Paylaş
‘‘Erzurum doğumluyum. 7 kardeşiz. İÜ merkez kütüphanesinde çalışarak İstanbul İTİA'yı bitirdim. Ticaret Bakanlığı'na 1977'de sınavla girdim; çeşitli görevlerden sonra 1991'de il müdürü oldum. Sicilim hep pekiyidir. Dört takdirnamem vardır; çalıştığım 6 vali ve 9 bakana sorulabilir.
Her devrin adamı değil, devletin memuruyum; tarafsız, özverili ve başarılı... Hiçbir zaman siyasi torpilim olmadı; olsaydı başka yerlerde olurdum. Görev süremce siyasi yapıları birbirine zıt hükümetler zamanında tarafsızlığımı korudum. Hakkımdaki iddialar yalan beyana dayanmaktadır. İspatı mümkün değildir; yakıştırmadır.
Memurlar arasında ayrım yapmadığım gibi menfaat temini de imkánsızdır. Yakınım denilen kişilere de herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Şirket ve kooperatif genel kurul toplantılarına, 147 çalışanımızdan, açılan seminerlerde başarılı olanlar bir komisyon tarafından görevlendirilmekte, benim sadece imzam bulunmaktadır. Dolayısıyla özel bir listem olamaz. Damadım diye bahsettiğiniz kişi, ben bu kurumda çalışmaya başlamadan önce aynı serviste görevde bulunan kişidir. Yeğenim ise 20 kişilik limited şirketleri servisinde çalışmaktadır.
Menfaat veya makam peşinde olan kişi tarafından 1996'da da böyle bir mektup yazılmış; iddialar 5 ayrı başmüfettiş tarafından incelenmiş, tarafıma suç isnat edilememiştir.
Herkesin mal beyanları bakanlık arşivinde bulunmaktadır. Bostancı'da 1989'da ailece aldığımız bir evde oturuyorum, ruhsatlı bir silahım vardır, arabam yoktur. İşe toplu taşıma araçları ile gidip geliyorum; makam arabası kullanmıyorum.
Beni İTO, İSO, esnaf odaları, tüketici örgütleri vb.'den araştırabilirsiniz.’’
Sertab ve Süreyya tesettürlü değil ki...
AKP, kızlarımızı rahat bıraksın
BU hükümetce her apartmana bir mescit yapma izni verilecekmiş. Yani apartmanlar birer küçük cami olacak... Ve buraya giren çıkan kadınlardan başlarının örtülmesi, dolayısıyla da türban takılması istenecek. Bu ne demektir? Tesettürün, dolayısıyla irticanın, üst düzeyden tabana yayılmasını sağlamaktır.
Yani apartmanda mescit kurmak teorisi pratikte her apartmanda bir şer yuvasının kurulması demektir. Tayyip Erdoğan Bey, 'Milli görüş' gömleğini sözde çıkartacakmış... Yani bununla kendisinin irtica kökenli olduğunu bastıra bastıra söylemiş olmuyor mu? O gömleği evine gidince yine giymedigi ne malum! Ne zamanki hanımına türbanını çıkarttırır, o zaman ben 'Milli Görüş gömleği'ni bir daha giymemek üzere çıkardığına inanırım.
Almanya'da kurulan Milli Görüş nedir? Hedefini herkes biliyor.
İrtica bir yandan da üniversitelere pompalanmak isteniyor. İmam hatip mezunlarının üniversite girişlerinde diğer lise mezunları ile bir tutulması öngörülüyor. Türbanlı ve sarıklıların üniversitelerde cirit atmaları sağlanacak ve biz Avrupa'dan fersah fersah uzaklaşacağız. Uyum Paketi'ne bak hizaya gel!
Türkiye Cumhuriyeti karşıtı konuşmaları ile tanınan ve şu anda milletvekili olan Kapusuz'u da unutmayalım. Meclis'te ne işi var? Ayrıca birçok irtica yanlısının kilit noktalara atanmasına ne demeli, bu nereye kadar varacak?
HADİ KAPLAN'A KARŞI ÇIKIN!
Almanya'da niye Kaplan gibi bir adam serbest kalıyor? Buna hükümet niye karşı çıkmıyor? Hiç olmazsa TV'lerde bu durum kınanmalıydı. Nerede protestolar; nerede notalar? Çünkü hükümet buna bayıla bayıla göz yummuştur ve sözüm ona cevapları da şöyle olacaktır:
Almanya'nın iç işlerine karışamayız. Ha ha ha.
Alman deyimiyle şimdi de bir çekiç:
Gül bir konuşmasında, askerin ciddi endişesinin yersiz olduğunu, Türkiye'nin kendisini müzikte Sertab Erener'in, atletizmde Süreyya Ayhan'ın başarılarıyla Avrupa'da kanıtladığını söylüyor.
REJİMİ RAHATLATIN
Yani ne yapıyor?
Yine Alman deyimi ile 'yabancı tüyle kendisini süslemek' istiyor.
Bunun Türkçe yorumu, başkalarının başarısı ile kendisine pay çıkarmak istiyor... Aslında bunun yerine kendi başarılarını (varsa) sayması icap etmez mi? Abdullah Bey dikkatinizi çekerim, bu hanımlar tesettürlü değil biir, tesettürle bunlar zaten olmaz ikii... Demek ki siz kendiniz Cumhuriyet kadınlarının başarısı ile övünüyorsunuz ama kendi hanımınıza tesettür giydiriyorsunuz. Belki korkuyorsunuzdur, sizden daha başarılı olur diye...
Kızlarımızı, kadınlarımızı rahat bırakın, onları özgür kılın ki hem rejim, hem hükümet, hem millet ve hem de asker rahat bir nefes alsın.
Gülşen REİNL-ALMANYA
Sav’dan Öymen’e
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Önder Sav, Altan Öymen'in dünkü açıklaması için şunları söyledi: ‘‘Sayın Altan Öymen'in partideki yeri yok edilemez, ki genel başkanlık yapmış bir arkadaşımızdır... Kaydı partinin kütüğünde tabii ki vardır; ancak kaydı genel başkan olduğu dönemde Çankaya İlçesi Çankaya Mahallesi'ne nakledilmiştir. Kaydını Ankara'ya getirttiğine dair bir belge olmayınca bu durum ortaya çıkmıştır. Sayın Öymen'in uyarısı üzerine teknik hata 10 dakikada giderilmiştir. Bildiği gibi şahsına yönelik bir kasıt ya da usulsüzlük asla olamaz.’’
İstanbul markası
İSTANBUL'u marka haline getirecek şeyler, milyon dolarlık tanıtım filmleri değil... Bir yabancıya bu filmi gösterin ‘‘İstanbul hakkında ne tanıdın?’’ diye sorun. Bu tanıtım filmi ile ancak Osmanlı hayranı muhafazakár insanlar etkilenir. İstanbul'un tanıtımı ve markalaştırılması bir dakikalık halüsinojen filmlerle olması imkánsızdır. Kitaplara, dergilere, filmlere konu olalım; lokantalarımız, gurme dergilerinde konu olsun. Belgesel film çevirecek yabancıları ücretsiz davet edelim.
Kerim KERİMİ
Mesaj Panosu
30 Nisan tarihinden önce emekli olanlar kurumların düzenlediği belgelere dayalı olarak anapara ve nemalarını 10 dakika gibi kısa bir sürede alırken, bu tarihten sonra ne oldu ki bankanızdaki kayıtları esas alarak işlem yapmaya başladınız? Orman Bakanlığı'nın düzenlediği resmi belgelere itibar etmezseniz ne yapmamız gerektiğini açıklar mısınız?
Mehmet SANDIKÇI
Yük. Orman Müh.-BEŞİKTAŞ
BEŞ yıldır faaliyette olan ve hiçbir maddi geliri ve çalışabilecek kimsesi olmayan ailelere yardımda bulunan Deniz Feneri Derneği'nin düzenlediği Yoksulluk Sempozyumu cumartesi
ve pazar günleri Cevahir Otel'de yapılıyor.
(Recep Koçak; 0212-665 82 80)
Paylaş