaplarını okumaya devam edin!
FAZIL SAY NELER YAPIYOR
İlk kez bir rock şarkısı bestelemeyi deniyorum. Şükûfe Nihal’in şiiri ‘Suçlu Var’ı tamamlıyorum. Bence gayet iyi oluyor. Bu arada Sezen Aksu’nun ‘Avcı’ şiirinin bestesi de bitti. Bence çok iyi, hit olabileceğini hissediyorum. Fazıl SAY
Paylaş