Daha sıcak iklim daha az yağmur

YAĞMURLAR iyi yağdı, kuraklık sona erdi diye kimse düşünmesin. Önceki yılki kuraklığın, aynı ölçüde devam edeceğini söyleyelim.

Haberin Devamı

Namık Kemal Üniversitesi'nde 'küresel iklim değişikliği ve tarıma etkileri' kongresi

Başta İstanbul ve Marmara Bölgesi, kuraklığı giderek daha çok hissedecek, bundan da en çok tarım kesimi etkilenecek. Esasa girersek, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde geçen perşembe-cuma günleri Türkiye’de ilk kez yapılan bir 1. Uluslararası İklim Değişikliği ve Tarım Kongresi vardı. ABD’den İsrail’e, Japonya’dan Yeni Zelanda’ya kadar 10 ülkeden, kendi konularında uzman 22 bilim adamı da gelmişti. Üniversite rektörü Prof. Nizamettin Şenköylü, AB ve Dünya Ticaret Örgütü’nün tarım sektörü üzerinde kabul ettiği yaklaşımları gözden geçirdiklerini ve küresel iklim değişikliğinin sosyo-ekonomik etkilerinin tartışıldığını belirterek "Türkiye’den 23 kurumun desteğiyle hazırladığımız kongrede, ilginç veri ve senaryoların yer aldığı 34 sözlü, 14 yazılı tebliğ sunuldu" dedi. (Dileriz üniversitenin internet sitesinde bunlar hemen yayınlanır; üniversiteler ve siyasetçilere katkısı olur.)

İklim değişikliği AB’nin en önemli konusu... İktidar, bu konu üzerinde yeteri kadar ilgi gösteriyor mu? Tarım Bakanlığı’nda bu konuda yoğun çaba gösterildiğini biliyoruz.

İklim değişikliğinin ne olduğu, nasıl meydana geldiği, yakın ve gelecek dönemlerde, dünyamızın nasıl etkileneceği konularında bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Ortaya çıkan sonuç, küresel ısınma her sektörü, en fazla da tarımı etkileyecek.

Konuları izleyebildiğimiz kadarıyla özetlersek...

- Dünyada şu anda 40 milyon insan açlıktan ölüyor; zaten bir gıda krizi var dünyada... Nüfusun artması ve iklim değişikliğiyle birlikte bu kötü senaryoya göre, gıda güvenliği ile ilgili çok ciddi sorunlar yaşanacak; tarımda da öyle... Tarımın çökmemesi için çözüm önerileri ortaya atıldı; ancak bunlar henüz ’teknik çözüm’ü içeriyor. Bilim adamları "İklim değişikliğinin nasıl önleneceğini biliyoruz" diyorlar. Ancak teknik bilgilerin hayata geçirilmesi için ülkelerin karar vericilerinin (siyasetçiler) ’cesur’ ve ’iyi’ kararlar almaları gerekiyor.

Ucuz üretim ve rekabet çevreyi mahvetti

Ama globalleşme bunun önünde en büyük engel görülüyor. Globalleşmede, ucuz üretim yapmak ve rekabet için çevre göz ardı ediliyor.

AB kriterlerinde çevre ve su ile ilgili yaptırımlar var. Bunun sonucunda, kirliliğe yol açabilecek yatırımları gelişmekte olan ve bu tür sınırlamaların ve yaptırımların olmadığı bölgeye aktardılar veya aktarıyorlar. Türkiye bunlardan biri; özellikle de Trakya ve Bursa gibi bölgeler... Ucuz işgücü, kontrolsüz su kullanımı. (Yıkama ağırlıklı tekstil üretiminde yeraltı suyu çekiliyor ve kirletildikten sonra Ergene’ye salınıyor.) Dünyada enerji üretiminde en fazla fosil kaynaklı enerjiler kullanımı (kömür, petrol ve doğalgaz)... Ve araç kullanımında kullanılan petrol.

Bilim adamlarına göre, asıl bunların kullanımları azaldığı ve temiz enerji kaynaklarına geçildiği zaman bunların salınımları azalacak... Yani, ’bırakın yapsınlar’ anlayışından vazgeçilecek mi? Zor soru.

Neler olacak?

İKLİM değişikliğinin etki alanlarında en çok ’arazi bozulumu’ görülecek. Tarım işletmelerinin yapısı değişecek. Ürün tipi, ürün karışımı ve su yönetiminde değişiklikler olacak. Sulama suyu kısıtlı kullanılacak. Bitki hastalık ve zararlıları artacak. Hayvanlarda hastalıklar sorun olacak. Tarımsal biyo-çeşitlilik azalacak. Ekonomide belirsizlikler ortaya çıkacak; gıda güvenliği endişe kaynağı olacak. Kırsal alanlardaki sosyal etkileri ’göç’ü artıracak.

Çözüm nedir

Haberin Devamı

KARBONDİOKSİT emilmesini artıracak yöntemlere geçilecek. Fosil yakıtlar yerine biyo-enerji kullanılacak. Orman alanları ve biyo çeşitliliğinin korunması için sıcağa, tuzluluğa ve kuraklık stresine toleranslı yeni bitki çeşitleri geliştirilecek. Havza bazında entegre su yönetimleri oluşturulacak. Yerel koşullara göre yeni suyla yönetim politikaları belirlenecek. Tüm taraflar bu konuda işbirliği yapmak üzere birbirlerini bilgilendirecek. Tarıma destek daha da öne çıkacak; yeni altyapı materyalleri için kaynak artırılacak. Temiz enerji kaynakları ciddi bir şekilde ele alınacak (hidrojen, güneş, rüzgár enerjileri gibi). İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla bölgesel ve ulusal düzeyde veri tabanları oluşturulacak. Özetle; kuraklık ve su yönetimleri kurumsallaştırılacak.

Mandanın kıymeti bilinmiyor

Prof. Sümer Haşimoğlu (Almanya): Hayvancılık konusunda Türkiye’nin yapması ve alması gereken önlemler üzerinde konuştum. AB’ye nasıl hazırlanırız? Ayrıca su kaynaklarının azalması nedeniyle manda sayısı ne yazık ki Türkiye’de çok azalmış... 10-15 yıl önce 1 milyon manda varken, bugün 100 binin altına düşmüş. Bir de galiba manda sevilmiyor; bakımının zor ve derisinin siyah olması önemli bir etken. Bir de sütünün tadına herkesin vakıf olmaması. Yağında inek sütünden fazla (12.5-13) yağ vardır; kaymağı ve tereyağı çok lezzetlidir.

Prof. Ahmet Çıtır (Ziraat Fakültesi Dekanı): Daha önce hiç dikkat çekmeyen ’arpa sarı cücelik’ virüsü, atmosferin ısınması nedeniyle 1999’dan beri epidemik boyutlarda tahıl hastalıklarına neden olmaya başladı. Bu da önemli verim düşüklüğüne yol açıyor. Biz buna karşılık erken ekimi, üç yılda bir ekim rotasyonunu, ilkbaharda vektör böceklerine karşı ilaçla mücadeleyi öneriyoruz.

Doç. Hikmet Budak: AB’den aldığımız dört proje yürütüyoruz. Kuraklığa dayanıklı olan genlerin Türkiye’de tescil edilmiş ’modern buğday’lara aktarılması için Sabancı Üniversitesi’nde çalışıyoruz. Normal dönemde alınan buğday ürünü, kuraklık döneminde de aynı miktarda olabilecek.

Şarap için 10 yıl daha emek verin

Prof. Carbonneau (Fransız): "Trakya’nın Şarköy yöresinin iklimi Akdeniz iklimine yakın. Eski şarapçılık üretimi niye geliştirilmiyor? Şarap üretimi için büyük bir potansiyel var. Beş yıl önceki şaraplar iyi değildi; bugün tattığım bütün şaraplar iyi duruma geldi. Kaliteli şarap yapmaya niyetlenirse Türkiye, on yıl içinde dünya çapında tanınabilir. Gürcistan, Moldova, Kırım, Şili ve Avustralya, optimuma ulaştılar. Latin Amerika, Arjantin, Brezilya, Uruguay geliyor; Çin de büyüyor. Hindistan yeni başladı. Türkiye, 10 yıl sonra lider olmak istiyorsa, üretim düşüncesini baştan sona değiştirmesi lazım."

Yazarın Tüm Yazıları